taktiğini tekniğini konuşmayacağım maç. olan ortada zaten. ha, salondakilerin her şey bitti sanıp sahaya bok püsür yağdırmasından dolayı arroyo'nun sonu gelmez serbest atışlarına maruz kalmamız koydu bana. ulan basket bu basket. basketbolda 6 salisede bile skor değişir, futbol değil ki bu 10 saniye kala anasını sikiyorsunuz maçın. hep bencilce tekrarlıyorum, şu takımı destekleyenlerin içindeki işe yaramaz 4-5 milyon kafadan numara taşısa, galatasaray'a fener'e geçse de biz şöyle kalender adamlar olarak desteklesek ttakımı. 5 liralık adamın kulübe zararı 5 bin lira. senin taraftarlığın' siqem o zaman.
ayrıca hakemlere kıran girmiş gibi fenerbahçe maçında salonu fıtık eden adamı bu maça atamak neyin nesi çözemedim ben. şaka mısınız siz?
üçüncü çeyrekte vidmar'ı kullanamamamızdan mütevellit içeriden oynamakta zorluk çekince herkesin sırayla birer ikişer üçlük denemesine ne demeli? ulan bu kadar karavana asker yemekhanesinde yok. böyle bir düzensizlik olabilir mi? arkadaş arasında oynanan maçta yapsan anana söver en yakın arkadaşın, aga bu nedir? zaten üçüncü çeyrek yüzünden kaybedildi maç ya neyse...
daniel ewing'in dönüşüne sevindim, ricky minard'ın hücum gücünü hala çözemedim, patrick christopher'ın ise basketboldaki sevimli hayaletimiz olduğunu tescilledim. holosko yine büyük maçlarda da görünebiliyor, bizim sevimli patrick ancak hacettepe, olin, dudullu belediye gibi takımlara karşı yıldızlaşabiliyor.
sahadaki galatasaraylı her oyuncuya anadilinde sövdüm bir de. ingilizce, ispanyolca, sırpça, türkçe yardırdım. bi markoişvili için gürcüce bir şey bulamadım, ona da sövmeyeyim bir zahmet, adam zorro olmuş.
ha bir de, saha içinde, bizim bençin hemen arkasında bir kız vardı. yaşı 19-22 aralığında sanırım, o nasıl sade bir güzellik ben anlamadım. hayır, yanında da kılçık gibi bir çocuk var. 'acaba sevgilisi mi? yok lan öyle sevgili mi olur, e ne o zaman? ne bilim ya..' diye fikir yürütmekten gollum ft smeagol oldum anasını satayım. bir de saçını yana atıp sırtını açıkta bırakınca gavur yavukluyu hatırlattı, kötü etkiledi. dedim ''şunun kafasına çikolata atıp dikkatini mi çeksem?'' sonra ''yok lan çikolatayı yerim,oh mis'' dedim. kılçık ve kızın yakasında kulüp kartı vardı yalnız. bunlar bjk tv'den falan mı acaba? biz de ucundan bucağından medya mensubuyuz, anlardık birbirimizi[ybkz]swh[/ybkz]
bir paragraf kız anlatmışım, belki de kız o kadar güzel değildi, bizim rezalet üçüncü çeyrek performansımız yüzünden dikkatim oraya kaydı. sen çocuk gibi sırayla üçlük deneyip kaçırırsan taraftarın da beyin devreleri böyle yanar işte.
içerideki bir sonraki maçımız aliağa petkim'leymiş. kapanır saha, aliağa'nın pota altındaki canavar abedelisi torin francis boş salonda coşar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?