zombi hikayelerinden hoşlananlara şiddetle tavsiye edilecek bir oyun. sırf bu oyun için bile "bişey steyşın" alınır bence.
yüzyıllardır ortalıkta görünmeyen yazar. welcome home bro!
bir nevi, pluto'ya (tdk'ca plüton'a) sahip çıkma ve onu unutmadığımızı gösterme serüveni.[ybkz]swh[/ybkz] ilgiyle izliyoruz; tıpkı 12 kasım 2014 philae'nin 67p'ye inişi gibi.
bir ekşi sözlük yazarı.
diğerlerinden ne farkı olduğunu, entry'lerini okuyunca hemen anlıyorsunuz zaten. güzel anlatan, anlattıklarını çok sıkı temeller üzerine kuran bu arkadaşın yazdıklarını kesinlikle ama kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
diğerlerinden ne farkı olduğunu, entry'lerini okuyunca hemen anlıyorsunuz zaten. güzel anlatan, anlattıklarını çok sıkı temeller üzerine kuran bu arkadaşın yazdıklarını kesinlikle ama kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.
meraklısına gelinen nokta;
http://www.kozmikanafor.com/2015/07/yepyeni-pluto/
http://www.kozmikanafor.com/2015/07/yepyeni-pluto/
(bkz: alevli futbol topu)
beşiktaş'a gelmesi maalesef isabetli olmayan futbolcu. iyi ve kaliteli olduğunu tabi ki kabul ediyorum ama türk ligi'nde beşiktaş formasıyla kasap türk defanslarına ve tetikçi hakemlere meze olacak. tabi öte yandan bu transferi galatasaray yapmış olsaydı çok tadım kaçardı. çünkü bu adamı anca faullerle durdurursun. e galatasaray'da oynayan oyuncuların bazen yere düşmelerine bile gerek kalmıyor faul kazanmak için. dolayısıyla orada oynardı ama beşiktaş? bence bu aşı tutmaz.
edit: aşı tutmuş evet ama önemli bir nokta var burada. gomez bir şekilde o faullerden kurtarmış kendini. bunda da kimse kusura bakmasın ama euro 2016 gazının önemli etkisi var. beni bu denli takip eden fanlarımın futboldan bu denli bihaber olması beni üzer açıkçası. bir ara hızlandırılmış bir kurs düşünelim olmadı.[ybkz]swh[/ybkz]
edit: aşı tutmuş evet ama önemli bir nokta var burada. gomez bir şekilde o faullerden kurtarmış kendini. bunda da kimse kusura bakmasın ama euro 2016 gazının önemli etkisi var. beni bu denli takip eden fanlarımın futboldan bu denli bihaber olması beni üzer açıkçası. bir ara hızlandırılmış bir kurs düşünelim olmadı.[ybkz]swh[/ybkz]
(bkz: vay ibre vay)
(bkz: dnipro)
ukrayna futbolunun yükselen değeri olan kulüp. renkleri mavi-beyaz olup maçlarını (vurgula: dnipro arena)'da oynamaktadır.
tomas jun için yapılmış olanı, bu videoların ne kadar sağlıklı olduğu konusunda gayet iyi bir fikir vermektedir.
douglaslar'ın dnipro'da oynayanıdır. bana göre diğer douglas'tan[ybkz]swh[/ybkz] bir gömlek daha üstündür. ama gönülde yatan bambaşka bir isimdir, ne yalan söyleyeyim;
(bkz: luiz rhodolfo)
(bkz: luiz rhodolfo)
çokça sorgulanan fakat gün geçtikçe daha da keskinleşen durum. fanatizm, bin bir musibeti beraberinde getirmesine rağmen egemenlerin en sevdiği yönetim enstrümanlarından biridir.
yaygın görüşün aksine şunu savunuyorum; toplumun afyonu futbol değil, fanatizmdir. toplum kendi içinde birbiriyle fanatikliğini yarıştırdığı müddetçe bu böyle olmaya devam edecektir.
peki ben de bu tanıma yakın biri olarak bu işin neresindeyim? yemin olsun bunu çok sık sorguluyorum ben de. bu nedenle "sarıfobik" olmamaya, herkesin kendi rengine saygılı davranmaya çalışıyorum ama geliştirmem gereken çok şey var hala.
yaygın görüşün aksine şunu savunuyorum; toplumun afyonu futbol değil, fanatizmdir. toplum kendi içinde birbiriyle fanatikliğini yarıştırdığı müddetçe bu böyle olmaya devam edecektir.
peki ben de bu tanıma yakın biri olarak bu işin neresindeyim? yemin olsun bunu çok sık sorguluyorum ben de. bu nedenle "sarıfobik" olmamaya, herkesin kendi rengine saygılı davranmaya çalışıyorum ama geliştirmem gereken çok şey var hala.
her zaman belirttiğimiz üzere, kullanılması sözlüğün menfaatine olan butondur. yazarların bu konuda birbirlerine gönül koymaması gerekmektedir. zira;
#365498
#365498
artık futbolunun sonbaharına gelmiş futbolcu. zamanında forza'da ne çok savunmuştum kendisini. kendi değerlerimizi kendi elimizle çöpe atıyoruz diyordum eleştirildiği zaman. ancak sevgili q7'miz 2 şubat 2012 beşiktaş mersin idmanyurdu maçında öyle bir kapak verdi ki bana, 3 yıldır kendime gelemedim.
sonra güzel de kurtulduk aslında birkaç saçmasapan aksiyonu saymazsak.[ybkz]swh[/ybkz] ahmet nur çebi haber yaptırmıştı mesela tesislerde çalışanların üstüne işiyormuş diye. yani tam bir aziz nesin hikayesine dönüşmüştü "kuvarejma" hadisesi beşiktaş'ta. şimdi neredeyse 3 yıl sonra sanki tesislerde uluorta milletin üstüne işeyen (!) o değilmiş gibi aynı yönetim tarafından geri getiriliyor. öyle oyuncular vardır ki, -zeki önder özen'in savunduğu gibi- takım içinde çimento görevi görür. bazen çok büyük faydalar veremese de takım içindeki bağları sağlam tutarak başka bir açıdan hizmet verir. ama öbür taraftan öyle futbolcular vardır ki, gezegen üstü yeteneklere sahip olmasına rağmen sizi ne zaman ortada bırakacağını kestiremezsiniz. 22 eylül 2011 bursaspor beşiktaş maçında da atıldı paşam. hugo almeida yoktu zaten. manuel fernandes ve simao sabrosa da oyundan alındılar ve beşiktaş, portekizlilerin çetesi tam anlamıyla saha dışında kaldığı an top oynamaya başladı. sonuçta maç son dakikalarda gelen iki golle çevrildi ve maçın sonunda tomas sivok, o ders alınası cümleleri sarf etti: "bugünkü maçta ne zaman takım oyunu oynamaya başladık, o zaman işler iyiye gitmeye başladı. bugün biz sahadaki arkadaşlarımla bireysel yeteneğin her şey olmadığını ispatlamış olduk."
bunu saha içindeki tomas sivok görmüştü ama saha dışındakiler bir türlü ders almak bilmediler. göreve geldiğinde yönetim tarafından deklare edilen ve bugünlere kadar esasında hakkıyla uygulanan takım dengelerini bozmama, karakterli ve takıma yaraşır niteliklerde futbolcular transfer etme prensipleri, hepimizin hoşuna giden "önce takım oyunu" mentalitesi 3-4 günlük bir süreçte sanki daha önce hiç var olmamışcasına çöpe atılıyor şimdi bir anda.
benim bu noktada taraftara diyecek hiçbir şeyim yok. taraftar istemekte özgür ama yönetimin böyle bir özgürlüğü yok. fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi, girdiği karakter sınavlarından birini daha böylelikle kaybederken quaresma transferi, kulüp menfaatleri için değil şahsi menfaatler için yapılan bir transfer olarak tarihe geçecektir. bunu ne quaresma'nın attığı goller değiştirebilecektir ne de başka herhangi bir şey.
sonra güzel de kurtulduk aslında birkaç saçmasapan aksiyonu saymazsak.[ybkz]swh[/ybkz] ahmet nur çebi haber yaptırmıştı mesela tesislerde çalışanların üstüne işiyormuş diye. yani tam bir aziz nesin hikayesine dönüşmüştü "kuvarejma" hadisesi beşiktaş'ta. şimdi neredeyse 3 yıl sonra sanki tesislerde uluorta milletin üstüne işeyen (!) o değilmiş gibi aynı yönetim tarafından geri getiriliyor. öyle oyuncular vardır ki, -zeki önder özen'in savunduğu gibi- takım içinde çimento görevi görür. bazen çok büyük faydalar veremese de takım içindeki bağları sağlam tutarak başka bir açıdan hizmet verir. ama öbür taraftan öyle futbolcular vardır ki, gezegen üstü yeteneklere sahip olmasına rağmen sizi ne zaman ortada bırakacağını kestiremezsiniz. 22 eylül 2011 bursaspor beşiktaş maçında da atıldı paşam. hugo almeida yoktu zaten. manuel fernandes ve simao sabrosa da oyundan alındılar ve beşiktaş, portekizlilerin çetesi tam anlamıyla saha dışında kaldığı an top oynamaya başladı. sonuçta maç son dakikalarda gelen iki golle çevrildi ve maçın sonunda tomas sivok, o ders alınası cümleleri sarf etti: "bugünkü maçta ne zaman takım oyunu oynamaya başladık, o zaman işler iyiye gitmeye başladı. bugün biz sahadaki arkadaşlarımla bireysel yeteneğin her şey olmadığını ispatlamış olduk."
bunu saha içindeki tomas sivok görmüştü ama saha dışındakiler bir türlü ders almak bilmediler. göreve geldiğinde yönetim tarafından deklare edilen ve bugünlere kadar esasında hakkıyla uygulanan takım dengelerini bozmama, karakterli ve takıma yaraşır niteliklerde futbolcular transfer etme prensipleri, hepimizin hoşuna giden "önce takım oyunu" mentalitesi 3-4 günlük bir süreçte sanki daha önce hiç var olmamışcasına çöpe atılıyor şimdi bir anda.
benim bu noktada taraftara diyecek hiçbir şeyim yok. taraftar istemekte özgür ama yönetimin böyle bir özgürlüğü yok. fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi, girdiği karakter sınavlarından birini daha böylelikle kaybederken quaresma transferi, kulüp menfaatleri için değil şahsi menfaatler için yapılan bir transfer olarak tarihe geçecektir. bunu ne quaresma'nın attığı goller değiştirebilecektir ne de başka herhangi bir şey.
kapıdaki köpek kadar bile değeri yoktur. kulübün değerini ve itibarını düşüren adamların başında gelmektedir. şimdi de beşiktaş'a yamanmak için fırsat kollamaktadır.
bazı şeyler bu kadar kolay olmamalı.
bazı şeyler bu kadar kolay olmamalı.
bir haber sitesinde 3 milyon pound gibi bir bonservis bedeli gördüm kendisiyle ilgili telaffuz edilen. yani tamam türk liginde iş yapabileceğini düşünüyorum ama bu para n'doye için çok fazla. bu haliyle beşiktaş için çok yanlış bir adım olur. gözünü seveyim, piyasa forvet kaynıyor. n'doye'ye 3 milyon pound verene kadar kimleri kimleri getirirsin.
beşiktaş'ın savunma ortasında yaşaması muhtemel sıkıntı, kendisi sayesinde çözülecektir. douglas franco teixeira veya douglas silva bacelar doğru adamlar değildir.
1951 senesinde nobel fizik ödülü almış britanyalı fizikçi. albert einstein, "e=mc2"nin sir cockcroft tarafından daha önce bulunduğunu fakat formülize edilemediğini belirtmiştir.
(bkz: öksüz başlık sevmeyen birkaç iyi adam)
(bkz: öksüz başlık sevmeyen birkaç iyi adam)
(bkz: douglas ferreira)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?