şanssızlık. deli gibi istersin de, ulaşmak için dünyanın ters dönmesi bile yetmeyen durumlar olur ya, öyle şanssızlık.
ardından dünyanın sepya görünmeye başlandığı olay. topu bahçeden 'kurtarmak' için uğraşılan anlarda, ciddi dörtlü akorlar, korku dolu armoniler falan duyulur.
(bkz: tosun paşa)
yakın zamanda angry oil isminde android oyunu çıkacaktır.
bir gökdelenden atlamak, tam asfalta çapacakken kamyon tarafından darbe almak ardından uçtuğun denizde köpek balığı tarafından ısırılmak, tek bacağını kaybedip kurtulacağın hastaneye götürülmek, çıkışta yerdeki muz kabuğuna bakıp koltuk değneğinin -yanlışlıkla- üstüne oturmakla olandır.
kendimi ondokuzuncu yüzyıl trenlerinin birinin rayına bağlayarak gerçekleştireceğim eylem. ilk buharlılar en güzelleridir.
-akşam altıdan sonra yemek yeme.
aslında normal karşılanabilirdi, ancak akşam saat dokuzda yemek yaptığı için mümkün değil.
aslında normal karşılanabilirdi, ancak akşam saat dokuzda yemek yaptığı için mümkün değil.
dünyanın en zeki insanı gibi hissediyorken, gelip aptala çevirmesi. kastım, gösterip elletmemesi değil; zekasıyla heyecanlandırması.
kendi sesini duydukça sesi yükselen beşiktaş taraftarı klasiğidir. aynı tribünde olduğu gibi... ben entry yazıp siyah diyorum, sen artı verip beyaz diyorsun. sonra entryler artılar havada uçuyor, lay lay lay lay lay lay......
(bkz: fetişizm)
en yakınında olmasına rağmen çok zaman sonra farkedilecek gerçektir. "dostum değil, kardeşimsin" diyenlere aldanmaktır. canı sıkıldığında nargile için hesap arkadaşı arayan insanları sevmektir. saflıktır.
bak çocuk, anlamayanlarla karşılaşacaksın; felsefeni, siyah-beyazı, aşkını... anlatmak için uğraşma, uğraşacaksın biliyorum ama uğraşma; anlasalar beşiktaşlı olurlardı.
telefona kızıp sevgiliyi duvara fırlatmak gibidir. bu terslikte bir iş vardır.
yetmişsekiz milyon kere kargo bıraktığı adresi hala bulamayabilen garip şirket.
şart olmayan eylemdir. o cinsellik anında seni kırk dakika uğraştırmayacak, hareketlerinle senkronize bir stil geliştir daha iyi. artistlik yapacağım diye zora sokma kendini.
çok şey bilmeye başlamakla olan durum. konusu ne olursa olsun, çok şey bilmeye başladığın an, bilginin muğlaklığı şaşırtacak derecede azaltıyor öz güveni. zaten postmodern dünyanın gerekliliğidir; doğru ancak belirli şartlar altında kesindir, geri kalan zamanda doğru bile denemez.
siyaseti bırakacağı söylentileri dolaşan temsilci. ha bırakırlar mı? no, they arınç.
biraz pokır biraz fakır feys olmak demektir. saman altından su yürütmektir.
çocuk doğana kadar sıradışı isteklere maruz kalacağının, doğunca bol miktarda boklu bez değiştirileceğinin, hayatının merkezinin -sarsıcı şekilde- değişeceğinin öğrenildiği an.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?