25 mart 2013 beşiktaş galatasaray medical park maçı

0 /
ala rase
sesimin kısılmasına sebebiyet veren olayların 10000 tl ceza getirdiği karşılaşma. arkamı dönüp atmayın diye bağırmaktan ebem sikildi. işin kötü tarafı destek veren de yoktu. kimse sallamadı ameka. sakalım da var halbuki.
pepük
yenilgi ardında para cezası bırakmıştır.

para saçıyoruz ya etrafa 10.000 tl de taraftar için veririz n'olcak. çakmaklar, paralar götünüze girsin. ulan keyfim istediği kadar iyi olsun böyle mendeburların sebep olduğu iki ceza aldık mı cinlerim tepeme çıkıyor. 5 liraya bilet al, 1 liralık çakmağı at, ardında 10.000 tl para cezası bırak. ne güzel istanbul aq!
gidiyorum bu
--alıntı--

tbf disiplin kurulu, galatasaray medical park maçında taraftarlarının ergin ataman’a küfürlü tezahürat yapması, sahaya yabancı maddeler atarak oyunun iki kez durmasına neden olması gerekçesiyle beşiktaş’a 10.000 TL para cezası verdi.

--alıntı--

gidiyorum bu
--alıntı--

"maçın sonunda hakemlere gösterilen tepkinin nedeni çalınmayan iki sportmenlikdışı faul oldu. biz hakemlerden ekstra şeyler beklemiyoruz, sadece doğru kararlar istiyoruz. bu iki pozisyonu euroleague'e götürsek herkes sportmenlikdışı faul olduğunu söyleyecektir. biz taraftarı daha fazla sakin olmaya davet edelim ama herkes kendi kapısının önünü temizlesin"

--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]

gidiyorum bu
--alıntı--

"liderlik yolunda önemli bir derbi kazandık. beşiktaş gibi çok motive olmuş mücadeleye hazır olan bir takıma karşı galibiyet çok değerli. maçı hep kontrolümüz altında götürdük. ilk periyotta serhat’ın üst üste iki üçlüğü dengemizi bozdu. ancak ondan sonra 3 uzuna dönüp değişmeli adam savunmasıyla onların bu silahını durdurduk. onlar da alan savunmasıyla yanıt verdi ancak topu iyi çevirip onları bu savunmadan vazgeçirdik. ikinci yarı içeriden dışarıdan hücumda çok iyi organize olduk ve farkı açtık. ancak disiplinden kopup boş atışları sokamadık, özellikle arroyo ile ender’in gereksiz atışlarının yanı sıra tutku’nun da çabası beşiktaş’ı son dakikada oyuna ortak etti. ancak orada da markoishvili ile son hücumu kullanıp 5 sayı öne geçtik ve momentumu alıp değerli zor bir atmosferde kazandık. müzedeki 3 kupayı kimse silemez, tarih bunu yazacaktır. beşiktaş taraftarına kızamıyorum. takımın dağılmasına göz yuman ve sorumlusu benmişim gibi taraftarı yönlendirenlerdir olayların sorumlusu. çok da fazla büyümeden sadece tepkiyle olay kapandı; ben de sakin bir şekilde karşılık vermeden davrandım. taraftara büyük saygım var ama üzüldüm yapacak bir şey yok spor bu bazı şeyler çabuk unutuluyor. tatsız olaylar oldu ama maç da bu şekilde bitti hepimizi eve gideceğiz ve hayat devam edecek.”

--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]

pepük
izleyemediğim, fakat yazılan entrylere bakılırsa bir yerlerden özetini izlemeyi düşünmediğim karşılaşma. neden son zamanlarda beşiktaş taraftarı kendi kendine çok zarar veriyor. hele ki en çok ihtiyacımızın olduğu zamanlarda çoğu taraftar tırrrııırrt.

abi ne olursa olsun, bir taraftar ne sahaya inmeli, ne yabancı madde atmalı. hangi kafayla hangi mantıkla atıyor anlamış değilim. [ybkz]swh[/ybkz] o çakmağı carlos arroyo'nun kafasına denk getirince başın göğe mi erecek. [ybkz]swh[/ybkz] ulan gitmeyin, valla billa böyle yapacaksanız gitmeyin maça falan. o desteğe, o takımın ihtiyacı yok! her maç sonrası beşiktaş taraftarından konuşmaktan maç hakkında iki kelam edemedik.



şutmesafesişutpozisyonu
açıkça ortaya çıkmıştırki 2 numarada christopher gibi dış şutu bile istikrarlı olmayan, adam geçemeyen, ikili oyun bilmeyen en önemlisi sorumluluk alamayan bir oyuncun var ise zor maçları kazanman mucize.Ancak herşeye rağmen tutkunun sakatlıktan dönmesi, minardın katkısı ve cemal nalganın yavaş yavaş forma girmesi le takım ilerisi için umut verdi bu maçta.
gidiyorum bu
18.40 civarlarında içeri alınarak salona ilk giren kişi olduğum karşılaşma.[ybkz]swh[/ybkz] insan tabii şaşırıryor sanki ortam sana tahsis edilmiş gibi nereye geçeceğine karar veremiyorsun. gassaray benchi arkası mı bizim benchin arkası mı şeklinde yaklaşık 20 saniye süren bir afallamadan sonra "taş yerinde ağırdır" diyerekten kunter hoca'nın arka tarafına konuşlandım.

ha maç mı? bizim taraftarlar sağolsun bir güzel kurmuş kendisini, galatasaray'a buradan gelin versek recm edecek psikolojideler. hâliyle elma ile armutlar karışınca carlos arroyo'ya yapılanlar bir hayli can sıktı. gayduru gubbak dezenformasyonların önüne geçmek için diyebilirim ki takımın savunma azminde, top paylaşımında, çizilen hücum setlerinde genel itibariyle bir problem yok. kötü bir üçüncü çeyrek oynadık. daha doğrusu kötü başladığımız bir üçüncü çeyrek oldu. paniğe kapılınca oyun düzeninin dışına çıkılarak gelişi güzel üç sayı denemeleri başlayınca fark 17'ye kadar çıktı. karşınızdaki takım kadro kalitesi açısından sizden daha yukarıda olunca bu kadar açılan bir farkı kapatıp öne geçmek için harcadığınız efor yeterli olmayabiliyor. kaldı ki son 1 dk kala 2 sayıya kadar farkı eritmemize rağmen maç sonunu oynayabilen büyük oyuncu üstünlüğü karşı taraftaydı.

serbest atış yüzdesi meselesi atık herkesin malûmu. bu kadar yakın sayı farklarıyla biten karşılaşmalarda %30'larda serbest atış isabet oranı ile galip gelmeniz ne yazık ki çok ama çok zor. neyse ki tribünlerimiz bu konuda oldukça bilinçli ve basketbol kültürü ile donanmış olduğundan patrick christopher serbest atış kaçırdığında "hoca bunları serbest atış çalıştırmıyor mu yeaaaa" gibi dertlere derman, aşklara ferman analizler duyabiliyoruz.

daniel ewing'in kısıtlı süreler de olsa oynayabilecek duruma gelmesi sevindirici. ricky minard pek çok şey yapmak istiyor ancak bu yapmak istedikleri içerisinde fiziğinin el vermediği durumlar da var. onları törpülerse daha da faydalı olur.

son olarak sezon öncesi hazırlık maçlarında ortaya koydukları performansla patrick christopher ile cevher özer bizleri nasıl bir dolmuşa bindirmişlerse hâlâ inemiyoruz.

alacakları üç aya yaklaşan bir takım için ortaya fazlasıyla karakter koyuyor bu çocuklar. sahip çıkın. sahip çıkalım.
avcarlıçürük
serbest atış yüzdesi, yanlış şut tercihleri ve (vurgula: rüştü nuran ve çetesi) etkenlerinin birleşimi sayesinde kaybettiğimiz maç. ancak erman kunter'in de dediği gibi, takımda iyiye gidiş var. bir ara farkın 17'ye çıkmasına rağmen, son ana kadar maçın hep içindeydik. en önemli kazanımımız da, tutku açık'ın eski günlerine dönmeye başlaması. o cool adam, taraftarı ateşlemeye bile çalıştı; o kadar istedi maçı. umarım bizimle kalır bu sezondan sonra da.
forzaquila
taktiğini tekniğini konuşmayacağım maç. olan ortada zaten. ha, salondakilerin her şey bitti sanıp sahaya bok püsür yağdırmasından dolayı arroyo'nun sonu gelmez serbest atışlarına maruz kalmamız koydu bana. ulan basket bu basket. basketbolda 6 salisede bile skor değişir, futbol değil ki bu 10 saniye kala anasını sikiyorsunuz maçın. hep bencilce tekrarlıyorum, şu takımı destekleyenlerin içindeki işe yaramaz 4-5 milyon kafadan numara taşısa, galatasaray'a fener'e geçse de biz şöyle kalender adamlar olarak desteklesek ttakımı. 5 liralık adamın kulübe zararı 5 bin lira. senin taraftarlığın' siqem o zaman.

ayrıca hakemlere kıran girmiş gibi fenerbahçe maçında salonu fıtık eden adamı bu maça atamak neyin nesi çözemedim ben. şaka mısınız siz?

üçüncü çeyrekte vidmar'ı kullanamamamızdan mütevellit içeriden oynamakta zorluk çekince herkesin sırayla birer ikişer üçlük denemesine ne demeli? ulan bu kadar karavana asker yemekhanesinde yok. böyle bir düzensizlik olabilir mi? arkadaş arasında oynanan maçta yapsan anana söver en yakın arkadaşın, aga bu nedir? zaten üçüncü çeyrek yüzünden kaybedildi maç ya neyse...

daniel ewing'in dönüşüne sevindim, ricky minard'ın hücum gücünü hala çözemedim, patrick christopher'ın ise basketboldaki sevimli hayaletimiz olduğunu tescilledim. holosko yine büyük maçlarda da görünebiliyor, bizim sevimli patrick ancak hacettepe, olin, dudullu belediye gibi takımlara karşı yıldızlaşabiliyor.

sahadaki galatasaraylı her oyuncuya anadilinde sövdüm bir de. ingilizce, ispanyolca, sırpça, türkçe yardırdım. bi markoişvili için gürcüce bir şey bulamadım, ona da sövmeyeyim bir zahmet, adam zorro olmuş.

ha bir de, saha içinde, bizim bençin hemen arkasında bir kız vardı. yaşı 19-22 aralığında sanırım, o nasıl sade bir güzellik ben anlamadım. hayır, yanında da kılçık gibi bir çocuk var. 'acaba sevgilisi mi? yok lan öyle sevgili mi olur, e ne o zaman? ne bilim ya..' diye fikir yürütmekten gollum ft smeagol oldum anasını satayım. bir de saçını yana atıp sırtını açıkta bırakınca gavur yavukluyu hatırlattı, kötü etkiledi. dedim ''şunun kafasına çikolata atıp dikkatini mi çeksem?'' sonra ''yok lan çikolatayı yerim,oh mis'' dedim. kılçık ve kızın yakasında kulüp kartı vardı yalnız. bunlar bjk tv'den falan mı acaba? biz de ucundan bucağından medya mensubuyuz, anlardık birbirimizi[ybkz]swh[/ybkz]

bir paragraf kız anlatmışım, belki de kız o kadar güzel değildi, bizim rezalet üçüncü çeyrek performansımız yüzünden dikkatim oraya kaydı. sen çocuk gibi sırayla üçlük deneyip kaçırırsan taraftarın da beyin devreleri böyle yanar işte.

içerideki bir sonraki maçımız aliağa petkim'leymiş. kapanır saha, aliağa'nın pota altındaki canavar abedelisi torin francis boş salonda coşar.
artin
6 bin civarında taraftarın izlediği maç öncesi ve sırasında taraftarların ellerindeki paraları sallayarak paranın köpeği ergin ataman tezahüratları yaptığı zaman zaman dozu artırıp orospunun çocuğu ergin ataman diye tempo tutulduğu, maç sırasında 2 anons yapıldığı 3. anonsu hakemlerin bir türlü yaptıramadıkları sahaya yağan maddelerin çokluğu girişteki aramaların yetersiz olduğunu gösterdiği galatasaray takımı oluşturulurken bunları özelmi seçiyorlar diye düşündüğüm cenk`e özel bir selam yolladığım sonunda gerilen sinirlerle taraftarla polisin çatışma noktasına geldikleri yani sonu gergin kazanan malesef ergin olduğu maç .
höwedes
72-76 kaybettiğimiz, 3. periyot ve maçın sonu haricinde[ybkz]swh[/ybkz] çok çok iyi oynadığımız, hakemlerin galatasaray'ı maçta tutmak için her şeyi yaptığı, taraftarın en kritik zamanlarda takımı desteklemek yerine ergin ataman ile uğraştığı maç.
ireminho
serbest atışlar bitirdi bizi arkadaş. sevinmek için sevmedik ama buradan abdullah sözer'e selamlarımı göndermek istiyorum(!)
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol