kesinlikle olması gerekli olan şey.
telefondan artı oy vermeye çalışırken eksi oy veriyorsunuz. bir panik oluyorsunuz. önceki tecrübelere rağmen tekrar tekrar '' :) '' butonuna basıyorsunuz ama nafile.
#361314 nolu entry bunu gerçekten hak etmedi. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
ayrıca bu entry yataktan kalkılıp koşturarak alınan dizüstü bilgisayarda yazılmıştır.
bir kaç hafta önce izlediğim ve bayıldığım film.
karakterler, hikaye, müzikler, renkler, mekanlar o kadar güzeldi ki eş dost herkesin izlemesi için seferberlik ilan ettim. [ybkz]swh[/ybkz]
ingiliz sinemasını çok severim. bu film de ingiliz sinemasının iyi bir örneği.
spoiler--
düğün ve gelinlik dediğin böyle olur.
spoiler--
ayrıca ben çok beğendiğime göre şimdi hepiniz izlemek zorundasınız. [ybkz]swh[/ybkz]
karakterler, hikaye, müzikler, renkler, mekanlar o kadar güzeldi ki eş dost herkesin izlemesi için seferberlik ilan ettim. [ybkz]swh[/ybkz]
ingiliz sinemasını çok severim. bu film de ingiliz sinemasının iyi bir örneği.
spoiler--
düğün ve gelinlik dediğin böyle olur.
spoiler--
ayrıca ben çok beğendiğime göre şimdi hepiniz izlemek zorundasınız. [ybkz]swh[/ybkz]
kendi taraftarının hakkını layıkıyla savunabilmiş, e-bilet rezaletine karşı dimdik durabilmiş bir yönetim tarafından yapılmış olsaydı çok gurur duyacağım bir açıklama olurdu. ama bu şartlarda gözümde kepazelikten başka bir şey değildir.
eşiyle, oğluyla, sevdikleriyle uzun ve mutlu bir ömür geçirmesini dilediğim yazar.
vallahi de billahi de iyi ki doğmuş. [ybkz]swh[/ybkz]
vallahi de billahi de iyi ki doğmuş. [ybkz]swh[/ybkz]
gönül verdiğim ve beni büyük hayal kırıklığına uğratan parti. hiç bir zaman partizan olmasam da atadan dededen cumhuriyet halk partiliyiz biz. özellikle gezi parkı olaylarından sonra iyice büyüyen akp nefretim nedeniyle, tüm devlet memurlarının kaçtığı iş olan sandık başkanlığına talip oldum. dün 18 saat hiç durmadan aralıksız çalıştığım süre boyunca yaşadığım rezillikleri size anlatamam. yemin ediyorum tek derdim sandığa sahip çıkmaktı. yoksa çekilir çile değil. kurul üyem olan her partilinin yanı sıra müşahitler ve oy ve ötesi gönüllüsü ile beraber saydım oyları. yaş imzalı tutanaklardan tüm partililere verdim. sandığımda olan bir yanlışlık nedeniyle gittim kendi kendimi bağlı bulunduğum ilçe yüksek seçim kuruluna şikayet ettim. yeter ki oylar adil sayılsın chp nin hakkı yenilmesin. peki şimdi ne oldu?! ankara halkı ayakta oylarını korumaya çalışıyor. çıkmışlar tutanakları kendi çabalarıyla toparlamaya çalışıyor. halbuki her sandık tutanağı chp de mevcut. chp ne yapıyor şu anda allah aşkına?!! ysk önünde toplanan insanları gördükçe ağlamak geliyor içimden. twitter da seçmenin kendi başına boşuna çabalamasına kahroluyorum. allah kahretsin!! tüm bunları bile bile hala mansur yavaş kendi çabalarıyla ankara'yı alacak diye bir umut bekliyorum. salağım ben salak.
uzun süredir entry girmeyen bir yazar olarak bunları yazmamın nedeni ise benim gibi içi içini yiyen pek çok insanın burada yazar olduğunu biliyorum. benim elimde değil ama belki siz üzülmekten vazgeçersiniz.
uzun süredir entry girmeyen bir yazar olarak bunları yazmamın nedeni ise benim gibi içi içini yiyen pek çok insanın burada yazar olduğunu biliyorum. benim elimde değil ama belki siz üzülmekten vazgeçersiniz.
cem yılmaz'ın kadın programları ile ilgili serzenişi.
http://goo.gl/mABRdO
http://goo.gl/mABRdO
(bkz: hani marjinal bizdik)
22 şubat 2014 galatasaray beşiktaş maçında yaşanan olaydan sonra; saha ortasında mr'ını çekip olumsuz bir durum olmadığına karar verseler bile sahada tutulmasının rezillikten başka bir şey olmadığı futbolcu.
bir yalakanın; ''ben halkın sanatçısıyım.'' diyerek devlet sanatçılığı unvanını reddetmiş olan esas ustaya ayıbı.
(bkz: çok cahilsin keşke ölsen)
elmaları kalp şekli vererek ısırabiliyorum.
ha bir de havada durdum şahitlerim var. [ybkz]swh[/ybkz]
ha bir de havada durdum şahitlerim var. [ybkz]swh[/ybkz]
umarım askerdeyken beşiktaş' ın tüm maçlarını izleyebilmiştir.
hoş gelmiş. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
hoş gelmiş. [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]
http://goo.gl/hHkXuo
tecrübelerime dayanarak söylüyorum ki şampiyonluk lafını (vurgula: içinden) söylemesi gereken taraftar topluluğu. bu durum benim için artık bir totem biçimi.
hakkında çok önemli bir açıklama yapmak istediğim eser.
feride'nin büyük aşkı olan kamran karakteri sarı saçlı ve yeşil gözlüdür. hatta tam bir sarı çıyandır. kesin bilgi yayalım.
feride'nin büyük aşkı olan kamran karakteri sarı saçlı ve yeşil gözlüdür. hatta tam bir sarı çıyandır. kesin bilgi yayalım.
az önce sağlam haber kaynakları olan bir arkadaştan beşiktaş'a gelmesinin kesinleştiğini öğrendiğim oyuncu. olmaması durumunda aklınızda bulunsun ''(vurgula: valla ben arkadaşın yalancısıyım)''.
evsiz ve çocuklu olmak kadar kötü olmayan durum.
etkileyici bir anlatımın, vasat bir hikayeyi nasıl güzelleştirdiğini şaşırarak gördüğüm kitap.
spoiler--
pek çok insanın aksine kitapta anlatılan aşkı klişe ve sıkıcı buldum.
maria puder; ilişkiler ve erkeklerle ilgili tespitleri şahane olmasına rağmen icraata gelince sıradan kadınlardan pek bir farklılık gösteremeyen, kafası karışık, ne yapmak istediği belli olmayan mıymıntı kadının tekiydi bana göre. ama ben en çok raif efendi'den nefret ettim. büyük aşkına kavuşamayan ve ömrü boyunca maria'yı sevmesine rağmen yine de başka biriyle evlenen; ancak iyi bir aile babası ve eş olmak için de çabalamayan, çocukları ile karısını kötü bir hayata mahkum eden raif efendinin zayıf karakteri sinir etti beni.
-kitap karakterlerini fazla ciddiye almak gibi bir sorunum olduğunun pek tabi farkındayım.-
hikayenin sonu ise fazlasıyla tahmin edilebilirdi.
bana fenalık geçirten bu iki karakterin hikayesini bu kadar sevmemin tek nedeni ise sabahhattin ali'nin güzel anlatımıydı.
"burası da en nihayet bir şehirdi. Sokakları biraz daha geniş, çok daha temiz, insanları daha sarışın bir şehir. Fakat ortada insanı hayretinden düşüp bayılmaya sevk edecek bir şey de yoktu. Benim hayalimdeki avrupa'nın nasıl bir şey olduğunu ve şimdi içinde yaşadığım şehrin buna nazaran ne noksanları bulunduğunu kendim de bilmiyordum... hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."
spoiler--
spoiler--
pek çok insanın aksine kitapta anlatılan aşkı klişe ve sıkıcı buldum.
maria puder; ilişkiler ve erkeklerle ilgili tespitleri şahane olmasına rağmen icraata gelince sıradan kadınlardan pek bir farklılık gösteremeyen, kafası karışık, ne yapmak istediği belli olmayan mıymıntı kadının tekiydi bana göre. ama ben en çok raif efendi'den nefret ettim. büyük aşkına kavuşamayan ve ömrü boyunca maria'yı sevmesine rağmen yine de başka biriyle evlenen; ancak iyi bir aile babası ve eş olmak için de çabalamayan, çocukları ile karısını kötü bir hayata mahkum eden raif efendinin zayıf karakteri sinir etti beni.
-kitap karakterlerini fazla ciddiye almak gibi bir sorunum olduğunun pek tabi farkındayım.-
hikayenin sonu ise fazlasıyla tahmin edilebilirdi.
bana fenalık geçirten bu iki karakterin hikayesini bu kadar sevmemin tek nedeni ise sabahhattin ali'nin güzel anlatımıydı.
"burası da en nihayet bir şehirdi. Sokakları biraz daha geniş, çok daha temiz, insanları daha sarışın bir şehir. Fakat ortada insanı hayretinden düşüp bayılmaya sevk edecek bir şey de yoktu. Benim hayalimdeki avrupa'nın nasıl bir şey olduğunu ve şimdi içinde yaşadığım şehrin buna nazaran ne noksanları bulunduğunu kendim de bilmiyordum... hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim."
spoiler--
çok etkileyici bir elif şafak romanı.
''kaç kitap okuyunca alim, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin oluyordu insan?"
''merak ediyorum arka bahçelerde sırlanmış sırlar, işlenmiş kabahatler, yarım kalmış satırlar kaydediliyor mu satır satır, kelime kelime? bilmek istiyorum bir mahremiyeti var mı insanoğlu-insan kızının, insan olmanın? ara sıra da olsa, gözlerden kaçabileceğimiz, görülmekten kurtulabileceğimiz gececil bir an, karanlık bir nokta kadid bir boşluk, belirsiz bir yırtık, ufacık bir çatlak, önemsiz bir kaçak... hani sanki, bit ısırmış, kene yapışmış, tırtıl kemirmiş, sülük emmiş, güve yemiş, gökten düşen üç elmanın birinden kurt çıkıvermiş kadar küçük, küçücük bir mahremiyet var mı bu seyirlik dünyada?''
''kaç kitap okuyunca alim, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin oluyordu insan?"
''merak ediyorum arka bahçelerde sırlanmış sırlar, işlenmiş kabahatler, yarım kalmış satırlar kaydediliyor mu satır satır, kelime kelime? bilmek istiyorum bir mahremiyeti var mı insanoğlu-insan kızının, insan olmanın? ara sıra da olsa, gözlerden kaçabileceğimiz, görülmekten kurtulabileceğimiz gececil bir an, karanlık bir nokta kadid bir boşluk, belirsiz bir yırtık, ufacık bir çatlak, önemsiz bir kaçak... hani sanki, bit ısırmış, kene yapışmış, tırtıl kemirmiş, sülük emmiş, güve yemiş, gökten düşen üç elmanın birinden kurt çıkıvermiş kadar küçük, küçücük bir mahremiyet var mı bu seyirlik dünyada?''
avustralyalı yazar patrick white'ın 1973 yılında nobel ödülü almış olan romanıdır.
avustralya'da çıkmış olduğu bir gezide hayatını kaybeden ludwig leichhardt adlı kaşifin hayatından esinlenerek yazılmıştır.
(vurgula: fazla) güzel bir kitaptır. yazarına defalarca hayran bıraktırır. okuduktan sonra uzun süre başka kitaplardan zevk alınamaz.
avustralya'da çıkmış olduğu bir gezide hayatını kaybeden ludwig leichhardt adlı kaşifin hayatından esinlenerek yazılmıştır.
(vurgula: fazla) güzel bir kitaptır. yazarına defalarca hayran bıraktırır. okuduktan sonra uzun süre başka kitaplardan zevk alınamaz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?