ozdemirozdemir

toplumumuz melankoli eğilimli olduğunun göstergesi olan şarkıdır,ha güzel midir?güzeldir.

karşısındaki kişiyi bir şekilde yermeye,onun bir şekilde canını acıtmaya karşı duyulan isteğin neticesi söylenen sözlerdendir,şaka da olabilir,olmayadabilir...

çocukken içinde bulunduğum tip,hoş şuanda da battal gazi olduğum söylenemez ama beni farklı bir yere getirdiğine inandığım öğedir yinede...sakin kalmayı,üzerinde düşünmeyi,mantıklı davranmayı,intikam alınacaksa da bunun en zayıf anda değil güçlenip yapılması gerektiği öğretmiştir bana nitekim...

küçükken bir arkadaşımla evde takılırken(cinsel çıkarımlar yapmazsınız umarım,baya küçükken) arkadaşın bana "olum lan özdi,hadi dışarı çıkıp top oynayalım lan,hadi lan" demesi üzerine babam içeri gelip "olum sana lan diyen insanlarla arkadaş olma" demişti...yıllar sonra babamla tartışırken bana küfretmesi üzerine "baba lüften küfretme neden küfrediyorsun" dememin üzerine "ne olacak laaaaıınnn" cevabını almıştım,hafızamda "lan" kavramını oluşturup yıllar sonrada kural getirmiş şahsiyettir babam...

---------------spoiler---------------
"lan" diyenle arkadaş olunmaz.
baba "lan" derse haklıdır.
---------------spoiler---------------

bir zamanlar zeki müren'e hitap edilirdi böyle,paşam diye...doğrusu hem sanat güneşiydi,hem paşaydı hem de türkiye de kimsenin hala cesaret edemediği bir tarzın tek mümessiliydi,çok güzel sesi vardı be...

bakmakla;görmek arasındaki farkın tavan yaptığı andır.bakarsınız;ve o yönde giderek uzaklaşan biri vardır ama gördüğünüz "biri" değildir.belki anılardır,belki umutlardır,belkide şimdi hissettiğindir...ama "hayat bu" diyebilmek lazım bazen,hani bir şarkı var ya "sil baştan başlamak gerek bazen,hayatı sıfırlamak" diye başlayıp devam eden,işte öyle birşey...

sürekli etraftakiler tarafından "pohpohlanmaya" alışmış bünyenin kabul edemediği,belki bütün gün kontrolünde olduğu egonun vicdanıyla yüzleşmesinden korkan,çekinen kişinin benimseyemediği hatta isminden bile çekindiği "sıradanlıktır".evet sıradanlıktır çünkü bizler dünyaya oldukça özgür gönderilmedik,bir fizik ve görselliğin içine ruhumuz hapis durumda...ne kadar zorlarsan da "yalnızlık" kavramını bozabilecek birşey yapamazsın,örneğin birinin ruhuna dokunamazsın,biri gibi hissedemezsin işte aslında bu yüzden de yalnızsın.alış;korkma,seni incitmeyecektir...sadeliğin doruklarında kalmak için imkan verecektir hatta...üzerinde "elbiselerin" kalmayacaktır,artık gerçek "sen" olmuşsundur,mükkemmelliğe erişmişsindir.yalnızlık deyince aklına bir köşede sinip ağlayan bir çocuk gelmesin,çünkü o yanlız değildir!asıl yalnız olan sensindir ona bakıp acırken,o kendi için birşeyler hissedebiliyorken sen acıma duygusuyla onu hep hatırlarsın,unutamazsın...

edit:yalnızlık için bu kadar şey söylüyorken doğru yazamamam çok şaşırtıcı,düzelttim.

ortada "aşk" kavramının değiştirilmesi ile çıkan bir durum söz konusudur.platonik aşk bir görüntüye ve isme aşık olup,tapma hali diye açıklanabilir.ilk evresi cesaretsizliktir;bu dönem boyunca kişi sevdiceğe söyleyemez bir türlü hislerini.ikinci evre hayal etmektir;kişi sevdiceği sürekli hayal eder,düşünür.eğer o yanında olsa yapabileceği,yaşayabileceği,hissedebileceği şeyleri düşler.son evre tanrılaştırma;kişinin sevdiceğini olduğundan çok farklı yaşamasıdır,bir nevi şizofren virajıdır.bu dönemde kişi artık konuşmak dahi istemez,sebebi hayallerindeki kişiyle somut gerçekliğin çelişkisinde yatar.kişi sevdiceğini birkaç ay görmezse(ki dayanamayacağını söylerler,ama kesinlikle çok kolay dayanılacaktır)tekrar normale dönecektir,onun için yaptığı şey eliyle duman yakalamaktan farksız olacaktır.ama bu tür bünyeler yine birinden hoşlandığında aynı şeyleri yaşayabilme oranlarına sahiptir.bu oran düşük olsa da(%30) hayatları için hisler ilk titreştiği anda gereğini yapmalıdırlar.

bu tarz anlarda denize fazla anlam yüklememek lazım sevgili sözlük.denizin güzel olması için illaki üzerine şiir okunması,güzel söz söylenmesi,sevgili düşünmeleri gerekmemektedir.denizi sadece doğanın ahengi olarak görmeli;öyle sevmeli...bakılan ister sahil olsun küçük botların kalkışlarını izle ve dinle;ister uçsuz bucaksız bir noktası olsun denizin;ufukla birleştiği hep güzeldir.bazı güzel şeylerin artı yakıştırmaya,saygıya,güzelliğe ihtiyacı yoktur,güzel olan hep güzeldir.

herhangi birşeyi çektiği zamandır;örneğin yanlış yere parketmiş arabaları çekenlerede çekici denir.
(bkz: bakış açısı)

kadın-erkek ayırımının karşıtı olanların söylediği cümledir,nitekim kadın-erkek farketmez insan olsun anlayışı benimde benimsediğim anlayıştır.

not:gördüğüm yorumlardan sonra bu başlığın bu kadar cinsel çağrışım yapması beni tedirgin ettiği için bu yazdıklarımın humanizm boyutunda olduğunu tekrar vurgulamak istedim.

türkiye de olsa orayı yıkarlar,bakın yıkmak demiyorum yıkamak diyorum...

eksiden sonra gelen düzenleme: bunu eksileyenin ellerinden öpüyorum, über dandik bir entry yazarak, sözlük kalitesini düşürmüşüm.

bir baskı sonucu olabileceği gibi sonucu baskı olması planlanıyor olabilinen olaydır.doğru ve dozunda olduğu sürece sadece karşıt görüş olarak isimlendirilir yinede azmamak lazım...

ilginç hayalgücümü kamçılayıp yırtılma sahnesini senelerce hayal ettiğim olaydır.tamam çok film izliyorum...

"en dumur edici olaydır hatta olaydan bir dumurla kurtulanlar şanslı sayabilirler kendilerini zira ava giderken avlanmak diye birşey var" diye düşündüm şimdi...

insanların birbirine söylemekte çok zorlandığı kelimedir.haa birde ferhan şensoy filmidir,yarılmışımdır...

---------------alıntı---------------
"hayattan değişmesini beklerseniz bilin bakalım hayat ne yapar?Oda bekler...Kimse ayaklarınıza kadar gelip size çoşkulu ve muhteşem bir hayat sunmaz"
---------------alıntı---------------
not:sanıyorum dr.suess tarafından söylenmiş sözlerdir,haklıdır.
not2:test edildi onaylandı.

yanındaki şahısa "odun,anlayışsız,öküz" demesiyle aynı derece hakaret etmesidir.belliki şahıs veya şahıslar son derece odunca davranmış ve kahramanımız sıkılmıştır.

bir zamanlar gidip gitmeyeceğine karar vermesi sınav puanımı etkileyen karakterin öyküsü...

kendisi hem beşiktaşlı olmasının yanında birde babamdır.