(bkz: al abi bi snickers ye)
artık benim de pazar sabahlarım için elit bir hobim olsun, bir fincan black kahve koyup hafif müzik eşliğinde puzzle çözeyim, adım adım puzzlenin oluşum sürecini fotoğraflayıp facebook'ta paylaşayım, bitirdikten sonra çerçeveletip duvara asayım ya da sevdiğim birine doğum gününde hediye edeyim...gibi fikirlerle puzzle almaya karar verdim ve hemen d&r ye gidip, uzman nidasıyla ürünleri inceledim. kararımı vermiştim.
ulan senin bokun ne gidip 1000 parçalık puzzle alıyorsun? al 100 parçalık dandirik bi puzzle, hem paran cebinde kalsın hem kanser olma. hadi aldın diyelim 1000'lik, bari kolay bişey alsana dangalak! ne bok yemeye gidip van gogh'un yıldızlı gecesini alıyorsun. ilkokulda türkiye haritası pazılını çözemeyen adamın yıldızlı geceyle ne işi olur?
pazılımı aldıktan sonra hemen evimin yolunu tuttum. eve varınca odanın kilimini ayağımla köşeye ittirip kendime bir "hobi alanı" açtım. pazıl poşetini dişimle yırtıp, parçalarını yere dökmeye başladım. lan bitmiyo amk dök dök. bir de parçaların hepsi aynı renk. nasıl ayıracam ben bunları? hemen renk tasnifi yapmaya karar verdim fakat ayırdığım kısım toplamın %10'unu geçmedi. resmin sağ üst kısmında ay var ya bi tane, o yüzde 10'luk kısım ora işte. fakat elimde bir yığın mavi pazıl parçası vardı.
işte o anda kardeşim yetişti hızır gibi. "çekil lan mal, böyle mi çözülür bu" diyerek internetten iki dakika önce baktığı pratik bilgilerle bir ustaymışçasına pazılı çözmeye koyuldu. "önce kenarları oluşturmak lazım, bi tarafı düz olanları ayıklayalım" dedi ve o andan sonra odanın ortasında iki tane herif farklı şekillerde kesilmiş renkli karton parçalarını domala domala ayıklamaya koyuldu. odaya giren surattan önce iki tane terlemiş göt görüyordu.
iki kardeşin insanüstü çabaları neticesinde çerçeve hazırlanmış ve çerçevenin sağ üst kısmına daha önceden yapılmış olan ay yerleştirilmişti. ama yok arkadaş... devamı gelmiyordu. öyle koyuyoruz yok, böyle koyuyoruz yok, olmuyor! saatlerce uğraşmamıza rağmen elimizde sikindirik bir çerçeve ve 40-50 parçalık bir ay vardı. van gogh eserini bu halde görse yemin ediyorum kulağını değil gırtlağını keserdi. daha sonra bel ağrısı ve yorgunluğa yenik düşüp domalmayı başka zamana erteleme kararı aldık.
o puzzle yerde bir kaç gün öylece kaldı. 10-15 parça daha eklemeyi başardık fakat bizim için sınır buydu. erdemli bir şekilde puzzle çözmenin bize göre olmadığına karar verip parçaları tekrardan kutuya koyduk ve kuzene gönderdik. bir hafta sonra yapılmış şekilde getirdi pezevenk.
puzzle benim neyime amk... kahveyi de sade içemem ayrıca.
ulan senin bokun ne gidip 1000 parçalık puzzle alıyorsun? al 100 parçalık dandirik bi puzzle, hem paran cebinde kalsın hem kanser olma. hadi aldın diyelim 1000'lik, bari kolay bişey alsana dangalak! ne bok yemeye gidip van gogh'un yıldızlı gecesini alıyorsun. ilkokulda türkiye haritası pazılını çözemeyen adamın yıldızlı geceyle ne işi olur?
pazılımı aldıktan sonra hemen evimin yolunu tuttum. eve varınca odanın kilimini ayağımla köşeye ittirip kendime bir "hobi alanı" açtım. pazıl poşetini dişimle yırtıp, parçalarını yere dökmeye başladım. lan bitmiyo amk dök dök. bir de parçaların hepsi aynı renk. nasıl ayıracam ben bunları? hemen renk tasnifi yapmaya karar verdim fakat ayırdığım kısım toplamın %10'unu geçmedi. resmin sağ üst kısmında ay var ya bi tane, o yüzde 10'luk kısım ora işte. fakat elimde bir yığın mavi pazıl parçası vardı.
işte o anda kardeşim yetişti hızır gibi. "çekil lan mal, böyle mi çözülür bu" diyerek internetten iki dakika önce baktığı pratik bilgilerle bir ustaymışçasına pazılı çözmeye koyuldu. "önce kenarları oluşturmak lazım, bi tarafı düz olanları ayıklayalım" dedi ve o andan sonra odanın ortasında iki tane herif farklı şekillerde kesilmiş renkli karton parçalarını domala domala ayıklamaya koyuldu. odaya giren surattan önce iki tane terlemiş göt görüyordu.
iki kardeşin insanüstü çabaları neticesinde çerçeve hazırlanmış ve çerçevenin sağ üst kısmına daha önceden yapılmış olan ay yerleştirilmişti. ama yok arkadaş... devamı gelmiyordu. öyle koyuyoruz yok, böyle koyuyoruz yok, olmuyor! saatlerce uğraşmamıza rağmen elimizde sikindirik bir çerçeve ve 40-50 parçalık bir ay vardı. van gogh eserini bu halde görse yemin ediyorum kulağını değil gırtlağını keserdi. daha sonra bel ağrısı ve yorgunluğa yenik düşüp domalmayı başka zamana erteleme kararı aldık.
o puzzle yerde bir kaç gün öylece kaldı. 10-15 parça daha eklemeyi başardık fakat bizim için sınır buydu. erdemli bir şekilde puzzle çözmenin bize göre olmadığına karar verip parçaları tekrardan kutuya koyduk ve kuzene gönderdik. bir hafta sonra yapılmış şekilde getirdi pezevenk.
puzzle benim neyime amk... kahveyi de sade içemem ayrıca.
belki de bolca fuck buddy bulunduruyordur diye düşündüğüm hatun kişisi.
sexgili'nin ingilizce versiyonu.
asgari ücrete , memura , işçiye yapılacak zam değildir.
büyük olasılıkla yılın ilk zammı yine benzine yapılacaktır.
büyük olasılıkla yılın ilk zammı yine benzine yapılacaktır.
ardından hakemin düdüğünü beklemediği için sarı kart görmesine sebep olan gol.
izlerken hakem elini havaya kaldırarak düdüğümü bekle diyor, olcay beklemek yerine ısrarla kullanmak istiyor.
buna istinaden hakem de "peki kullan o zaman amuğakoim sanki gol atacaksın" edalarında tavır ile önünden çekiliyor muhteşem sol ayaklı olcay'da golü atıyor.
bu tür golleri ispanya la liga, ingiltere premier lig'de sıkça gördüm özellikle henry'nin ve messi'nin golleri hala hafızamda yer eder.
yalnız dikkatimi çeken nokta şudur ki, olcay frikiği çabuk kullanmak isterken hakem buna önce müsade ediyor sonra topun gittiği yeri izliyor yani resmen golü izliyor olcay vurduktan hemen sonra veya topa yaklaşırken düdüğünü çalabilirdi ama yapmadı nedense izlemek ihtiyacında bulundu ve akabinde de golü iptal etti.
olcay'ın yorumlarını dinledim "hekem kullan dedi" diyor.
kullan dediyse neden sarı kart verdi ,
en önemlisi kullan dediyse golü neden iptal etti.
hadi buyur burdan yak.
izlerken hakem elini havaya kaldırarak düdüğümü bekle diyor, olcay beklemek yerine ısrarla kullanmak istiyor.
buna istinaden hakem de "peki kullan o zaman amuğakoim sanki gol atacaksın" edalarında tavır ile önünden çekiliyor muhteşem sol ayaklı olcay'da golü atıyor.
bu tür golleri ispanya la liga, ingiltere premier lig'de sıkça gördüm özellikle henry'nin ve messi'nin golleri hala hafızamda yer eder.
yalnız dikkatimi çeken nokta şudur ki, olcay frikiği çabuk kullanmak isterken hakem buna önce müsade ediyor sonra topun gittiği yeri izliyor yani resmen golü izliyor olcay vurduktan hemen sonra veya topa yaklaşırken düdüğünü çalabilirdi ama yapmadı nedense izlemek ihtiyacında bulundu ve akabinde de golü iptal etti.
olcay'ın yorumlarını dinledim "hekem kullan dedi" diyor.
kullan dediyse neden sarı kart verdi ,
en önemlisi kullan dediyse golü neden iptal etti.
hadi buyur burdan yak.
Monarşi tek bir hükümdarın devlet başkanı olduğu yönetim biçmidir.
Bu hükümdar, kral,şah,prens,imparator gibi çeşitli isimlerde alabilir.
Bu hükümdar, kral,şah,prens,imparator gibi çeşitli isimlerde alabilir.
sigara
başka bir şey yok
çünkü ter diyemem,
kıl diyemem,
göt diyemem,
küfür diyemem
çünkü hepsi bir erkekte olabilecek olağan şeyler ama sigara kullanmadığım ve hiç hazetmeyip bir kıza yakıştıramadığım için soğuma sebebimdir.
başka bir şey yok
çünkü ter diyemem,
kıl diyemem,
göt diyemem,
küfür diyemem
çünkü hepsi bir erkekte olabilecek olağan şeyler ama sigara kullanmadığım ve hiç hazetmeyip bir kıza yakıştıramadığım için soğuma sebebimdir.
istediğim hiç bir şeyin olmamasından dolayı ve elimdekileri birer birer kaybetmemden ötürü hiç bir beklentimin olmadığı yeni bir yıl
daha fazla özlem yaşatmasın bu bana yeter ..
daha fazla özlem yaşatmasın bu bana yeter ..
bir 9 mayıs gecesi 19 yaşındayken 5. beatlelığa terfi eden avrupa futbolunun en büyük efsanelerinden george bestin hikayesi
25 kasım 2005te aramızdan ayrılan irlandalı futbol mucizesi george best, bir 9 mayıs gecesi 19 yaşındayken 5. beatlelığa terfi etmişti. o gece sonrasında yetenek ve popülerlikte sadece dönemin diğer futbolcularını değil tüm ünlü yıldızları sollayacaktı ta ki bir süre sonra fazlasıyla hatalı sollayana kadar
1966 yılında ilk kez bir uzay aracı dünya dışında başka bir gezegenin yüzeyine indiğinde, 19 yaşındaki george best de yeryüzünün o zamana kadarki en parlak futbol yıldızı olmaya hazırlanıyordu. 4 yıl önce belfasttan manchestera ilk gelişinde ilk kez iki taraftaki ekmeği de kızarmış tost yiyen ancak 2 gün sonra kimseye haber vermeden yatakhaneden kaçıp belfasta dönen best ikinci kez manchestera ayak bastıktan sonra bir süre tersanelerde çalışacaktı.
bir yandan manchester united altyapısında futbol eğitimine devam ederken diğer yandan tersanelerde çalışmak beste göre futboluna da çok şey katmıştı. leeds united o zamanların en sert, en kötü niyetli oynayan futbolcularından kuruluydu. bizim manchester united ise münih uçak kazasında ölen oyuncuların yerini doldurmak için benim gibi gençleri takıma adapte etmeye çalışıyordu. zaman zaman çok iyi oynamamıza rağmen leeds gibi sert takımlara karşı tökezleyince işin sonunu getiremiyorduk. tekmelerden yılıyor ya da onların tahriklerine kapılarak kendi takımımıza zarar veriyorduk. ben de takım arkadaşlarım gibi gençtim ama tersanede çalışırken futbol sahasında işime yarayacak çok önemli bir şey öğrenmiştim: karşısındaki seni korkutmaya çalışıyorsa korkma ya da korktuğunu belli etme. korkutmaya çalışanı daha çok korkut ve ayakta kal!
ben tersanede pişmiş başka türlü bir adamım
gerçekten de o leeds united maçı, bestin kariyerinde bir milat niteliğinde olacaktı. zamanında manchester united için yeteri kadar iyi bulunmayıp leedse satılan johnny giles, beste her zaman rakiplerine salladığı tekmelerden birini sallayınca best ilk önce gidip tekmelik taktı. daha önce hiç tekmelikle oynamamıştı. ama sanki 40 yıldır tekmelikle oynuyormuşçasına davranmaya başladı. ikinci yarının hemen başlarında hakemin göremeyeceği bir noktada gilesı gilesın silahıyla vurdu ve sarstı. sonrasında ise hakemin göreceği noktalarda gilesı bestin bizzat kendisine özgü silahıyla mat etti. hakemin gördüğü anlarda çalım manyağı olan giles, hakemin görmediği anlarda da bestten giles tekmelerinin aynılarını yiyince bir anda bağırmaya başladı: bak ufaklık ben de senin gibi irlandalıyım ama ben leedste oynuyorum sen manchester unitedda. o yüzden sen de böyle davranmak yerine takım arkadaşın bobby charlton gibi efendi ol ve git hakeme şikâyet et! karşılığında best, önce gilesa bir çalım daha bastı sonrasında da kulağına kusura bakma aslanım ben başkayım! diye fısıldadı.
https://www.youtube.com/watch?v=2NTObP0WON0
chelsea taraftarı onları mat eden besti ayakta alkışlıyor
kısa süre sonra best ne kadar başka olduğunu daha da net göstermeye başlayacaktı. o yıllarda bestin en sevdiği deplasman chelseaydi çünkü o dönemde bestin giymeyi sevdiği tüm kıyafetlerin en güzelleri chelsea mahallesinde satılıyordu. ancak best bu kez daha önceki chelsea deplasmanlarından farklı olarak sadece maç sonrasında yeni kıyafetler almadı, saha içinde de bambaşka bir futbol kıyafetine büründü. bu o zamanlarda adadaki en şık, en yeni futbol kıyafetiydi. ilk kez rakip takım taraftarları da kendilerini mat eden oyuncuyu maç sırasında ve sonrasında ayakta alkışlıyordu. maçın ertesi günü the times gazetesi ilk kez chelsea yenikken chelsea taraftarlarının topun rakibin en iyi oyuncusunun ayağına gelmesini istediğine şahitlik ettik. ve ilk kez chelsea yenilirken best sayesinde chelsea taraftarları futboldan bu kadar zevk aldılar! yazacaktı.
ilk günah, ilk kesik ve yeniden doğuş
maç sonrasındaki haftalarda bestin adı saha içi kadar gece hayatı sahalarında da geçmeye başlayınca dönemin alex fergusonu matt busby, bestin futbol kariyerindeki ikinci kilometre taşını genç yıldızın yoluna döşedi. bir süredir ilk 11in bankolarından olan best bir dahaki maç ilk 11de olmayacaktı.
matt busby: sence nasıl oynuyorsun evladım?
george best: iyi oynuyorum hocam
matt busby: peki, sence daha iyi oynayabilir misin evladım?
george best: kesinlikle daha iyi oynayabilirim hocam
matt busby: o zaman kesinlikle daha iyi oynayabileceğin maça kadar seni oynatmıyorum evladım!
https://www.youtube.com/watch?v=Pp7cTlvHgUQ
busby bir dahaki maçta gerçekten de besti yedek bıraktı. ama ilk yedek kalışından bir maç sonra best kesinlikle çok daha iyi oynamaya başladı. o sezon 43 maçta forma giyen best, santrfor oynamamasına rağmen 17 gole imza atacak, o dönemde asist istatistiği tutulmadığı için asıl katkısı istatistikten çok kolektif estetikte olacaktı. o 1965-66 sezonunda bestin forma giydiği 43 maçtan 42si bir yana, benfica deplasmanı ise diğer yanaydı. 9 mart 1966 gecesi o dönemin şampiyonlar ligi olan şampiyon kulüpler kupası çeyrek final ikinci maçında george best bir futbol yıldızlığından başlı başına bir futbol galaksisine dönüşecekti!
9 mayıs gecesinde 5 yıldızlı george best
best o geceyi şöyle anlatmaya başlıyor: ingiltere takımları en başta avrupa kupalarında ingiltere ligindeki futbolun aynısını oynamaya kalktı. santradan itibaren yüksek tempo ile sürekli rakip kaleye hücum ettiler. rakipler ise taktik açıdan daha boyutlu, melez daha akılcı futbol oynadılar. topa daha çok sahip olup bizi yordular ve sürekli yendiler
bu durumu ilk değiştiren ingiltere ligi temsilcisi manchester united ve teknik direktörü matt busby olacaktı. hem de o 9 mart 1966 gecesinde. 1 yıl sonra bir başka iskoç teknik direktör jock stein yönetiminde celtic şampiyon kulüpler kupasını kazanan ilk ada temsilcisi olurken 1 yıl önce bunun nasıl mümkün olabileceğini gösteren ilk teknik adam matt busbydi. busby, yaklaşık 1 ay önce manchesterdaki ilk maçı 3-2 kazanmalarından sonra her gün aynı şeyi tekrarlayacaktı: portekizdeki rövanşta bambaşka oynamamız gerek. ışık stadında ilk 20 dakikada sadece topun bize kalması için oynamamız gerek. george o ilk 20 dakikada kanada sıkışıp kalmayacaksın, topu ayağına beklemeyeceksin. top neredeyse sen de orada olacaksın. o ilk 20 dakika icabında kaleye tek bir şut dahi atmayın ama top mümkün olduğu kadar bizde ya da bizim kaleden uzakta olacak!
beste göre en iyi futbol taktiği
best, bir aydır bu maçı düşünüyor ve busbynin taktiğine kendisini hazırlamaya çalışıyordu. sadece antrenmanlarda değil, bir gece eğlenmeye dışarı çıktığında bile yanındaki arkadaşına bu maçtaki taktiklerini anlatmaya başlamıştı: busby haklı çünkü daha önce birçok takım benfica deplasmanında ilk dakikadan itibaren hücuma geçmiş, portekizliler de rakipleri önce yorup sonra da eusebio silahıyla dize getirmişti. best yerden göğe kadar haklıydı çünkü 9 mart 1966ya kadar şampiyon kulüpler kupasını iki kez kazanıp iki kez de finalde kaybeden benfica, avrupa kupalarında sahasında oynadığı tek bir maçı bile kaybetmemişti!
https://www.youtube.com/watch?v=O7d7VmQgdnI
maçtan önce best sadece nasıl oynamaları gerektiğini değil nasıl bir atmosferde oynayacaklarını da farkındaydı çünkü manchester united 2 yıl önce lizbonun diğer takımı sportinge 5-0 yenilmişti: portekizli taraftarlar o kadar ateşli ve gürültücü ki karşılaştırınca fa cup finali günkü wembley bile yanında cenaze kadar sessiz kalır!
dönemin ronaldosu eusebio'yu mat etmek!
o gece de dönemin ingiltere statlarıyla karşılaştırınca sanki 500 bin kişi tribünlerdeymişçesine kadar ses çıkartan 75 bin benfica taraftarı, maç öncesinde iyice ateşlendiler. çünkü eusebio, santradan birkaç dakika önce avrupada yılın futbolcusu ödülünü aldı. o anda bestin hem heyecanı hem de motivasyonu tavan yapacaktı: şakası yok, avrupanın en iyi futbolcusuna karşı rakip olacaktık. çıkış tünelinden adımımı attığımda tıpkı west bromwich karşısındaki ilk profesyonel maçımdan önce olduğu gibi ensemdeki tüyler dimdik oldu. ama bu sefer hiç korkmadım çünkü hazırdım! hep bu seviyede oynamanın, en iyiye karşı meydan okumanın hayalini kurmuştum. stat, tribünler, taraftarlar, zemin, rakip kısaca her şey mükemmeldi. yani ne kadar iyi olduğumu göstermenin tam zamanıydı!
https://www.youtube.com/watch?v=dYr0xBzyjqE
manchester united maça matt busbynin verdiği taktik direktifi harfi harfine uygulayarak başladı. ama sadece ilk 6 dakika için! 6. dakikada ise manchester united kontratağında bobby charltona faul yapıldı. duran topların ustası bek oyuncusu dunne topun başına geçti. george best takımın en iyi kafacısı değildi ama maç öncesinde kendini motive ettiği gibi bu gece her şeyi her zamankinden de daha iyi yapmalıydı. busby bu tip duran toplarda bestin sadece altıpasa girip durmasını ve en azından 2 rakibi oyalayıp oyundan düşürmesini hedefliyordu. ama best teorik açıdan akıllıca olan bu planı pratikte dâhiyane bir neticeyle sonuçlandırdı! bestin başındaki 2 benficalı zıplayınca best bir anda topa doğru değil topun gideceği yönü hesaplayarak kaleciye yakın bir yere zıpladı. bunun üzerine benfica kalecisi topu yumruklamak için kalesini terk etti ama topa ilk dokunan best olunca daha 6. dakikada manchester united 1-0 öne geçti ve old trafforddaki 3-2lik galibiyetinin rövanşında önemli bir avantaj yakaladı.
bestin kafasında ise bambaşka bir avantajı vardı zaten: o gece bir önceki sezonun avrupada en iyi futbolcusu seçilen eusebioya meydan okumaya kararlıydı: ilk golü attıktan sonra karşımdaki savunmacıların bana bakışlarının değiştiğini fark ettim. ben onlardan değil onlar benden korkuyordu. 19 yaşındaydım ama çoktan johnny gilesı bile korkutmayı başarmıştım. o yüzden topu aldım ve
best bir anda topla buluşup tek harekette iki benficalı oyuncuyu ekarte etti. yaklaşık 40 yıl sonra manchester unitedda 7 numarayı giyen bir başka futbol virtüözü cristiano ronaldonun defalarca atacağı golün ikizini benfica filelerine yolladı. maçın kalanında da benfica savunmacıları bestin yüzü ve ayaklarından çok kaba etlerini görmeye devam ettiler. bestin çalım ve dripling resitali 90 dakika kesintisiz devam etti. maç sonunda benfica ilk kez kendi sahasında bir avrupa maçını kaybederken kalesinde 5 gol görecek, bitiş düdüğünden çok daha önce çeyrek finalde elenecekti. bestin 7 dakikada attığı 2 golden sonra benfica savunmacıları biçare 19luk georgeu durdurmaya çalıştılar. bu tam da best ve busbynin istediği oyundu. besti marke etmeyi başaramayıp bir de sadece beste yoğunlaşan benfica savunmasının bıraktığı boş alanlardan sızan bobby charlton, connelly ve crerand unitedın 5-1lik tarihi zaferine imzalarını attılar. beste göre busbynin taktiği hem de 2 kere tutmuştu. çünkü bir keresinde best, busbye en iyi taktiğin hangisi olduğunu sorduğunda iskoç kurt adam kısaca evlat, en iyi taktik yetenekli, zeki, birbiriyle iyi anlaşan oyunculardan bir takım kurmaktır cevabını vermişti.
https://www.youtube.com/watch?v=2FhhhT27KM0
ilk kez gazetelerin ilk sayfasında olmak
9 mayıs 1966 gecesi matt busbynin takımı george bestin liderliğinde en iyi taktikle oynadılar. best, 2 yıl sonra şampiyon kulüpler kupasını kazandıklarında bunu o gece başarabileceklerine inanmıştı: stoperimiz foulkes bile benfica maçlarında kendisi gibi değil de beckenbauermiş gibi oynadı. pas verdi, çalım attı, oyun kurdu, ilk maçta gol de attı! eusebiodan çok en gerideki oyuncumuz foulkes daha çok topla buluştu. artık daha önceki yıllardan farklı olarak iyi oyunculardan ibaret değildik, iyi oyunculardan kurulu çok iyi bir takımdık
the times gazetesinin ünlü spor yazarı greene göre ise bu 5-1lik tarihi galibiyetin sırrı daha şairaneydi: best, topla aşk yaşadı. sonra bu aşkı takımın kalanıyla paylaştı portekizin en çok okunan spor gazetesi bola ise kısaca dönemin en ünlü müzik grubu ve global kültürel fenomeni the beatlesla george best arasında bağlantı kurup el beatle manşetini atacaktı.
george best ve takım arkadaşları ertesi gün ingiltereye döndüklerinde ise havalimanında göz attıkları tüm gazetelerin ilk sayfasında bestin olduğunu fark ettiler. sezon sonunda avrupada yılın en iyi futbolcusu ödülünü bobby charlton alacaktı ama halkın tercihi açık ara bestti!
best bizzat o sabahı şöyle anlatıyor:benfica maçı ertesinde ilk kez kendimi bir gazetenin 1. sayfasında gördüm. o sayfayı görene kadar benfica deplasmanında aldığımız 5-1lik galibiyetin tatlı bir rüya olduğunu hissediyordum. lizbonda kaldığımız oteli, yediğimiz yemekleri, maça gittiğimiz otobüsü, hiçbir şeyi hatırlamıyordum. cebimden para çıkartıp manşetinde olduğum gazeteyi okumaya başladığım andan itibaren ise her şeyi hatırladım ve hayatımın geri kalanında da asla unutmadım
her şey bir anda delirdi!
o sabah bestin hayatında başlı başına yeni bir milattı. o günden itibaren basın bestin attığı her adımı takip etti. hatta daily express gazetesi hayatını daha fazla anlatması için besti köşe yazarı bile yaptı. beste göre her şey bir anda delirmişti! bestin artık sadece futbol görüşlerini değil, dinlediği müzikleri, giydiği kıyafetleri kısaca her şeyini herkes bilmek istiyordu: ben değil ama ülkenin büyük bir kısmı tamamen delirmiş gibiydi. ne giyersem anında moda oluyor, hangi şarkıyı dinlediğimi söylesem anında listelerde yükseliyordu!
beste göre bu biraz da dönemin ruhuyla ilgiliydi. 2. dünya savaşının yıkımından sonra gençlerin ilk kez kendilerine has yıldızları, idolleri vardı ve onlarla aynı yaştaydılar! uzun yıllar sonra ilk kez savaşa gitmek zorunda kalmayan, savaş görmeyen bir jenerasyon bizzat kendi düşlerini beatles ve best ile yaşıyordu. beste göre kendi patlamasının the beatlesa denk gelmesi en büyük şansıydı. portekizin bola gazetesinin el beatle manşeti, ingiltere gazetelerinde 5. beatlea dönüştü. artık 4 kişinden kurulu the beatles deyince akla gelen tek george, gitarcı george harrison değildi; george best de vardı. hiçbir müzik enstrümanı çalamayan, şarkı söyleyemeyen ama beatlesın 5. üyesi muamelesi gören george best. üstelik de o dönemde the beatlesın ezeli rakibi olan rolling stonesun klibinde grupla beraber bbcde sahne alan george best.
https://www.youtube.com/watch?v=27ouOE4RvUc
40 kişilik butiğe gelen 4000 kişi
best, benfica maçından çok önce bir butik açmaya karar vermişti. ancak benfica maçından sonra içine aynı anda en fazla 40 kişinin sığacağı butiğin açılışına tam 4000 kişi gelmişti. bunun üzerine takım arkadaşı denis law, george bestin kademesine girdi ve ona kendi menajeri olan ken stanley ile çalışmasını yoksa işin altından kalkamayacağını söyledi. denis law, 21 yaşında manchester cityden italyanın torino ekibine transfer olurken mecburen bir menajer tutmuştu. ancak bestin durumu bambaşkaydı. benfica maçından sonra avrupadan 10 ayrı teklif almıştı ama manchester uniteddaki teknik direktörü matt busbyi babası kadar sevdiğinden hiç düşünmeden hepsini reddetmişti. ama asıl mesele saha dışında gelen tekliflerdeydi. plak şirketleri beste müzik albümü kaydetmesi için baskı yapıyor, best her seferinde imkânsız çünkü şarkı söyleyemiyorum, sesim bir eşeğin sesinden bile kötü cevabı vermesine rağmen plakçılar ses kısmını biz hallederiz, sen kapakta gözük yeter! diye ısrar ediyorlardı. o yüzden en azından saha dışında top artık sadece bestin ayağında olmamalıydı!
forrest gump'ı hatırlatan menajer ken stanley
ken stanley ile ilk tanıştığımda bana hayat bir çikolatalı keke benzer. hayatta başarılı olmanın sırrı o keki nasıl bölüp servis ettiğinde yatar. bir dilim kek futbol için, bir dilim kek ticari işler için demişti. diye anlatmaya başlıyor george best. yıllar sonra benzer bir lafı forrest gump filminde duyunca o zaman bana çok akıllıca gelen bu sözün içinin ne kadar boş olduğunu fark ettim ama tabii ki çok geç kaldım diye devam ediyor. o günden sonra beste kimse bir şey sormayacaktı. üstelik menajerinin yanında bizzat da bestin de olduğu anlarda bile kimse bir şey sormadı: ben çay içerken, kene george çayına kaç şeker ister? diye sormaları üzerine sinirden kahkahalarla gülmeye başlamıştım ama ken boşver bir filmde oynuyormuş gibi düşün ve devam et! dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=SLUMw2WahY4
best aynen devam etti. önce ailece sosis reklamında oynadılar. georgeun soyadının en iyisi anlamına gelen best olması reklamcıların ekmeğine yağ sürdü: best ailesinin yediği cookstown sosisleri dünyanın en iyi sosisleridir
takım arkadaşları ise her antrenmanda reklamla dalga geçip başka sosisler yediler! sonra bir ispanyol portakal şirketi bestle ispanyolca bir reklam çekti. ertesi gün takım arkadaşları ispanyolca konuşmaya başladılar! sonra bir yumurta şirketi best ile anlaştı, ne zaman antrenmanda saha içinde bir oyuncunun bacaklarının arasına top çarpsa o yumurta reklamı hatırlandı! best daha çok the beatles, rolling stones elemanları gibi giyinirken en sıradan giyim firmaları best ile katalog çekimleri yapmak için sıraya girdi. sesi kötü olduğu için duşta bile şarkı söylememesi için ona para teklif eden takım arkadaşlarına rağmen müzik şirketleri ses kısmını düşünme yeter ki kabul et biz sesinin frank sinatranın sesi kadar iyi yaparız diyerek tekliflere devam ettiler.
iflas eden diz
kısa süre sonra ise manchester united ilk lig maçını kaybetti ve şampiyonluk şansı sona erdi. reklam filmi, katalog çekimi, antrenmanlar yoğun trafiğinde bestin dizi bir fa cup maçında iflas etti. bu yoğun trafikte formunun düşmesinden korkan teknik direktörü matt busbye durumu çaktırmamak için o maçta sakat sakat oynayınca diz iyice şişti.
şampiyon kulüpler kupası yarı finalinde partizan karşısında sakatlığını atlatamayan best oynayamayınca manchester united elendi ve sezonu kupasız tamamlamak zorunda kaldı. manchester united kulüp doktoru besti tedavi ederken diğer dizine bakıp bunda bir şey yok deyince best soluğu annesinin belfasttaki doktorunda aldı. şimdiki spor hekimliği standartlarına göre fıtıkçı, çıkıkçıdan hallice olan doktor bir şekilde dizi iyileştirdi ya da iyileştirdiğini zannetti.
bir dahaki yıl manchester united, best liderliğinde ligde şampiyon oldu. sonraki yıl ise finalde bir kez daha benficaya fark atarak şampiyon kulüpler kupasını müzesine götüren ilk ingiltere temsilcisi oldu. ancak best futbolunda zirveye çıktıkça bir süre sonra dağılan the beatlesı bile popülerlikte, gençlik idollüğünde solladı. ama bir yerden sonra hatalı sollamaya başlayınca işler tersine döndü.
best 27 yaşında takımdan ayrıldıktan sonra manchester united küme düştü, cantona gelene kadar 26 yıl ingiltere şampiyonluğu görmedi. bir dahaki şampiyonlar ligi şampiyonluğu için 31 yıl bekledi. best, 11 yıl manchester united forması giydikten sonra 10 yılda 17 ayrı takımda oynadı. hiçbir yerde kalıcı olamadı; maalesef iflas etti, hapse bile düştü. ama öldüğünde üzerinde resmi olan para bile bastılar. ne de olsa herkese para kazandıracağım diye kendisini kaybetmişti. ne olursa olsun kazanırken de güzel oynadı, kaybederken de güzel oynadı. çünkü o 5. beatledı! su gibi girdiği şişenin şeklini aldı ama suyun tadı kendisi hariç herkes için hep çok güzel oldu, güzel kaldı!
https://www.youtube.com/watch?v=-S_EjrlAIBY
25 kasım 2005te aramızdan ayrılan irlandalı futbol mucizesi george best, bir 9 mayıs gecesi 19 yaşındayken 5. beatlelığa terfi etmişti. o gece sonrasında yetenek ve popülerlikte sadece dönemin diğer futbolcularını değil tüm ünlü yıldızları sollayacaktı ta ki bir süre sonra fazlasıyla hatalı sollayana kadar
1966 yılında ilk kez bir uzay aracı dünya dışında başka bir gezegenin yüzeyine indiğinde, 19 yaşındaki george best de yeryüzünün o zamana kadarki en parlak futbol yıldızı olmaya hazırlanıyordu. 4 yıl önce belfasttan manchestera ilk gelişinde ilk kez iki taraftaki ekmeği de kızarmış tost yiyen ancak 2 gün sonra kimseye haber vermeden yatakhaneden kaçıp belfasta dönen best ikinci kez manchestera ayak bastıktan sonra bir süre tersanelerde çalışacaktı.
bir yandan manchester united altyapısında futbol eğitimine devam ederken diğer yandan tersanelerde çalışmak beste göre futboluna da çok şey katmıştı. leeds united o zamanların en sert, en kötü niyetli oynayan futbolcularından kuruluydu. bizim manchester united ise münih uçak kazasında ölen oyuncuların yerini doldurmak için benim gibi gençleri takıma adapte etmeye çalışıyordu. zaman zaman çok iyi oynamamıza rağmen leeds gibi sert takımlara karşı tökezleyince işin sonunu getiremiyorduk. tekmelerden yılıyor ya da onların tahriklerine kapılarak kendi takımımıza zarar veriyorduk. ben de takım arkadaşlarım gibi gençtim ama tersanede çalışırken futbol sahasında işime yarayacak çok önemli bir şey öğrenmiştim: karşısındaki seni korkutmaya çalışıyorsa korkma ya da korktuğunu belli etme. korkutmaya çalışanı daha çok korkut ve ayakta kal!
ben tersanede pişmiş başka türlü bir adamım
gerçekten de o leeds united maçı, bestin kariyerinde bir milat niteliğinde olacaktı. zamanında manchester united için yeteri kadar iyi bulunmayıp leedse satılan johnny giles, beste her zaman rakiplerine salladığı tekmelerden birini sallayınca best ilk önce gidip tekmelik taktı. daha önce hiç tekmelikle oynamamıştı. ama sanki 40 yıldır tekmelikle oynuyormuşçasına davranmaya başladı. ikinci yarının hemen başlarında hakemin göremeyeceği bir noktada gilesı gilesın silahıyla vurdu ve sarstı. sonrasında ise hakemin göreceği noktalarda gilesı bestin bizzat kendisine özgü silahıyla mat etti. hakemin gördüğü anlarda çalım manyağı olan giles, hakemin görmediği anlarda da bestten giles tekmelerinin aynılarını yiyince bir anda bağırmaya başladı: bak ufaklık ben de senin gibi irlandalıyım ama ben leedste oynuyorum sen manchester unitedda. o yüzden sen de böyle davranmak yerine takım arkadaşın bobby charlton gibi efendi ol ve git hakeme şikâyet et! karşılığında best, önce gilesa bir çalım daha bastı sonrasında da kulağına kusura bakma aslanım ben başkayım! diye fısıldadı.
https://www.youtube.com/watch?v=2NTObP0WON0
chelsea taraftarı onları mat eden besti ayakta alkışlıyor
kısa süre sonra best ne kadar başka olduğunu daha da net göstermeye başlayacaktı. o yıllarda bestin en sevdiği deplasman chelseaydi çünkü o dönemde bestin giymeyi sevdiği tüm kıyafetlerin en güzelleri chelsea mahallesinde satılıyordu. ancak best bu kez daha önceki chelsea deplasmanlarından farklı olarak sadece maç sonrasında yeni kıyafetler almadı, saha içinde de bambaşka bir futbol kıyafetine büründü. bu o zamanlarda adadaki en şık, en yeni futbol kıyafetiydi. ilk kez rakip takım taraftarları da kendilerini mat eden oyuncuyu maç sırasında ve sonrasında ayakta alkışlıyordu. maçın ertesi günü the times gazetesi ilk kez chelsea yenikken chelsea taraftarlarının topun rakibin en iyi oyuncusunun ayağına gelmesini istediğine şahitlik ettik. ve ilk kez chelsea yenilirken best sayesinde chelsea taraftarları futboldan bu kadar zevk aldılar! yazacaktı.
ilk günah, ilk kesik ve yeniden doğuş
maç sonrasındaki haftalarda bestin adı saha içi kadar gece hayatı sahalarında da geçmeye başlayınca dönemin alex fergusonu matt busby, bestin futbol kariyerindeki ikinci kilometre taşını genç yıldızın yoluna döşedi. bir süredir ilk 11in bankolarından olan best bir dahaki maç ilk 11de olmayacaktı.
matt busby: sence nasıl oynuyorsun evladım?
george best: iyi oynuyorum hocam
matt busby: peki, sence daha iyi oynayabilir misin evladım?
george best: kesinlikle daha iyi oynayabilirim hocam
matt busby: o zaman kesinlikle daha iyi oynayabileceğin maça kadar seni oynatmıyorum evladım!
https://www.youtube.com/watch?v=Pp7cTlvHgUQ
busby bir dahaki maçta gerçekten de besti yedek bıraktı. ama ilk yedek kalışından bir maç sonra best kesinlikle çok daha iyi oynamaya başladı. o sezon 43 maçta forma giyen best, santrfor oynamamasına rağmen 17 gole imza atacak, o dönemde asist istatistiği tutulmadığı için asıl katkısı istatistikten çok kolektif estetikte olacaktı. o 1965-66 sezonunda bestin forma giydiği 43 maçtan 42si bir yana, benfica deplasmanı ise diğer yanaydı. 9 mart 1966 gecesi o dönemin şampiyonlar ligi olan şampiyon kulüpler kupası çeyrek final ikinci maçında george best bir futbol yıldızlığından başlı başına bir futbol galaksisine dönüşecekti!
9 mayıs gecesinde 5 yıldızlı george best
best o geceyi şöyle anlatmaya başlıyor: ingiltere takımları en başta avrupa kupalarında ingiltere ligindeki futbolun aynısını oynamaya kalktı. santradan itibaren yüksek tempo ile sürekli rakip kaleye hücum ettiler. rakipler ise taktik açıdan daha boyutlu, melez daha akılcı futbol oynadılar. topa daha çok sahip olup bizi yordular ve sürekli yendiler
bu durumu ilk değiştiren ingiltere ligi temsilcisi manchester united ve teknik direktörü matt busby olacaktı. hem de o 9 mart 1966 gecesinde. 1 yıl sonra bir başka iskoç teknik direktör jock stein yönetiminde celtic şampiyon kulüpler kupasını kazanan ilk ada temsilcisi olurken 1 yıl önce bunun nasıl mümkün olabileceğini gösteren ilk teknik adam matt busbydi. busby, yaklaşık 1 ay önce manchesterdaki ilk maçı 3-2 kazanmalarından sonra her gün aynı şeyi tekrarlayacaktı: portekizdeki rövanşta bambaşka oynamamız gerek. ışık stadında ilk 20 dakikada sadece topun bize kalması için oynamamız gerek. george o ilk 20 dakikada kanada sıkışıp kalmayacaksın, topu ayağına beklemeyeceksin. top neredeyse sen de orada olacaksın. o ilk 20 dakika icabında kaleye tek bir şut dahi atmayın ama top mümkün olduğu kadar bizde ya da bizim kaleden uzakta olacak!
beste göre en iyi futbol taktiği
best, bir aydır bu maçı düşünüyor ve busbynin taktiğine kendisini hazırlamaya çalışıyordu. sadece antrenmanlarda değil, bir gece eğlenmeye dışarı çıktığında bile yanındaki arkadaşına bu maçtaki taktiklerini anlatmaya başlamıştı: busby haklı çünkü daha önce birçok takım benfica deplasmanında ilk dakikadan itibaren hücuma geçmiş, portekizliler de rakipleri önce yorup sonra da eusebio silahıyla dize getirmişti. best yerden göğe kadar haklıydı çünkü 9 mart 1966ya kadar şampiyon kulüpler kupasını iki kez kazanıp iki kez de finalde kaybeden benfica, avrupa kupalarında sahasında oynadığı tek bir maçı bile kaybetmemişti!
https://www.youtube.com/watch?v=O7d7VmQgdnI
maçtan önce best sadece nasıl oynamaları gerektiğini değil nasıl bir atmosferde oynayacaklarını da farkındaydı çünkü manchester united 2 yıl önce lizbonun diğer takımı sportinge 5-0 yenilmişti: portekizli taraftarlar o kadar ateşli ve gürültücü ki karşılaştırınca fa cup finali günkü wembley bile yanında cenaze kadar sessiz kalır!
dönemin ronaldosu eusebio'yu mat etmek!
o gece de dönemin ingiltere statlarıyla karşılaştırınca sanki 500 bin kişi tribünlerdeymişçesine kadar ses çıkartan 75 bin benfica taraftarı, maç öncesinde iyice ateşlendiler. çünkü eusebio, santradan birkaç dakika önce avrupada yılın futbolcusu ödülünü aldı. o anda bestin hem heyecanı hem de motivasyonu tavan yapacaktı: şakası yok, avrupanın en iyi futbolcusuna karşı rakip olacaktık. çıkış tünelinden adımımı attığımda tıpkı west bromwich karşısındaki ilk profesyonel maçımdan önce olduğu gibi ensemdeki tüyler dimdik oldu. ama bu sefer hiç korkmadım çünkü hazırdım! hep bu seviyede oynamanın, en iyiye karşı meydan okumanın hayalini kurmuştum. stat, tribünler, taraftarlar, zemin, rakip kısaca her şey mükemmeldi. yani ne kadar iyi olduğumu göstermenin tam zamanıydı!
https://www.youtube.com/watch?v=dYr0xBzyjqE
manchester united maça matt busbynin verdiği taktik direktifi harfi harfine uygulayarak başladı. ama sadece ilk 6 dakika için! 6. dakikada ise manchester united kontratağında bobby charltona faul yapıldı. duran topların ustası bek oyuncusu dunne topun başına geçti. george best takımın en iyi kafacısı değildi ama maç öncesinde kendini motive ettiği gibi bu gece her şeyi her zamankinden de daha iyi yapmalıydı. busby bu tip duran toplarda bestin sadece altıpasa girip durmasını ve en azından 2 rakibi oyalayıp oyundan düşürmesini hedefliyordu. ama best teorik açıdan akıllıca olan bu planı pratikte dâhiyane bir neticeyle sonuçlandırdı! bestin başındaki 2 benficalı zıplayınca best bir anda topa doğru değil topun gideceği yönü hesaplayarak kaleciye yakın bir yere zıpladı. bunun üzerine benfica kalecisi topu yumruklamak için kalesini terk etti ama topa ilk dokunan best olunca daha 6. dakikada manchester united 1-0 öne geçti ve old trafforddaki 3-2lik galibiyetinin rövanşında önemli bir avantaj yakaladı.
bestin kafasında ise bambaşka bir avantajı vardı zaten: o gece bir önceki sezonun avrupada en iyi futbolcusu seçilen eusebioya meydan okumaya kararlıydı: ilk golü attıktan sonra karşımdaki savunmacıların bana bakışlarının değiştiğini fark ettim. ben onlardan değil onlar benden korkuyordu. 19 yaşındaydım ama çoktan johnny gilesı bile korkutmayı başarmıştım. o yüzden topu aldım ve
best bir anda topla buluşup tek harekette iki benficalı oyuncuyu ekarte etti. yaklaşık 40 yıl sonra manchester unitedda 7 numarayı giyen bir başka futbol virtüözü cristiano ronaldonun defalarca atacağı golün ikizini benfica filelerine yolladı. maçın kalanında da benfica savunmacıları bestin yüzü ve ayaklarından çok kaba etlerini görmeye devam ettiler. bestin çalım ve dripling resitali 90 dakika kesintisiz devam etti. maç sonunda benfica ilk kez kendi sahasında bir avrupa maçını kaybederken kalesinde 5 gol görecek, bitiş düdüğünden çok daha önce çeyrek finalde elenecekti. bestin 7 dakikada attığı 2 golden sonra benfica savunmacıları biçare 19luk georgeu durdurmaya çalıştılar. bu tam da best ve busbynin istediği oyundu. besti marke etmeyi başaramayıp bir de sadece beste yoğunlaşan benfica savunmasının bıraktığı boş alanlardan sızan bobby charlton, connelly ve crerand unitedın 5-1lik tarihi zaferine imzalarını attılar. beste göre busbynin taktiği hem de 2 kere tutmuştu. çünkü bir keresinde best, busbye en iyi taktiğin hangisi olduğunu sorduğunda iskoç kurt adam kısaca evlat, en iyi taktik yetenekli, zeki, birbiriyle iyi anlaşan oyunculardan bir takım kurmaktır cevabını vermişti.
https://www.youtube.com/watch?v=2FhhhT27KM0
ilk kez gazetelerin ilk sayfasında olmak
9 mayıs 1966 gecesi matt busbynin takımı george bestin liderliğinde en iyi taktikle oynadılar. best, 2 yıl sonra şampiyon kulüpler kupasını kazandıklarında bunu o gece başarabileceklerine inanmıştı: stoperimiz foulkes bile benfica maçlarında kendisi gibi değil de beckenbauermiş gibi oynadı. pas verdi, çalım attı, oyun kurdu, ilk maçta gol de attı! eusebiodan çok en gerideki oyuncumuz foulkes daha çok topla buluştu. artık daha önceki yıllardan farklı olarak iyi oyunculardan ibaret değildik, iyi oyunculardan kurulu çok iyi bir takımdık
the times gazetesinin ünlü spor yazarı greene göre ise bu 5-1lik tarihi galibiyetin sırrı daha şairaneydi: best, topla aşk yaşadı. sonra bu aşkı takımın kalanıyla paylaştı portekizin en çok okunan spor gazetesi bola ise kısaca dönemin en ünlü müzik grubu ve global kültürel fenomeni the beatlesla george best arasında bağlantı kurup el beatle manşetini atacaktı.
george best ve takım arkadaşları ertesi gün ingiltereye döndüklerinde ise havalimanında göz attıkları tüm gazetelerin ilk sayfasında bestin olduğunu fark ettiler. sezon sonunda avrupada yılın en iyi futbolcusu ödülünü bobby charlton alacaktı ama halkın tercihi açık ara bestti!
best bizzat o sabahı şöyle anlatıyor:benfica maçı ertesinde ilk kez kendimi bir gazetenin 1. sayfasında gördüm. o sayfayı görene kadar benfica deplasmanında aldığımız 5-1lik galibiyetin tatlı bir rüya olduğunu hissediyordum. lizbonda kaldığımız oteli, yediğimiz yemekleri, maça gittiğimiz otobüsü, hiçbir şeyi hatırlamıyordum. cebimden para çıkartıp manşetinde olduğum gazeteyi okumaya başladığım andan itibaren ise her şeyi hatırladım ve hayatımın geri kalanında da asla unutmadım
her şey bir anda delirdi!
o sabah bestin hayatında başlı başına yeni bir milattı. o günden itibaren basın bestin attığı her adımı takip etti. hatta daily express gazetesi hayatını daha fazla anlatması için besti köşe yazarı bile yaptı. beste göre her şey bir anda delirmişti! bestin artık sadece futbol görüşlerini değil, dinlediği müzikleri, giydiği kıyafetleri kısaca her şeyini herkes bilmek istiyordu: ben değil ama ülkenin büyük bir kısmı tamamen delirmiş gibiydi. ne giyersem anında moda oluyor, hangi şarkıyı dinlediğimi söylesem anında listelerde yükseliyordu!
beste göre bu biraz da dönemin ruhuyla ilgiliydi. 2. dünya savaşının yıkımından sonra gençlerin ilk kez kendilerine has yıldızları, idolleri vardı ve onlarla aynı yaştaydılar! uzun yıllar sonra ilk kez savaşa gitmek zorunda kalmayan, savaş görmeyen bir jenerasyon bizzat kendi düşlerini beatles ve best ile yaşıyordu. beste göre kendi patlamasının the beatlesa denk gelmesi en büyük şansıydı. portekizin bola gazetesinin el beatle manşeti, ingiltere gazetelerinde 5. beatlea dönüştü. artık 4 kişinden kurulu the beatles deyince akla gelen tek george, gitarcı george harrison değildi; george best de vardı. hiçbir müzik enstrümanı çalamayan, şarkı söyleyemeyen ama beatlesın 5. üyesi muamelesi gören george best. üstelik de o dönemde the beatlesın ezeli rakibi olan rolling stonesun klibinde grupla beraber bbcde sahne alan george best.
https://www.youtube.com/watch?v=27ouOE4RvUc
40 kişilik butiğe gelen 4000 kişi
best, benfica maçından çok önce bir butik açmaya karar vermişti. ancak benfica maçından sonra içine aynı anda en fazla 40 kişinin sığacağı butiğin açılışına tam 4000 kişi gelmişti. bunun üzerine takım arkadaşı denis law, george bestin kademesine girdi ve ona kendi menajeri olan ken stanley ile çalışmasını yoksa işin altından kalkamayacağını söyledi. denis law, 21 yaşında manchester cityden italyanın torino ekibine transfer olurken mecburen bir menajer tutmuştu. ancak bestin durumu bambaşkaydı. benfica maçından sonra avrupadan 10 ayrı teklif almıştı ama manchester uniteddaki teknik direktörü matt busbyi babası kadar sevdiğinden hiç düşünmeden hepsini reddetmişti. ama asıl mesele saha dışında gelen tekliflerdeydi. plak şirketleri beste müzik albümü kaydetmesi için baskı yapıyor, best her seferinde imkânsız çünkü şarkı söyleyemiyorum, sesim bir eşeğin sesinden bile kötü cevabı vermesine rağmen plakçılar ses kısmını biz hallederiz, sen kapakta gözük yeter! diye ısrar ediyorlardı. o yüzden en azından saha dışında top artık sadece bestin ayağında olmamalıydı!
forrest gump'ı hatırlatan menajer ken stanley
ken stanley ile ilk tanıştığımda bana hayat bir çikolatalı keke benzer. hayatta başarılı olmanın sırrı o keki nasıl bölüp servis ettiğinde yatar. bir dilim kek futbol için, bir dilim kek ticari işler için demişti. diye anlatmaya başlıyor george best. yıllar sonra benzer bir lafı forrest gump filminde duyunca o zaman bana çok akıllıca gelen bu sözün içinin ne kadar boş olduğunu fark ettim ama tabii ki çok geç kaldım diye devam ediyor. o günden sonra beste kimse bir şey sormayacaktı. üstelik menajerinin yanında bizzat da bestin de olduğu anlarda bile kimse bir şey sormadı: ben çay içerken, kene george çayına kaç şeker ister? diye sormaları üzerine sinirden kahkahalarla gülmeye başlamıştım ama ken boşver bir filmde oynuyormuş gibi düşün ve devam et! dedi.
https://www.youtube.com/watch?v=SLUMw2WahY4
best aynen devam etti. önce ailece sosis reklamında oynadılar. georgeun soyadının en iyisi anlamına gelen best olması reklamcıların ekmeğine yağ sürdü: best ailesinin yediği cookstown sosisleri dünyanın en iyi sosisleridir
takım arkadaşları ise her antrenmanda reklamla dalga geçip başka sosisler yediler! sonra bir ispanyol portakal şirketi bestle ispanyolca bir reklam çekti. ertesi gün takım arkadaşları ispanyolca konuşmaya başladılar! sonra bir yumurta şirketi best ile anlaştı, ne zaman antrenmanda saha içinde bir oyuncunun bacaklarının arasına top çarpsa o yumurta reklamı hatırlandı! best daha çok the beatles, rolling stones elemanları gibi giyinirken en sıradan giyim firmaları best ile katalog çekimleri yapmak için sıraya girdi. sesi kötü olduğu için duşta bile şarkı söylememesi için ona para teklif eden takım arkadaşlarına rağmen müzik şirketleri ses kısmını düşünme yeter ki kabul et biz sesinin frank sinatranın sesi kadar iyi yaparız diyerek tekliflere devam ettiler.
iflas eden diz
kısa süre sonra ise manchester united ilk lig maçını kaybetti ve şampiyonluk şansı sona erdi. reklam filmi, katalog çekimi, antrenmanlar yoğun trafiğinde bestin dizi bir fa cup maçında iflas etti. bu yoğun trafikte formunun düşmesinden korkan teknik direktörü matt busbye durumu çaktırmamak için o maçta sakat sakat oynayınca diz iyice şişti.
şampiyon kulüpler kupası yarı finalinde partizan karşısında sakatlığını atlatamayan best oynayamayınca manchester united elendi ve sezonu kupasız tamamlamak zorunda kaldı. manchester united kulüp doktoru besti tedavi ederken diğer dizine bakıp bunda bir şey yok deyince best soluğu annesinin belfasttaki doktorunda aldı. şimdiki spor hekimliği standartlarına göre fıtıkçı, çıkıkçıdan hallice olan doktor bir şekilde dizi iyileştirdi ya da iyileştirdiğini zannetti.
bir dahaki yıl manchester united, best liderliğinde ligde şampiyon oldu. sonraki yıl ise finalde bir kez daha benficaya fark atarak şampiyon kulüpler kupasını müzesine götüren ilk ingiltere temsilcisi oldu. ancak best futbolunda zirveye çıktıkça bir süre sonra dağılan the beatlesı bile popülerlikte, gençlik idollüğünde solladı. ama bir yerden sonra hatalı sollamaya başlayınca işler tersine döndü.
best 27 yaşında takımdan ayrıldıktan sonra manchester united küme düştü, cantona gelene kadar 26 yıl ingiltere şampiyonluğu görmedi. bir dahaki şampiyonlar ligi şampiyonluğu için 31 yıl bekledi. best, 11 yıl manchester united forması giydikten sonra 10 yılda 17 ayrı takımda oynadı. hiçbir yerde kalıcı olamadı; maalesef iflas etti, hapse bile düştü. ama öldüğünde üzerinde resmi olan para bile bastılar. ne de olsa herkese para kazandıracağım diye kendisini kaybetmişti. ne olursa olsun kazanırken de güzel oynadı, kaybederken de güzel oynadı. çünkü o 5. beatledı! su gibi girdiği şişenin şeklini aldı ama suyun tadı kendisi hariç herkes için hep çok güzel oldu, güzel kaldı!
https://www.youtube.com/watch?v=-S_EjrlAIBY
1400 tl ile satışa başlamış olan oyun konsolu.
fakat hatırladığım kadarı ile ps3'de ilk satışa çı ktığında ufak tefek aksaklıkları ve hatalar olmuştu ısınma tarzı sorunlar onun için alacak arkadaşlara tavsiyem bir kaç ay beklemeleri.
illa ki sorunlar olacaktır ve yeni üretimler bu sorunlardan arındırılmış bir şekilde piyasaya sunulacaktır.
fakat hatırladığım kadarı ile ps3'de ilk satışa çı ktığında ufak tefek aksaklıkları ve hatalar olmuştu ısınma tarzı sorunlar onun için alacak arkadaşlara tavsiyem bir kaç ay beklemeleri.
illa ki sorunlar olacaktır ve yeni üretimler bu sorunlardan arındırılmış bir şekilde piyasaya sunulacaktır.
geliyor 5 kardeş.
gleiwitz vakası 31 ağustos 1939'da, 2. dünya savaşının avrupa'da başlamasının arefesinde, polonyalı kılığına bürünmüş nazi güçlerince yukarı silesya'nın gleiwitz (1945'ten beri gliwice) kentindeki gleiwitz radyo istasyonuna yapılan düzmece saldırıdır.
bu provokasyon, nazi almanyası schutzstaffel'inin himmler operasyonu'nun en iyi bilinen parçasıdır. almanya'nın polonya'yı işgali için haklı bir nedeni olduğunu göstermek amacıyla, polonya'nın saldırganlığını göstermek için tertip edilmiştir.
bu provokasyon, nazi almanyası schutzstaffel'inin himmler operasyonu'nun en iyi bilinen parçasıdır. almanya'nın polonya'yı işgali için haklı bir nedeni olduğunu göstermek amacıyla, polonya'nın saldırganlığını göstermek için tertip edilmiştir.
son şarkısı ile beni benden almış sanatçı.
gerçekten çok güzel sözleri,yorumlaması.
sesine iyi gitmiş bu şarkı
aramızda görünmeyen duvarlar var
bilmediğim caddeler bulvarlar
yabancısın hanidir söylesem yeridir
kavuşmuyor hiç dudaklar
yavaş yavaş eritiyor bizi bu yalanlar
bir hesap ki tutmuyor elde kalanlar
son durak dedi aşk birimiz inmiyor
izliyor bak uzaktan uzaklar
git hevesini al gel nefesini al gel
belki de boğulduğun aşkından git
tutamam zaten dağ gibi dursam
kendine bir tünel kazarsın
git bana benzeyen ya da benzemeyen
birini belki de çok seversin
git ayrılığı kabullendim
ben seni sen olmadan da severim git
yavaş yavaş eritiyor bizi bu yalanlar
bir hesap ki tutmuyor elde kalanlar
son durak dedi aşk birimiz inmiyor
izliyor bak uzaktan uzaklar
git hevesini al gel nefesini al gel
belki de boğulduğun aşkından git
tutamam zaten dağ gibi dursam
kendine bir tünel kazarsın
git bana benzeyen ya da benzemeyen
birini belki de çok seversin
git ayrılığı kabullendim
ben seni sen olmadan da severim git
https://www.youtube.com/watch?v=v97OAlbl-NQ
gerçekten çok güzel sözleri,yorumlaması.
sesine iyi gitmiş bu şarkı
aramızda görünmeyen duvarlar var
bilmediğim caddeler bulvarlar
yabancısın hanidir söylesem yeridir
kavuşmuyor hiç dudaklar
yavaş yavaş eritiyor bizi bu yalanlar
bir hesap ki tutmuyor elde kalanlar
son durak dedi aşk birimiz inmiyor
izliyor bak uzaktan uzaklar
git hevesini al gel nefesini al gel
belki de boğulduğun aşkından git
tutamam zaten dağ gibi dursam
kendine bir tünel kazarsın
git bana benzeyen ya da benzemeyen
birini belki de çok seversin
git ayrılığı kabullendim
ben seni sen olmadan da severim git
yavaş yavaş eritiyor bizi bu yalanlar
bir hesap ki tutmuyor elde kalanlar
son durak dedi aşk birimiz inmiyor
izliyor bak uzaktan uzaklar
git hevesini al gel nefesini al gel
belki de boğulduğun aşkından git
tutamam zaten dağ gibi dursam
kendine bir tünel kazarsın
git bana benzeyen ya da benzemeyen
birini belki de çok seversin
git ayrılığı kabullendim
ben seni sen olmadan da severim git
https://www.youtube.com/watch?v=v97OAlbl-NQ
herhangi bir vicdan azabı çekmedigini aksine ülkesine ve dünyaya büyük bir hizmet yapmış oldugunu düşünen en az tüfeğin kendisi kadar acımasız bir rus askeridir.
(bkz: ak-47)
(bkz: ak-47)
hayatının son anlarında bana söylediği sözdür.
"ben öldüğümde gelirsin artık yanıma" demişti.
aslında onu acı çekerken görmeye dayanamıyordum uzaklaşıyordum ondan o ortamdan onu her zaman kanser olmuş olsa bile moralli,dirençli biri olarak hatırlamak istemiştim.
acı içinde inlemeleri hala kulağınmda yankılanıyor.
ama hayatım boyunca bana söylediklerinin doğru olduğu gibi son sözüde doğru çıktı.
şimdi o yok ama ben onun yanına gidiyorum.
(bkz: vicdan azabı)
"ben öldüğümde gelirsin artık yanıma" demişti.
aslında onu acı çekerken görmeye dayanamıyordum uzaklaşıyordum ondan o ortamdan onu her zaman kanser olmuş olsa bile moralli,dirençli biri olarak hatırlamak istemiştim.
acı içinde inlemeleri hala kulağınmda yankılanıyor.
ama hayatım boyunca bana söylediklerinin doğru olduğu gibi son sözüde doğru çıktı.
şimdi o yok ama ben onun yanına gidiyorum.
(bkz: vicdan azabı)
recep tayyip erdoğan sempatizanlarının karşılamada giydikleri baskılı tişörtün üzerinde ki yazı.
aynı zaman da bu düşünceye sahip ve bunu savunan insanların olduğunu bize gösteren fotoğraf.
hırsızlığı,yolsuzluğu,çalıp çırmayı savunan güruh.
http://www.timeturk.com/resim/tr/2013/12/28/basbakan-erdogan-a-kemalistler-i-kizdiracak-karsilama_m.jpg
aynı zaman da bu düşünceye sahip ve bunu savunan insanların olduğunu bize gösteren fotoğraf.
hırsızlığı,yolsuzluğu,çalıp çırmayı savunan güruh.
http://www.timeturk.com/resim/tr/2013/12/28/basbakan-erdogan-a-kemalistler-i-kizdiracak-karsilama_m.jpg
acil ve tehlikeli durumlarda can ve mal güvenliğimizi korumakla görevli polis numarası. vatandaşa hizmet için var.
(bkz: polis imdat)
şimdilerde ise yandaş vatandaşların hizmetinde ki teşkilatın numarası (vurgula: imdat polis) olarak adlandırılması muhtemel kolluk kuvveti numarası.
(bkz: polis imdat)
şimdilerde ise yandaş vatandaşların hizmetinde ki teşkilatın numarası (vurgula: imdat polis) olarak adlandırılması muhtemel kolluk kuvveti numarası.
internet zevkimizin çok affedersiniz ama içine sıçan uygulama.
ne yaparsan yap, ne kadar kısarsan kıs ayın 10 gününü boşa harcıyorsun.
hele ki benim gibi yabancı dizileri çıktığı gibi izleyen ve film izlemeden hafta sonu geçirmeyen birisi için daha da zor.
arşivde yapıyorum üstelik , hem dizi hem de film arşivi.
bunun için 16 mbit'e geçtim 8 mbit'ten kotayı 50 gb den , 75 gb'a çıkarttım.
ne yaparsan yap, ne kadar kısarsan kıs ayın 10 gününü boşa harcıyorsun.
hele ki benim gibi yabancı dizileri çıktığı gibi izleyen ve film izlemeden hafta sonu geçirmeyen birisi için daha da zor.
arşivde yapıyorum üstelik , hem dizi hem de film arşivi.
bunun için 16 mbit'e geçtim 8 mbit'ten kotayı 50 gb den , 75 gb'a çıkarttım.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?