15 eylül 2014 beşiktaş çaykur rizespor maçı

ben öyle bi insan mıyım
47+50'den, toplam 97 dakika oynanan maç.

öncelikle şu maç, beşiktaş futbol takımı ve hakem müsveddesi[ybkz]swh[/ybkz] haricinde birkaç entry gireyim de sinirlerim azıcık yatışsın dedim. fakat #370906 ile yine kendimi gazlamayı başardığım için, kaldığım yerden, kalakaldığım yerden devam ediyorum.

böyle bir futbolu, yani sporun adı bu olduğu için futbol olarak niteledim, 1. lig maçlarında dahi görmeniz çoğu zaman pek mümkün değil. "bir taraf kapanıyor, öbür taraf bastırıyor" şeklinde falan da gerçekleşmedi olaylar. yani neresinden başlayayım, neresinden tutayım, of...

müsaadenizle "x yok, y yok, z yok; bu kadroyla bu kadar" klişesinden başlayayım: en genci dahi olsa, nereden baksan en az 7-8 sene futbol oynamış olarak geliyor huzurlarımıza. maç başlayınca ise hepsi birer süt dökmüş kedi, "aabi plaj futbolu dedilerdi bize ama?" minvalinde olaydan bihaber. atiba hutchinson alıyor örneğin topu; sağa bakıyor, pas verecek adam yok; sola bakıyor, bizim eleman rakibin arkasına saklanmış; ileriye bakıyor, stoperlerle ön liberoların, yani 4 kişilik kıskacın, arasında bekliyor 2 forvet oyuncusu... kaç yıl geçti bilmiyorum, "ya hüdaverdi alır şimdi topu nasılsa, iki çalım atar, önümüze bırakır; o kadar para alıyor itoğluit" düşüncesiyle mi ne olsa gerek; topa dönen, o an topu tutan arkadaşından pas alabilecek açıya kaçan, boş koşu yapıp da rakip savunmayı dağıtan bir hayta çıkmıyor. tamam "rakip çok kapandı, öyle böyle değil ama çok pis kapandı" diyeceksiniz şimdi ama; ayağa pası, kanatlardan bindirmelerle çizgiye inip orta açmayı, oyunun yönünü değiştirerek rakibin dengesini bozmayı dahi beceremedik doğru düzgün. 4-4-2 oynuyoruz ama, sağ ve sol açığa uzun top atıyoruz stoper ve ön libero oyuncularıyla. hâliyle pasların çoğu ya rakibe ya da 1-2 adam boyu fazladan yükseklikle geldiğinden, dışarıya... koca bir ilk yarı, şu son bahsettiğim saçmalıkla geçti, yani geçemedi aslında, bitmedi oğlum ilk yarı.

ikinci yarının hemen başında, "ancak bu şekilde gol atarız artık heralde" dediğimiz duran toptan[ybkz]swh[/ybkz], golü yedik. taç atışından gelen ortayı uzaklaştıramayarak yani... golde, 3 kişi ile altıpasa koşu yapan rakibi 7 kişiyle savunmaya kalkınca, ki bu 7'nin 2'si çekirdek çitliyordu o esnada alâkasız yerlerde, seken topun rakipte kalması doğal bir sonuçtu. ümit korkmaz da, maçın belki de tek güzel hareketi olarak, voleyle topu ağlarımıza gönderdi.

forveti 3'leme şansımız falan yoktu: demba ba sakat, mustafa pektemek ve cenk tosun zaten oyunda, filip holosko rakipte, ömer hasan şişmanoğlu ise yayınımıza eskişehir'den katılıyor. forveti 3'leyemeyince, slaven bilic de mustafa'yı çıkarıp kerim frei'ı oyuna alarak, forvet arkasını 3'ledi. "yaratıcı oyuncu" moduna dönerek, gökhan töre'yi serbest adam gibi oynatmak istedi. yalnız gökhan hakikaten serbest bi' adam (vurgula: yalçın), hakkını vermek lâzım çocuğun. aldığı topu ıssıza çökertmek istercesine, kaleden kaçırıyor lan adam! yarısında rakibe kaptırıyor, kalanın 3/7'sinde hatalı pas yapıyor, geriye kalanla da karavana sallıyor. kerim desen evlerden ırak; çok şey yapmaya çalışırken, hiçbir şey yapamayan insanı. takım oyunu adına bir şeyler bildiğini söylemek o kadar güç ki... olcay şahan kimi zaman verem etti, kimi zaman içerilere saklanıp soluklandı, çektiği şut da mucize eseri 2 rakibin bacakları arasında dolanmasa, sanırım sıfır olumlu hareketle maçı tamamlayacaktı.

beklere de değinmek isterim: al ramon motta'yı, vur zalımın kafasına kafasına yani... yan topu dahi, stoperin 5 metre gerisine atıyor; bindirme yapıyor yapmasına da, bindirdikten sonra indirmeyi unutuyor. "1 milyon euro'ya aldık bonservisini lan, 1 melyonumuz da cebümüzdedur" derken, "o paraya öküz alırız" sularına inmesek bari. ismail köybaşı sağ bekte ne yapabilirse, onu yapmaya çalışıyor. kendisini suçlamanın hiç gereği yok (kaldı ki, sol bek olarak da beğenmiyorum ben kendisini ama; ramon'un parasına öküz alacak olursak yarın öbür gün, ismail de öküzü sürer işte); topu sürüyor birkaç metre, sonra sol ayağına çekip şişiriyor. aslında bu serdar kurtuluş'un hareketi ama, ismail çabuk öğreniyorsa demek...

maç boyunca (vurgula: 8/41) ceza sahasına orta, %78 falan topla oynama, %88 gibi pas yüzdesi (bunun %88'i de "al gülüm, ver gülüm" pasları) istatistiklerimiz var; 9 tane korner kullanmışız, 1 tane net pozisyon yok. taş olsa çatlar, beşiktaşlı ancak inliyor. beşiktaşlı dediysem, tribünlerden bahsettiğimi falan sanmayın: güvenlik görevlisinden daha az sayıda seyirci olduğu söyleniyor bugün stadyumda (büyüksün passolig, hll spr dvm kardşm). demirören bıbıcığıma sorup öğreneceğim ben işin aslını, metin olun, onu çözeriz de... bu takıma rûhunu, savunma haricinde kalan oyun kurma ve hücum felsefesini kim katacak arkadaş? savunma yapan biz olunca, araya 1 tane falan sıkıştırıp yolumuzu bulacağız gibi görünüyor da; rakip kapandığı zaman ne yapacağız? yani bu soruyu soruyoruz diye taraftarı da mevzunun müdahili yapmayın, "rakip kapandığı zaman ne yapacaksınız?". oğuzhan özyakup'a, şu hâliyle, bel bağlayanlardansanız; asoşieytıd pres derim. jose ernesto sosa var, tamam, transfer döneminin son gününde, enteresan bir katakulliyle aldık adamı; fakat ilk idmanda da sakatlamayı becerdik. tamam, sakat da olmadığını varsayalım, "tek adam" dönemine mi döneceğiz tekrar? kaç nakarat bu şarkı hacıt? biraz temel oyun bilgisi, biraz ruh, biraz mücadele lan; "o kadar para alıyor itoğluit" değil mi? milyon euro alıyorsunuz her biriniz ortalama; azıcık insaf, azıcık saygı, azıcık vicdan, azıcık emek be kardeşim...

rakip de maaşallah cengâver mübarek: tekme, tokat, aynı anda hem ittirme hem kaktırma falan bi' değişik şekiller... deplasman takımı böyle oynar bu ülkede beşiktaş'a karşı; zira ne penaltı çalınır ne kırmızı kart gösterilir. ülkenin fıtratında var bunlar, uzatmayın.

neyse, iğneyi kendimize batıralım, göçek'in soyadı da "gökçek"miş esasında zaten...

muhakkak sürç-i lisan etmişizdir; fakat "oyundan memnun değiliz" beyim, bilesiniz.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol