confessions

watcher

4. nesil Yazar - uzman yazar - Yazar -

  1. toplam entry 78
  2. takipçi 0
  3. puan 5310

28 eylül 2014 gençlerbirliği balıkesirspor maçı

watcher
Balıkesirspor'un hem takım olarak hem de teknik kadro olarak, hala Süper Lig seviyesine ulaşamadığını gördüğümüz maç. Bir önceki hafta şansın da yardımıyla alınan 2-0'lık Galatasaray galibiyeti de takımı ateşleyememiş. Sahada çoğu zaman ne oynadığını bilmeyen bir takım var. Alanzinho, Sercan Yıldırım, İlhan Depe, Muğdat Çelik gibi oyuncularının hızlı hücuma çıkmaları ile pozisyon bulmaya çabalasalar da yeterli gelmiyor. Defansta ise Nuno Coelho her ne kadar Braga'dan gelmiş olsa da şu an için çok yeterli görünmüyor.

İlk yarı çok fazla bir varlık gösteremeyen Balıkesirspor, Berat Tosun'un attığı gol ile 1-0 geriye düştü. İkinci yarı İlhan Depe ve Ronald Vargas'ın oyuna girmesi ile biraz hareketlendi ve golü de kornerden, Sercan'ın kafasından buldu. Golden 10 dakika sonra Nuno Coelho'nun kafası direkte patlamasa öne de geçiyorlardı. Sonrasında toparlanan Gençlerbirliği ataklarını sıklaştırdı ve Balıkesir defansını zorladı. Bu dakikaları ve sonrasında Berat Tosun'un ve Uğur Çiftçi'nin ayağından gelen golleri seyircilerle birlikte Balıkesir teknik kadrosu da izleyince Balıkesir sahadan 3-1 mağlup ayrıldı.

tolga zengin

watcher
Ha sakatlandı ha sakatlanacak halde maça devam etmesinin, maç içinde yapılması planlanan oyuncu değişikliklerinde tereddüt oluşturduğu kalecimiz. Kaleci sakatlanır diye 1 değişiklik hakkının sonraya bırakılması gerektiğini bilinç altına yerleştiriyor. Eğer böyle devam edecekse Cenk Gönen en azından bir süre devam edecek kalitede.

tomas sivok

watcher
Pedro Franco'nun yedeği olması gerekirken Ersan'ın yedeği olarak kullanılan stoper. Ersan'ın yedeği olması gereken stoper ise Atınç Nukan'dır. Stoperler iki zıt kutup olmalı ki birbirini çeksin. İki aynı kutup oynayınca haliyle bir hafta taçtan, bir hafta kornerden seken toptan gol yiyorsun.

ertuğrul sağlam

watcher
Denenmiş ve başarısız olmuş sistemlerin tekrar denenmesinin başarıyı getirmediğini düşündüğümden, Beşiktaş'ın başında tekrar görmek istemediğim teknik direktör. Basın, yönetim, taraftar baskısı ve dolayısıyla beklentilerin düşük olduğu takımlarda başarılı olmuş olması, şampiyonluk hedefiyle yola çıkan ve 2.'liğin bile başarısızlık kabul edildiği bir takımda başarılı olacağı anlamı taşımıyor.

Sistemin başarısız olmasından kasıt, başarı kriterleri olan kupalardan herhangi birinin alınamaması ve Avrupa’da geçmişte alınan başarıların en azından tekrarlanamamasıdır. Bakalım Ertuğrul Sağlam Beşiktaş’ta neler yapmış;

Beşktaş’ın, 2007 yılında Jean Tigana’dan boşalan teknik direktörlük koltuğuna Kayserispor’dan geliyor. İlk yıl 34 lig maçından 23’ünü kazanıyor, 4 beraberlik 7 mağlubiyeti var. 73 puanla, aynı puandaki Fenerbahçe’nin altında, yine aynı puandaki Sivasspor’un üstünde, ligi 3. Sırada bitiriyor. O sene şampiyon 79 puanla Galatasaray oluyor. Sivasspor ile ikili averajda eşitlik sağlanmasına ve Sivasspor’un averajının daha fazla olmasına rağmen, attığı gol sayısı 1 fazla olduğu için Beşiktaş 3. oluyor ve Avrupa Ligine katılıyor. Sağlam’ın takımı 58 gol atarken 32 gol yiyor. Bıraktığı Kayserispor ise ligi 55 puanla 5. Sırada bitiriyor. Bundan önceki 2 senede de Ertuğrul Sağlam yönetimindeki Kayserispor’un 51 puanla 5. olduğunu belirtelim.

Her ne kadar çoğu seneye göre şampiyonluk için bile yeterli puan alınmış gibi görünse de, düşme barajına bakıldığında (29 puan), ve 4 takımın 70 barajının üzerine çıktığı ve bu takımlardan birinin Sivasspor olduğu dikkate alındığında, o sene ligdeki takımların durumu sonucu puan barajının yukarıda kaldığı görülmekte.

2007-08 sezonunda kritik haftalarda aldığı sonuçlar aşağıdaki gibi;
Sezona Süper kupada FB’ye 2-1 yenilerek başlıyor.
Süper ligde TS’yi iki maçta da yenmiş, GS’yi İnönüde yenmiş, FB’ye ise iki maçta da yenilmiş.
ŞL elemelerinde Sheriff ve Zurich gibi vasat altı 2 takımı eleyerek gruplara kalmayı başarmış.
ŞL gruplarında ise 6 maçta 2 galibiyetimiz var. Herkesin malumu, Liverpool’da ŞL tarihinin en farklı skorunu alıyoruz. Türkiye kupasında ise Çeyrek finalde, o sene küme düşen Çaykur Rize’ye eleniyoruz.

Süper Kupa;
Fenerbahçe 2 – 1 Beşiktaş

TSL;
Galatasaray 2 – 1 Beşiktaş
Trabzonspor 2 – 3 Beşiktaş
Fenerbahçe 2 – 1 Beşiktaş
Beşiktaş 1 – 0 Galatasaray
Beşiktaş 3 – 0 Trabzonspor
Beşiktaş 1 – 2 Fenerbahçe

ŞL Elemeleri;
Beşiktaş 1 – 0 FC Sheriff
FC Sheriff 0 – 3 Beşiktaş
Zürich 1 – 1 Beşiktaş
Beşiktaş 2 – 0 Zürich

ŞL Grup;
Marseille 2 – 0 Beşiktaş
Beşiktaş 0 – 1 Porto
Beşiktaş 2 – 1 Liverpool
Liverpool 8 – 0 Beşiktaş
Beşiktaş 2 – 1 Marseille
Porto 2 – 0 Beşiktaş

T. Kupası;
Ç.Rize 1-0 Beşiktaş
Beşiktaş 3- 2 Ç.Rize

2008-09 sezonunda ise takımın başında 6 maça çıkıyor, 4 galibiyet 2 beraberlik alıyor ama Avrupa liginde M. Kharkiv’e 4-1 mağlup olunması sonrası yönetimle ipler geriliyor ve sonunda da istifa ediyor. Sonrası malum. Mustafa Denizli başa geliyor ve en son yaşadığımız şampiyonluk bu sene geliyor. Takım o kadar defansif bir halde ve kalite eksikliği ile Denizli’ye teslim ediliyor ki, hücum futbolunu benimseyen Mustafa Denizli, takımı Çanakkale geçilmez oynatmaya başlıyor. Devre arasında yapılan 2 kaliteli transfer (Fabian Ernst ve Yusuf Şimşek) Beşiktaş’ı o sezon şampiyonluğa götürüyor.

Transfer konusuna gelmişken, her ne kadar teknik direktör olarak transferlere yeterli müdahaleyi yapamadığını düşünsem de (ki bence bu da teknik direktör eksikliği) yapılan transferlerin efektif olduğunu söylemek pek mümkün değil. Aşağıda tüm detayları ile yapılan transferler mevcut. Çok fazla yorum yapmaya gerek yok gibi görünüyor.

Futbolcu----------Değer-------------Pozisyon-------------------Maç-----Gol-----Asist------
Rodrigo Tello--- Bedelsiz----------Orta Saha Ofans----------119------19-------36-------
Hakan Arıkan--- € 700.000--------Kaleci (66 Gol)-------------67----------------------------
M. Yozgatlı-------Bedelsiz--------- Sağ Kanat-------------------10-------------------1-------
Rüştü Reçber----Bedelsiz----------Kaleci (119 Gol)-----------121--------------------------
Édouard Cissé---€ 2.000.000-----Önlibero---------------------76-------3----------6-------
Lamine Diatta---Bedelsiz----------Stoper-------------------------9----------------------------
F. Higuaín--------€ 1.250.000------Forvet------------------------14-------------------1-------
Filip Hološko-----€ 5.000.000-----Forvet-----------------------187-------53--------25------
--------------+ Burak Yılmaz + Koray Avcı--------------------------------------------------------
G. Schildenfeld--€ 1.700.000-----Defans------------------------9-----------------------------
A. Tuna Üzümcü---Bedelsiz-------Stoper-------------------------1-----------------------------
Tomáš Sivok-------€ 4.700.000---Stoper------------------------182-------19---------5-------
Anthony Seric-----Bedelsiz--------Sol Bek------------------------7-----------------------------
Ekrem Dağ---------€ 1.000.000----Sağ Bek----------------------125-------7----------7-------
Tomas Zapo--------€ 4.500.000----Stoper------------------------48--------4----------1-------
Uğur İnceman------€ 1.000.000----Orta Saha Orta------------57--------3----------1-------

Tüm bunları kenara bırakıp günümüze döndüğümüzde ise Slaven Bilic’in hataları herkesin malumu. Kafasındaki kadro ve taktiği kesinlikle değiştirmiyor. Çoğunlukla A planları çok etkili fakat işlerin kötü gitmesi ihtimaline karşı (ki konu Beşiktaş olunca çoğu zaman öyle de oluyor) farklı planlar geliştiremiyor. Hal böyle olunca etkili olunan ve çoğu zaman öne de geçilen bir maç nihayete erdirilemiyor. Bunun yanında ise çalıştığı şartlar o kadar enteresan ki bu hatalar onun eksikliği mi yoksa çevresel ve takımsal faktörler mi bu performansta etkili çözemiyorum. Maddi durumlardan dolayı takıma istediği isimlerin bir kısmını katamıyor ve bir kısmını da zamanında alamıyor. Mesela kendisine öyle veya böyle bir sağ bek alınmıyor. Sol bek olarak da şu an Roma’nın oyuncusu olan Jose Holebas yerine Abdurrahman Çelebi olan Motta alınıyor. Galatasaray maçında yaşanan büyük tiyatronun yanında her maç yaşanan hakem tiyatrolarını seyrediyor. Stadyum yapım aşamasında olduğu için Zulümpiyat stadında çoğu zaman seyirciden yoksun maçlara çıkıyor. Stadyumda çamur güreşi yapmak bile zorken takımına top oynatmaya çalışıyor.

Bütün bunları birleştirdiğimizde ise Ertuğrul Sağlam’ın yukarıdaki veriler ışığında ve Beşiktaş’ın mevcut şartlarında, Slaven Bilic’ten daha başarılı olacağını düşünmek bana kalırsa oldukça iyimser olacaktır. Son yaptığı anlamsız açıklamalarından dolayı Beşiktaş taraftarında oluşturduğu negatif intiba da cabası. Bundan sonraki dönemde Beşiktaş’ta teknik direktör olabilmesi için, yarışmacı bir takımda (bu milli takım bile olabilir) birkaç sezon çalışması ve başarılı olması gerektiğini düşünüyorum. Yarışmacı takımdan kasıt ise her zaman şampiyonluğa oynayan ve şampiyon olamamayı başarısızlık kabul eden (milli takım için bu gruptan çıkmak olabilir) bir takım olması. Buralarda kendini kanıtlayabilir de geri dönüş için şartlar da oluşursa Ertuğrul Sağlam’a kapımız her zaman açık. Mevcut durumda Ertuğrul Sağlam’ı teknik direktör yapmak ise, aynı şeyleri yaparak farklı sonuç bekleyen Slaven Bilic’e kızıp, daha önceki başarısızlık göz ardı edilerek, farklı sonuç bekleyerek aynı teknik adamı işe almak olacaktır.

exodus: gods and kings

watcher
Türkiye’de, "Göç: Tanrilar ve Krallar" adıyla, 2014 Aralık ayında gösterime girmesi beklenen, Hz. Musa’nın hayatını konu alan film. Yönetmenliğini, daha önce Blade Runner, Alien, Gladyatör ve American Gangster filmlerinin de yönetmenliğini yapan Ridley Scott yapmakta. Başrollerinde ise Batman serisinin Dark Knight’ı Christian Bale, Breaking Bad dizisinin eserekli Pinkman’ı Aaron Paul, Alien serisinin Ellen Ripley’i Sigourney Weaver, Gandhi, Zindan Adası, Hugo, Şanslı Slevin, Sisler evi gibi bir çok filmde başarıyla oynamış aşmış aktör Ben Kingsley ve Warrior filminden tanıdığımız Joel Edgerton oynuyor.

[ybkz]swh[/ybkz]

Filmin konusu Hz. Musa’nın hayatının dönüm noktaları olarak belirtiliyor. Hz. Musa’nın doğumu ile başlayıp, Mısır kraliyet ailesi tarafından evlat edinilmesinden, ölümüne kadar geçen sürede yaşadığı zorluklar, Firavun ile olan mücadelesi, İsrailoğulları'nı Firavun’un köleliğinden kurtarma mücadelesi ve onları dine davet mücadelesi, Tevrat’tan esinlenilerek anlatılmış.

Fragmanının da oldukça etkileyici olduğunu söylemeliyim. Hikaye, fantastik bir şekilde işlenmiş görünüyor. O yüzden görsellik açısından herhangi bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum. Fakat filmin başarılı olmasında, hikayenin nasıl ele alındığı ve bir bütünlük sağlayıp sağlanamadığı önemli rol oynayacak. Bu bakımdan Hz. Musa’nın hayatının oldukça yüksek bir potansiyel barındırdığını da söyleyebiliriz.

Filmde Christian Bale Hz. Musa rolüyle karşımızda olacak.

Aaron Paul ise İslam’da Yuşa Peygamber olarak bilinen Hz. Musa’nın öğrencisi, en yakın dostu, İsrailoğulları ile birlikte Mısır’dan kaçmadan önce Kenan toprakları denilen bölgeyi (İsrail, Filistin, Lübnan, Ürdün vs.) araştırması için Hz. Musa tarafından gönderildiği söylenen, 12 casustan biri ve aynı zamanda teyzesinin oğlu olan, Hz. Musa’dan sonra İsrailoğulları’na peygamberlik yapan Joshua karakterini canlandıracak. Filmde kritik bir rolde olduğu söylenebilir.

Joel Edgerton’un Firavun’u (Firavunun 2. Ramses olduğuna inanılıyor), Sigourney Weaver’ın Firavunun (2. Ramses’in) annesi Tuya’yı canlandıracağı belirtilmiş.

Ben Kingsley ise Yuşa yani Joshua’nın babası Nun rolünde.

Bunların yanında Hz. Musa’nın ablası Meryem rolünde Roma ve Taht Oyunları dizilerinden tanıdığımız (Roma’da Lucius Vorenus’un, Taht Oyunlarında Oberyn Martell’in karısı) Indira Varma var.

Bu arada Diyarbakır doğumlu olan ve Gece Yarısı Ekspresi, Takip İstanbul, İndiana Jones gibi filmlerde rol alan Kevork Malikyan, Hz. Musa’nın kayın pederi Jethro (Şuayp Peygamber) rolünde kendine yer bulmuş.

Başta da dediğim gibi hikaye potansiyel olarak oldukça üst seviyede. Hatta derinlemesine işlendiğinde Yüzüklerin Efendisi gibi bir seri bile çıkarılabilir. Dini bir hikaye olması dolayısıyla ise biraz bıçak sırtı bir iş. Sonuç olarak, uzun zamandır beklediğim, hikayesi, oyuncuları, fragmanı ve yönetmeni ile umut vadeden Exodus: Gods and Kings, yine Aralık ayında yayınlanacak olan The Hobbit: The Battle of the Five Armies’in tahtını sallayacak gibi görünüyor.

20 eylül 2014 balıkesirspor galatasaray maçı

watcher
İlk hafta Akhisar, ikinci hafta Konya karşısında pek varlık gösteremeyen Balıkesirspor'un, beraberliği hak eden bir futbol oynamasına rağmen şansın da yardımıyla 2-0 gibi net bir skorla galip gelerek ilk 3 puanını [ybkz]swh[/ybkz] aldığı karşılaşma.

İlk golde Sercan'ın kaleye vurduğu top defansa çarpıp Muslera'yı yanılttı ve gol oldu. İkinci goldeyse defansın uzaklaştırmaya çalıştığı top yanılmıyorsam Santos'a çarpıp Gökhan'ı kaleci ile karşı karıya bıraktı ve Gökhan net bir vuruşla durumu 2-0 yaptı.

Balıkesirspor'da özellikle defansta Ante Kulusic çok etkili olurken, önlibero olarak görev alan Khalifa Jabbie beni oldukça şaşırttı. PTT 1. ligde bile sırıtan Jabbie kendisini çok geliştirmiş göründü. Kondisyon olarak tam hazır olmadığı son dakikalarda ortaya çıksa da orta sahada göz açtırmadı. Zamanında ünlü scoutların radarına neden girdiğine dair ipucu verdi diyebiliriz.

Maça sakatlanan Gökhan Ünal'ın yerine giren Ronald Vargas ise form geçicidir klas kalıcıdır sözüne selam çaktı. Müzmin sakat olduğu bir gerçek fakat istikrar sağlayabilirse Battalla etkisine yakın bir etki gösterebilir.

Kaleci Emrullah Şalk ise ikinci yarının başında yaptığı Volkanvari hareketlerle Balıkesir seyircisinden bile tepki aldı. Onun dışında hatasız oynadı diyebiliriz fakat Galatasaray'ın çok etkili bir atağının ya da şutunun olmadığını da belirtmekte yarar var.

Son olarak umarım bu galibiyet Balıkesir'in biraz silkinmesini sağlar da önümüzdeki haftalarda ligde tutunmak için yeterli puanı toplamayı başarır.

slaven bilic

watcher
Dünkü maçta [ybkz]swh[/ybkz] yaptığı 3 değişiklik de yerinde ve zamanında olan, bu sayede maçın dönmesini sağlayan teknik direktör. Özellikle Oğuzhan Sosa değişikliği tam zamanında ve yerinde bir değişiklikti. ilk yarı bittikten sonra yapılsaydı aynı etkiyi göstermezdi. Bana göre, hem sahadaki Beşiktaşlı futbolculara hemen toparlanmazsanız devre arasında katliam var şeklinde bir uyarıydı, hem Bursa'lı oyunculara elimde bu futbolu oynamanızı engelleyecek ve sizi cezalandıracak oyuncular var çekinmeden kullanırım şeklinde bir uyarıydı, hem de Oğuzhan'a seni kulübeye gömerim ayağını denk al uyarısıydı. İlk iki uyarı etkisini gösterdi, inşallah 3. uyarı da zamanla etkisini gösterir ve Oğuzhan bir an önce ilk geldiği senedeki etkinliğini göstermeye başlar. Zira ilerleyen haftalarda Oğuzhan'a çok ihtiyacımız var.

atınç nukan

watcher
22 eylül 2014 bursaspor beşiktaş maçı'nda oyuna girdiği andan itibaren neredeyse hatasız oynayan defansımızın direği olmaya aday wonderkid. Kafa topu vermedi, mücadele etti, savaştı ve maçın zora girmesini neredeyse tek başına engelleyerek, önümüzdeki maçlarda güvenebileceğimizin sinyallerini vermiş oldu. Önümüzdeki maçlarda daha fazla süre alması ve defansta olduğu gibi ofansta da kafa toplarında etkili olmasını umarım.

renato civelli

watcher
Dünkü maçta [ybkz]swh[/ybkz] Gökhan Töre ile girdiği bir kafa topu mücadelesinde yere düşerken kafası Töre'nin kafasına çarpmış ve bu durumdan kavga çıkarmaya çalışmış hiç değilse bir sarı kart diye yerde kıvranmış, Sivok'un kafasına istemeden (!) tekme atarak kaşının açılmasına sebep olmuş, maç sonunda da Tolga'nın boğazını sıkmış çirkef futbolcu. Sonuç olarak maçı sarı kartla tamamlamıştır.

jose ernesto sosa

watcher
10 numara pozisyonunda kendini daha iyi hissettiğini ve kariyerinin en iyi dönemlerinde 10 numara pozisyonunda oynadığını belirten 10 numara futbolcu. Bu bakımdan Sosa'nın gelişi ve takıma hızlı adapte olması Oğuzhan'ın gelişimi için önemli. Oğuzhan artık bu bölgede alternatifsiz olmadığının ve oynamak istiyorsa kendisini geliştirmesi gerektiğinin farkına varacak. Hatta mevcut haliyle Sosa'yı kesemeyeceği için, güçlenerek iki yönlü orta saha olarak daha verimli olacağı bölgeye geri dönebilir.

Kaynak;
[ybkz]swh[/ybkz]

21 eylül 2014 fenerbahçe gaziantepspor maçı

watcher
Sonuna kadar izlediğim T.S.L. 3. hafta tiyatrosu pardon maçı. Sonuna kadar derken penaltı pozisyonuna kadar. Sonrasında Gaziantepspor'un reaksiyon gösterecek bir direnci kalmadığı gibi benim de maç izleme şevkim kalmadı.

Hakem Ali Palabıyık, penaltı pozisyonuna kadar zaten maçı ince ince Fenerbahçe'ye vermeye çalıştı. Anlamsız sarı kartlar, enteresan kararlar derken bir tek kafa topuna çıkmadığı kaldı. Penaltı pozisyonunda ise hakem Ali Palabıyık'ın pek suçu yok gibi. Pozisyon olduğunda, sanırım yuh artık bu kadarı da verilmez diye düşünerek dönüp gidiyordu ki, yardımcı hakem olur hocam burası Türkiye daha neler oldu bu ne ki dercesine penaltı kararı verdirtti. Penaltıyı veren hakemin adı Cem İyihuylu. Ne kadar iyi huylu olduğu tartışılır fakat FB'li olduğu kanaatimce tartışma götürmez. Zira ancak bir FB'li bu kadar yakın mesafeden olmayan bir penaltıyı verebilir.

olcay şahan

watcher
Tuncay Şanlı'nın farklı bir versiyonu olarak gördüğüm futbolcu. Ayrıca milli takımın ihtiyacı olan, maç içinde patlayan [ybkz]swh[/ybkz] bir kanat oyuncusu. Maç içinde kaybolduğu dönemler olsa da, olması gerektiği zaman olması gerektiği yerde olarak [ybkz]swh[/ybkz] skora etki edebiliyor. Teknik kapasitesi belirli bir düzeyde ve daha fazla gelişmesini beklemesem de, mevcut haliyle bile hem Beşiktaş hem milli takım için yararlı bir futbolcu. Sosa'nın gelişiyle 11 oyuncusundan ziyade maçın gidişatına göre hamle oyuncusuna dönüştürülmesi ve zorluk derecesi daha düşük maçlarda da 11 oyuncusu olarak kullanılması daha efektif bir sonuç ortaya çıkarabilir.

martin linnes

watcher
Molde'nin transferine izin vermeyerek Beşiktaş taraftarının ahını aldığı futbolcu. Buradan Molde yönetimine sesleniyorum vermiycem vermiycem dediniz bak ne oldu şimdi? Ayrıca artık transfer için talip olmamız bile bir oyuncunun sakatlanması için yetiyor sanırım.
2 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol