sisman ve kezban

- '' çıkkkmaaaa dışarı terliksööeeezzzz dışarının bütün tozu toprağı balkonda''

- '' ama bak çok güzel tadı o kadar uğraştım ne kadar vitaminli'' (kadın 25 senelik annem hâlâ daha vitaminli diye bir şey yemediğimi öğrenemedi/ ya da ayak yapıyor)

- '' yağlı yağlı ellerini üzerine sürmeaaa ''
bir yerden sonra aynı şeyleri duymaktan artık o klişe sözler, kuroşe sözler olur can yakar.

bana ''özlemek duygusunu'' öğretmiş oluşumdur.
27 yaşıma kadar özlemek benim için sadece adını duyduğum hissedemediğim bir şeydi. merak ederdim cidden can yakıyor mu diye.
hani filmlerde olur ya robotlar hissedemez insanlar gibi acıyı sevgiyi hissetmek gözyaşını akıtmak ister de fıtratında yoktur hah ben öyleydim.
annemi bir sene görmezdim oğlum çok özledim sen de özledin biliyorum geleceğim az kaldı dayan derdi, yoo özlemedim derdim. kız arkadaşlarımı ailemi kimseyi özlemezdim. tek başıma varolmuş tek başına yürüyen adamdım.
hiç tanımadığım cemalini görmediğim adamlarla çok derin konular konuştum anlamlar yükledim tanıştım yardımlarıma geldiler yardımlarına gittim.
ve artık annemi abimi babamı arkadaşlarımı özlüyorum.
amına koyayım.

(bkz: forzaquila-pedro franco benzerliği)
bjktv'de zamanında fink atan şimdilerde tivıkırda bile ancak görebildiğimiz, hit olunca hemen bizi unutan [ybkz]swh[/ybkz] badi. kendisi artık çok daha saygın çok daha katkı bulunabilecek yerlerde rol almaktadır.
gün gelecek bu adam benim kankamdı bu çocuğu tanıyorumdum diye hava bile atabilecektiniz bak bak statüye bak ake tanıyordum merhaba diyebiliyordum diye hava atabilmek.
her şeyin yenisi dostun eskisi derlermiş de özleniyorlar.

tanımlar kovalasın seni emi.

biz gerizekâlı mıyız da senin 3 kuruşluk ekõlünü anlamayacağız. zekî çocuk.
bu tanım mevzûsundan insanların nasıl da g.t korkusu yaşayıp saçmaladığını hissetmek. ıımmhhhss enfes enfes kokuyu alabiliyor musun?

sen üstte sövdün sövdün tamam eyvallah, ardından da bir şeyler saydın amenna. biri geldi sana kıl oldu tanım, tanım devamı vs değil diye şikâyet etti veya etmesin diye korkudan gidip, altına tanım: salaklıktır vs yazdın.

a be akıllı, zaten bu salaklıktır, falan demek tanımsa. sen o minvaldeki bir kelimeyi söylerken zaten yüzde yüz kullanmışsındır. kullandığın için de tanıma girecektir.

'ben bu piçlere anlatamıyorum' derken bile, piç diyerek göreceli olarak(salaktır tanımıyla aynı kalite aslında tanım içermeyen ama bu kısımda bulunan) zaten tanım yapmış oluyorsun. tanım kisvesine sokarsın.
yani piç silinirse inan bana tanım: salaktır ya da tanım: piçtir de silinir.
şimdi ben alta gidip

tanım: boktan ekol yazsam ne yazmasam ne. senin o ''tanım mantığına göre,
yukarıdaki metinde nereden baksan 6 tane tanım var hatta bakalım evet:
3 kuruşluk tanım, demişim.
g.t korkusudur, demişim.
sövme biçimlerini açıklayarak, içeriğini demişim.
tırsan yazarın tanım diyip nokta koyar, diyerek betimlemişim.
salaklıkla kıyaslama yapmışım.(bir alex değil tanımı gibi bu)
ve gereksiz olduğunu söylemişim.
eğer şu: 'tanım: saçmalıktır.' tanım ise bunlar da tanımdır arkadaşım.
sen kıt kanaat beyninle çakallık yapmaya çalışıp... tanım olmayan boku, tanım diyerek silinmemesi için ucuz çabaların ve yöntemlerinle tanım sıfatına sokmaya çalışıyorsun da, bence aptal olan biz değiliz çakal olamayan sensin.

bari uğraşa girme de delikanlı dur. zorlamarla dayatmalarla, bir şeylere boyun bükmelerle yazdığını belli etme ya da yazma.
(bkz: şu an ağlıyorum ve entry giriyorum biliyor musun)

(bkz: kolay gelsin)[ybkz]swh[/ybkz]

Tekrarı olur mu dıye dusundugum bana gore kural hatası barındıran mactı. Sozluk yonetımıne de dıyecegım mac baslıgında macı yoneten olarak fırat yazılmıs yanlıs o entry macı emre yonetmıstır.

Idman yaparken guzel gunler gelecek dıye kendısıne amac edındıgı o noktayı hep aklına getıren daha da kendısını o fıkırle fısekleyen. Mutlu anlarla Bagdastırtıgı o noktaya bır anda sırtından ıtılırmıscesıne buldugundan mıdır bılınmez.
O hayal ettıgı noktanın yuku altında ezılen kalecımız.
Dusunsene bır adamın hayal ettıgı bır sey var, onu ıcın her seyını feda edıyor onu dusunerek her yola baslıyor. Bırvok emek var. Onlar arka planda kalıyor, sahne onune cıkıp kendısını gostermeye emeklerının karsılıgını almaya cıkıyor ama gol yıyınce butun dırayetı kırılıyor.
Hep olan olagan ıcınde yasayan adamın hıssedebılecegı seyler. Ben mental olarak bu yuku kaldırabılecek bır kalecı gormuyorum su an. Bu tarzda gıderse taraftar yuhaladıgında formayı cıkarıp gıden bırısı olarak gorebılırız.
Bu klasmanda ılk defa olması ıle heyecan yapmıstır zamanla da pısecektır.
Bır damla yas kramponlarımı ıslattı.

topluma göre, yetişme tarızına göre bireyde bulunan suret güzelliği, kişide bu sahipliği ile erken yaşta her şeyi yaptırabileceği yetisinin oluşmasına neden olur. çoğu vakit işini de gördürür. lâkin sorunları güzelliğiyle değil güzelliğinin aracılığıyla çözer/çözdürür.
yani kendisi değil, başkasıdır. vakit kemale erip iş başa düştüğünde aynada kupkuru bir ağaç görür neden yapamadığını anlamak isterse.

yavan çorak mutsuz çirkin hayatlarını yaşayan güzel insanlar aynı zamanda her zaman doyumsuzluk hissiyatını da barındır. vücut çalışanlarda da vardır bunun benzeri nasıl ki aynaya her baktığında daha da cılız görür ve fazlasını isterse.

dünyanın en güzel kadınlarına bakın. hepsi intihara en az iki defa kalkışmış birçoğu defalarca aldatılmıştır.
halkın bilmediği çirkin hayatlarının yanında bildikleri o güzel suretleri ile hatırlarda kalacaktır.

bir keresinde görmüştüm dünyanın en sert maddelerinden olan mineyi bile şekillendiren oyan o tuhaf ince matkap gibi olan şeyi adamın dişine doğru götürürken adamın elinden kayan o alet ilk başta hastanın diline düşüyor orayı parçaladıktan sonra o sarsıntı ile gırtladığını deliyordu ve her taraf kan revan damar ve et parçaları oluyordu.
tüm bu olanları gördükten sonra bu olasılığın yüksek olduğunu anlayıp bir daha o koltuğa oturmamak istemeniz normaldir.

şaka lan şaka tırsmayın mühendisler doktorlar kadar salak değildir. ona bir dokunmadık bir şey koymuşlardır elden düşünce temas kesilsin de dönme dursun diye. bunları düşünen tek biz olamayız.

ayrıca iğneden önce de fısfıs yapılıyor anlamıyormuşsun. gidin işlerinizi de halledin yazıktır ağrınızı hiçbir şeyiniz de yoksa en fazla 150 kağıt ödersiniz kanal manal dahil. annem tırsaktır o bile artık rahat. bostancı'da bir yer var orası çok iyiymiş.

eğer diş hekiminiz dolgunuzu iyi yapamadıysa arada bir baş ağrısı yapmaktadır baş ağrılarının yüzde yirmisini yanlış dolgular oluşturmaktadır.
defne lahana baş ağrısına iyi gelir kimi zaman zeytin ve soğan da etki edebilir.

insanların hayatlarının merkezine koyduğu büst. ne seviyorsanız ne istiyorsanız içine dolduruyorsunuz sonra karaları bağlıyorsunuz. bugün ağlayan adam gördüm. kocaman adam bu adamı ağlatan felsefe nedir.
futbol lan bu. senin ne sikindirik ne kadar boş beleş değersiz ucuz zevksiz bir hayatın var ki merkezine üç beş kişinin topa vurmasına dayanan yapıyı oturtabilmişsin. hayatının en önemli noktasındaki şeye yangına sidiğin etki ettiği kadar bile tesirin yok.

ne büyük paralar dönüyor 500 yıl önce böyle böyle şeylere değerler verilecek insanlık bunun için fıttıracak, deseler herhalde asarlardı bunu diyeni. bırakın ya futbolcular düşünsün ekmek parasını onlar kazanacak.
bu kadar anlam yüklüyorsanız hayatınızı yeniden kurmanız gerekmekte kendinize çekidüzen verin. bir insan hayatının merkezine futbolu bu kadar koymamalı işi o değilse.
yazık günah ya. adam ağlıyordu ağlıyordu. değersiz hayatını bununla anlamdırmaya çalışmış olacak ki yenilgide karalar bağladı. sözlükte bunun için kavga edenler var şimdi şimdi anlıyorum adamın değer verdiği en önemli şeye zeval gelsin istemiyor ondan bunlar. adamın namusu olmuş işte laf yedi mi gururuna dokunuyor. vah ki ne vah.
(vurgula: feda edilerek yitik yaşama sevk edilen hayatlardan oluşturulan lüks dünyalara izin vermeyin).
(bkz: #385754)

Matbaa ürünlerinde aşmış alman asıllı marka. Saatleri de asla bozulmaz.

koltuk sevdasının olmadığı tek koltuk. [ybkz]swh[/ybkz]

(bkz: almanya yenilince biz de yenilmiş sayıldık) [ybkz]swh[/ybkz]

kimi vakit sözlükte yine birbirini fişekleyenleri gördüğümde çok rahat kurduğum cümle. soğutmayın lan adamı.
bir benzeri yiyin birbirinizi su dökeni sksinler şeklindendir.

(bkz: esta piti piti)

dünyanın en çok tanınan su köprülerindendir. 2003 yapımıdır. toplam uzunluk 918 metredir.

sözlük renkliliği
evet değerli okuyucularımız bir uzun yazıyla yine sizlerleyiz.

sözlük renkliliği: sözlüklerdeki bireylerden kaynaklanır. bu hangi açıdan olursa olsun her zaman için fayda sağlar kendine hücre oluşturabildiğin sürece.

farklılıklar olacak ki, kişilikler oluşsun doğru yol bulunsun. unutmayın düşünceler dayatılmaz savunulur, bunu beceremiyoruz. herkes kendi görüşünü empoze etmeye kural hâline getirmeye çalışıyor, kimse tartışalım eksikleri görelim sen eksiğimi söyle savımın eksikliklerini yok edeyim projemi daha güçlü sağlam yapayım. kimse doğruyu bulma derdinde değil onlar doğruyu bulmuş; kendi düşünceleri. düşünceler %100 doğru olmadığı için zaten savunulur, dayatılmaz.

bir toplulukta herkesin zaten aynı şeyi düşünüyor olması korkutucu, ya orası koyundur beyin bulamazsın ya da korku yaratılmış herkesi aynı düşünceye sevk etmişlerdir bu da insanların zihinlerini algılarını kapayarak kendi terbiyesiz eylemlerini rahatça yapabilmeyi sağlar kimse lan ne yapıyorsunuz bu düpedüz hırsızlık diyemez onu algılayacak beyin kalmamıştır artık. bu ya korkuyla ya da din yoluyla yapılır. korku aptallaştırır. [ybkz]swh[/ybkz]


ademoğlunun havvakızının dostu eşi en azından bir dalda kendisinden üstün olmalı ve kendisì en azından bir dalda dostundan iyi olmalıdır ki birbirlerine bir şeyler katabilsin ve biri diğerini aşağıya çekmesin.

düşünsene herkes senin gibi düşünüyor herkes seninle aynı bilgiye sahip açılan her başlığa ve açılacak her başlığa hakimsin hep bildiğin şeyler. ee nerede gelişme? farklılık yani bakış açısı gerekli. ne dedim hayat; dil çevre amaç bakış açısı heliks ve mutsuzlukta yatar.

tek ricam eleştri nasıl yapılır öğrenin. şu sıralar yeni yeni bir algı oluşturmaya çalışıyoruz kırıcılık konusunda hassas olup yazdığını onaylamadan önce 2 defa düşünün sonralara bir sınır yakaladıktan sonra daha rahat davranabiliriz ama şu an buna hazır değiliz.
insanları hakaret etmeden eleştirmeyi öğrenmeliyiz. kaldı ki bizim yazdığımız doğru olacak diye bir şey yok. belki de bizimki yanlıştır neyimize güvenip de bu kadar katı sert konuşmalar yapıyoruz bilmiyorum.
karşıdakinin insan olduğunu unutmayın. aşağılayıcı cümleler kurmayın. hele hele sözlük yazarları için aynı yerde kalemdaş arkadaşlarınız için yapmayın.

futbol bilgisine güvenmediğim yazarsın da bir sikimden anlamıyor yazmayın mesela ya da havlıyor da yazmayın. bu sadece örnek. bu orta yolu bulma ya da muhabbet etme yolu değil çünkü burada iletişim yok. sadece karşıya gönderme var. böyle diyen bir kişi karşı tarafa karşı alıcılarını kapamış sadece hücuma yönelik tavırlar sergilemektedir.
daha sakin daha akılcıl daha olumlu daha doğru olması gerektiği gibi şirazeden çıkmadan yazın.

size hangi noktada olduğunu söyleyeyim gerçektir.

subarusu olan bir çocuk satar ve 106 gtı alır üzerine tazmanya canavarı logosunu çakar onu da satar ardından doğan satın alır sonunda onu da satar ve evlenir [ybkz]swh[/ybkz]. şimdi bebek arabası kullanıyor.

düşüş eğrisinde evlilik hangi noktada ve hangi pozisyonda evlilik hakkında bilgilenebilirsiniz.

(bkz: #397009) şahane enfes mikkemel fıstık ezmesi ne dersen ondan. benim iki ayrı entry'de ıkınıp da beceremediğimi adam tek entry'de net şekilde ifade etmiştir.
önünde saygıyla eğiliyorum ya da yanında eğileyim en iyisi [ybkz]swh[/ybkz].

halbuse bu adam da 29 harfle yazıyor ben de[ybkz]swh[/ybkz].
sen yaz biz okuyalım reyiz i cumbuf.

telkinlerle deneğin elektriğe derisinin daha az dirençli bir hâle getirilmesidir.

placebo etkisi duydun mu hiç? hah işte onun çıkış noktasıdır bu 100 yıllık terimdir o daha dünkü bebedir.