ilerde pres yapınca " işte bu lan " dediğim maç skoru yediğimiz gol haric bildiğim maç.
6 ağustos 2014 beşiktaş feyenoord maçı
Sevincimizi, demba ba’yı filan bir kenara bırakıp biraz maçtan konuşmaya çalışalım.
Öncelikle Beşiktaş maça “tutuk”dan ziyade “tedbirli” başladı demek daha doğru.bu da anlaşılır bir şey.zira 2 gol yemediği takdirde, hiçbir şekilde elenmesi mümkün değildi beşiktaş’ın.ancak ilk yarıda oyunu tutma adına ciddi bir eksiği de vardı beşiktaş’ın.
4-4-2 çıktı sahaya ancak verimli bir 4-4-2 kadrosu yok hala beşiktaşın.bir kere orta alanda 2 defansif adamla bunu oynayamazsınız.bu boşluk ilk yarıdaki feyenoord ataklarında daha da belli oldu.atiba ve veli iyice defansın içine girerken mustafa-ba ikilisi önde yalnız kaldı ve ceza sahasının önünde ciddi boşluklar oluşmaya başladı.beşiktaş’ı rahatlatan ise, ileride iki tane fırsatçı oyuncunun maçı takip ederek top çalmaya odaklanması oldu.bu şekilde mustafa’nın topu çalması ve ileri sürüp gole gitmesi beşiktaş’ı rahatlatan ilk golü getirdi.ki belirtmek gerek ki bence ilk gol ofsayt.
Bunun dışında ilk yarıda beşiktaş’ın kayda değer bir orta ya da kanat organizasyonu yok.bu da orta alandaki lider oyuncu eksikliğini daha da belirgin olarak gösteriyor.topu orta alanda tutacak, dönecek, ileriye taşıyabilecek ve takım üzerindeki panik ve stresi azaltabilecek bir oyuncumuz hala yok.bunun dışında topu ileri taşıyan bek ya da kanat oyuncuları da yok.olcay’ın top sürmesi zayıf, kerim biraz daha iyi ancak onun da acemiliğini atıp daha olgun hareketler yapabilmesi lazım.şu anda o da yok.neticede forvetlerimizi besleyecek kaynaklar yoktu dün sahada.bu da ortadaki boşluğun sebebidir.organize diyebileceğimiz 2 atağımız oldu olcay’ın kanadından gelen.bunun birisi 2.golümüzdür, diğeri de yine demba ba’nın direk dibinden çıkan topudur.bunlar dışında ne yaptığını bilen bir takım göremedim sahada ben.geçen sene yapılan kontra atak organizasyonlarını da yapamadık bu maçta.
Oyuncu bazında değerlendirme yapalım biraz
Tolga:gerçekten güven veriyor.sambade ile çalışmaları reflekslerini epey güçlendirdi.komple bir kaleci oldu ancak düşüşleri hala çok kontrolsüz geliyor bana.hava topuna çıktığı anda patates çuvalı gibi yere düşüyor ki bazı maçlarda kale vuruşu yapamayacak seviyede ağrılarının olması da bu sebepten.
Necip:bu çocuk çok istekli olmasına rağmen kendisini hiç geliştiremiyor.hele topu alınca atağın olgunlaşıp olgunlaşmadığına bakmadan şuursuzca ileriye doğru hızlı top sürmeleri beni öldürüyor.bir de dün boku bokuna yediği sarı kart, onu hala bir profesyonel olarak görememe yok açıyor.hakem çağırıyor yanına.sadece uyarmak için.bizimki artislik yapıyor ve sarıyı yiyor.yine geçen seneki fener maçında, gereksiz bir alanda caner’le didişip aldığı kırmızı kart aklımdan hala çıkmıyor.
Pedro:iyi bir stoper ancak sezilerini biraz güçlendirmesi lazım.dün birkaç hatası oldu.bunlardan birisi gole sebebiyet verdi, diğeri de tolganın çabasıyla önlendi (seken topu tolgaya bıraktığı pozisyon)
Ersan:iyi bir süpürücü.hatta bence türk olarak en iyisi şu anda.
Motta:bu adam ideal bir bek değil bence.ileri bindirmeleri çok iyi değil,savunma anlamında da zaafları var.ilk maçta yaptığı dengesizliğin danny’nin gs maçındakinden pek farkı yok.bence bu adamın ismail’in yedeği olması lazım.
Veli:veli’nin en iyi yanı, hep belli bir standartda oynaması.uzun süredir “veli bu maçta kötüydü” dediğimi hatırlamıyorum.kendisi hakkında daha önce birşeyler karalamıştım.http://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23342213
Atiba:demba ba’nın dışında top kontrolü gibi temel bir beceriye sahip tek kişi bence.ne yaptığını bilen, iyi bir oyuncu.top ayağına yapışıyor ve en iyi özelliği bu.
Olcay:süper ligdeki bence performansı konuşulabilecek en zor isim.bazen yitip gidiyor sahada, ancak bazen öyle güzel işler yapıyor ki kendini bir anda affettiriyor.maç konusunda olsa da performans konusunda istikrar sıfır.şölye top her ayağına aldığında tehlike yaratan bir isim olamadı.kesinlikle top kontrolü çalışmalı.çoğu topu kontrol zaafiyetinden kaybediyor.havadan gelen topu düzgün bir şekilde önüne indiremiyor çoğu zaman.bence gerçekten büyük bir beşikta’ta, kendisi ancak yedek olabilir.
Kerim:kendini toparlamaya başlıyor.yüksek potansiyeli var.topu alıyor, ileri koşuyor, duruyor, pas çıkarıyor filan.çok iyi bir özellik.ancak bunu tam yapamıyor.ancak daha sadece birkaç maçta doksan dakika forma giyebildi.bu yüzden kondüsyonunu ve formunu geliştirmek için zamana ihtiyacı var.
Mustafa:iyi bir toparlanma süreci yaşıyor.bazı konulardaki yetnekleri sınırlı olsa da, bir anda topu kazanıp tehlike yaratıyor.ancak top sürme konusunda biraz zayıf hala.topu sürerken gereksiz dokunuşlar yapıp topu ayağından açabiliyor.ekstrem bir örnek olacak ama yerinde olsam geceleri yatmadan g.bale’in videolarını izleyerek uyuyakalırdım.idmanlarda buna ekstradan çalışırdım.
Ba: :) işte aradığımız golcü bu.dün metin tekin güzel bir şey söyledi:
“golü atmak için önce “orada” olmanız lazım.ba hep “orada”ydı” dedi.hakikaten öyle.attığı goller kolay görünebilir ama tam olması gerektiği zamanda olması gerektiği yerdeydi.bu bir oyuncuyu “iyi” kategorisine sokan bir özelliktir.almeida gibi paso arka direğe koşu yapmıyor.gol nerede görünüyorsa orada oluyor.bunun dışında fiziği iyi, yıkılmıyor.hava topunu alıyor, indiriyor, ani dönüşler yapıyor,çalım atıyor,oyunu çok iyi takip ediyor ve soğukkanlı.maçı izlemeyenler için söylüyorum, dün bu saydıklarımın hepsini yaptı. Bi çoğunda faulle durduruldu,kart gördürdü ki bu bile başlı başına iyi bir iştir.duran top kazanır, rakibi yıpratırsınız.tabi ki her maç bu kadar formda olmayabilir ama, gol dışında asist yapabilecek, top kapabilecek,duran top kazandırabilecek, rakibi tedirgin edip yıpratabilecek komple bir forvet olduğundan her maçta işimize yarayacaktır.
Öncelikle Beşiktaş maça “tutuk”dan ziyade “tedbirli” başladı demek daha doğru.bu da anlaşılır bir şey.zira 2 gol yemediği takdirde, hiçbir şekilde elenmesi mümkün değildi beşiktaş’ın.ancak ilk yarıda oyunu tutma adına ciddi bir eksiği de vardı beşiktaş’ın.
4-4-2 çıktı sahaya ancak verimli bir 4-4-2 kadrosu yok hala beşiktaşın.bir kere orta alanda 2 defansif adamla bunu oynayamazsınız.bu boşluk ilk yarıdaki feyenoord ataklarında daha da belli oldu.atiba ve veli iyice defansın içine girerken mustafa-ba ikilisi önde yalnız kaldı ve ceza sahasının önünde ciddi boşluklar oluşmaya başladı.beşiktaş’ı rahatlatan ise, ileride iki tane fırsatçı oyuncunun maçı takip ederek top çalmaya odaklanması oldu.bu şekilde mustafa’nın topu çalması ve ileri sürüp gole gitmesi beşiktaş’ı rahatlatan ilk golü getirdi.ki belirtmek gerek ki bence ilk gol ofsayt.
Bunun dışında ilk yarıda beşiktaş’ın kayda değer bir orta ya da kanat organizasyonu yok.bu da orta alandaki lider oyuncu eksikliğini daha da belirgin olarak gösteriyor.topu orta alanda tutacak, dönecek, ileriye taşıyabilecek ve takım üzerindeki panik ve stresi azaltabilecek bir oyuncumuz hala yok.bunun dışında topu ileri taşıyan bek ya da kanat oyuncuları da yok.olcay’ın top sürmesi zayıf, kerim biraz daha iyi ancak onun da acemiliğini atıp daha olgun hareketler yapabilmesi lazım.şu anda o da yok.neticede forvetlerimizi besleyecek kaynaklar yoktu dün sahada.bu da ortadaki boşluğun sebebidir.organize diyebileceğimiz 2 atağımız oldu olcay’ın kanadından gelen.bunun birisi 2.golümüzdür, diğeri de yine demba ba’nın direk dibinden çıkan topudur.bunlar dışında ne yaptığını bilen bir takım göremedim sahada ben.geçen sene yapılan kontra atak organizasyonlarını da yapamadık bu maçta.
Oyuncu bazında değerlendirme yapalım biraz
Tolga:gerçekten güven veriyor.sambade ile çalışmaları reflekslerini epey güçlendirdi.komple bir kaleci oldu ancak düşüşleri hala çok kontrolsüz geliyor bana.hava topuna çıktığı anda patates çuvalı gibi yere düşüyor ki bazı maçlarda kale vuruşu yapamayacak seviyede ağrılarının olması da bu sebepten.
Necip:bu çocuk çok istekli olmasına rağmen kendisini hiç geliştiremiyor.hele topu alınca atağın olgunlaşıp olgunlaşmadığına bakmadan şuursuzca ileriye doğru hızlı top sürmeleri beni öldürüyor.bir de dün boku bokuna yediği sarı kart, onu hala bir profesyonel olarak görememe yok açıyor.hakem çağırıyor yanına.sadece uyarmak için.bizimki artislik yapıyor ve sarıyı yiyor.yine geçen seneki fener maçında, gereksiz bir alanda caner’le didişip aldığı kırmızı kart aklımdan hala çıkmıyor.
Pedro:iyi bir stoper ancak sezilerini biraz güçlendirmesi lazım.dün birkaç hatası oldu.bunlardan birisi gole sebebiyet verdi, diğeri de tolganın çabasıyla önlendi (seken topu tolgaya bıraktığı pozisyon)
Ersan:iyi bir süpürücü.hatta bence türk olarak en iyisi şu anda.
Motta:bu adam ideal bir bek değil bence.ileri bindirmeleri çok iyi değil,savunma anlamında da zaafları var.ilk maçta yaptığı dengesizliğin danny’nin gs maçındakinden pek farkı yok.bence bu adamın ismail’in yedeği olması lazım.
Veli:veli’nin en iyi yanı, hep belli bir standartda oynaması.uzun süredir “veli bu maçta kötüydü” dediğimi hatırlamıyorum.kendisi hakkında daha önce birşeyler karalamıştım.http://www.kartalsozluk.com/sozluk.php?t=%23342213
Atiba:demba ba’nın dışında top kontrolü gibi temel bir beceriye sahip tek kişi bence.ne yaptığını bilen, iyi bir oyuncu.top ayağına yapışıyor ve en iyi özelliği bu.
Olcay:süper ligdeki bence performansı konuşulabilecek en zor isim.bazen yitip gidiyor sahada, ancak bazen öyle güzel işler yapıyor ki kendini bir anda affettiriyor.maç konusunda olsa da performans konusunda istikrar sıfır.şölye top her ayağına aldığında tehlike yaratan bir isim olamadı.kesinlikle top kontrolü çalışmalı.çoğu topu kontrol zaafiyetinden kaybediyor.havadan gelen topu düzgün bir şekilde önüne indiremiyor çoğu zaman.bence gerçekten büyük bir beşikta’ta, kendisi ancak yedek olabilir.
Kerim:kendini toparlamaya başlıyor.yüksek potansiyeli var.topu alıyor, ileri koşuyor, duruyor, pas çıkarıyor filan.çok iyi bir özellik.ancak bunu tam yapamıyor.ancak daha sadece birkaç maçta doksan dakika forma giyebildi.bu yüzden kondüsyonunu ve formunu geliştirmek için zamana ihtiyacı var.
Mustafa:iyi bir toparlanma süreci yaşıyor.bazı konulardaki yetnekleri sınırlı olsa da, bir anda topu kazanıp tehlike yaratıyor.ancak top sürme konusunda biraz zayıf hala.topu sürerken gereksiz dokunuşlar yapıp topu ayağından açabiliyor.ekstrem bir örnek olacak ama yerinde olsam geceleri yatmadan g.bale’in videolarını izleyerek uyuyakalırdım.idmanlarda buna ekstradan çalışırdım.
Ba: :) işte aradığımız golcü bu.dün metin tekin güzel bir şey söyledi:
“golü atmak için önce “orada” olmanız lazım.ba hep “orada”ydı” dedi.hakikaten öyle.attığı goller kolay görünebilir ama tam olması gerektiği zamanda olması gerektiği yerdeydi.bu bir oyuncuyu “iyi” kategorisine sokan bir özelliktir.almeida gibi paso arka direğe koşu yapmıyor.gol nerede görünüyorsa orada oluyor.bunun dışında fiziği iyi, yıkılmıyor.hava topunu alıyor, indiriyor, ani dönüşler yapıyor,çalım atıyor,oyunu çok iyi takip ediyor ve soğukkanlı.maçı izlemeyenler için söylüyorum, dün bu saydıklarımın hepsini yaptı. Bi çoğunda faulle durduruldu,kart gördürdü ki bu bile başlı başına iyi bir iştir.duran top kazanır, rakibi yıpratırsınız.tabi ki her maç bu kadar formda olmayabilir ama, gol dışında asist yapabilecek, top kapabilecek,duran top kazandırabilecek, rakibi tedirgin edip yıpratabilecek komple bir forvet olduğundan her maçta işimize yarayacaktır.
beşiktaş futbol takımı'nın, oyunu rölantide tutma beceriksizliğini bir kez daha sergilediği ve kimi zaman beşiktaş kanserine dair belirtileri bizlere yine yaşattığı karşılaşma olmuştur.
turu 2 galibiyetle atlamış olduk, demba ba hat trick yaptı; bunlar çok güzel gelişmeler. fakat, bu hoşlukların bizi körleştirmeyeceğini umuyorum. zira iki maçta da görüldü ki: bu takım, oyun kuramıyor, ayağında top tutamıyor, cılız ve zorlama 1-2 pozisyon dışında kanat varyasyonları gerçekleştiremiyor. bunlar 1 veya 2 transferle, özellikle 2 haftalık bir süreçte ve bu sistem ısrarında aşılabilecek şeyler değil ne yazık ki.
birinci olarak vurgulamak istediğim: önce işe yatırım yapılır, sonra meyveleri toplanır işin. "ilk eleme turunu geçelim hele, transferi ona göre yaparız" mantığı, beşiktaş'a bu sezonu, ne yazık ki, kaybettirecek bir saçmalık olabilir. şu maçtan sonra alacağın hiçbir futbolcu, şampiyonlar ligi vizesini almak için cebelleşeceğin turda, taş gibi rakiplere karşı, hazır olup veya takıma uyum sağlayıp da bir katma değer sunamaz. ancak yerli ve beşiktaş camiâsını, oyuncu kadrosunu bilen ve hazırlık döneminde iyi çalışmış bir oyuncuyla dolar bu boşluk bu kısa süreçte ama; ne o tip bir transfer hedefimiz ne de o yapıda bir yerli futbolcu yok ne yazık ki şu an. yusuf şimşek geldi aklıma birden, 2008-2009 sezonunu, ikinci yarısında, tersine çevirmişti. işte o tip oyuncuları köreltti, zamanın 4-4-2 düzeni. sistem uygulayacağız, sistem takımı olacağız derken, dümdüz kalaslar imâl ettik ülkece. neyse, konuyu dağıtmayalım...
ikincisi ise: bu takım, artık oyun mantalitesini değiştirmeli. önde demba ba gibi, mustafa pektemek gibi, yeri geldiğinde cenk tosun gibi caydırıcı oyuncuları varken, hiçbir maçta ve hiçbir koşulda bu kadar kapanmamalı. rakip zaten binbir endişeyle geliyor üstüne; öndeki baskıyı bırakma, topu hâkimiyetine al, yaşatma artık şu kanseri bize de... 4-2-3-1 olmadı, biliyoruz; 4-4-1-1 de oynayacaksan, ba'yı forvet arkasında oynatmak intihar olur. 1 forvet arkası oyun kurucuyla[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] bu olay çözülebilir aslında. ama, başta da değindiğim gibi, slaven bilic'in aşması gerek artık bu 4-2-3-1 takıntısını. fakat, hazırlık maçlarında da yeni bir şeyler denediğini göremedik ne yazık ki. bu sezon işimizi zorlaştıracak diğer bir etken de bu olacak gibi görünüyor.
turu 2 galibiyetle atlamış olduk, demba ba hat trick yaptı; bunlar çok güzel gelişmeler. fakat, bu hoşlukların bizi körleştirmeyeceğini umuyorum. zira iki maçta da görüldü ki: bu takım, oyun kuramıyor, ayağında top tutamıyor, cılız ve zorlama 1-2 pozisyon dışında kanat varyasyonları gerçekleştiremiyor. bunlar 1 veya 2 transferle, özellikle 2 haftalık bir süreçte ve bu sistem ısrarında aşılabilecek şeyler değil ne yazık ki.
birinci olarak vurgulamak istediğim: önce işe yatırım yapılır, sonra meyveleri toplanır işin. "ilk eleme turunu geçelim hele, transferi ona göre yaparız" mantığı, beşiktaş'a bu sezonu, ne yazık ki, kaybettirecek bir saçmalık olabilir. şu maçtan sonra alacağın hiçbir futbolcu, şampiyonlar ligi vizesini almak için cebelleşeceğin turda, taş gibi rakiplere karşı, hazır olup veya takıma uyum sağlayıp da bir katma değer sunamaz. ancak yerli ve beşiktaş camiâsını, oyuncu kadrosunu bilen ve hazırlık döneminde iyi çalışmış bir oyuncuyla dolar bu boşluk bu kısa süreçte ama; ne o tip bir transfer hedefimiz ne de o yapıda bir yerli futbolcu yok ne yazık ki şu an. yusuf şimşek geldi aklıma birden, 2008-2009 sezonunu, ikinci yarısında, tersine çevirmişti. işte o tip oyuncuları köreltti, zamanın 4-4-2 düzeni. sistem uygulayacağız, sistem takımı olacağız derken, dümdüz kalaslar imâl ettik ülkece. neyse, konuyu dağıtmayalım...
ikincisi ise: bu takım, artık oyun mantalitesini değiştirmeli. önde demba ba gibi, mustafa pektemek gibi, yeri geldiğinde cenk tosun gibi caydırıcı oyuncuları varken, hiçbir maçta ve hiçbir koşulda bu kadar kapanmamalı. rakip zaten binbir endişeyle geliyor üstüne; öndeki baskıyı bırakma, topu hâkimiyetine al, yaşatma artık şu kanseri bize de... 4-2-3-1 olmadı, biliyoruz; 4-4-1-1 de oynayacaksan, ba'yı forvet arkasında oynatmak intihar olur. 1 forvet arkası oyun kurucuyla[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] bu olay çözülebilir aslında. ama, başta da değindiğim gibi, slaven bilic'in aşması gerek artık bu 4-2-3-1 takıntısını. fakat, hazırlık maçlarında da yeni bir şeyler denediğini göremedik ne yazık ki. bu sezon işimizi zorlaştıracak diğer bir etken de bu olacak gibi görünüyor.
Bu hayatı yaşanır kılan ender güzel şeylerin en baslarindasin BEŞİKTAŞ ım,
Tribünde çok kahrini çektik, en güzel zamanlarında ise ya radyo basindaydik ya da televizyonda yarışma kutularinin arasında izlemeye mecbur birakildik.
Ama asla yilmadik, Leyla'nın peşinden koşan Mecnun gibi meftun olduk sana, tarihine, efsanelerine, nesene.
Her güzellik gibi seninde nazlarin oldu.
Ham taraftarı has taraftarlardan ayırmak için bize valerenga, axuerre, Malmö cilelerini yasattin.
Bu aksamda yüreğimizi deli gibi attirip yine hepimize ufak bi kalp check up ı yaptirttin yine.
Tribünde çok kahrini çektik, en güzel zamanlarında ise ya radyo basindaydik ya da televizyonda yarışma kutularinin arasında izlemeye mecbur birakildik.
Ama asla yilmadik, Leyla'nın peşinden koşan Mecnun gibi meftun olduk sana, tarihine, efsanelerine, nesene.
Her güzellik gibi seninde nazlarin oldu.
Ham taraftarı has taraftarlardan ayırmak için bize valerenga, axuerre, Malmö cilelerini yasattin.
Bu aksamda yüreğimizi deli gibi attirip yine hepimize ufak bi kalp check up ı yaptirttin yine.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?