confessions

ssm

2. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 2523
  2. takipçi 0
  3. puan 51052

ilhan mansız

ssm
4 yaşındaki kuzenime "beşiktaş'tan bildiğin futbolcuları say" dediğimde, aramızda geçen muhabbetin kahramanı, yüzümü güldüren kartal yürekli.

+beşiktaşlı hangi futbolcuları biliyosun lan

-ııııı fernades,sivok var sivok,ha şey ilhan var bi de

+ilhan mı ilhanı nereden biliyosun sen

-hani odanda forma asılı ya, arkasında bir şey yazıyor babama sordum onu ben

+eeee

-ilhanmış işte, gol kralı bile olmuş ha bir de çok çapkınmış.

+...

takım ruhu

ssm
2008-2009 sezonu inönü'de oynanan beşiktaş-galatasaray maçı öncesi futbolcularımızı tribüne çağırırken sahaya yansımış halini gördüğüm olay. futbolcuların hangisini çağırsak tüm takım tribüne geliyordu,en son rüştü'yü çağırdı tribün tüm takım geldi ve şampiyon beşiktaş sesleri yükseldi inönü'den,güzel anlardı sözlük.

birazdan

ssm
benden geriye kalanları görebilmen için, görebilmem için birkaç deste kahve termosu daha gerekiyor. benim kendimi anlamam,seni sana anlatmam için birkaç düzine çay bardağı. akşamüstü saatleri dediğin geceye nazaran birkaç biranın daha yok oluşu, yeni bira şişelerine açılan kapılar ve gecenin bastırmasına dair mutluluk düzineleri.
birazdan sokak lambaları öpecek yaydığı ışıktan, durdukları sokağı. birazdan sabahtan kalma hüzünler yerini bira şişelerine bırakacak. aslında birazdan bir şehir uyuyakalaca koltuğunda. birazdan dediğin, gecenin unutulmuş başlangıcı olacak. birazdan saatleri, hep bir umut olacak. çünkü birazdan, biraz gelecektir. birazdan, biraz daha umuttur. birazdan, gecelerin ve kahvelerin kalbidir.
sen de birazdan gelip beni kalbimden öpeceksin.

karakalem

ssm
karakalem falan, filan. küçükken de uğraşırdım bununla. bir çöp adam çizemeyip kalemimi kırardım. şimdi çiziyorum, çizebiliyorum bulutları, kalemin en derinine inebiliyorum. elmaya vuran gölgeyi anlatabiliyorum insanlara, karakalemimle. kahve yağdırıyorum gökyüzünden, istersem evin içini bir mutluluk tablosuyla boyuyorum.
çizerken, insanları ben giydiriyorum duygularla. bana ait sevimsizlikler ekliyorum üstlerine. duygularımdan ve duygularınızdan milyonlarca yama yapıyorum küçücük bir kağıda. Ve o kağıtta dünyamı yaşatıyorum.
her eve bir mutluluk çiziyorum, her denize bir liman. her martının bir bekleyeni oluyor benim çizimlerimde, her tarlanın bir işçisi.
her sevenin bir sevileni oluyor, kendim yaratıyorum ellerindeki kalbin yaşanmışlığını. çok seviyorlar hepsi yaşamayı, hiç gitmeyecekler.
nasıl da çocukmuşum ben, her yere mutluluk yüklemeye çalışmışım.
hepsi çok seviyor bulutları, ve korkak hayvanları.

gezi parkı eylemcilerinin ailelerine mektubu

ssm
taksim gezi parkı direnişi ile ilgili duygu düşüncelerimi,yaşadıklarımı aynen aktaran mektup.

--alıntı--

özellikle dün itibariyle endişenizin tavan yaptığını biliyorum, bu yüzden vakit ayırıp okursanız çok sevinirim.
biz bu ülkenin, tüm dünyada apolitikliğiyle ün salmış, küçümsenmiş, dalga geçilmiş nesliyiz. apolitikliğimiz yüzünden sanat, spor, doğduğumuz şehir ve hatta takıldığımız mekanlar üzerine gruplaşıp birbirimize kıl olmuş, birbirimizi yemiş ve hatta öldürmüş nesiliz. okudukça insanlardan soğumuş, uzaklaşmış, kendi çekirdek arkadaş gruplarımıza çekilmiş nesiliz. % 90′ı hayatında asla ideolojik bir mücadele vermemiş, yolda rastladığı eylemi beyhude ya da ‘gereksiz yol tıkama şovu’ diye nitelendirmiş gençlerden oluşan bir nesiliz.
ve biz dahil hiçkimse bizden şikayetlerimizi rakı masalarından toplayıp, birkaç saat içerisinde sokaklara dökülüp, ucu bucağı görünmeyen, şiddetin sınırının olmadığı bir mücadelede birbirimize koşulsuz sahip çıkmamızı beklemiyordu. hiçkimse bizden nasıl mücadele edileceğini bu kadar çabuk, hatta gerçek zamanlı öğrenmemizi beklemiyordu. hiçkimse, çoğumuz için ilk olan bu ciddi şiddet ve zulüm deneyiminde, boğulurken, yaralanırken ve hatta ölürken korku ve teslim yerine mizah ve neşeyi seçip yola devam etmemizi beklemiyordu. sürpriz yaptık.
çok iyi de oldu çok güzel iyi oldu, tamam mı?
her şeyin çok daha sertleşebileceğinin farkındayız. fakat kararlıyız, bilinçliyiz, özenliyiz. panik yapmıyoruz, hemen adapte oluyoruz. aranan yardımı en fazla üç beş dakika içerisinde birbirimize sağlıyoruz. sağlığımıza ve güvenliğimize olabildiğince dikkat ediyoruz. görseniz şaşarsınız, belki kendimize ilk defa bu kadar iyi bakıyoruz. çünkü biliyoruz ki hepimizin en sağlıklı, en dinç, en enerjik, en ayık, en mutlu haline ihtiyaç var. bu coşkunun ve dayanışmanın romantizmi çok büyük; fakat kapılmıyoruz, aklımız çok başımızda.
siz ne yapabilirsiniz?
lütfen acil ihtiyaç listelerini takip edin, yiyecek-içecekten ziyade güvenlik ve acil müdahale ekipmanları göndermeye çalışın.
lütfen sizi korkutmalarına izin vermeyin, bunu çok istiyorlar. evet blöf yapmıyorlar, karşımızdakiler çok sert çocuklar fakat bizden daha tedirginler inanın. bizden korkuyorlar. Çünkü onların her şeyi yapabilme yetkileri yok; fakat bizim her şeyi yapabilecek cesaretimiz ve ne yaptığımızı çok iyi bilen beyinlerimiz var. bize güvenin, destek olun.
lütfen en çok bizim çektiğimiz videoları izleyin, bizim yazdıklarımızı okuyun. onlar yalan söylüyor, çarpıtıyor; biz her şeyi olduğu gibi aktarıyoruz. (ilk defa sizlere her şeyi anlatıyoruz, kıps.) bizi takip ederseniz eminim daha az endişeleneceksiniz.
lütfen siz de birbirinizi sakinleştirmeye, bilgilendirmeye çalışın. aramızda fiilen bulunmak değil bütün mesele, ağzınızdan çıkan ve yazdığınız her kelimenin değeri, desteği çok büyük.
sizleri çok seviyoruz. birbirimizi de çok seviyoruz. histeri derecesinde seviyoruz. hepimiz on numara çocuklarız, arada manita yaparsak şaşırmayın.
biz sizi ararız, şarjımızı idareli kullanalım.

öptük,

genç çapulcularınız

--alıntı--

dikmen

ssm
bilmeyenler için söyleyim ankara'da direniş kuğulu,kızılay,dikmen ve tuzluçayır gibi bölgelerde yüksek katılımlarla devam ediyordu bundan 10-15 gün önceye kadar. şimdi ise her biri ''hayır daha söylenecek çok şey var.'' demek istese bile dikmen bu sesin en gür çıktığı,hala umut kokan tek semt.

bira

ssm
bi’ gemi. en küçüğünden.
tekne gibi. ama gemi.
güvertesine atıyorsun kendine. kendine atıyorsun.
bak şimdi denize; uçsuz, bucaksız. hepsi senin. bütün deniz, bütün gökyüzü. sonsuzluksun sen. özgürlüksün. gitmek istemiyorsun, değil mi? gidesin yok. çünkü senin hayatın, orası.
”müzik, hayatın bi’ parçasıdır.” burada giriyor devreye. sen ve kulaklığınsınız orada. diğer sesleri bastırabilmek için, o var senin yanında.
sonra bitiyor müzik; dönüyorsun arkanı. gördüğün şey, kıyı. denizin sonsuzluğunu bitiren yer. senin sonsuzluğunu, bitiren. herşey orada, bütün insanlar ve tüm sorunlar.
gitmek zorundasın. kıyıya, gitmek zorundasın çünkü.
indiğinde mi? herşey aynı. şimdiki gibi.
e, ne yapacaksın?
bi’ bira daha açıyorsun sonra.
bitirmemek üzere.
40 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol