confessions

skender

5. nesil Yazar - uzman yazar - Yazar -

  1. toplam entry 136
  2. takipçi 0
  3. puan 5716

muhammet reis

skender
ismiyle cismiyle tam olarak balıkesir'in kaptanı olan futbolcu.adam takıma liderlik ediyor, en zor anlarda katkısını yapıyor,golünü atıyor, iyi serbest vuruş kullanıyor...adı da reis.bir kaptandan daha ne beklersin ki.

(bkz: reyiz)

futbol blogları

skender
bloglar internette en samimi paylaşımların yapıldığı platformlardır bence.genellikle reklam kaygıları ve bilinirliği az olduğundan kimsenin arpa verip yazı yazdırmadığı ve dolayısıyla manüplasyonların az olduğu ortamlardır.yazarlar "birşeyler yazma zorunluluğu"nda olmadığından kendi istedikleri konular hakkında yazar ve kendi ilgi alanlarında yazdıklarından oldukça özgün içerikler ortaya çıkarırlar.bu başlığı açma sebebi de budur; az bilinen özgün içeriklere ulaşabilme isteği.benim takip ettiğim ve önerdiklerim şöyle:

her beşiktaş maçı hakkında oylama ve yorum yapılan ve ekşi yazarlarından oluşan bir kadroya sahip bir blogdur:http://eksibesiktas.blogspot.com.tr/

galatasaraylı olmasına rağmen dünya futbolu hakkında çok güzel yazıların ortaya konulduğu bir blog:http://acetobalsamico.blogspot.com.tr/

yine dünya futbolu ve futbol tarihi üzerine yazıların yazıldığı:http://vliegendenederlander.blogspot.com.tr/

spor ve sporcu psikolojisi üzerine yazılan bir blog(özellikle kalecilerin penaltıdaki davranışları üzerine olan bir yazı var, tavsiye ederim):http://uzaktanorta.blogspot.com.tr/

son zamanlarda çok sık güncellenmese de beşiktaşlı bir arkadaşın blogu:http://janitschar-besiktas.blogspot.com.tr/

yine beğenerek takip ettiğim bir blog:http://tarafsizsaha.blogspot.com.tr/

zeki önder özen

skender
hakkında ısrarla sergen yalçın'ın yerine geçeceğine dair dedikodular üretilen futbol direktörümüz.dün fanatikten orhan yıldırım isimli muhabir'in "lucescu gelecek" tarzındaki haberine beşiktaş'tan yalanlama gelmişti:http://www2.sporx.com/futbol/superlig/besiktas/besiktastan-lucescu-iddialarina-aciklama-SXHBQ377224SXQ

bugün yine kendisinin yaptığı habere göre önder hoca gidip yerine sergen gelecekmiş:http://www.fanatik.com.tr/sergen-yalcin-bombasi_3_Detail_33_363242.htm

ülkemizde futbol direktörü kültürü pek bulunmamakta.özellikle bundesligada tam verimli olarak kullanılan bu sisteme göre futbol direktörü teknik direktörü dahi getiren, bütün sorumluluğu üstlenen kişidir.kaynakta vereceğim yazıdan alıntı "...teknik direktör ve oyuncularla yönetim arasındaki tampon bölgeyi oluştururlar. Takımın nerede kamp yapması gerektiğinden tutun da oyuncuların maaşlarına ve sözleşmelerine kadar olan bütün bu karmaşık işlerin yanı sıra takımı yönetmesi gereken teknik direktörü de belirleme işinde önemli rol oynar. Belki de en önemlisi kulübün futbol alanında uzun vadede yapacağı bütün planların kurucusu ve işleticisi olmasıdır...". görev tanımı aşağı yukarı budur.yönetimde başka hiç kimse bu adamın işine karışmaz, ondan rol çalmaz.tabi ki bayern'deki profesyonelliğiyle beşiktaş'ta uygulamak oldukça zor bunu.özellikle bu aşamada...ancak şu anda içinde bulunulan sistem doğru yoldur bence.yani kurumsallaşma ve profesyonelleşme adına doğru bir adımdır.bunu belirli/belirsiz bir başarısızlığa kurban vermemek gerektiğini düşünmekteyim.en azından bu adamlar teknik direktörler kadar çabuk değişmemeli.istikrar adına şart bu.

işler kötüye gitmeye başladığı anda birilerinin üstünü çizme geleneğinden artık vazgeçmemiz lazım.ingilterede ferguson ya da arsene wenger de sürekli başarılı olamamışlardır.ancak biraz tahammülle klüplerini en iyiler arasına sokabilmişler.şu an önder hoca ya da bilic aynı seviyede filan demiyorum ama bence bu zor dönemlerde biraz tahammülü hakediyorlar.

http://devrimderki.blogspot.com.tr/2013/12/galatasaray-sportif-direktor-ve.html

kartal sözlük yazarlarına tavsiyeler

skender
özgün ve düzgün entry girin.bence amaç entry çokluğu değil niteliği olmalı.birisi buradaki bir başlığa baktığında birşeyler öğrenmeli.örneğin maç başlığının altında bir maç analizi olmalı, "nası koyduk, nası soktuk..." tarzı entryler değil.kendini tatmin etmek isteyenlerin yeri burası olmamalı.

pedro franco

skender
kendisi beşiktaş' a gelirken analiz videolarından inceleme şansı bulmuştum.zaten düzenli olarak brezilya ligini takip edemediğimizden ancak bu şekilde araştırabildik.videolarda yerinde müdahaleleri olan, sezgileri ve pozisyon bilgisi yüksek bir stoper görmüştüm.ancak videolardaki başarılı müdahalelerini türkiye'de ilk etapta gösteremeyeceğini düşünmüştüm.çünkü brezilya ligi bize göre biraz daha yumuşak olmasından ve millonarios'in kaptanlığını yapmanın da özgüveni sayesinde bu kadar iyi oynamaktaydı.türkiye'ye gelince hem sert bir lig bekliyordu kendisini, hem de tamamen yabancı bir ülke.tabi bizim gördüklerimizi önceden gören teknik ekibimiz, kendisini hem fiziksel hem de mental olarak hazırlama yoluna gittiler.yaklaşık yarım sezon boyunca(biraz daha öncesi de var tabi) hazırlandı ve ilk acemiliği üzerinden atmaya başladı.2.yarıdaki sivok'un sakatlığı ise kendisine gereken fırsatı yakalamasına sebep oldu.kendini göstermek adına gereksiz riskler almadı.saçma müdahalelerde bulunmadı ve bariz hatalar yapmadı.gayet düz bir oyun oynadı ve gittikçe yerini sağlamlaştırdı.tabi formunu arttırmasında, ersanın form grafiğinin artması da etkili oldu.

şu anda gayet verimli bir dönem geçiriyor.benim kendisinde gördüğüm 2 temel eksikliğini de gidermeye başladığını görüyorum.örneğin millonarios'de kafa toplarına yeterince güçlü çıkamıyor ve hava müdahalelerinden yere düşmeden inemiyordu.bu konuda epey yol aldı.ikinci eksikliği ise defansta panik yapıp topu bir an önce uzun topla çıkarmaya çalışmasıydı.fakat son zamanlarda dikkat ediyorum, artık daha soğukkanlı ve daha bilinçli toplar çıkarıyor defanstan.dün mottaya attığı diyagonal uzun top ise bunun bir göstergesi diye düşünüyorum.

neticede uzun yıllar beşiktaş'a hizmet edebilecek bir potansiyele sahip kendisi.umarım şanssız bir sakatlık filan geçirmez de bir efsanemiz olur, ronaldo gibi, zago gibi...

mustafa pektemek

skender
oyuncuları yeteneği üzerinden değerlendirmenin yanlış olduğunu düşünğyorum.bir oyuncunun yeteneği,istikrarı, form durumu, mental yeterliliği, fiziksel seviyesi... gibi niteliklerini bir bütün olarak değerlendirmek gerek.mesela veli'nin yeteneği kısıtlıdır.ancak kondüsyonu, mental durumu, istikrarı, çalışkanlığı o kadar yüksek ki, bir anda yeteneği 2. planda kalabiliyor.bu eksikler ancak çok üst düzey takımlarda senin ayağına dolanır.mesela real'de filan oynayamazsın bu faktörlerden birisi bile eksik olsa.ancak bizim ligimizde 1 ya da 2 nitelik eksikliği tölere edilebiliyor.bunun yanına, bu niteliklerden aldığı toplam sayı saha performansı olarak ortaya çıkar.neticde birinin saha performansı iyiyse, onun ilk 11 de olmasını garipseyemezsin.örneğin olcay yerine kerim oynasıncılar var.ben de kerim'i daha daha yetenekli bulurum.ama saha performansı olarak olcay'a bakın, 2 sezonda kaç maç kaçırmış.kaç hücüm organizasyonunda doğrudan yer almış..bu rakamları karşınıza aldığınızda, olcayın puanı 7/10 ise kerim 4/10 dan yukarı çıkamaz.ha diyeceksin ki oynatmadan nereden bileceksin oyuncunun form durumunu,bilemezsin.ancak eğer sen yüksek motivasyonlu bir oyuncuyu kesip deneysel birşey yaparsan, mancinin ilk yarı gs'deki durumu gibi ilk 11 istikrarı olmayan bir takım yaratırsın.bilic'in yapmaya çalıştığı şey tam olarak bu; istikrar!bunu da becermiş gibi görünüyor.

neyse bu kadar girizgahtan sonra pektemeğe gelelim.pektemek yetenekli bir oyuncuydu,ancak sakatlık sonrası daha yeni kendine gelmeye başladı.son iki maçtaki performansına bakarak ise geri dönüş yaptı denilemez.kendisini yetenek baz alınarak almeida ile kıyaslamak ise bence yanlıştır.şimdi deniyor ki almeida ilk 11de başladığı 20 maçta 12 gol atmış,mustafa 2 çata 3 gol atmışi o halde daha iyidir.böyle bir istatistik anlayışı olamaz.ben daha gerçekçi bir istatistik vereyim:

almeida beşiktaş kariyerinde 80 maçta 36 gol 15 asist yapmış.yani maç başına 0,45 gol,0,19 asist ortalamıyla oynamıştır.
pektemek beşiktaş kariyerinde 60 maçta 13 gol 7 asistle oynamış.yani maç başına 0,22 gol, 0,12 asistle oynamış.

yani pektemek, çok da golcü olmayan bir golcünün yarısı kadar istatistik'i ancak yapabilmiş.daha fazlasını yapabilme potansiyeli olabilir.ancak veriler bunu söylüyor.bir de beğenilmeyen burak'ın istatistiklerini verelim:

trabzon, 75 maçta 55 gol 11asist.maç başına 0,73 gol 0,15 asist
gs 53 maçta 37 gol 15 asist.maç başına 0,69 gol 0,28 asist.

mustafa'nın da almeida'nın da çok üzerinde.

gelelim oyuncu karakteristiklerine.mustafa kaleye arkası dönük top alabilen, alsa da dönebilen ya da indirebilen bir oyuncu değil.bitiricilik konusunda almeidadan iyi olmasına karşın, o bitiriciliği yapabileceği pozisyona girme/yaratma konusunda çok yeterli değil.çok güçlü değil, çok teknik değil, çok hızlı değil.bunların hepsi ortalama seviyede olan bir oyuncu.

ancak almeida öyle değil.ileriye atılan hemen hemen bütün yüksek topları alan ve indiren bir oyuncu.hiçbirşey yapmasa rakip defansı o kadar yıpratıyor ki, olası hücum organizasyonların önünü açıyor.entrye pektemek ve almeida ile ilgili 2 oyuncu kartı vererek son verelim

pektemek :http://www.goal.com/tr/people/turkey/14445/mustafa-pektemek
almeida:http://www.goal.com/tr/people/portugal/6494/hugo-almeida

beşiktaş

skender
18 yaşına girmiş bir kuzenim var.küçüklüğünden beri galatasataylı.hatta küçükken gs yenilince kafasını duvarlara vururdu.galatasaray formaları alır, maçlarına gider, başarılarıyla övünür haklı olarak ve sürekli fenere söver.beşiktaş'a "kardeş takım" der, fener'e karşı hep beşiktaş'ı destekler.çünkü beşiktaş'ı kendisine rakip görmez.bu yüzden sever.ne zaman beşiktaş galatasaray'ı yener, ya da puan durumda önde olur, o zaman ne küçük klüplüğü kalır, ne anadolu takımlığı.son zamanlarda da şikeciliği.

taraftarlar homojen değildir, bunu baştan kabul edelim.benim burada diyeceğim de "işte onlar böyleler" değil.fenerbahçe'li ve galatasaray'lı olan çok değerli insanlar var.bunlar genellikle belli bir olgunluğa erişmiş kişiler.yazdıkları tutarlıdır, mantıklıdır, seviyelidir.ancak benim kuzenmimin de içinde bulunduğu grup, tam olarak "troll" diye tabir ettiğim yazar grubudur.ekşide,uludağda her başlıkta birbirine saldırır.küfür eder, hakaret eder.beşiktaşlı yeni yetmeler de vardır bunların içinde ki benim en çok miğdemi bulandıran bunlardır.çünkü hem trolldürler hem de trollük yapmak için ellerinde veri yoktur.yani onların hatırladığı pek bir başarısı yoktur beşiktaş'ın.işte bu "yıldız transferi", "serdal adalı","quaresma","ronaldinho" diye ortada bağıranlar bunlardır.beşiktaş'a ve kültürüne en çok zararı bunlar verir.

ben babam tutuyor diye beşiktaş'lı olan biriyim.ancak bazen keşke kendi isteğimle beşiktaş'ı seçmiş olsaydım derim.hayata bakış açımdan dolayı yine beşiktaş'ı seçeceğime eminim.belki de beşiktaş'lı olduğumdan hayata bakışım böyledir bilemiyorum.

ben şahsen yıldırım demirören dışında takımımın her şeyini seviyorum.renklerini, armasını,isminin tınısını,tarihini, taraftarını...başarılı olsun da istiyorum tabi ki ama son yıllardaki başarısızlığından dolayı işi romantizme vurmuyorum.hep böyleydim ve şamp.ligi şampiyonu bile olsak(ki zor) bu böyle olacak.böyle olmalı.çıkıp maçtan önce kimseye sizin tüylerinizi yolacağız, siz beyoğlu yosmasısınız, siz şöylesiniz böylesinizi demem.çünkü ben kartalı nasıl seviyorsam, karşımdaki insan da kendi maskotunu, rengini, armasını o kadar sever bilirim.ancak türlü türlü başlıklarda beşiktaş'a sektirenleri görünce o kadar sinirleniyorum ki, bazen zor tutuyorum kendimi.onlara benzememeye çalışıyorum.çünkü bu takımı tuttuğum için gerçekten kendimi onlardan farklı, onlardan şanslı ve onlardan üstün görüyorum.

yavru serçe

skender
geçen gün yağmurun altında bulduk bir tanesini.ters dönmüş yatıyordu.yanında başka bir ölü serçe vardı.bu da muhtemelen ölmeyi bekliyordu.pek debelenmeden yatıyordu çünkü.

neyse alıp gittik veterinere, veteriner sağına soluna baktı, herhangi bir rahatsızlığı olmadığına kanaat getirip "şoka girmiş, bir süre beslemeniz gerekecek" dedi.o kadar tatlıydı ki sıpa seve seve eve götürdük.

bir kutu ayarladık ve veterinerin tavsiyesi üzerine tarhana, bebe bisküvisi ve ekmek kırıntısıyla beslemeye başladık.pek su içmediği için biraz zorla, zaman zaman şırınga kullanarak su içirmeye çalıştık.gün geçtikçe kendine gelmeye başladı ancak ayaklarını kullanamıyor gibiydi ve uçamıyordu.biraz zaman geçtikten sonra kendisini birkaç kez kendisini bulduğumuz arsaya götürdük.belki anası bacısı filan çıkar da bunu uçururlar diye.ancak uzaktan izlememize rağmen pek uğrayan olmadı.aldık geirisin geri geldik.

yaklaşık 10 gün sonra başka bir veterinere götürdük ve çok küçük bir yavru olduğunu öğrendik.o da arpa kırığı ve buğdayla beslememizi önerdi.gücünü toplasın uçar dedi.şimdi o şekilde besliyoruz.biraz güçlendi.balkona salınca uçamaya çalışıyor ve yaklaşık birkaç cm havalanmaya başladı:) ancak çabuk yoruluyor ve üşüyor, hemen içeri alıyoruz mecburen.ayrıca çok kuvvetli de ısırmaya başladı kerata.bakalım çalışmalarımız devam ediyor, uçuracağız inşallah.

house m.d.

skender
sherlock holmes'den esinlenilip oluşturulmuş, bir hastanenin "tanı koyma" bölümünde çalışan bir uzman doktoru anlatan mükemmel dizidir.8 sezon izledim, bir 8 daha olsa izledim.wilson's heart ve house's head bölümleri efsanedir.hastanelerdeki ukala doktorlara sempati ile bakmaya yönelik olumsuz bir mirası da bünyeye bırakmıştır.özledik seni koca reis.

vodafone park

skender
ekşi sözlükteki bir arkadaş şöyle şeysiler yazmıştır:

"merhaba arkadaşlar.sizlere biraz açıklama yapmak istiyorum:

öncelikle stadın inşaatı şimdiye kadar sorunsuz ilerledi.ufak tefek problemler her şantiyede olur onları çok kafaya takmamak lazım..

1)stadın kapasite artırımıyla ilgili başvuru yapıldı ama olumlu bir sonuç alınamadı.şu an ki durum 42000

2)yeni açık ihalesini alan obitaş firması daha önce tt arena ve rusyadaki stad inşaatlarında çalışmış tecrübeli bir firma.ama kişisel görüşüm çiçekler inşaat kadar(kapalı ve eski açığı yapan firma) hızlı çıkmadılar.işçi sayıları hala az.vinçlerini bile kuramadılar.tecrübeleri var amatör bir firma değil ama işi ağırdan alıyorlar.bu şekilde devam ederse açıkcası 1 yil daha sürer bu stad..ama endişelenmeyin edemez.bir kaç hafta daha hızlanmazsa olaya müdahale edilir hızlanması sağlanır

3)eski açıktaki hafriyatların büyük kısmı alındı.kazık işleri de tamam.kapalı inşaatı biter bitmez eski açık da maximum hızla devam edecek.

4)numaralı tribündeki hafriyat tabiri caizse öküz gibi.kaldır kaldır bitmiyor.ama ordaki işlerde de sıkıntı yok.en geç 2 buçuk ay sonra yani haziranda numaralı tribüne temel atılır.

5)stadın ağustosta bitme olayına gelince.ağustos zor bir hedef.ama gerçekçi olmak gerekirse %5 ihtimalin ötesine geçmez ağustos.bence en makul hedef cumhuriyetimizin şanlı beşiktaşına yakışır bir törenle 29 ekimde stadı açmak.ama o bile zor bir hedef.çünkü stadın çok fazla ince işi var.en kötü ihtimal aralık ayında bu stad biter

6)stadın yapım işi türkiyedeki diğer stadlardan çok çok zor.o stadların hiçbirinde binlerce kamyon hafriyat kalkmadı.hiç biri şehir merkezinin göbeğinde değil.onlar günün her saati kamyon yürütebiliyor.ama biz bunu yapamıyoruz.kamyonlari belli saatler arasında yürütebiliyoruz.

7)stadın inşaatında çalışan ya da projesini çizen bir mühendis değilim.stadın inşaatı başladığı günden itibaren gece gündüz takip eden,her türlü bilgiye ulaşmaya çalışan ve ulaştığım kesin bilgileri paylaşan biriyim.amacım stadı çok takip edecek zamanı olmayan arkadaşlara yardımcı olup bilgi vermek.

8)son olarak : bu stadı kimse başka stadlarla karıştırmasın.dünyanın en merkezi yerinde olan ve en güzel stadyum bjk vodafone arena olacak.er ya da geç bu stad bitecektir.işte o gün o stadla birlikte yeri göğü inleteceğiz!"
6 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol