patis

son dakikaları oynanan hala 0-0 olan, bir gol beklediğimiz maç.

tazminatın söz konusu olduğu cümledir.

deplasman yasağının da kalkmasıyla birlikte gidilmesi gereken deplasmandır.

bankacı olma ihtimali %90 olan kadınlardır.

çantanın karmaşık olması ve çok görünür bir yere koymamak yeterli. [ybkz]swh[/ybkz] bir de stada girişlerin en yoğun olduğu anlarda girmek gerek tabi, vakit kaybetmemek için teeek tek bakılmıyor.

bordo>beyaz> siyah sıralaması yaptığım formalardır. en çok beyaz satılıyor ama bordo açık ara en güzeli bence.

çubuklu ve kadın olanından bir adet arayıp da bulamadığım formalardır. şampiyonluk senesinin forması eksik kalacak diye kahroluyorum. [ybkz]swh[/ybkz]

söylenmesi imkansız olan söz.

Beşiktaş yüz kere de yenilse kalkar yüzbirinci maça gideriz ama biri bizi yüz kere üzse ne olur düşünmek lazım.

hayatımın çizgi filmi, efsane anime.

bu yaşımda hala açıp açıp izlerim. ana karakteri usagi'ye doğuştan mı benziyorum yoksa izleye izleye karakteri mi benimsemişim bilmiyorum ama hala aşığıyım, çocuk ruh mod on. [ybkz]swh[/ybkz]

içindeki asiyi ne kadar törpülese de zaman zaman gün yüzüne çıkmasına engel olamayan futbolcu. gereksiz hareketleri var ama hala seviyoruz, takrar gelmesin gelmesin dedik geçen sene ama çok faydası oldu.

allah kitap aşkına kalıcı bir çözümünün bulunması gereken lanet durum.

bir sabah uyanıyorsun baş ağrısıyla, ne ilaç kesiyor ne uyku ne başka bir şey. o gün direkt çöp. çalışırken ortalıkta moron gibi dolanmak, hata üstüne hata yapmak cabası.

bir sorunu olduğu bariz olan taraftar grubu, biz.

bu konuda söyleyecek sözlerim var, ciddi yanlış düşünceler ve fikirler olduğunu düşünüyorum.

passolig ile başlayayım, kesinlikle beğendiğim istediğim bir sistem değil fakat protesto edelim maça gitmeyelim mantığını yanlış buluyorum. bu adamların amacı zaten tribünü öldürmekse, bağıracak delirecek taraftar maça gitmeyince olay amacına ulaşmış olmuyor mu? gideceksin maçına sistem saçma da olsa üzerine düşeni yapacaksın.
sonra da vay efendim maça sadece izlemek için gidiliyormuş, sen evinde oturursan başka ne olacaktı?

ikinci olarak da çarşı muhabbeti var. olayların detaylarını çok fazla bilmemekle birlikte kişisel durumların, sen ben muhabbetinin tribünü etkilediğini düşünüyorum. hani aslolan Beşiktaş'tı? olayın iç yüzü vodafone Arena'daki ilk derbide bir ara da olsa gs taraftarının sesinin daha yüksek çıkması durumuna değecek kadar büyük mü merak ediyorum, acilen organize bir tribün yapısı oluşmalı. bir taraf ayrı diğer taraf ayrı beste söylüyor. herkes bağırmak istiyor ama ne gaza getiren var ne organize eden var. stad sadece kapalı'nın bir kısmından ibaret değil nihayetinde.

son olarak stadın taşları duvarları değişince bir anda sihir yapılmış gibi değişmedi tribün sonuçta, bir sebebi bir kaynağı var ve bunların üzerine gidilmeli, diye düşünüyorum.

kendisine büyük sempati duyduğum forvetimiz. büyük bir yıldız olmasa da sevgisini, çabasını görmek güzel ve inancıyla birlikte katkısının büyük olacağını düşünüyorum.

son birkaç yılımın İstanbul dışında geçmesinden olsa gerek kendisine alışamadığım toplu taşıma aracı. nasıl oluyor da tam kapının ağzında bekleyen kişiyken saniyeler içinde ayakta kalan kişi oluyorum aklım almıyor, insanlar çıldırmış olmalı.

senelerce yaptığın bilimum eylem çıkar çatışmasına girince rahatlıkla kullanabileceğin ve çoğunluğun da inanacağı bahane.

elden ele aktarılması, paylaşımlarının rt edilmesi gereken hesap. hem sözlüğe katkısı olacaktır hem de twitter sağlam bir Beşiktaş hesabı kazanmış olacaktır.

bugün itibariyle yine 3 civarlarında gezen para birimi.

kesinlikle beğenmediğim kaleci.

tamam tolga kötü, hata yapıyor bunu hep söylüyoruz ama fabri sanki taraftarın büyük kaleci isteğini geçiştirmek için alınmış gibi duruyor. al tolgayı vur fabri'ye durumuyla karşı karşıya olduğumuzu düşünmekle birlikte yanılmayı umuyorum.

bu sene gelmeyendir.

telefonu ciddi riske sokabilecek eylem. kaldı ki gerçekten kamerayla, ayarıyla uğraşılırken heyecandan olunuyor.