ozdemirozdemir

olay, baştan, abartıdan ibarettir. içinde bulunduğumuz dönemde insanlar birbirlerini sadece sevmekle kalmayıp, üstüne birbirlerine sahip de olmak istiyorlar. sürekli telefonlaşmalar, mesajlaşmalar ve rapor vermeler yani kısaca kontrol etme-edilme olayı başlıyor.

aslında olayın temeli güven eksikliğidir. her an "aldatılır mıyım?" korkusunu içimize işlemiş türk filmlerine bir selam çakmak istiyorum.

bu arada, fol balıkları çok yanlız abi yeeeaaa...

ekleme;
birde bu olan bana; (b: bira içtikten sonraki bir daha içmeyeceğim muhabbeti)ni çağrıştırdı.

bir zamanlar pazarlardan kırtasiyelere, tüm dükkanlarda satılan, çocukluğumuzda kendimizi 'araba tamircisi' sanmamıza neden olan, radyo kontrollü basit devre, iki adet dandik motor ve basit birkaç parça plastikten oluşan alettir.

bu aralar rc helikopter ve uçaklara sardığımdan pek ilgilenmiyordum. az evvel youtube da gördüğüm bir video ile şok oldum diyebilirim sözlük... meğer neler yapılabiliyormuş bu meretle yahu...


http://tinyurl.com/kqnlwd

bir diğer yöntem de; pili bir cezve içerisinde kaynatmak(mış). ilk okuldayken az pil kaynatmadım bu saçma şeyin doğru olup olmadığı ile ilgili, sonra anladım ki; o kadar uğraşacağına yeni pil alsam zamandan çok fazla tasarruf ediyormuşum.

benim uzaktan kumandalı arabalara pil konusunda sponsor olup, zengin olan bakkallara selamlar olsun.

yetenek ve zeka isteyen bir oyundur. "en nihayetinde tıklıyon abi" düşüncesinde olanlar hiç başlamasın derim. ayrıca çok da zaman kaybettirir sözlük, bir bakarsın saate "anaaa 3 olmuş, yarın nasıl kalkıcam" dersin sonra aklına gelir "lan adam yarım saate saldırır, askerleri kaçırıp; hammadde bırakmamak için biraz daha orutayım ya,battı balık yan gider" diye düşünür ve saldıracak adama uzunca bir süre küfür edersin. oyunda genel tercihim ve tavsiyem romalılardır, tamam başlarda yavaş gelişir ve cermenlere yağma olabilme ihtimali yüksektir ama bir geliştiği zaman milyon phalanax'ı olan galyalıyı yerde süründürmeyi de iyi bilir.

diyeceğim o ki sözlük, aman diyeyim;başlamayınız,başlatmayınız.

bugün doğum günü olan yazar;

nice yıllara kartalım.

bu gece gitar gecesi yapacak olan programdır. sabah 6-7'ye kadar izlemek istiyorum gerçekten. müzikle alakası olan herkes izlemeli ve ankete katılmalı.

www.kingoanket.com

11 fenerliye kafa tutabilen adamdır.

http://tinyurl.com/87nv7df

ihtilal kelimesi içinde bir "ilericilik" barındırdığından gerçekleşmemiş bir hadisedir. 1960 bir ihtilaldir;millet, geleceği katleden bir takım gericiden kurtulmuştur örneğin.

(bkz: 1980 darbesi)

son zamanlarda "diktatör" sanılan liderdir. kasıt edilen olaylar bir zorunluluktan öte bir "ideal" olduğundan dolayı yanıldıkları da aşikardır.

manzara olarak birşeyler dikte ediliyor gibi gözükse de,tek-parti rejiminin,o dönem için bir çok talihsizlikten koruduğu da ortadadır. bahsedilen tek-parti mantığının oluşumunda ki düşünce,diğer ülkelerde ki partilerin belirli bir sınıfı temsil ettiği üzerinedir. o dönem ki chp,sınıfsız bir toplum olduğumuz görüşünde mutabık olduklarından,o anlık plüralist bir yaklaşımın gereksiz ve hatta tehlikeli olduğu-olabileceği düşüncesi ile uzun bir süre varlıklarını bu şekilde devam ettirmişlerdir.

cumhuriyet zaten bir takım "gerici" muhalefet eşliğinde,amiyane tabiri ile "zorla" gerçekleştirilmiş bir devrim olduğu ve ilan edildikten sonra dahi birçok saldırı ile karşı karşıya olduğundan,o zamanın hükumeti bir takım önemler almak zorunda kalmışlardır. işin diktatörlük kısmı da buradan meydana gelmektedir. oysa yapılan tüm değişimler, tamamı ile halk içindir. bu konuda Atatürk'ün Fahri Bey'e söylediği "Bugünkü manzaramız aşağı yukarı bir dictature manzarasıdır. Vakıa bir meclis vardır. Fakat dahilde ve hariçte bize diktatör nazarıyla bakıyorlar. Halbuki ben Cumhuriyeti şahsî menfaatlerim için yapmadım. Hepimiz fâniyiz. Ben öldükten sonra arkamda kalacak müessese bir istibdat müessesesidir. Ben ise millete miras olarak bir istibdat müessesesi bırakmak ve tarihe o suretle geçmek istemiyorum." sözleri birçok yönden bu dönemin zorunluluklarını gösteriyordur.

uzun yıllardır;atatürkçüyüz,kemalistiz diye düşünmemize rağmen,yaptıklarımız onun kurduğu cumhuriyet rejimine saldırı niteliğindedir. senelerdir süre gelen sağ-sol tartışması,din suistimali gibi birçok olgu da bunların kanıtıdır.

yapmamız gerekenin, cumhuriyet'e sahip çıkmak olduğunu anladığımız zaman çok geç olmaması arzusu ile...

not: bu arada eğer lider nasıldır?nedir?kimdir? gibi düşünceleri merak ediyor,ve şu dönemdeki para sahiplerine lider diyebiliyorsak,atatürk'ün kendi sesini, duyabileceğimiz,duruşunu görebileceğimiz şu videoyuda paylaşmak isterim;http://tinyurl.com/7aetrtk

türk filmlerine ve karakterlerine örnek ve kaynak olmaktan çok fazlası olmuş mizahçıdır. video bakınırken şöyle bir videosunu gördüm ve çok güldüm;http://tinyurl.com/6q9l64w
sonra tanıdık geldi bu video,biraz daha düşündüm ve hatırladım,bu kemal sunalın oynadığı ve çocukken bizi çok güldürmüş bir filmdi. ismini hala hatırlayamıyorum ancak sahnenin birebir olduğuna emin gibiyim...

ekleme: işte buldum;http://tinyurl.com/7wctebv
türk sinemasının yani sinemamızın gelişememe sebebi bu olsa gerek. yıllarca delicesine güldüğümüz 'şaban' da taklitmiş meğer...

ekleme 2:söylenmemiş olması üzücü,80 civarı bir yaşta sir ünvanı verilmiştir.

ekleme 3:şu an izlediğim city lights filmi,türkiyede geçe şaban kurbanı olmuştur.

bizim 8-0 yenilgimizin üzerine,akılları sıra bizimle alay etmeye çalışan kepazeler için söylenen sözdür.
bakınız kanıt;http://tinyurl.com/6s5bfmh

ayrıca;
google fenerbahçe yazdığınızda karşınıza çıkan uyarı cümlesidir.

did you mean "sikerim böyle fenerbahçeyi"?

'ekşisözlük copyright' bir durum oluşturan olaydır. eyvallah gündem takip ediyoruz yanlız başka sözlüklerden -tabirimi affedin- başlık aşırmak çok hoş değil sanki.

iktisat kavramları açısından;
bir tüketicinin,almak istediği hizmet veya ürün için ödemeye hazır olduğu daha doğrusu ödemek istediği miktar ile ödediği miktar arasındaki farkı temsil eden kavramdır. 'fayda' olarak da geçen bu kavram,kâr durumlarını özetler.

örneğin;bir kozmetik ürünü için 30 tl si olan bir kadının,15 tl ye istediği ürünü elde etmesiyle 15 tl rant elde etti deriz.

şu ara yeniden sarıp çeşitli parçaların notalarını çıkarttığım doodledır.

---------------ayırıcı---------------
metallica - one intro;
d j d g
d j d g
d j d g
a j a g
k

yeni bestemiz - doğuştan aşığız siyah beyaz'a

j k j j h g g h h g f
h j h h g f f g g f d

j k j j h g g h h g f
h j h h g f f g g f d

kayıt;http://tinyurl.com/85h7bm2

metallica - fade to black intro

d j k j d j g j
a j k j a j g j

d j k j d j g j
(Lş) bu kısımdan tam emin olmamakla birlikte,akor şeklinde basılmalı

---------------ayırıcı---------------

hesabı açmadan evvel 'face açarsan kavga ederiz' diye kavga etmiş sevgililerdir. madem güvenmiyorsun neden 'sevgilim' diyorsun diye sorabilirim her birine tek tek. nitekim bu işin temeli güven ve saygıdır;onda da başarılı olamıyorsanız zaten daha fazla zorlamayın kendinizi. şunu biliyorum;gerçek sevgi kesinlikle saygıyı ve güveni getirir ancak 'boş durmayayım işte' takılmak psikolojik olarak her iki tarafa da zarar verecektir.

dikkat:bu tavsiyeler bütün gününü evde oturup,düşünerek geçiren bir insan tarafından verilmiştir. pratikte farklılaşabilir.

aşağı-yukarı tüm kartal sözlük yazarlarının bloglarıdır.
şu ara inekleşip sosyoloji çalışma aşkımı depreştirmemiş olsaydım hepsini takip edebilirdim. özellikle simsiyah'ın blogu heyecanlı olabiliyor,bütün gün evde oturan bir insan için.

rakibe karşı mourinho çirkefliği ile yaklaşabilen,tam bir teknik adam yeteneklerine sahip olan yazardır. sadece pes oynarken bile rakibi,"abi rakip zayıf ya","ooo rahat oynayın","abi nasıl olsa zayıflar şov yapalım" gibi nidalarla çıldırdıp defalarca maç kurtarmışlığı vardır.

ha bide unutmadan,çılgın bebek poyrazın babasıdır.

doğum gününü kutlamak istediğim yazar. nice mutlu yıllara kardeşim.

yeni kartalımızdır, klavyene kuvvet ile başlayıp hoşgeldin ile bitiriyorum.

yazar karşılama komitesi;bir bağcılar combo polisiyesi.

sanırım,yanlış okunan bir başlıktır.
"her (b: baş) (b: ağrılı) erkeğin arkasında bir kadın vardır"