tahazaki

'' tarzımız'' ifadesini kullanarak çok ince bir ayarın verildiği açıklamadır. '' tarz'' değişmez ( allahını seven saç tarzı kıyafet tarzı gibi bir şey anlamasın) bu ifadeyi kullanarak sizin gibi ahlaksız açıklamalarda bulunacak bir klüp değiliz demek istenmiştir. eğer ''tavır'' ifadesi kullanılsaydı ki ''tavır'' değişebilen bir olgudur, tavrımızı değiştirip sizin gibi ahlaksız da olabiliriz, çirkefleşebiliriz gibi bir anlam da çıkartılabilir. harfi harfine kelimesi kelimesine düşünüldüğü zaman verilebilecek en güzel cevaptır...

durumu solunum yetmezliği sebebiyle ağırlaşmakta olan yazar, solunum cihazına bağlı olarak yaşamını devam ettirmektedir. allah gecinden versin öldükten sonra kitapları bestseller olur, raflardan inmez, millet olarak zaten büyük olan yazarı çok büyük olan yazar seviyesine çıkartırız. 2 kitabını okumayan, tanımayan karalar bağlamasın, biz üzüntülüyüz ulan.

tanım 2: kemal tahir'den sonra gelmiş geçmiş en büyük modern türk edebiyatı yazarıdır...

bu yasima kadar kullanmayip 3 ay once ilk defa aldigim telefondur. neden mi aldim ipneyi? konustugum kisi "abi urunun resmini whatsupdan hemen atiyorum veya dosyayi atiyorum, konum atiyorum, elektronik postaya acil cevap ver abi" gibi geri donusler yasamaya baslayinca mecbur aldik. yoksa hatun yurtdisinda onla whatsup ve tangodan iletisime gecmek icin degil...

sürekli takip ettiğim komplo teorisyen köşe yazarı, yazdıklarından holivuda 100 yıl yetecek kadar senaryo çıkar.

spoiler--

rodosta kahvemi yudumlarken yanıma gelen esrarengiz bir adamın bıraktığı zarf içindeki mektup yıllardır görmediğim amerikalı dostumdan geliyordu, beni akşam yemeğine davet ediyordu falan filan

genel itibariyle yazdıklarının özeti budur, sonra da türkiye üzerinde oynanan oyunları anlatır


spoiler--

mesela 21 ocak 2015 adana demirspor beşiktaş maçı'nda atınç nukan gol attğı zaman gösterdiğim sevinç demba ba'nın attığı muhteşem golden sonraki sevince göre daha fazladır. çünkü forvet haricinde herhangi bir futbolcu gol attığı zaman futbolcunun sonraki maçlara daha çok motive olacağı kanısındayım. forvetler zaten hep gol atıyor, onlar için normal bir şey ama diğerleri gol attığı zaman sevinme şekilleri bile farklı, aldığı tebrikler bile farklı oluyor. takıma defansif yönleriyle katkı sağlamakla beraber arada bir gol atarsa futbolcu kendini takım içinde daha fazlla hisseder, daha bir şevkle oynar. o yüzden özellikle defansımızdan biri gol attığı zaman ben atandan daha fazla seviniyorum.

mahalle maçlarında bile defanstaki şişman çocuk gol attığı zamanki hayvani sevinç ile, ayağında adidas ayakkabı olan aynı zamanda futbol topununda sahibi olan forvet çocuk gol attığı zamanki takımın toplu haldeki sevinmesi gayet farklılık gösteriyor.

aferim şişman çocuk gol atmaya devam et, hepimizi daha fazla sevindir...

mısır'da bir şehir...

fransa 98 de forma giymiş ermeni asıllı eski fransız futbolcu...

#388970 nolu entride bahsettiğim gemidir. linki de aşağıdadır.

http://www.denizhaber.com/kucukresim/1/tertenel12.jpg

bir yazar. hoşgeldin...

bizim pırıl pırıl alman arkadaslardan aldigim bilgilere gore bu olusumun asil sebebi almanya'daki işidci'lerle pkk'li kurtlerin birbirine girip gerilim tirmandirmasi olmustur. adamlar da hakli olarak bu boklari bizim ulkemizde yiyemezsiniz siktirip gidin nerde ne bok yiyorsaniz yeyin dusuncesiyle ortaya cikmistir. yani olayin islamla alakasi yoktur, adam hakli olarak bizim ulkemizde din catisi altinda gerilim yaratmayin demektedir.

daha anlasilir bir sekilde anlatmak gerekirse turkiye'de yunan ortadokslar ile iranli mecusilerin ve putperestlerin birbirine girmesi biz buyuk ve yuce ( tanri onlari korusun) Türk milletinin de olaylari protesto etmesi ornegini verebiliriz.

benim. ortaokulda dogubank'tan alinan sony marka analog walkman'imle surekli radyodan mac dinlemisligim vardir. digital olmadigi icin frekans ayarini tirtikli yuvarlak şeyle yapiyorduk, radyoyu hafif oynattigin zaman frekans bozulabiliyordu. hala o walkman'im duruyor, efsane bir alettir. simdi tgrt fm de huzura doğru dinliyorum, önumuzdeki ay da walkman'imi alip kaplica havuzunda dinlenirken huzura dogru dinleyecegim, zira ne deniz kenari artik tat veriyor, ne fitbol tat veriyor...

dunya spor tarihinin en gerilimli müsabakalarindan biri olacak maç. insallah tatsizlik cikmaz diyecegim ama ne zaman bir temennide bulunsam tersi oluyor, bu yuzden umarim az hasarla atlatiriz...

dün izlediğim film. bir an bateri çalma isteği uyandırdı, sonra bateri fiyatlarına baktım, vazgeçtim çalmaktan. fülüt iyidir...

futbola olan desteğini çekip bence gayet mantıklı bir hareket yapmış olan iş adamı. tribünler boş, futbol tat vermiyor, lig tv'si olanlar bile tek tek iptal ediyor futboldan uzaklaşıyor, lig tv'si olan bile maç izlemiyor artık, dolayısıyla adam firma olarak milyonlarca türk lirası reklam veriyor fakat reklamları kitleler tarafından görülmüyor, dolayısıyla bir boka yaramıyor.

öncelikle beni dinleyen sayın valim, bana bu imkanı tanıyan değerli okul müdürüm ve öğretmenlerim, sevgili arkadaşlarım ve futbolumuzun başındaki yöneticiler ne bok bir durumda olduğumuzu anlarlar inşallah. spora en çok destek veren holding neden desteğini çeker? bir sorun kendinize artık?

(bkz: ejderha dövmeli kız)

fenerbahcenin tarihi farka kostugu mac...

olaylar bambaşka bir boyut kazanıyor. şimdi sultanahmet bombacısının ismi elif sultan diye bir dhkpc üyesi olduğu açıklanmıştı, ülkece göt olduk, saldırgan rus çıktı. şimdi daha failler yakalanmadan el-kaide yaptı veya yaptırdı diyen arkadaşlar var, aşağıdaki komplo teorilerini de derledim, çok da mantıksız gelmedi. sürekli tehdit alan bir dergi ve saldırı olacağı konusunda istihbarat alan fransızgüvenlik birimleri, toplantıya gelen karikatüristler falan enteresan. ha bir de elinde kalaşnikov olan biri neden dergiye girer girmez el kaide diye bağırsın ki kendini hemen ele versin, potansiyel eylemci konumunda bulunan iki kardeş aynı zamanda nasıl parisin göbeğinde böyle bir eylem yapabilir orası da enteresan. bir de hoşuma gidiyor böyle komplo teorileri, bakış açısı sonuçta...


komplo teorisi--

1) saldırıda ölen çizerler georges wolinski (80), bernard verlhac (58) ve jean cabut (75) hiçbir zaman dergiye gitmiyordu. ancak derginin üst düzey yetkililerinden biri 5 ocak pazartesi günü bu 3 ismi telefonla aradı. çarşamba günkü toplantıya mutlaka katılmalarını söyledi. söz konusu 3 çizer saldırı günü evlerinden alınarak dergiye getirildi ve olayda hayatını kaybetti. bu isimleri kim çağırdı?

2) katliamdan kurtulan isimlerden biri kadın karikatürist corinne rey'di! rey "kızıma bakmak için kreşe gittim. dergiye döndüğümde ise kapının önünde maskeli ve silahlı 2 kişi vardı. beni tehdit edince derginin kapısının giriş kodunu tuşladım. masanın altına girip kurtuldum!" dedi. işte tam da bu noktada akıllara şu soru geldi: 12 kişinin hayatını kaybettiği odada bulunan rey'in kurtulması nasıl bu kadar basit bir şekilde oldu?

3) rey katliamı yapan saldırganlar için "çok iyi fransızca konuşuyorlardı. el kaide diyorlardı" dedi. ancak abd'li haber ajansı associated press (ap) bir el kaide sözcüsünün saldırıyı üstlenmediğini duyurdu. peki ilk andan itibaren el kaide ismi neden kullanıldı!

4) iki kardeş güvenlik ekiplerinin yakın takibindeydi. polis tarafından gözetim altında olan iki kardeş, nasıl oldu da elini kolunu sallaya sallaya paris'in ortasında böyle bir saldırıyı gerçekleştirebildi?

5) olayla ilgili bir soru da derginin üst katındaki televizyonun yöneticisi luc hermann'dan geldi. hermann, "charlie hebdo'nun ön kapısının önünde uzun bir süre bir arabada iki polis beklemişti. ancak son haftalarda polis yoktu. polisin neden orada bulunmadıkları büyük bir soru" dedi.



komplo teorisi--

(bkz: rachid tahazaki)

simdi anlamadim ben bu ifade ozgurlugu konusunu;
varan1 : turkler afedersiniz ermenileri soykirmadi diye ifade ozgurlugu hakkimi kullaninca fransiz kanunlari benim ozgurlugumu elimden aliyor.
varan 2: berlinde i love you adolf dedigim zaman alman kanunlari g.tumden kan alir, seviyorum ulen adami belki
sevgimi boyle ifade edecegim

simdi kimse saldiriya gecmeden ben bi aciklama daha yapiyim; ifade ozgurlugu nedir, kapsami nedir, sınırı nedir, bakin yukarda 2 ornek verdim, bunu ifade etmek suc, hapis cezasi belki de ama hz isaya musaya hz muhammede hakaret eden karikatur cizmek ,dini degerleri asagilamak suc degil.

simdi abilerim ablalarim, ifade ozgurlugu nedir, kapsami nedir, siniri ne olmalidir?
aciklasin biri bana...

fransanın sabrının ölçüldüğü saldırı. görüntüleri de yayınlandı, yerde yatan yaralı fransız polisinin kafasına ateş edildiği görüntüler de var, polis son kes umutsuzca elini uzatıyor ''hayır yapma'' dercesine, beli evde çocuğu var ailesi, sevdiği var, var oğlu var, bir an gözüme fransızların 1945 te setif şehirinde savaştan sonra vaad edilen bağımsızlık için gösteri yapan halka makinalı tüfek ile ateş açılan ve ölen binlerce kişinin görüntüleri akılma geldi, insan olarak hepsinden utandım. kendi çıkarları için terör örgütlerini destekleyen ne kadar devlet varsa bu örgütler dönüp dolaşıp başlarına bela olmuştur.

din konusunda müslüman da hristiyan da yahudi de afedersiniz budistlikte hassas olan milyonlarca tip bulabilirsiniz, sen bunların inançlarını hassas olduğu şeyleri neden komedi unsuru yapıp karikatürize edersin ki, azcık saygı karşılıklı çok mu zor acaba?

ama derginin yaptığı bu karikatürlerin neticesi asla ölüm olmamalıdır, eğer beğenmiyorsan fransayı terket arkadaş adamlar böyle ama ifade özgürlüğü konusunda özellikle din konuusunda da yazarların çizerlerin manavların yankesicilerin taksi şöförlerinin fahişelerin vs vs herkesin biraz daha ne konuştuklarına dikkat etmesi lazımdır...