bilicin bir kez daha hoca olmadığını gösteren maç ulan eşşek 1/0 mağlupsun mustafayı oyundan çıkarıyosun orta sahaya adam alıyosun amına kodumun yerinde göt kıvıran dansöz gökhanı oyunda almaya gücün yetmiyo kıme gucun yetıyosa onu çıkarıyosun oyundan pezevenk.
15 eylül 2014 beşiktaş çaykur rizespor maçı
geçen seneki kabızlığın devam ettiği sıkıntıdan öldüren maç. ilk 11'e oğuzhan, sosa ve demba ba eklenirse bu takım ancak daha yaratıcı olabilir. zaten anadolu takımları ölümüne kapanıyor. tüm yaratıcı futbolcular aynı anda sahada olmalı.
hakemin sonuca etki ettiği maç sarı kartı olan oyuncuya formadan çekme olmasına rağmen kart çıkartmadığı maç.hakemin tek doğru yaptığı hareket maçı 5 dakika uzatmak oldu.
hakeme mal edilmemesi gereken maç.
beşiktaş son 10 dk hatırladı beşiktaş olduğunu.
beşiktaş son 10 dk hatırladı beşiktaş olduğunu.
bok gibi geçen maç. hakem rezaletti, verdiği kararlar, vermediği kartlar, veremediği pozisyonlar çok ilginçti. fakat ne olursa olsun bizim biraz daha hareketli olmamız lazımdı. ben anlayamıyorum, bu takımın geçen seneden ne farkı var? şimdi gökhan töre alınırken kapanan takımları açmak için denmişti. e abicim şimdi sen bu maçta içeri kat etmeyeceksin, ikiye bire girmeyeceksin de hangi maçta yapacaksın. kenara kapanıp önüne geleni çalımlamaya çalışmakla olmaz ki bu işler. bilic'in değişikliğine ise katılıyorum. orta sahamızda hiçbir şey yoktu. dönen topların hepsi rizelilerde kaldı ve kanatları çok iyi kapattılar. onun için bizim ortadan delmemiz lazımdı, onu denemeye çalıştı kanımca.
son bir söz de rizeli futbolculara. bu yaptığınız çirkeflikler, yere yatmalar unutulmayacak. bu senenin sonunda ligden düşmeniz için dua edeceğim. hele o fenerbahçe yosması orospu çocuğu serkan kırıntılı'nın yaptıkları tarif edilemez. bir yerden çıkacak bunlar göreceksin.
son bir söz de rizeli futbolculara. bu yaptığınız çirkeflikler, yere yatmalar unutulmayacak. bu senenin sonunda ligden düşmeniz için dua edeceğim. hele o fenerbahçe yosması orospu çocuğu serkan kırıntılı'nın yaptıkları tarif edilemez. bir yerden çıkacak bunlar göreceksin.
47+50'den, toplam 97 dakika oynanan maç.
öncelikle şu maç, beşiktaş futbol takımı ve hakem müsveddesi[ybkz]swh[/ybkz] haricinde birkaç entry gireyim de sinirlerim azıcık yatışsın dedim. fakat #370906 ile yine kendimi gazlamayı başardığım için, kaldığım yerden, kalakaldığım yerden devam ediyorum.
böyle bir futbolu, yani sporun adı bu olduğu için futbol olarak niteledim, 1. lig maçlarında dahi görmeniz çoğu zaman pek mümkün değil. "bir taraf kapanıyor, öbür taraf bastırıyor" şeklinde falan da gerçekleşmedi olaylar. yani neresinden başlayayım, neresinden tutayım, of...
müsaadenizle "x yok, y yok, z yok; bu kadroyla bu kadar" klişesinden başlayayım: en genci dahi olsa, nereden baksan en az 7-8 sene futbol oynamış olarak geliyor huzurlarımıza. maç başlayınca ise hepsi birer süt dökmüş kedi, "aabi plaj futbolu dedilerdi bize ama?" minvalinde olaydan bihaber. atiba hutchinson alıyor örneğin topu; sağa bakıyor, pas verecek adam yok; sola bakıyor, bizim eleman rakibin arkasına saklanmış; ileriye bakıyor, stoperlerle ön liberoların, yani 4 kişilik kıskacın, arasında bekliyor 2 forvet oyuncusu... kaç yıl geçti bilmiyorum, "ya hüdaverdi alır şimdi topu nasılsa, iki çalım atar, önümüze bırakır; o kadar para alıyor itoğluit" düşüncesiyle mi ne olsa gerek; topa dönen, o an topu tutan arkadaşından pas alabilecek açıya kaçan, boş koşu yapıp da rakip savunmayı dağıtan bir hayta çıkmıyor. tamam "rakip çok kapandı, öyle böyle değil ama çok pis kapandı" diyeceksiniz şimdi ama; ayağa pası, kanatlardan bindirmelerle çizgiye inip orta açmayı, oyunun yönünü değiştirerek rakibin dengesini bozmayı dahi beceremedik doğru düzgün. 4-4-2 oynuyoruz ama, sağ ve sol açığa uzun top atıyoruz stoper ve ön libero oyuncularıyla. hâliyle pasların çoğu ya rakibe ya da 1-2 adam boyu fazladan yükseklikle geldiğinden, dışarıya... koca bir ilk yarı, şu son bahsettiğim saçmalıkla geçti, yani geçemedi aslında, bitmedi oğlum ilk yarı.
ikinci yarının hemen başında, "ancak bu şekilde gol atarız artık heralde" dediğimiz duran toptan[ybkz]swh[/ybkz], golü yedik. taç atışından gelen ortayı uzaklaştıramayarak yani... golde, 3 kişi ile altıpasa koşu yapan rakibi 7 kişiyle savunmaya kalkınca, ki bu 7'nin 2'si çekirdek çitliyordu o esnada alâkasız yerlerde, seken topun rakipte kalması doğal bir sonuçtu. ümit korkmaz da, maçın belki de tek güzel hareketi olarak, voleyle topu ağlarımıza gönderdi.
forveti 3'leme şansımız falan yoktu: demba ba sakat, mustafa pektemek ve cenk tosun zaten oyunda, filip holosko rakipte, ömer hasan şişmanoğlu ise yayınımıza eskişehir'den katılıyor. forveti 3'leyemeyince, slaven bilic de mustafa'yı çıkarıp kerim frei'ı oyuna alarak, forvet arkasını 3'ledi. "yaratıcı oyuncu" moduna dönerek, gökhan töre'yi serbest adam gibi oynatmak istedi. yalnız gökhan hakikaten serbest bi' adam (vurgula: yalçın), hakkını vermek lâzım çocuğun. aldığı topu ıssıza çökertmek istercesine, kaleden kaçırıyor lan adam! yarısında rakibe kaptırıyor, kalanın 3/7'sinde hatalı pas yapıyor, geriye kalanla da karavana sallıyor. kerim desen evlerden ırak; çok şey yapmaya çalışırken, hiçbir şey yapamayan insanı. takım oyunu adına bir şeyler bildiğini söylemek o kadar güç ki... olcay şahan kimi zaman verem etti, kimi zaman içerilere saklanıp soluklandı, çektiği şut da mucize eseri 2 rakibin bacakları arasında dolanmasa, sanırım sıfır olumlu hareketle maçı tamamlayacaktı.
beklere de değinmek isterim: al ramon motta'yı, vur zalımın kafasına kafasına yani... yan topu dahi, stoperin 5 metre gerisine atıyor; bindirme yapıyor yapmasına da, bindirdikten sonra indirmeyi unutuyor. "1 milyon euro'ya aldık bonservisini lan, 1 melyonumuz da cebümüzdedur" derken, "o paraya öküz alırız" sularına inmesek bari. ismail köybaşı sağ bekte ne yapabilirse, onu yapmaya çalışıyor. kendisini suçlamanın hiç gereği yok (kaldı ki, sol bek olarak da beğenmiyorum ben kendisini ama; ramon'un parasına öküz alacak olursak yarın öbür gün, ismail de öküzü sürer işte); topu sürüyor birkaç metre, sonra sol ayağına çekip şişiriyor. aslında bu serdar kurtuluş'un hareketi ama, ismail çabuk öğreniyorsa demek...
maç boyunca (vurgula: 8/41) ceza sahasına orta, %78 falan topla oynama, %88 gibi pas yüzdesi (bunun %88'i de "al gülüm, ver gülüm" pasları) istatistiklerimiz var; 9 tane korner kullanmışız, 1 tane net pozisyon yok. taş olsa çatlar, beşiktaşlı ancak inliyor. beşiktaşlı dediysem, tribünlerden bahsettiğimi falan sanmayın: güvenlik görevlisinden daha az sayıda seyirci olduğu söyleniyor bugün stadyumda (büyüksün passolig, hll spr dvm kardşm). demirören bıbıcığıma sorup öğreneceğim ben işin aslını, metin olun, onu çözeriz de... bu takıma rûhunu, savunma haricinde kalan oyun kurma ve hücum felsefesini kim katacak arkadaş? savunma yapan biz olunca, araya 1 tane falan sıkıştırıp yolumuzu bulacağız gibi görünüyor da; rakip kapandığı zaman ne yapacağız? yani bu soruyu soruyoruz diye taraftarı da mevzunun müdahili yapmayın, "rakip kapandığı zaman ne yapacaksınız?". oğuzhan özyakup'a, şu hâliyle, bel bağlayanlardansanız; asoşieytıd pres derim. jose ernesto sosa var, tamam, transfer döneminin son gününde, enteresan bir katakulliyle aldık adamı; fakat ilk idmanda da sakatlamayı becerdik. tamam, sakat da olmadığını varsayalım, "tek adam" dönemine mi döneceğiz tekrar? kaç nakarat bu şarkı hacıt? biraz temel oyun bilgisi, biraz ruh, biraz mücadele lan; "o kadar para alıyor itoğluit" değil mi? milyon euro alıyorsunuz her biriniz ortalama; azıcık insaf, azıcık saygı, azıcık vicdan, azıcık emek be kardeşim...
rakip de maaşallah cengâver mübarek: tekme, tokat, aynı anda hem ittirme hem kaktırma falan bi' değişik şekiller... deplasman takımı böyle oynar bu ülkede beşiktaş'a karşı; zira ne penaltı çalınır ne kırmızı kart gösterilir. ülkenin fıtratında var bunlar, uzatmayın.
neyse, iğneyi kendimize batıralım, göçek'in soyadı da "gökçek"miş esasında zaten...
muhakkak sürç-i lisan etmişizdir; fakat "oyundan memnun değiliz" beyim, bilesiniz.
öncelikle şu maç, beşiktaş futbol takımı ve hakem müsveddesi[ybkz]swh[/ybkz] haricinde birkaç entry gireyim de sinirlerim azıcık yatışsın dedim. fakat #370906 ile yine kendimi gazlamayı başardığım için, kaldığım yerden, kalakaldığım yerden devam ediyorum.
böyle bir futbolu, yani sporun adı bu olduğu için futbol olarak niteledim, 1. lig maçlarında dahi görmeniz çoğu zaman pek mümkün değil. "bir taraf kapanıyor, öbür taraf bastırıyor" şeklinde falan da gerçekleşmedi olaylar. yani neresinden başlayayım, neresinden tutayım, of...
müsaadenizle "x yok, y yok, z yok; bu kadroyla bu kadar" klişesinden başlayayım: en genci dahi olsa, nereden baksan en az 7-8 sene futbol oynamış olarak geliyor huzurlarımıza. maç başlayınca ise hepsi birer süt dökmüş kedi, "aabi plaj futbolu dedilerdi bize ama?" minvalinde olaydan bihaber. atiba hutchinson alıyor örneğin topu; sağa bakıyor, pas verecek adam yok; sola bakıyor, bizim eleman rakibin arkasına saklanmış; ileriye bakıyor, stoperlerle ön liberoların, yani 4 kişilik kıskacın, arasında bekliyor 2 forvet oyuncusu... kaç yıl geçti bilmiyorum, "ya hüdaverdi alır şimdi topu nasılsa, iki çalım atar, önümüze bırakır; o kadar para alıyor itoğluit" düşüncesiyle mi ne olsa gerek; topa dönen, o an topu tutan arkadaşından pas alabilecek açıya kaçan, boş koşu yapıp da rakip savunmayı dağıtan bir hayta çıkmıyor. tamam "rakip çok kapandı, öyle böyle değil ama çok pis kapandı" diyeceksiniz şimdi ama; ayağa pası, kanatlardan bindirmelerle çizgiye inip orta açmayı, oyunun yönünü değiştirerek rakibin dengesini bozmayı dahi beceremedik doğru düzgün. 4-4-2 oynuyoruz ama, sağ ve sol açığa uzun top atıyoruz stoper ve ön libero oyuncularıyla. hâliyle pasların çoğu ya rakibe ya da 1-2 adam boyu fazladan yükseklikle geldiğinden, dışarıya... koca bir ilk yarı, şu son bahsettiğim saçmalıkla geçti, yani geçemedi aslında, bitmedi oğlum ilk yarı.
ikinci yarının hemen başında, "ancak bu şekilde gol atarız artık heralde" dediğimiz duran toptan[ybkz]swh[/ybkz], golü yedik. taç atışından gelen ortayı uzaklaştıramayarak yani... golde, 3 kişi ile altıpasa koşu yapan rakibi 7 kişiyle savunmaya kalkınca, ki bu 7'nin 2'si çekirdek çitliyordu o esnada alâkasız yerlerde, seken topun rakipte kalması doğal bir sonuçtu. ümit korkmaz da, maçın belki de tek güzel hareketi olarak, voleyle topu ağlarımıza gönderdi.
forveti 3'leme şansımız falan yoktu: demba ba sakat, mustafa pektemek ve cenk tosun zaten oyunda, filip holosko rakipte, ömer hasan şişmanoğlu ise yayınımıza eskişehir'den katılıyor. forveti 3'leyemeyince, slaven bilic de mustafa'yı çıkarıp kerim frei'ı oyuna alarak, forvet arkasını 3'ledi. "yaratıcı oyuncu" moduna dönerek, gökhan töre'yi serbest adam gibi oynatmak istedi. yalnız gökhan hakikaten serbest bi' adam (vurgula: yalçın), hakkını vermek lâzım çocuğun. aldığı topu ıssıza çökertmek istercesine, kaleden kaçırıyor lan adam! yarısında rakibe kaptırıyor, kalanın 3/7'sinde hatalı pas yapıyor, geriye kalanla da karavana sallıyor. kerim desen evlerden ırak; çok şey yapmaya çalışırken, hiçbir şey yapamayan insanı. takım oyunu adına bir şeyler bildiğini söylemek o kadar güç ki... olcay şahan kimi zaman verem etti, kimi zaman içerilere saklanıp soluklandı, çektiği şut da mucize eseri 2 rakibin bacakları arasında dolanmasa, sanırım sıfır olumlu hareketle maçı tamamlayacaktı.
beklere de değinmek isterim: al ramon motta'yı, vur zalımın kafasına kafasına yani... yan topu dahi, stoperin 5 metre gerisine atıyor; bindirme yapıyor yapmasına da, bindirdikten sonra indirmeyi unutuyor. "1 milyon euro'ya aldık bonservisini lan, 1 melyonumuz da cebümüzdedur" derken, "o paraya öküz alırız" sularına inmesek bari. ismail köybaşı sağ bekte ne yapabilirse, onu yapmaya çalışıyor. kendisini suçlamanın hiç gereği yok (kaldı ki, sol bek olarak da beğenmiyorum ben kendisini ama; ramon'un parasına öküz alacak olursak yarın öbür gün, ismail de öküzü sürer işte); topu sürüyor birkaç metre, sonra sol ayağına çekip şişiriyor. aslında bu serdar kurtuluş'un hareketi ama, ismail çabuk öğreniyorsa demek...
maç boyunca (vurgula: 8/41) ceza sahasına orta, %78 falan topla oynama, %88 gibi pas yüzdesi (bunun %88'i de "al gülüm, ver gülüm" pasları) istatistiklerimiz var; 9 tane korner kullanmışız, 1 tane net pozisyon yok. taş olsa çatlar, beşiktaşlı ancak inliyor. beşiktaşlı dediysem, tribünlerden bahsettiğimi falan sanmayın: güvenlik görevlisinden daha az sayıda seyirci olduğu söyleniyor bugün stadyumda (büyüksün passolig, hll spr dvm kardşm). demirören bıbıcığıma sorup öğreneceğim ben işin aslını, metin olun, onu çözeriz de... bu takıma rûhunu, savunma haricinde kalan oyun kurma ve hücum felsefesini kim katacak arkadaş? savunma yapan biz olunca, araya 1 tane falan sıkıştırıp yolumuzu bulacağız gibi görünüyor da; rakip kapandığı zaman ne yapacağız? yani bu soruyu soruyoruz diye taraftarı da mevzunun müdahili yapmayın, "rakip kapandığı zaman ne yapacaksınız?". oğuzhan özyakup'a, şu hâliyle, bel bağlayanlardansanız; asoşieytıd pres derim. jose ernesto sosa var, tamam, transfer döneminin son gününde, enteresan bir katakulliyle aldık adamı; fakat ilk idmanda da sakatlamayı becerdik. tamam, sakat da olmadığını varsayalım, "tek adam" dönemine mi döneceğiz tekrar? kaç nakarat bu şarkı hacıt? biraz temel oyun bilgisi, biraz ruh, biraz mücadele lan; "o kadar para alıyor itoğluit" değil mi? milyon euro alıyorsunuz her biriniz ortalama; azıcık insaf, azıcık saygı, azıcık vicdan, azıcık emek be kardeşim...
rakip de maaşallah cengâver mübarek: tekme, tokat, aynı anda hem ittirme hem kaktırma falan bi' değişik şekiller... deplasman takımı böyle oynar bu ülkede beşiktaş'a karşı; zira ne penaltı çalınır ne kırmızı kart gösterilir. ülkenin fıtratında var bunlar, uzatmayın.
neyse, iğneyi kendimize batıralım, göçek'in soyadı da "gökçek"miş esasında zaten...
muhakkak sürç-i lisan etmişizdir; fakat "oyundan memnun değiliz" beyim, bilesiniz.
hüseyin göçek denen hokkabazın hakem falan olmadığını ispatladığı maç. adam gibi bir hakem[ybkz]swh[/ybkz] maçı yönetse rakip 11 kişi maçı tamamlayamaz, en az iki penaltı lehimize çalınırdı.
takımımız maalesef rezildi ama mehmet özdilek'de fatih terim'in yamağı olduğunu ispatladı bugün. takımını güreş ve uzakdoğu sporlarıyla donatmış, yüklemişti bize karşı sağolsun. hayatta olduğum sürece beşiktaş'ın hocası olamazsın inşallah.
kadro derinliğimiz de yokmuş bunu gördük dün. oğuzhan ve ba yokken ptt 1.lig takımı gibiyiz maalesef.
takımımız maalesef rezildi ama mehmet özdilek'de fatih terim'in yamağı olduğunu ispatladı bugün. takımını güreş ve uzakdoğu sporlarıyla donatmış, yüklemişti bize karşı sağolsun. hayatta olduğum sürece beşiktaş'ın hocası olamazsın inşallah.
kadro derinliğimiz de yokmuş bunu gördük dün. oğuzhan ve ba yokken ptt 1.lig takımı gibiyiz maalesef.
bu sezon oynayacağımız every fucking game'lerden ilkiydi atlattık. yeni transferler olmayınca takım geçen seneden 10 kat daha kötüymüş bunu da gördük. gerçi rizespor da futbol oynamaya değil futbol oynatmamaya oynadığı için yenemedik. yapacak birşey yok.
senin hakemlerin abuk subuk karar verirse küfürde edilir dayakta atılır dediğim maç.
alıntı--
futbol disiplin talimatının 53. maddesi gereği "çirkin ve kötü tezahüratı" nedeniyle pfdk' ya sevkine karar verilmiştir
alıntı--
alıntı--
futbol disiplin talimatının 53. maddesi gereği "çirkin ve kötü tezahüratı" nedeniyle pfdk' ya sevkine karar verilmiştir
alıntı--
tribünde yer aldığım karşılaşma.maçta sadece "hırsız hüseyin" diye bağırıldı hakeme [ybkz]swh[/ybkz] hemen pfdk'ye sevkedilmişiz.olimpiyat stadı'nda az taraftar önünde oynamaya alışması lazım takımın,maalesef normal lig maçlarında stad dolmaz.bu sezon işimiz passolig nedeniyle daha da zor olacak.sakat ve cezalı oyuncular takımı bu kadar etkilememeli.sözde iç saha maçlarında puan kaybı minumum düzeyde olmalı.bunun içinde oyuncuların ve teknik ekibin maçlara iyi motive olması lazım.
pfdk tarafından 50000 tl para cezasına çarptırılmamıza neden olan karşılaşma. passolig sayesinde "kötü tezahürat" yapan taraftarlar, tek tek tespit edilip cezalandırılacaktı ya hani, heh işte o mevzu.
rakip de, takın hâlinde sportmenliğe aykırı hareket ettiği için 9000 tl ceza almış. çorba parası denkleşmediyse demek ki.[ybkz]swh[/ybkz]
--alıntı--
"beşiktaş a.ş.’nin 15.09.2014 tarihinde oynanan beşiktaş a.ş. - çaykur rizespor a.ş. spor toto süper lig süleyman seba sezonu müsabakasında taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi olduğu müsabakada ilk kez gerçekleştirilmesinden dolayı takdiren 50.000.-tl şara cezası ile cezalandırılmasına,
çaykur rizespor a.ş’nin 15.09.2014 tarihinde oynanan beşiktaş a.ş. - çaykur rizespor a.ş. spor toto süper lig süleyman seba sezonu müsabakasında takım halinde sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle takdiren 9.000.-tl para cezası ile cezalandırılmasına,
--alıntı--
rakip de, takın hâlinde sportmenliğe aykırı hareket ettiği için 9000 tl ceza almış. çorba parası denkleşmediyse demek ki.[ybkz]swh[/ybkz]
--alıntı--
"beşiktaş a.ş.’nin 15.09.2014 tarihinde oynanan beşiktaş a.ş. - çaykur rizespor a.ş. spor toto süper lig süleyman seba sezonu müsabakasında taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi olduğu müsabakada ilk kez gerçekleştirilmesinden dolayı takdiren 50.000.-tl şara cezası ile cezalandırılmasına,
çaykur rizespor a.ş’nin 15.09.2014 tarihinde oynanan beşiktaş a.ş. - çaykur rizespor a.ş. spor toto süper lig süleyman seba sezonu müsabakasında takım halinde sportmenliğe aykırı hareketi nedeniyle takdiren 9.000.-tl para cezası ile cezalandırılmasına,
--alıntı--
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?