ilk okul 3. sınıfa gidiyordum, o yıllarda okul önlerinde el arabaları ile oyuncak satan amcalar olurdu. Bizimkinin adı Zeki Amcaydı, kırsatiseyeler falan lükstü o zamanlarda..
Bu el arabalarında sakız, uyduruk gofretler, lebelebi tozu, dandik lokumlar, araba kartları, solo test, plastik dandik tabancalar, pervane vb. bir sürü ıvır zıvır kalitesiz ama o yıllarda bizim için vazgeçilmez oyuncaklar olurdu. Günlerden birgün baktım Zeki AMca arabasının üstüne Takım Bayraklarını takmış satıyor. , cebimde 1.000 tl falan vardı, bayrak 1.200 tl'ydi.
Zeki Amca baktı çok üzülüyorum dedi al oğlum bu benim sana hediyem olsun ve para almadı benden,dediki bende beşiktaşlıyım sen bana sonra istediğin zaman ödersin, o yılllarda her şey para demek değildi daha, insanlarda anlayıış ve sevgi vardı.
Ev ile okulum arası 500 metre falandı ve ben ogün o yolu sevinçten adeta uçarcasına kat etmiştim.
Aradan 20 yıldan fazla geçti, artık ne zeki amacalar kaldı ortada, ne de herşeyin para olmadığını bilen insanlar, bayrak halen ilk günkü gibi dolabımda durur, şimdi bana ipek kumşatan inönüyü kaplayacak kadar bir bayrak verseler o küçücük bayrağımın yerini tutmaz.
Not: O yıllarda korsan diye bir kelime yoktu daha, herşey sokaklarda satılırdı. şutmesafesişutpozisyonu korsana kesinlikle karşı.
Hayır birde sorun şu hadi geçen sene yıldızlar geldi falan dendi bu sene,
Gelen bir sürü kariyeri belirsiz , genç gelecek vaad eden oyuncu yani alvas'i yolda görse kaç kişi tanır.
Stad yıkılacak dendi bir hareket yok artık dökülüyor , ne turnikler turnike ne tuvalet tuvalet dökülüyor artık konfor falan hak getire.
Birde bu şike olayları falan zaten tadı iyice kaçmış, sen taraftarı stada çekeceğine daha çok uzaklaştıryosun. geçen senenin %25'i kadar stattın yani zararın nerdeyse %35 anlamak güç.
Basketbol için ise bu bedeller çok pahalı değil, salon güzel takım güzel alıp desteklemek lazım derim.
Gelen bir sürü kariyeri belirsiz , genç gelecek vaad eden oyuncu yani alvas'i yolda görse kaç kişi tanır.
Stad yıkılacak dendi bir hareket yok artık dökülüyor , ne turnikler turnike ne tuvalet tuvalet dökülüyor artık konfor falan hak getire.
Birde bu şike olayları falan zaten tadı iyice kaçmış, sen taraftarı stada çekeceğine daha çok uzaklaştıryosun. geçen senenin %25'i kadar stattın yani zararın nerdeyse %35 anlamak güç.
Basketbol için ise bu bedeller çok pahalı değil, salon güzel takım güzel alıp desteklemek lazım derim.
hali hazırda CSKA'ya transfer olmuş. Tüm yugoslav çirkefliğini üstünde taşıyan 1,96 cm boyundaki point-guard. Avrupanın en iyi guardı da denebilir.
Boyu sadece 1.61 cm'dir. Keşke Messi'nin doktoruna gidip çocukken hormon iğnesi olsaymış...
80'li yıllarda özel televizyonlardan önce malumunuz maçlar genellikle televizyondan verilmez ve öğlen oynanırdı, ( hatta çok önemli bir derbi öncesi BJK-FB maçı maçın TRT'de verileceği söylentisi yayılmıştı ancak maç yerine pazar bilmem kaç yayına devam etmişti de dumur olmuştuk. Zaten belli bir program yoktu maçtan kısa bir süre önce TRT ya maça bağlanır yada bağlanmazdı.)
Dolayısıyla çocuk bünyemizle hepimiz evde rayo kenarına konumlanır maçları dinlerdik.Arbabada falan bir yere gidiyorsak Annemin ''ufff yeter bu ne ya haykırışlarına ''rağmen maçları babamla beraber muhakkak dinlerdik.
işte bu yılların vazgeçilmez spikerlieri vardı TRT'DE.
öncelikle TRT'de Ankara Stüdyolarında moderatör Tansu Polatkan olurdu.Zaten olayın en heycanlı kısmı oydu aniden mikrofonlarımız kayseride , izmirde vb. derdi ve bizde orda penaltı gol veya çok önemli bir şey olduğunuz anlardık.Bazende mesela Samsundan gol haberi var derdi mesela o 5 saniye geçmezdi kartalımızın maçı varsa zaten bağlanırken stattan gelen sesde spikere bile durumu bırakmazdı.Eğer gürültü var ise evsahibi, derin sesizlik var ise deplasman takımı gol atmış demekti...
Bu dönem spikerleri;
Murat ünlü : izmir bölgesi maçları onundu, nickime ilham veren şut mesafesi şut pozisyonu klişesini kullanır, şuttt ve gol derdi. Altay ve karşıyaka gol attığında zevkten mest olurdu. Halen maç anlatıyor.
Abidin Aydoğdu:Her pozisyonda 'Ofsayt söz konusu eğil ' derdi nedense, gol olunca hiç değişmez 3 kez GOL,GOL,GOL derdi .. emekli oldu yakın tarihte.
Necati karakaya: En baygın maç anlatan insan buydu. Hep yaşından ötğrğ eski deyimleri kullanır Plonjon, demarke vaziyet, deplase, sağ-sol haf (açık), santraf (stoper), dömi vole derdi.Penaltı atıldı ve Gol derdi çok sönük anlatırdı.
Hüseyin Başaran: Genelde Ankaradaki maçları anlatır, maça heycan katmaya çalışır ama bir türlü beceremzdi.
Levent özçelik,Akın Göksu Barbaros Talı, Kerem öncel,zafer akyol,güven göktaş,erdoğan arıkan genç nesilden hep bu guruba dahildiler.
Ama tabi en önemlisi billahsa Beşiktaş maçlarını anlatan Orhan Ayhandı, çok sevdiğim ve saygı duyduğum Orhan abimiz bir keresinde Beşiktaş -Gençlerbirliği maçı anlatırken, dolmabahçe saat kulesinden girip, maçka parkından çıkmış yaklaşık 4 dakika boyunca oynanan maça ilişkin tek kelime etmemişti :)
Ayrıca radyo döneminde vazgeçilmez reklam kuşağı ve bu kuşağa ait ay bifaaa çok güzel, tahsildaroğlu benim peynirimm,apikoğlu apikoğlu sucukları ve gülsan reçelleri hep kulağımızda yer edinmiştir.
Ayrıca bu kuşağı Reksan Reklam sunardı... Ayrı bir zevki heycanı vardı o yılların.
Dolayısıyla çocuk bünyemizle hepimiz evde rayo kenarına konumlanır maçları dinlerdik.Arbabada falan bir yere gidiyorsak Annemin ''ufff yeter bu ne ya haykırışlarına ''rağmen maçları babamla beraber muhakkak dinlerdik.
işte bu yılların vazgeçilmez spikerlieri vardı TRT'DE.
öncelikle TRT'de Ankara Stüdyolarında moderatör Tansu Polatkan olurdu.Zaten olayın en heycanlı kısmı oydu aniden mikrofonlarımız kayseride , izmirde vb. derdi ve bizde orda penaltı gol veya çok önemli bir şey olduğunuz anlardık.Bazende mesela Samsundan gol haberi var derdi mesela o 5 saniye geçmezdi kartalımızın maçı varsa zaten bağlanırken stattan gelen sesde spikere bile durumu bırakmazdı.Eğer gürültü var ise evsahibi, derin sesizlik var ise deplasman takımı gol atmış demekti...
Bu dönem spikerleri;
Murat ünlü : izmir bölgesi maçları onundu, nickime ilham veren şut mesafesi şut pozisyonu klişesini kullanır, şuttt ve gol derdi. Altay ve karşıyaka gol attığında zevkten mest olurdu. Halen maç anlatıyor.
Abidin Aydoğdu:Her pozisyonda 'Ofsayt söz konusu eğil ' derdi nedense, gol olunca hiç değişmez 3 kez GOL,GOL,GOL derdi .. emekli oldu yakın tarihte.
Necati karakaya: En baygın maç anlatan insan buydu. Hep yaşından ötğrğ eski deyimleri kullanır Plonjon, demarke vaziyet, deplase, sağ-sol haf (açık), santraf (stoper), dömi vole derdi.Penaltı atıldı ve Gol derdi çok sönük anlatırdı.
Hüseyin Başaran: Genelde Ankaradaki maçları anlatır, maça heycan katmaya çalışır ama bir türlü beceremzdi.
Levent özçelik,Akın Göksu Barbaros Talı, Kerem öncel,zafer akyol,güven göktaş,erdoğan arıkan genç nesilden hep bu guruba dahildiler.
Ama tabi en önemlisi billahsa Beşiktaş maçlarını anlatan Orhan Ayhandı, çok sevdiğim ve saygı duyduğum Orhan abimiz bir keresinde Beşiktaş -Gençlerbirliği maçı anlatırken, dolmabahçe saat kulesinden girip, maçka parkından çıkmış yaklaşık 4 dakika boyunca oynanan maça ilişkin tek kelime etmemişti :)
Ayrıca radyo döneminde vazgeçilmez reklam kuşağı ve bu kuşağa ait ay bifaaa çok güzel, tahsildaroğlu benim peynirimm,apikoğlu apikoğlu sucukları ve gülsan reçelleri hep kulağımızda yer edinmiştir.
Ayrıca bu kuşağı Reksan Reklam sunardı... Ayrı bir zevki heycanı vardı o yılların.
Rüştü
Hilbert----------i. Toroman--------- Ersan Adem Gülüm----------ismail Köybaşı
Necip ------------------- Ernest
Quresma -------------------------------------------- ------------------- Simao
Bebe------------------ Almedia
Not: Sakatlı vb. etkenler dahil edilmemiştir.
Hilbert----------i. Toroman--------- Ersan Adem Gülüm----------ismail Köybaşı
Necip ------------------- Ernest
Quresma -------------------------------------------- ------------------- Simao
Bebe------------------ Almedia
Not: Sakatlı vb. etkenler dahil edilmemiştir.
gülengül altınsayın eşi aynı zamanda
Bunlardan en önemlisi hiç kuşkusuz Metin Oktaydır. izmirspordan önce Beşiktaşımıza gelir. O dönem yöneticileri Baba Hakkının ceketini giydirip çok bol gelince bu çocuk daha ufak derler ve almazlar.
Bosna savaşı sırasında Elvir Baljic 17 yaşında beşiktaş ile antremanlara çıkar ama beğenilmez.
Bir dönem FB de forma giyen Erol Bulut ve sonradan formamızı giyecek olan Tayfun Korkut da beğenilmezler.
ibrahim Altınsay'ın anlattığına göre Zlatan ibrahimoviç Malmö'de oynarken anlaşma zemini oluşturulur ancak Nevio Scala ve iş bilen bazı yönetiler yüzünden alınmaz ve Ajax'a transfer olur. Luka Modriç için de benzer iddalar vardır.
Bosna savaşı sırasında Elvir Baljic 17 yaşında beşiktaş ile antremanlara çıkar ama beğenilmez.
Bir dönem FB de forma giyen Erol Bulut ve sonradan formamızı giyecek olan Tayfun Korkut da beğenilmezler.
ibrahim Altınsay'ın anlattığına göre Zlatan ibrahimoviç Malmö'de oynarken anlaşma zemini oluşturulur ancak Nevio Scala ve iş bilen bazı yönetiler yüzünden alınmaz ve Ajax'a transfer olur. Luka Modriç için de benzer iddalar vardır.
bunlardan bazılarını hakemler de görmez her nedense (bkz: felipo melo'nun ibb'li futbolcuya kafa atması), ve bazı futbolcular için bu tip hareketler tamamen serbest olup hiç bir şekilde cezalındırlmaz( (bkz: lugano), (bkz: emre),(bkz: bilica).
Ancak bu hareketler özellikle beşiktaşlı bir futbolcu yapmış ise asla gözden kaçmaz ve Lig Tv spikerleri bu cümleyi en az 50 kere tekrar eder.
Ancak bu hareketler özellikle beşiktaşlı bir futbolcu yapmış ise asla gözden kaçmaz ve Lig Tv spikerleri bu cümleyi en az 50 kere tekrar eder.
Bu filimlerin en babası hiç kuşkusuz yönetmen John Huston imzalı 1981 yılı yapımı olan ''Escape To Victory'' türkçe ismiyle Zafere Kaçıştır.
Filmde 2.Dünya Savaşı sırasında esir düşen bir grup müttefik askerin işgal kuvvetlerinin ellerinden kaçma planları konu edilmiştir.
Slyvester Stallone, Michael Cane gibi ünlü oyuncularla ile birlikte Pele, Ardiles,Bobby Moore gibi unutulmaz futbolcularda filimde rol almıştır.
Filmin final sahnesi gerçekten çok etkileyici ve ihtişamlıdır.
Filmde 2.Dünya Savaşı sırasında esir düşen bir grup müttefik askerin işgal kuvvetlerinin ellerinden kaçma planları konu edilmiştir.
Slyvester Stallone, Michael Cane gibi ünlü oyuncularla ile birlikte Pele, Ardiles,Bobby Moore gibi unutulmaz futbolcularda filimde rol almıştır.
Filmin final sahnesi gerçekten çok etkileyici ve ihtişamlıdır.
www.new7wonders.com sitesinde 6 yıl boyunca yapılan anket sonucunda 07.07.2007 tarihinde yenileri açıklanmıştır. Buna göre;
1)ürdün'deki Petra Antik Kenti
2)çin Seddi
3)Brezilya'daki Kurtarıcı isa Heykeli
4)Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti
5)Meksika'daki Chichen Itza Piramidi
6)italya'nın Roma kentindeki Kolezyum
7)Hindistan'daki Tac Mahal
dünyamızın yeni harikalarıdır.
1)ürdün'deki Petra Antik Kenti
2)çin Seddi
3)Brezilya'daki Kurtarıcı isa Heykeli
4)Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti
5)Meksika'daki Chichen Itza Piramidi
6)italya'nın Roma kentindeki Kolezyum
7)Hindistan'daki Tac Mahal
dünyamızın yeni harikalarıdır.
yetenekli ,düzgün ve espirili bir kişilik , scarface vazgeçilmezidir... ayrıca kayınbiraderim olur kendisi....
2.12 cm boyundaki karadağlı pivot. daha önce caja laboral ve banvit forması giymişti. söylenenlere bakılırsa yeni sezonda formamızı terletecek.
biri 33 diğeri 25 yaşındadır. Biri kulüp kariyerinde 502 maça çıkmış 67 gol atmış, diğeri 167 maçta 7 gol atmıştır. Biri 16 yıllık kulüp kariyerinde 6 takım, diğeri 7 yıllık kariyerinde 5 takım değiştirmiştir.
Biri kariyerinde 13 , diğeri 5 kupa görmüştür.
Biri Türk statüsünde, diğeri yabancı statüsünde forma giymektedir.
Biri Beşiktaşımızın bu sisteminde , diğerinden daha verimli olacaktır.
Beşiktaş forması giyen her topçu gönlümüzde kraldır ama birilerini birilerinden ayırmak gerekmektedir.
Yoksa o birileri kendini tatmin ederken , olan bizlere olacaktır.
Biri kariyerinde 13 , diğeri 5 kupa görmüştür.
Biri Türk statüsünde, diğeri yabancı statüsünde forma giymektedir.
Biri Beşiktaşımızın bu sisteminde , diğerinden daha verimli olacaktır.
Beşiktaş forması giyen her topçu gönlümüzde kraldır ama birilerini birilerinden ayırmak gerekmektedir.
Yoksa o birileri kendini tatmin ederken , olan bizlere olacaktır.
Fernandes bir iki maçta iyi oynamıştır doğrudur zaten bu entryde açıkça belirtilmiştir.
Ancak oynadığı 20 maçta 1 veya iki maç iyi oynaması bir anlam ifade etmez. Hele ki o bölgede oynayabilecek Ernest ve Aurelio varken kanatlarda Q7 ve Simao ile oynayan bir takım, bir de fernandes ile oynamaya çalışırsa sonuç hep hüsran olacaktır. Ayrıca daha ben olumlu tek bir tek pasına şahit olamadım. Varsa yoksa ekseni etrafında dönsün, topu şandallesin ve topuk yapsın. Ama başta carlos varken farketmez , ernst oturur bu adam oynar , Necip' in ciğerleri patlar ve 60. dakikada çıkar her takımda en az 3-5 net gol fırsat yakalar. Benim son sözüm budur inşallah performansını artırır da bende bu laflarımı yerim ama bunca yıllık futbol bilgi ve deneyimime göre bu ihtimal , holosko' nun christiano ronaldo performansına ulaşmasından daha zordur.....
Ancak oynadığı 20 maçta 1 veya iki maç iyi oynaması bir anlam ifade etmez. Hele ki o bölgede oynayabilecek Ernest ve Aurelio varken kanatlarda Q7 ve Simao ile oynayan bir takım, bir de fernandes ile oynamaya çalışırsa sonuç hep hüsran olacaktır. Ayrıca daha ben olumlu tek bir tek pasına şahit olamadım. Varsa yoksa ekseni etrafında dönsün, topu şandallesin ve topuk yapsın. Ama başta carlos varken farketmez , ernst oturur bu adam oynar , Necip' in ciğerleri patlar ve 60. dakikada çıkar her takımda en az 3-5 net gol fırsat yakalar. Benim son sözüm budur inşallah performansını artırır da bende bu laflarımı yerim ama bunca yıllık futbol bilgi ve deneyimime göre bu ihtimal , holosko' nun christiano ronaldo performansına ulaşmasından daha zordur.....
Maalesef geçen seneden beri izlediğim ve en fazla 2 maç haricinde hiç bir maçta vasat oyununu aşamamış. Heleki önlibero mevkiinde oynayan bir futbolcu için gerekli en temel özellikler olan;
1) Mücadele gücü yüksek
2) Top kesmesini bilen, topu kaptırdığı zaman yine bir hamle yapma özelliği en azından çabası olması,
3) Bence en önemlisi tek pas oynamayı bilen. (bkz: federico giunti)
4) O bölge de oynayan bir futbolcunun fantaziden uzak ve az top kaptırması.
Gibi hiçbir özelliği bünyesinde barındırmayan, sanki quresmayla sidik yarışında gibi oynamaya çalışan benim ölçülerimde vasatın altındaki bir oyuncu. En iyi ihtimalle Guti'nin bölgesinde iş yapar ama kesinlikle orta sahadan uzaklaştırılmalıdır. Hayır o değil vurdumduymazlığı ve kişisel oyun yapısı ile Necip'in de performansını düşürmektedir.
1) Mücadele gücü yüksek
2) Top kesmesini bilen, topu kaptırdığı zaman yine bir hamle yapma özelliği en azından çabası olması,
3) Bence en önemlisi tek pas oynamayı bilen. (bkz: federico giunti)
4) O bölge de oynayan bir futbolcunun fantaziden uzak ve az top kaptırması.
Gibi hiçbir özelliği bünyesinde barındırmayan, sanki quresmayla sidik yarışında gibi oynamaya çalışan benim ölçülerimde vasatın altındaki bir oyuncu. En iyi ihtimalle Guti'nin bölgesinde iş yapar ama kesinlikle orta sahadan uzaklaştırılmalıdır. Hayır o değil vurdumduymazlığı ve kişisel oyun yapısı ile Necip'in de performansını düşürmektedir.
sienfeld dizisinin en bomba karketerlerindendir(Jason Alexander canlandırır) . işyerinde hiç çalışmamasına rağmen o kadar yoğun gözükür ki patron hep onu arkadaşlarına över, ayrıca bir bölümünde avaz avaz patronuna bağırıp istifa etmiş, ertesi gün hiçbirşey olmamış gibi işe geri gelmiştir... Biraz palavracı ve kıskanç bir karekter olamak ile beraber süper eğlenceli bir figürdür.
Bu maçı kazanamazsak guruptan çıkma ihtimalizim yazı ile sıfır'dır.
Bu olay tamamen yanlış anlaşılmıştır, daha doğrusu kamuoyuna anlatılamamıştır.
Bu futbolcuların haklarının fona devir edilebilmesi aslında düşünüldüğü gibi korkunç bir olay değildir.
Hatta bence çok olumludur. Bunun nedeni hakların tamamının devr edilmemesidir. Burada söz hakkı yine klübümüzdedir , ancak kazançlı olduğumuz noktayı kısaca açıklayım isterseniz;
Bugüne kadar altyapımızdan bir sürü futbolcu çıktı hepside büyük yetenek ve büyük umutlar ile. En önemli örneklerden biri Batuhan yok avrupa istiyormuş yok 10 milyon euro edermiş dedik durduk.
Bakıyoruz Eskişehirde yedek durumda, bir sürü genç futbolcularımız 2.ligde.
şimdi hakların belli bir oranın devir edildiği fon dünyada tüm ülkelerde bağlantısı olan pazarı elinde tutan, kulüpler ie iyi ilişkileri olan güvenilir bir kuruluş. şimdi size soruyorum siz Necip gibi bulunmaz bir değerin Yıldırım Demirören'in mi yoksa, profesyonel işi sadece bu olan böyle bir kurumun mu yapmasını isterseniz ?Ben Demiröreni tercih etmem şahsen.
Fon sayesinde en azından devir edilen futbolcuların değeri ve piyasası artacaktır,çünkü doğru şekilde pazarlanacaklardır ayrıca Beşiktaş kulübü izin vermeden transfer olmaları imkansıdır.
Bugün halen Sergen niye avrupa da oynamadı oynasaydı kral olurdu der dururuz, aynı şeyi Necip için söylememek için bu tür oluşumlara destek olmak , ama buradan gelen paraları ona buna çarçur etmektense yeni Necipler çıkarmak için harcamalıyız.
Bu futbolcuların haklarının fona devir edilebilmesi aslında düşünüldüğü gibi korkunç bir olay değildir.
Hatta bence çok olumludur. Bunun nedeni hakların tamamının devr edilmemesidir. Burada söz hakkı yine klübümüzdedir , ancak kazançlı olduğumuz noktayı kısaca açıklayım isterseniz;
Bugüne kadar altyapımızdan bir sürü futbolcu çıktı hepside büyük yetenek ve büyük umutlar ile. En önemli örneklerden biri Batuhan yok avrupa istiyormuş yok 10 milyon euro edermiş dedik durduk.
Bakıyoruz Eskişehirde yedek durumda, bir sürü genç futbolcularımız 2.ligde.
şimdi hakların belli bir oranın devir edildiği fon dünyada tüm ülkelerde bağlantısı olan pazarı elinde tutan, kulüpler ie iyi ilişkileri olan güvenilir bir kuruluş. şimdi size soruyorum siz Necip gibi bulunmaz bir değerin Yıldırım Demirören'in mi yoksa, profesyonel işi sadece bu olan böyle bir kurumun mu yapmasını isterseniz ?Ben Demiröreni tercih etmem şahsen.
Fon sayesinde en azından devir edilen futbolcuların değeri ve piyasası artacaktır,çünkü doğru şekilde pazarlanacaklardır ayrıca Beşiktaş kulübü izin vermeden transfer olmaları imkansıdır.
Bugün halen Sergen niye avrupa da oynamadı oynasaydı kral olurdu der dururuz, aynı şeyi Necip için söylememek için bu tür oluşumlara destek olmak , ama buradan gelen paraları ona buna çarçur etmektense yeni Necipler çıkarmak için harcamalıyız.
şampiyonluğun her şey olamdığını bilen, Beşiktaş ve onun değerlerinin bir teneke kupadan çok daha değerli olduğunun farkında olan ve ne olursa olsun ama benim olsun mantığından uzak kişilerin bile, kendini inandırmaya çalışsa da yinede içten içe asla kabul edemedikleri önerme...Bence tüm beşiktaşlılar takımını şampiyon görmek ister ama hiç bir şampiyonluk onların gözlerine perde inip gerçekleri görmesini engelleyemez. Yoksa onun da diğerlerinden hiçbir farkı kalmaz Beşiktaşlı olamaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?