alen markaryan

artin
8 kasım 2017 akşam gazetesindeki yazısında "gerisini siz düşünün" diyen beşiktaşlı

Beşiktaş taraftarının Şeref Bey Stadı’nı hınca hınç doldurup da,

Diğer branşların maçlarını boş bırakmasını nasıl açıklayabilirsiniz diye bir soru gelse,

Ne cevap verirdim bilemedim.

Pek de şakrak bir durum söz konusu değil zira.

“Arma neredeyse biz oradayız” şiarımızdı.

Oradan başlayabilirim.

Ne oldu? Bilen yok.

Bir avuç delikanlı kırılmış otobüs camlarıyla,

Patlamış kredi kartlarıyla

Borç-harç kovalamaya çalışıyor,

Hiç de mecbur değilken aldıkları bu vazifeyi.

Lakin büyük resme bakıldığında

Sıradanlaşmış ve ezberletilmiş bir senaryonun ara sayfalarındaymışız gibi geliyor her şey bana.

Bir teslimiyetçilik söz konusu sanki.

Neredeyse artık ‘Maçlara gelmeyin!’ bile deniliyor.

Hentbol takımı Şampiyonlar Ligi’nde duyan yok.

Erkek basketbolun başında Ufuk Sarıca var.

Biliniyor.

Salon bomboş.

Niye?

Kombine var, alırsan.

Bir ara tekerlekli basketbolu bayağı bir dolduruyorduk.

Derneklere görev verilmişti,

Lakin artık nafile.

Borsa kalmadı zira.

Dişimizin arasında kum çiğner gibi,

Avucumuzdaki cam kırıkları gibi,

Üstüne futbol başarı varken,

Acımızı yaşıyoruz.

“Azdık ama her yerdeydik” cümlesi bana çok şey anlatıyor.

Ya size?

İnanın her yere bir adımdık.

Mayıs üstünde buz tutmuş kongreye de

Trenle döndüğümüz Erzurum deplasmanına da

Vay be!

Herhangi bir yerde maç olup da seni alakasız bir yerde gördüler mi,

“Sorarlardı?!”

‘Niye maçta yoksun?’ gibilerinden,

“Ne işin var buralarda?” diye.

Şimdilerde neredeyse, ‘Niye maça gidiyorsun?’ diyecekler.

Kuş uçmaz, kervan geçmez,

Kadın voleybolu, erkek voleybolu, kadın basketbolu saymıyorum bile.

“Arma neredeyse biz oradayız” şiarımızdı.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol