sağ bek yok .. sol bekte yok... sikimsonik olarak ibrahim toraman ile ersan beklerde ve ekrem dağ sol açıkta oynuyor... orta saha prese dayanamıyor... sidnei gibi 22 lik adam 32 lik gibi. dakika bilmem kaça kadar boyle giderken ernst çıkıp büdü giriyor... işin açıkçası trabzon bizden daha fazla istedi kazanmayı. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]P[ybkz]swh[/ybkz]
4 mart 2012 beşiktaş trabzonspor maçı
7 maçta alınan 5 mağlubiyet,hücumda sıfır üretkenlik,fernandes'in meziyetine,quaresma'nın trivelasına bel bağlayan,bir de duran toplara duacı bir takım.
rakip dalga dalga gelmiş bir türlü gol atamamış,sen ilk şutunda golü bulmuşsun[ybkz]swh[/ybkz]
senin yapacağın tek şey savunmayı sağlam tutup mustafa-holosko-simao gibi oyuncuları oyuna dahil edip kontratak kovalamak.
onu da yapamayan bir takım var.amına koyim adam üst üste 2 duvar pası yapıyor sen öyle bakıyorsun,çok mu yorgunsunuz? bacaklarınız artık taşımıyor mu vücudunuzu? evde bi problem mi var,yengeyle mi küstünüz ne ulan sizin sorununuz? lanet olsun dostum sizin sorununuz ne ya? neden imanımızı sikiyorsunuz ya?[ybkz]swh[/ybkz]
carvalhal konusunda henüz bir şey demeyeceğim,o detaylı yazıyı da şimdi yazamayacak durumdayım,bir ara kafam sakinlediğinde uzun uzun carvalhalla ilgili yazacağım.
bu sezonu şöyle ya da böyle geçirelim bakalım,o da geçecek gibi değil gerçi.ne konsantrasyon kalmış ne özgüven,oyuncular telaştan siki çarşafa dolayıp origamiye başlıyor en ufak baskıda,kabus gibi bir sezon yani anlaşılan,e hadi diyelim,şu sezonu geçirelim,bakarsınız takım play off'ta bir derbi kazanır,bir de şerefli beraberlik alır,fernandesin asisti,almeidanın kafası,fenere de koyduk derken herkes yatışır.
sezon sonu da carvalhal garibim gönderilir,o gidince zaten takım arş-ı alaya yükselir,herkesi 5'lik yapar paketler.
takımın tek hedefi olan avrupa liginin de uçuk bir hedef olduğu ortada,durumumuz an itibariyle şudur;
http://tinyurl.com/2ers4lo
ha zaten aynı hafta içinde nalchik-liverpool-roma-beşiktaş yenilmiş,futbolla ilgimi kesip entel olmaya niyetlenmek üzereyim,ağzıma sıçılmış,acaba dedim duş alsaydım beşiktaş kazanır mıydı,ama şu yukarıdaki etmenlere bakınca değil duş almak,bütün beşiktaşlılar 3 tur şeytan taşlasa beşiktaş bu maçı kazanamazdı.[ybkz]swh[/ybkz]
rakip dalga dalga gelmiş bir türlü gol atamamış,sen ilk şutunda golü bulmuşsun[ybkz]swh[/ybkz]
senin yapacağın tek şey savunmayı sağlam tutup mustafa-holosko-simao gibi oyuncuları oyuna dahil edip kontratak kovalamak.
onu da yapamayan bir takım var.amına koyim adam üst üste 2 duvar pası yapıyor sen öyle bakıyorsun,çok mu yorgunsunuz? bacaklarınız artık taşımıyor mu vücudunuzu? evde bi problem mi var,yengeyle mi küstünüz ne ulan sizin sorununuz? lanet olsun dostum sizin sorununuz ne ya? neden imanımızı sikiyorsunuz ya?[ybkz]swh[/ybkz]
carvalhal konusunda henüz bir şey demeyeceğim,o detaylı yazıyı da şimdi yazamayacak durumdayım,bir ara kafam sakinlediğinde uzun uzun carvalhalla ilgili yazacağım.
bu sezonu şöyle ya da böyle geçirelim bakalım,o da geçecek gibi değil gerçi.ne konsantrasyon kalmış ne özgüven,oyuncular telaştan siki çarşafa dolayıp origamiye başlıyor en ufak baskıda,kabus gibi bir sezon yani anlaşılan,e hadi diyelim,şu sezonu geçirelim,bakarsınız takım play off'ta bir derbi kazanır,bir de şerefli beraberlik alır,fernandesin asisti,almeidanın kafası,fenere de koyduk derken herkes yatışır.
sezon sonu da carvalhal garibim gönderilir,o gidince zaten takım arş-ı alaya yükselir,herkesi 5'lik yapar paketler.
takımın tek hedefi olan avrupa liginin de uçuk bir hedef olduğu ortada,durumumuz an itibariyle şudur;
http://tinyurl.com/2ers4lo
ha zaten aynı hafta içinde nalchik-liverpool-roma-beşiktaş yenilmiş,futbolla ilgimi kesip entel olmaya niyetlenmek üzereyim,ağzıma sıçılmış,acaba dedim duş alsaydım beşiktaş kazanır mıydı,ama şu yukarıdaki etmenlere bakınca değil duş almak,bütün beşiktaşlılar 3 tur şeytan taşlasa beşiktaş bu maçı kazanamazdı.[ybkz]swh[/ybkz]
çok net olarak sezonun bittiği,bu takımında misyonunu doldurduğunu gösteren maç olmuştur.
şu bir gercekki bir dahaki sezon portekiz çetesi bu takımda olmayacak,yapılacak iş bundan sonraki lig maçlarında burak kaplan,muhammed demirci gibi isimlere şans verilmeli bir dahaki sezonların temeli oluşturulmalı.
bu arada türk futbolunun "efendi" ismi şenol güneş'in beşiktaş maçlarında içine yılmaz vural kaçtığını gösteren maç olmuştur.
şu bir gercekki bir dahaki sezon portekiz çetesi bu takımda olmayacak,yapılacak iş bundan sonraki lig maçlarında burak kaplan,muhammed demirci gibi isimlere şans verilmeli bir dahaki sezonların temeli oluşturulmalı.
bu arada türk futbolunun "efendi" ismi şenol güneş'in beşiktaş maçlarında içine yılmaz vural kaçtığını gösteren maç olmuştur.
öncelikle; bu sezona dair tüm umutlarımızın tükendiği maç olmuştur.
dün fenev maçına bakıyorsun, bugün bizimkine... trabzon ve gençlerbirliği, üç aşağı beş yukarı birbirine denk iki takım bunlar, ikisinin de diğerinden güçlü ve zayıf yönleri olsa da. fenev'in oynadığı oyun, aldığı sonuca bakıyorsun, bir de bizimkine. aradaki farka bakıyorsun, iki şey göze çarpıyor: birincisi, azim ve istek. adamlar köpek gibi koşuyor, basıyor, hücumda çoğalıyor, akıllı paslar atıyor, sahaya gerektiği gibi yerleşiyor, yayılıyor falan filan... ikincisi ise kanatlardaki etkinlik. sürekli topları kanatlara dağıtıyor ve oradan gelen orta ve bindirmelerle rakibi bunaltarak sonuca gidiyorlar. bu arkadaşları örnek olarak vermemin nedeni, karşılarındaki rakibin bizim rakibe orantılı bir gücünün oluşu ve yine rakiplerin ligdeki konumu olmasının yanı sıra, fenev ve bizim ligdeki pozisyonumuzdur. bir tarafta isteyen, baskı yapan, çabalayan ve üreten bir takım; diğer tarafta "dünya s*kine minare g*tüne" mahalle takımı bozması. artık ağır konuşmaktan çekinmiyorum, çünkü çok ciddi sorunlarımızın olduğu aşikar.
arkadaş 4 stoperle maça çıkmak neyin kafasıdır? hücuma hiçbir katkı sağlamayacağını bildiğin bek mevkisinde oynayan stoperlerin, görev verdiğin pozisyonun gereğini yerine getirecek hıza da sahip olmadığını bilmiyor musun sen? rakibin oyun anlayışının tamamen kontra atağa dayalı olduğunu bilmiyor musun? bir hafta boyunca ne halt ettin? beklerin sakat olabilir de, hiç sevmesek de ekrem denen adamı herhangi bir kanadın beki olarak neden oynatmaz da fantazilere girişirsin? madem bu kadar çaresizsin, alt yapıdan takıma adapte edebileceğin hiçbir bek yok mu? hiç izledin mi o çocukların mücadelesini acaba? iki tane bekinin sakatlanma ihtimalini düşünmedin değil mi hiç? rıdvan şimşek'i neden gönderdin düşüncesiz herif?
uzar da gider bu sorular. ancak kesin olan bir şey var ki, hocanın istanbul tatili artık sona ermiştir.
iki çift lafım da oyunculara var tabii ki:
fernandes: babacım nerelerdesin sen? canavar gibi top oynuyordun bir aralar...? derbilerden hep kaçtın, "aha, bu derbide oynayacak" diye ümitlendik, ama bu sefer de ruhen gözükmedin ortalıkta. topları hep ezdin, ağır kaldın, oyun yönlendirmede yetersizdin, savunmaya destek olamadın... en kritik maçlarda yoktun, gaza basmamız gereken bu zamanda da vitesi yükseltemedin; senden beklentimiz yüksek, bu yüzden eleştiriyoruz. belki bu kadarına hakkımız yok ama, senin de bu denli silik oynamaya hakkın yok birader.
quaresma: öncelikle senden hâlâ medet uman hocaya, sonra da senin bu "amaaan s*kerler maçı, bana paradan haber verin" tavrına sokayım. ne iş yaparsın sahada ben anlamıyorum. ne top oynarsın, ne top kovalarsın, bir asist yapar yatarsın, bütün olayın budur. hep bu numarayla ağzımıza bir parmak bal çalıp uyuttun bizi. helal olsun valla ne diyim...
almeida: attığın golle beni kandıramazsın arkadaş. çok zor pozisyondu, iki kişiyle birlikte zıpladın; yakın mesafe olmasına rağmen, o dengesiz pozisyonda gol atamasan en fazla "ah ulan beee" der geçerdik. sen kaçırdıklarınla çok şeye mâl oldun şimdiye kadar, o yüzden istersen beş gol at, umrumda değil.
sivok: sana sevgim sonsuz, ama bugün eleştireceğim, kaçamazsın. yanında egemen varken taş gibisiniz: biriniz kesiyor, diğeriniz oyun kuruyor; nispeten daha rahat hissediyorduk rakip atakları sırasında. ama sen, yanında sağlam bir kesici olmayınca, standardının da altında oynuyorsun. bunun sebebini sen daha iyi biliyorsun eminim, ama yıllardır böylesin. yanındaki, alıştığın adam, oynamadığında sen, takımı iki kişi yokmuşçasına oynatıyorsun. ondan sonra çıkıp da yönetimden maaşında %100 zam istiyorsun, vazgeçilmez bir adam olduğunu kanıtlamamışken hem de. yazık oldu, yazık...
ve ernst... abi, artık aklın varsa ayrıl şu takımdan, rica ediyorum biraz kendini düşün. kafanda saç kalmamış zaten, g*tündeki kılları bile kaybedeceksin burada oynadıkça benden söylemesi. yanında oynayanları adam edemedin yıllardır, olmayacaklar da emin olabilirsin, bizim kafamızda sorun çünkü. artık uzaklaş bu takımdan, bu ülkeden; 1-2 sene kafan rahat bir şekilde topunu oyna, çok seviyorsan bi antalya yaparsın stres atarsın 3-5 günlüğüne, oooh mis. bak iyi düşün bu dediklerimi, biz yandık sen yanma en azından...
geri kalanlara herhangi bir laf etme gereği duymuyorum, zira hep aynılar hep aynılar, yaza yaza parmakların nasır oldu artık zaten.
hayatımızı s*ktin beşiktaş, öldürdün bitirdin beşiktaş; sevdik gönül verdik, biz verdikçe sen bi daha s*ktin beşiktaş[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
dün fenev maçına bakıyorsun, bugün bizimkine... trabzon ve gençlerbirliği, üç aşağı beş yukarı birbirine denk iki takım bunlar, ikisinin de diğerinden güçlü ve zayıf yönleri olsa da. fenev'in oynadığı oyun, aldığı sonuca bakıyorsun, bir de bizimkine. aradaki farka bakıyorsun, iki şey göze çarpıyor: birincisi, azim ve istek. adamlar köpek gibi koşuyor, basıyor, hücumda çoğalıyor, akıllı paslar atıyor, sahaya gerektiği gibi yerleşiyor, yayılıyor falan filan... ikincisi ise kanatlardaki etkinlik. sürekli topları kanatlara dağıtıyor ve oradan gelen orta ve bindirmelerle rakibi bunaltarak sonuca gidiyorlar. bu arkadaşları örnek olarak vermemin nedeni, karşılarındaki rakibin bizim rakibe orantılı bir gücünün oluşu ve yine rakiplerin ligdeki konumu olmasının yanı sıra, fenev ve bizim ligdeki pozisyonumuzdur. bir tarafta isteyen, baskı yapan, çabalayan ve üreten bir takım; diğer tarafta "dünya s*kine minare g*tüne" mahalle takımı bozması. artık ağır konuşmaktan çekinmiyorum, çünkü çok ciddi sorunlarımızın olduğu aşikar.
arkadaş 4 stoperle maça çıkmak neyin kafasıdır? hücuma hiçbir katkı sağlamayacağını bildiğin bek mevkisinde oynayan stoperlerin, görev verdiğin pozisyonun gereğini yerine getirecek hıza da sahip olmadığını bilmiyor musun sen? rakibin oyun anlayışının tamamen kontra atağa dayalı olduğunu bilmiyor musun? bir hafta boyunca ne halt ettin? beklerin sakat olabilir de, hiç sevmesek de ekrem denen adamı herhangi bir kanadın beki olarak neden oynatmaz da fantazilere girişirsin? madem bu kadar çaresizsin, alt yapıdan takıma adapte edebileceğin hiçbir bek yok mu? hiç izledin mi o çocukların mücadelesini acaba? iki tane bekinin sakatlanma ihtimalini düşünmedin değil mi hiç? rıdvan şimşek'i neden gönderdin düşüncesiz herif?
uzar da gider bu sorular. ancak kesin olan bir şey var ki, hocanın istanbul tatili artık sona ermiştir.
iki çift lafım da oyunculara var tabii ki:
fernandes: babacım nerelerdesin sen? canavar gibi top oynuyordun bir aralar...? derbilerden hep kaçtın, "aha, bu derbide oynayacak" diye ümitlendik, ama bu sefer de ruhen gözükmedin ortalıkta. topları hep ezdin, ağır kaldın, oyun yönlendirmede yetersizdin, savunmaya destek olamadın... en kritik maçlarda yoktun, gaza basmamız gereken bu zamanda da vitesi yükseltemedin; senden beklentimiz yüksek, bu yüzden eleştiriyoruz. belki bu kadarına hakkımız yok ama, senin de bu denli silik oynamaya hakkın yok birader.
quaresma: öncelikle senden hâlâ medet uman hocaya, sonra da senin bu "amaaan s*kerler maçı, bana paradan haber verin" tavrına sokayım. ne iş yaparsın sahada ben anlamıyorum. ne top oynarsın, ne top kovalarsın, bir asist yapar yatarsın, bütün olayın budur. hep bu numarayla ağzımıza bir parmak bal çalıp uyuttun bizi. helal olsun valla ne diyim...
almeida: attığın golle beni kandıramazsın arkadaş. çok zor pozisyondu, iki kişiyle birlikte zıpladın; yakın mesafe olmasına rağmen, o dengesiz pozisyonda gol atamasan en fazla "ah ulan beee" der geçerdik. sen kaçırdıklarınla çok şeye mâl oldun şimdiye kadar, o yüzden istersen beş gol at, umrumda değil.
sivok: sana sevgim sonsuz, ama bugün eleştireceğim, kaçamazsın. yanında egemen varken taş gibisiniz: biriniz kesiyor, diğeriniz oyun kuruyor; nispeten daha rahat hissediyorduk rakip atakları sırasında. ama sen, yanında sağlam bir kesici olmayınca, standardının da altında oynuyorsun. bunun sebebini sen daha iyi biliyorsun eminim, ama yıllardır böylesin. yanındaki, alıştığın adam, oynamadığında sen, takımı iki kişi yokmuşçasına oynatıyorsun. ondan sonra çıkıp da yönetimden maaşında %100 zam istiyorsun, vazgeçilmez bir adam olduğunu kanıtlamamışken hem de. yazık oldu, yazık...
ve ernst... abi, artık aklın varsa ayrıl şu takımdan, rica ediyorum biraz kendini düşün. kafanda saç kalmamış zaten, g*tündeki kılları bile kaybedeceksin burada oynadıkça benden söylemesi. yanında oynayanları adam edemedin yıllardır, olmayacaklar da emin olabilirsin, bizim kafamızda sorun çünkü. artık uzaklaş bu takımdan, bu ülkeden; 1-2 sene kafan rahat bir şekilde topunu oyna, çok seviyorsan bi antalya yaparsın stres atarsın 3-5 günlüğüne, oooh mis. bak iyi düşün bu dediklerimi, biz yandık sen yanma en azından...
geri kalanlara herhangi bir laf etme gereği duymuyorum, zira hep aynılar hep aynılar, yaza yaza parmakların nasır oldu artık zaten.
hayatımızı s*ktin beşiktaş, öldürdün bitirdin beşiktaş; sevdik gönül verdik, biz verdikçe sen bi daha s*ktin beşiktaş[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
yüksek dozda kansorejene maruz kaldığımız bir başka maç daha uzatmanın alemi yok.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?