takımıza hayırlı olmasını dilediğim ve ilk maçına çıkmasını sabırsızlıkla beklediğim futbolcu.
beşiktaş'a son derece faydalı olabilecek genç yetenek. gel de güzel günler görelim Lanzini.
bu tarz futbolcular hem takıma maddi yönden destek olurlar hem de transfer yapma konusunda.
isterse maçı tek başına çevirebilecek yeteneğe sahip futbolcu.
Bir sanat, bir bilim ya da bir teknik alanda özel olarak kullanılan terimlerin tümünü kapsayan, genel anlamda terimler ve onların kullanımıyla ilgili bir bilim dalıdır.
sarı saçlarının altında parlayan mavi gözleriyle kendine hayran bırakan oyuncu. lezbiyen rolü bir insana bu kadar yakışabilir.
7 Ocak 1987 Amerika doğumlu güzel mi güzel oyuncu. How i met your mother ve nikita dizilerinde hayranlığımızı kazanmıştır.
gecenin bu saatlerinde gülümsememe neden olan güzel nickli yazar. hiç unutmadık münch'ün açtığı ortaları.
iki kere yılın oyuncusu ödülünü almış defans oyuncusu. beşiktaş'ımız çok iyi bir transfere imza attı. hayırlı, uğurlu olsun.
orta saha ya da forvet mevkisinde açık var ise dahil olabileceğim takımdır.
Feda sezonuna yakışacak şekilde hareket edilmeli ve feda diyebilecek futbolcular bulunmalı.
genç ve yetenekli kaleci. şans verilmesine inandığım, ileride beşiktaş'ın değişmez kalecesi olacak futbolcu.
kaleyi gördüğünde affetmeyecek kişidir. kendini harcamamalı ve videosuyla beraber, en yakın futbol kulübünün kapısını çalmalıdır.
whatsapp'dan farklı özellikleri bulunan mesajlaşma uygulaması. Öncelikle birini eklemek için telefon numarasını almanıza gerek kalmıyor. Herkesin kendine özgü bir pin kodu var.
zevkten ağlamaktır.
astroloji kitaplarında seks düşkünü olarak anlatılan burç.
içerisinde lateks maddesi bulundurmayan, lateks alerjisi insanların gönül rahatlığı ile kullanabileceği prezervatif.
şu sıralar beşiktaş ile adı yeniden anılan teknik adam. umarım teknik direktör olarak takımın başına getirilir ve bu sefer kıymeti bilinir.
ayrıcalıklı bir hayat duruşuna sahip olmaktır. ve bir de;
Her zaman bestelerde dedik de inanmadılar ya; senin için geldik inan bizler bu şerefsiz dünyaya… ceplerimize gelenekten doldurup o küçük ellerimizle, geleceğe vermek için o asil sevdanın kardelen tohumlarını.
Sevdamızı genlerimize işleyenler bizi hep getirdiler, Beşiktaş özsuyuyla vaftiz etmeye. Ruhun gizli haznesinin kurdelasını açıp çılık çılığı vermek için BEŞİKTAŞ’a.
Yürümeyi öğrenmeden Beşiktaş demeyi öğretenler, onlarda dedelerinden böyle gördüler. Sen henüz yürümesende sesin o sahadaki siyahlılara beyazlılara güç olsun diye…
Paylaştıkça çoğalan sevda sofralarında doyurduk ruhumuzu. Biz ona gülüş veriyorduk o bize sevda, hepimiz bir olup sevda ekmeğimizinden bölüp bölüp doyuruyoruz Beşiktaşımızı.
Pembe hayaller kuramadık hiç bir zaman siyah beyaz dünyanın çocukları olarak. Ya siyahı oynadık ya beyazı seslendirdik. Ama hiç bir zaman umutsuz bakmadık O’na; Beşiktaşımıza.
2 beden büyük kıyafetler giyip o bacak kadar boyumuzla kafa topuna çıktık, abilerimiz kaçırırsa biz tamamlayalım diye.
O minicik dünyamızda çözmeye çalışırken bıyıklı amcanın dediği şerefli ikinciliğin ne olduğunu, göğüsünü gere gere Şerefimizi anlatan Babamızın Hakkı olan umut dolu günlere el ele yürek yüreğe yürüdük hep beraber, sırtımıza değil de yüreğimize biniyordu dünyanın tüm yükü. Ama Babamız bize anlatmıştı birgün gelip bir kartalın pençeleriyle bizi göklere çıkaracağını.
Güç alıp sevda yumruğundan, babamın dediği o son barikattan hayatını Beşiktaş’a adamış o amcaların yanında “Beşiktaşım Hayat Sensin” diye haykırıyordum, kendimi Beşiktalılığın asilliğine emanet edip.
Hayatın hayat olduğunu öğrenmeye başladığımızda hüzünleride tattık o küçük dünyamızda. Yeni sökmüşkem okumayı; 3 gol attığımızı gece rüyalarda görüp sabahları gazeteden okuyunca yenildiğimizi, ciğer nasıl cız eder terimini öğrendik biz.
Hep gizledik sevdamızı, imrenipte sevmesin diye. Utanmıştık, aynı havayı paylaştığımız insanların zamanında akıl dağıtırken şemsiye açmalarından, o giydikleri garip renkli formalardan. Gururumuzu formamıza iğneleyip yürüdük kalbimizin doğrultusunda.
Bazıları umutsuzlukla bakarken dünyaya, biz hep umut taktık oltamızın ucuna. Hayalimizde ne düşler büyüttük de üşüdük, ne oltalar salladıkta boş çektik, vazgeçmedik ne gülüşten, ne düşten, ne de umut kaynağı Beşiktaş’tan.
Ne bir yıldız, ne bir kupa, senin sevgin yeter bize, içtik anamızın ak sütü gibi helal sevdamızı. Yalan karıştırmadan ihanet karıştırmadan. Umutla baktık her zaman Beşiktaş’a, onurla baktık dünyaya.
Özsuyuyla vaftiz edilmiş evlatları olarak ibadethanemiz olarak belirledik o tarih kokan yuvamızı. Her siyah diye haykırışımızın yankısı, her zaman beyaz oldu.
Ruhumuzla ısıttığımız evimizde yaşadık herşeyi, sevinçleri, hüzünleri, en tatlı gülüşleri ve asi göz yaşlarımızı orada tattık biz sevdayı.
Bir yüreğim vardı; onu verdim, onu koydum ortaya bu yolda yürüyenlerin yoluna.
Her zaman ona döndük yönümüzü, bir olmuş yürekleri, sevda duasına açılmış elleri, yıllardır aynı şarkıyı söyleyen dilleri…
Zalimin zulmünün kafasına sevenin balyoz gibi yumruğunu indirdik her zaman, önlerde onlar gelenek, biz arkada gelecek. Kim gelirse sevdamızın üstüne bilsin ki; her daim hepimizden, o cesur sevdadan, o yumruğu yiyecek.
Kainat dahilinde karşı olmadığımız tek önderin yolunda yürüyerek yaşadık bu siyah beyaz sevdayı ve o bayrağı armada taşıyan tek olma gururunu…
İsyanımıza karşı koyamayanların silahları hep kurusıkı her daim karavana. Sevdayı kazıdığımız duvarlarda noktalama işaretleri oldu her daim alın teri, emek ve adalet…
Dönüp baktığımızda sağlamasını yapmak için yürüdüğümüz yola; her adımda bir umut fazla koyduğumuzu gördük, sevdamızı tekrar tekrar böldük, her işlemde “1” gördük “9” gördük “0” gördük “3” gördük… Doğdumuz günden itibaren geleneğimizin gölgesinden geleceğe BEŞİKTAŞLILAR olarak yürüdük.
Yüreklere sığmayan bu sevdayı hep biz yaşadık.
Biz Beşiktaş’a doğduk, sevdasına büründük, hep uygun adım yolundan yürüdük. Kaybeden hep dünya oldu biz Beşiktaşlılar hep kazandık!
Çarşı..
ASLOLAN HAYATTIR, HAYATTA BEŞİKTAŞ.
Her zaman bestelerde dedik de inanmadılar ya; senin için geldik inan bizler bu şerefsiz dünyaya… ceplerimize gelenekten doldurup o küçük ellerimizle, geleceğe vermek için o asil sevdanın kardelen tohumlarını.
Sevdamızı genlerimize işleyenler bizi hep getirdiler, Beşiktaş özsuyuyla vaftiz etmeye. Ruhun gizli haznesinin kurdelasını açıp çılık çılığı vermek için BEŞİKTAŞ’a.
Yürümeyi öğrenmeden Beşiktaş demeyi öğretenler, onlarda dedelerinden böyle gördüler. Sen henüz yürümesende sesin o sahadaki siyahlılara beyazlılara güç olsun diye…
Paylaştıkça çoğalan sevda sofralarında doyurduk ruhumuzu. Biz ona gülüş veriyorduk o bize sevda, hepimiz bir olup sevda ekmeğimizinden bölüp bölüp doyuruyoruz Beşiktaşımızı.
