şutmesafesişutpozisyonu

son hali pek iyi gözükmemekte , berlin kaplanın. Allah uzun versin, spor ve futbol dünyasının büyük değerlerinden birisidir kendisi. Oynadığı dönemde hakkettiği deüeri zaman zaman görmemiş, bir araba için kulübün kapısını çaldığında, red yanıtı alıp yıkılmış ama galatasaraylılığından asla ödün vermemiş büyük bir kaptandır.

http://www.galatasaray.org/kulup/haber/18878.php

doğru bu şartlar altında, ülkemize son 30 yılda ilk geldiği sene şampiyon olan, lucescu, carlos alberto parreria, karl heizn feldkamp,Eric Gerets,Todor Veselinović, holmann zaten hoca falan değildir, biliç ile kıyasla. hadi bu argüman tutmadı, kimse yemedi şimdi gidin fifa oynamaya devam edin.

alıntı--


Yılbaşı gecesi giyilen kırmızı külodun şans getirdiğine inanılır. Peki bu inancın kaynağı ne? İşte kırmızı külodun şans getirme hikâyesi...

Senenin son gecesi olan 31 Aralık akşamı giyildiğinde kırmızı külodun uğur getirdiğine inanılır. Kadınlar arasında oldukça popüler olan kırmızı külotlar, yılbaşı yaklaşırken kadınlar için önemli bir hediye alternatifidir.

Hikayesi oldukça eski zamanlara dayanan kırmızı külotlar, 1956 yılında iflas eden Amerikalı bir iç çamaşırı satıcısı Henry George’un başının altından çıktı.

George, kadınların sutyen ve külotları takım olarak kırmızı renkte alırken, tek külot alanların sadece siyah ya da beyaz renkleri tercih ettiklerini fark etti.

alıntı--



Hemen çalışanlarıyla bir toplantı düzenleyen George, kırmızı külotları satmak için bir strateji geliştirdi.

Yılbaşından bir hafta önce üç yıldır satamadığı kırmızı külotları yakın çevresindeki kadınlara hediye ederek, bunun onlara şans getireceğini söyledi.

31 Aralık günü George’un deposunda kalan kırmızı külotların hepsi tükenirken, kırmızı külotların şans getireceği kulaktan kulağa yayıldı ve gelenek haline geldi.

Külot kelimesi Fransızca "culotte"dan; "culette" ise "popo" anlamındaki Fransızca "cul" ve Latince "culus" köklerinden geliyor. Halk arasında yaygın olan "don"un kökeni ise, Orhon Türkleri'nin kullandığı "ton" sözcüğü.

Laf külottan açılmışken belirtmeden geçmeyelim. Avrupa'da külot giyme alışkanlığı 19. yüzyılın başlarından itibaren yerleşti. Bu tarihe kadar Avrupa'da iç çamaşırı giymek, ayıp karşılanıyordu.


alıntı--

geleneksel sezonu erken kapatma şenlikleri sonrasında, taraftarın dört elle sarıldığı türkiye kupasıdır. sağ olsun muhteşem ikili bu teselliyi bile çok gördüler bu taraftara.

(bkz: fikret orman)

en usta demircinin yaptığı dünyanın en iyi kılıcını al, yeteneksiz bir silahşörün eline ver, hiç bir halta yaramaz. yeteneksiz silahşör burada biliç oluyor.
ha elindeki kılıç da maalesef kötü, demirci ustası burada önder özen oluyor. yani kötü kere kötü. sonrasında da karşına çıkan silahşörler karşısında alıp dandik kılıcımızı bir tarafımıza sokuyoruz doğal olarak.

hiç kuşkusuz sözlüğü de etki edecek ve entry sayılarında azalmaya neden olacaktır.

Önder özen'in tercihidir. Sanırım nasıl prosinecki , biliç gibi adamlardan efsane performanslar bekliyorsa. Bu yılbaşında da televizyon karşısında aldığı bir çeyrek bilet ile büyük ikramiyeyi kovalayacaktır. Belki de sıra ondadır.
Neden olmasın hoca bile göle maya çalıp ya tutarsa demiş. Zaten saydığı bir sürü palavra kriterler vardı ya, ben biliç veya kayseri tarafından izin verilmeyip madara olduğumuz prosineckiyi saydığı hiç bir sınıfa koymadım.Olsa olsa bu sınıf ya tutarsa sınıfıdır. Kendisine bol şans diliyorum.

futbolda istikrar falan olmaz.Hele ki teknik direktör istikrarı asla olmaz, olsa olsa romantik hikayelerde , masallarda olur. hele ki büyük takımlarda başarılı değilsen anında sepeti takarlar koluna;

İşte bir kaç örnek;

Almanyanın devi Bayern Münich ve son 20 senede çalışan hocalar;

Ribbeck - Beckenbauer (2 kez)-Trapattoni (2 kez)- Rehhagel- Hitzfeld(2 kez)-Magath-Klinsmann- Heynckes- Van Gaal- Jonker-Guardio: toplamda 11 hoca, 14 kez hoca değişimi,

İspanyanın kralı real madrid ne yapmış bu süreçte bakalım ;

Benito Floro-Vicente del Bosque (3 kez) -Jorge Valdano-Arsenio Iglesias-Fabio Capello (2 kez)-Jupp Heynckes-Guus Hiddink-John Toshack-Carlos Queiroz-José Antonio Camacho-Mariano García Remón-Vanderlei Luxemburgo-Juan Ramón López Caro-Bernd Schuster-Juande Ramos-Manuel_Pellegrini-José Mourinho-Carlo Ancelotti toplamda 18 hoca , 23 kez hoca değişim.

Bakalım ingilterede chelasea ne yapmış bu süreçte ;

Glenn Hoddle-Ruud Gullit-Gianluca Vialli-Claudio Ranieri-José Mourinho (2 kez)-Avram Grant-Luiz Felipe Scolari-Guus Hiddink-Carlo Ancelotti-Andre Villas-Boas-Roberto Di Matteo-Rafael Benítez
Toplamda 13 hoca 14 kez hoca değişimi.


Tüm bu isimler bazıları görece olarak başarılı olmasına rağmen takımları hoca değişikliğine gitmiştir. Dünyada bir kaç istisna haricinde (ferguson,wenger) kural bunu gerektirir.
Hoca değiştirmek başarısızlık değil tam tersine başarıyı getirir, bu bir vizyon meselesidir, bu kulüpler asla ve asla başarısılığa tahammül etmez, bunu kanıksamazlar , zaten gelinen noktada bu kulüpleri en büyük yapan bu bakış açısıdır. Sonuçta hocalar çok büyük bir ekonominin döndüğü bu piyasada büyük kazanımlar elde ediyorlar ve eline geçen fırsatı iyi değerlendirmek zorundalar.

Not: Beşiktaşımız da son şampiyonluğuna hoca değişim sayesinde mustafa denizli ile ulaşmıştı. Yani futbolda istikrar , hele ki hoca istikrarı diye bir şey yoktur. Büyük camialarda tek gerçek başarıdır, teknik direktör ağlamaz , bahane bulmaz, başarıyı ertelemez, takımı başarıya taşır, yoksa bileti kesilir. Bu bu dünyanın tek ve acımasız gerçeğidir.

1,7 puan ortalamamız ile 58 puanımız ile ligi şampiyon bitireceğiz. Biz eminiz fenerbahçe ligin ikinci yarısında en fazla 16 puan alır diyerek devam eder.
hadi biz hocaya kızıyoruz falan ama senin yöneticin bu kafadaysa zaten böyle başa böyle tarak diyerek hepimize sabır diliyorum.

Gerçekte olarak 12+4+2 : 18 puan farktır. Fenerbahçenin ilk 17 maç sonucunda 10 puan kaybettiği düşünülür ise, her ne kadar zor deplasmanları var gibi gözükse bile, beşiktaşın ligin ikinci yarısında da en iyimser tahminle yaklaşık 15 puan kaybedeceği aşikardır.
Bu durumda fenrbahçenin 27 puan falan kayıp yapması gerekir ki bu mümkün gözükmüyor. Hadi şampiyonluk zaten gitti, ikinci olup şampiyonlar ligine gidelim diyeceğiz, çalkantılar içerisinde ki galatasaray bile 4 puan fark atmış.elin uyduruk kasımpaşası bile önünde, onu bırak arkanda en az 5 rakip var ki puan farkın azıcık. Ama durmak yok yola devam.

iyi yolda ilerlememektedir. geçen seneden bu seneye ne fiziksel ne mental açıdan bir arpa boyu ilerleyemedi. tartışmasız takımın en yetenekli belkide türkiye'nin en yetenekli futbolcularından biri. ama hiç bir gelişimi yok. yine kolay sakatlanmalar, yine hem fiziksel hem kondisyon açısından yetersizlikler. kim ilgileniyor, özel çalışma yapılıyor mu bilen yok. bizim teknik ekip, franco'dan yeni bir lugano yapacak onunla ilgileniyorlar şimdilik.

Beyaz baykuş veya kar baykuşu (Bubo scandiacus), baykuşgiller (Strigidae) familyasından tundralarda yaşayan beyaz baykuş türü.

http://hq-pictures.ru/tr/preview.php?hd=718

(bkz: zeki önder özen)

Beyaz Baykuş önder bey, ronaldinho'nun sistemlerine uymadığını belirtmiş, bana da işte bu eylemi yapmak düştü.
Ulan hangi sistemin var ki, ronaldinho uymuyor.Sisteme bak fernandes uyuyor, almeida uyuyor, serdar kurtuluş uyuyor ama ronaldinho uymuyor.
Kaynak haber 1903 diyenlere, beyaz baykuşun zamanında ronaldino ile ilgili benzer şeyleri tv'de de söylediğini hatırlatırım.
Doğru !!!! biri kulübün yapısına ve büyük hedeflere uymuyor ama bu ronaldinho değil.

http://www.haber1903.com/Besiktas-20777-ronaldinho_tartismasi.html

Bu süreçte çaykur rize, akhisar, karabük, bütün maçı eksik oynayan fenerbahçe,ardından içeride sivas ile beraber kalmış. ardından kasımpaşa ve gençlerbirliğine mağlup olmuştur.Bu süreçte yani 2,5 aylık bir zamanda diliminde kazandığı 3 maçta ki rakipler ligde 13,16 ve 17. sıradadır. ayrıca bucaspora kupada elenilmiştir.
İşte bu takım maalesef Biliç ve Önder özen ikilisinin yönetiminde ligde gün be gün erimektedir. Bu süreçte 0-0 kalınan maçlar, öne geçilip ikinci yarılarda istop edip elinde ki maçları rakibine hediye eden bir beşiktaş maalesef sahada hep var olmuştur.
İşin en acı ve kötü tarafı, beşiktaşımızın oyun içerisinde hiç bir planının olmaması, çağ dışı bir anlayış ile kafa özürlü almeidaya şişirilen toplar ile dönen toplar ile, rast gele birşeyler yapma çabası.
Bakıyorsunuz hiç bir oyuncu geçen sene ki formunda değil, bir kaçı hariç ya sakatlar ya formsuz. Sezon başı planlaması o kadar kötü ki, evet akıl almıyor ama holosko bile sonunda sağ bek oldu.
Sonuçta sergen antepde 6 maçta 13 paun aldı, şifo 7 maçta 4 galibiyet alırken 14 puan aldı , bu takımlar bile çok daha zor rakipleri alt etti.
Puan tablosuna bakıldığında bırakın şampiyonluğu , yavaş yavaş 2. bile zora girdi ve 3. lük bile elden kaçıyor. Tek çözüm gerçek bir teknik direktör'ü takımın başına getirmek ve önümüzde ki sene şampiyonlar ligi şansını yakalamak. takıma yeni bir hava daha doğrusu gerçek bir hoca lazım. Oyun içersin de rakibini çözebilen , maça göre plan yapan, oyun planı olan, yani biliç'de hiç biri olmayan özelliklere sahip olmalı bu hoca.

Yoksa buraya yazıyorum 18. hafta trabzonspor maçı ile başlayan süreçte alınan mağlubiyetler kaçınılmaz olacak, ve avrupa kupaları şansıda yok olup gidecek. Bu kulüp bu şansı da kaçırırsa toparlanması çok zor olacaktır.Herkes şapkasını önüne alıp düşünmeli özellikle de beşiktaş yönetimi.
Açık net olan bir şey bu hoca beşiktaş kalibresinden çok uzak.Tıpkı önder hocanın sezon başında peşinden koşturduğu prosinecki gibi. Herhalde önder efendi beşiktaşın büyüklüğünü anlayamadı bir türlü ki böyle sıradan hocaları kulübümüze layık gördü.

kimse kimseye akıl öğretmesin. kendi evladı samedi elinde ki berbat kadro ile biliçi sollamasını hazmedemeyenler, onu her daim yerin dibine sokanlar ise hiç konuşmasın .
biliç sevgileleri gitsinler hırvatistana taşınsınlar, çok sevgili rezil hocalarının postalanamsına az kaldı.

esas işleri medyum gibi gelecek ile ilgilenmek değil, görev alırken başarıyı getirmeleridir. herkes başarısızlığa artık doydu. takım geçen seneden kötüye gitmiştir, bunun sorumlusu bu iki beceriksiz adamdır.

(bkz: sıçıp sıvamak)

açık ve net başarısız , kariyersiz ve yeteneksiz bir adam. istikrar falan diye kendini kandıranların açıp son 10 yılda chealsea'nin, bayern münich'in , real madrid'in kaç hoca değiştirdiğine bakmasını tavsiye ederim. büyük camiyalarda başarısız adam defolup gider. istikrar gösterilecek adam vardır, ya da yoktur. biliç yaptıklarıyla gösteriyor ki sıradan bir hoca. hiç bir artısı yok.
gordon milne'ye neden tahammül edildi, çünkü takım takır takır top oynuyordu. herkes takımdaki ışığı görüyordu. bu seneki beşiktaş ne puan alıyor, ne futbol oynuyor.
nerede geçen sene ki mücadale, nerede bu sene ki berabat oyunlar.

Güneş gibi açık olan biliç'e bu gömleğin 5 numara bol geldiği. Tabii bu adamı beşiktaş'ın başına getiren vizyonda ki sportif direktör de bir kaç şey yazmak gerek ama o buna bile değmez.
yazık 110 yıllık kulüp kimlerin eline kaldı. yabancı hocaya karşı değilim, ama tecrübeli bir şeyleri ispatlamış hocalar olursa tabii.
Biliç kim yaa, lokomotiv moskova'yı 9. yapmış tek kulüp başarısı bu. yazık 17 maçta 29 puan rezalettir. Bunun hesabı acilen sorulmalıdır.

not : puanla da ilgisi yok, beşiktaş ne oynuyor desem kimse bir şey söyleyemez. ne bir oyun planı var ne taktik anlayışı. tek bildikleri şişir almeidaya gerisi rast gele. son 10 yılda carlos carvallhal'dan sonra beşiktaş'ın başına gelen en kötü hoca açık net.

ahmet kandemir ile alakası yoktur. biraz insaf. guard yok, en iyi oyunculardan 4 numaran yok, 2 namaran maç içersin de sakatlanıyor. buna rağmen hakem maçı karşı tarafa vermese , kazanıyorduk. takımı gönülden kutluyorum mağlubiyete rağmen.