Pembe hayaller kuramadık hiç bir zaman siyah beyaz dünyanın çocukları olarak. Ya siyahı oynadık ya beyazı seslendirdik. Ama hiç bir zaman umutsuz bakmadık O’na; Beşiktaşımıza.
2 beden büyük kıyafetler giyip o bacak kadar boyumuzla kafa topuna çıktık, abilerimiz kaçırırsa biz tamamlayalım diye.
O minicik dünyamızda çözmeye çalışırken bıyıklı amcanın dediği şerefli ikinciliğin ne olduğunu, göğüsünü gere gere Şerefimizi anlatan Babamızın Hakkı olan umut dolu günlere el ele yürek yüreğe yürüdük hep beraber, sırtımıza değil de yüreğimize biniyordu dünyanın tüm yükü. Ama Babamız bize anlatmıştı birgün gelip bir kartalın pençeleriyle bizi göklere çıkaracağını.
Güç alıp sevda yumruğundan, babamın dediği o son barikattan hayatını Beşiktaş’a adamış o amcaların yanında “Beşiktaşım Hayat Sensin” diye haykırıyordum, kendimi Beşiktalılığın asilliğine emanet edip.
Hayatın hayat olduğunu öğrenmeye başladığımızda hüzünleride tattık o küçük dünyamızda. Yeni sökmüşkem okumayı; 3 gol attığımızı gece rüyalarda görüp sabahları gazeteden okuyunca yenildiğimizi, ciğer nasıl cız eder terimini öğrendik biz.
Hep gizledik sevdamızı, imrenipte sevmesin diye. Utanmıştık, aynı havayı paylaştığımız insanların zamanında akıl dağıtırken şemsiye açmalarından, o giydikleri garip renkli formalardan. Gururumuzu formamıza iğneleyip yürüdük kalbimizin doğrultusunda.
Bazıları umutsuzlukla bakarken dünyaya, biz hep umut taktık oltamızın ucuna. Hayalimizde ne düşler büyüttük de üşüdük, ne oltalar salladıkta boş çektik, vazgeçmedik ne gülüşten, ne düşten, ne de umut kaynağı Beşiktaş’tan.
Ne bir yıldız, ne bir kupa, senin sevgin yeter bize, içtik anamızın ak sütü gibi helal sevdamızı. Yalan karıştırmadan ihanet karıştırmadan. Umutla baktık her zaman Beşiktaş’a, onurla baktık dünyaya.
Özsuyuyla vaftiz edilmiş evlatları olarak ibadethanemiz olarak belirledik o tarih kokan yuvamızı. Her siyah diye haykırışımızın yankısı, her zaman beyaz oldu.
Ruhumuzla ısıttığımız evimizde yaşadık herşeyi, sevinçleri, hüzünleri, en tatlı gülüşleri ve asi göz yaşlarımızı orada tattık biz sevdayı.
Bir yüreğim vardı; onu verdim, onu koydum ortaya bu yolda yürüyenlerin yoluna.
Her zaman ona döndük yönümüzü, bir olmuş yürekleri, sevda duasına açılmış elleri, yıllardır aynı şarkıyı söyleyen dilleri…
Zalimin zulmünün kafasına sevenin balyoz gibi yumruğunu indirdik her zaman, önlerde onlar gelenek, biz arkada gelecek. Kim gelirse sevdamızın üstüne bilsin ki; her daim hepimizden, o cesur sevdadan, o yumruğu yiyecek.
Kainat dahilinde karşı olmadığımız tek önderin yolunda yürüyerek yaşadık bu siyah beyaz sevdayı ve o bayrağı armada taşıyan tek olma gururunu…
İsyanımıza karşı koyamayanların silahları hep kurusıkı her daim karavana. Sevdayı kazıdığımız duvarlarda noktalama işaretleri oldu her daim alın teri, emek ve adalet…
Dönüp baktığımızda sağlamasını yapmak için yürüdüğümüz yola; her adımda bir umut fazla koyduğumuzu gördük, sevdamızı tekrar tekrar böldük, her işlemde “1” gördük “9” gördük “0” gördük “3” gördük… Doğdumuz günden itibaren geleneğimizin gölgesinden geleceğe BEŞİKTAŞLILAR olarak yürüdük.
Yüreklere sığmayan bu sevdayı hep biz yaşadık.
Biz Beşiktaş’a doğduk, sevdasına büründük, hep uygun adım yolundan yürüdük. Kaybeden hep dünya oldu biz Beşiktaşlılar hep kazandık!
Çarşı..
ASLOLAN HAYATTIR, HAYATTA BEŞİKTAŞ.
2004-2005 sezonu öncesinde Beşiktaş'a transfer olan, asıl adı mehmet ali güneş olan futbolcu.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?