confessions

newcastle

2. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 5452
  2. takipçi 1
  3. puan 123764

oyunbozan

newcastle
sırf zamanında babası bana emanet ettiği için bir süre idare ettiğim ama artık işi iyiden iyiye saygısızlığa vardıran ensesi kalın.

daha dün beleştepe'de maç izlerken, bugün vip'de olmayı kaldıramadığını düşünüyorum. 70 milyon takip ediyor burayı, biraz semtinin adamı ol!

emre özkan

newcastle
3 mart 2013 beşiktaş fenerbahçe maçında belki de hiç beklemediği bir anda oyuna girdi ve bana göre gayet derli toplu bir oyun sergiledi.

gayet güçlü, mücadelelerde ayakta kalıyor, yerini kaybetmiyor. bu çocuğun gönderilmek istenmesine hala bir anlam veremiyorum ve tahminim yine de sezon sonunda ya kiralanacak ya da satılacak. ismail'in önümüzdeki sezonun devre arası kampına yetiştirlmeye çalışılmasından bahsediliyor, biliyorum ama yaz transfer sezonunun gaz seviyesine bağlı olarak bir de sol bek alınırsa açıkçası hiç şaşırmam, çok üzülürüm.

olcay şahan

newcastle
3 mart 2013 beşiktaş fenerbahçe maçının altın dokunuşunu yapmış futbolcumuz.

ancak şunu söylemek gerekir ki, haklı kahramanımız olcay şahan dün gol dışında sahada resmen gezindi. ben bu çocuğu bütün bir sezon kendimce savundum. ağzı beş karış spor yazarları olcay için "işte maksimum bu kadar" diye rahatça atıp tutarken, o kanatta kulelejmaları izlemeye alışkın taraftarımız bile top olcay'a geldiğinde küfür musluklarını rahatlıkla açabiliyorken bir avuç insandık olcay'ın takıma kattıklarından konuşmayı seven. ama dün[ybkz]swh[/ybkz] sahada tel tel döküldü olcay, bu sezon 2 ya da 3. kez. ne gökhan'a doğru dürüst yardım etti, ne fernandes'i rahatlattı, ne niang'a uyum sağlayabildi. dünkü sıkıntısı tamamen mental idi bu arada, bunu da söyleyeyim. yani mesela gol pozisyonunda eğer topu kontrol etme şansı olsaydı trabzon maçındaki gibi, bambaşka şeyler konuşuyor olacaktık bugün. şükürler olsun ki tek ve mecburi bir dokunuşla attı bu sefer. bu hem kendisine çok iyi geldi hem takıma hem taraftara.

aferin be olcay. kötü oynasan da son atakta bile oyunun içinde olduğunu bilmek güzel.

3 mart 2013 beşiktaş fenerbahçe maçı

newcastle
yüreğimizin pasını silmiş karşılaşmadır kuşkusuz. derbilerdeki makus talihimizin anasını bellemek manasında olsun, bu sezonki şanssızlıklarımızın alayının kulağına parmağımızı sokmak manasında olsun derin bir nefes aldırmıştır elbette.

amma ve lakin güzellikleri konuşurken unutmamamız gereken çok şey olduğunu söylemek gerekir diye düşünüyorum. sevinçlere turp sıkmak değil niyetim ama bir sakin b'olum. sivas maçında olduğu gibi bu maçtan da 3 puan aldık. yani kağıt üstünde yalnızca bir maç kazanmış olduk. ha nedir, puan cetveli ve fikstürü önümüze aldığımızda ümitvar olmamak elde değil ama insanı hedeflerinden şaşırtan hep beklenmeyen kayıplardır, unutulmasın.

(vurgula: gördüğüm kadarıyla yine bir fener galibiyeti hepimizin kafasını güzel yapmış durumda); umarım futbolcular da aynı havada değildir. bir kere çok rica ediyorum, kimse bu sezon şampiyonluk falan beklemesin. tekrar söylüyorum, amacım iç karartmak değil. bugün içine girdiğimiz beklentilerin bize mutsuzluk olarak geri dönmesi çok olası. zira, takım oynamıyor. iki kere iki dört. bu takım nefis mücadele ediyor, birbirine çok güzel kenetleniyor ama çok basit hatalar yapıyor.

veli kavlak, bizim adımıza dünün en kötülerindendi belki de. leblebi gibi top kazanmasına diyecek bir şey yok ama çok pozisyon hatası yaptığını söylemek lazım. fener'in oyun şablonu belli. orta saha sıkışırsa topu kanatlara yayarlar. orta sahadan gelecekleri zaman ise baroni ve emre kurar oyunu. şu durumda kilitlenmesi gereken adamlar belli yani. buna rağmen veli alanını çok boşalttı. inanılmaz derecede geriye yaslandı, kendi bölgesinde fener'e nefes aldıracak kadar topla oynama imkanı tanıdı. e tabi bu durum kaptan toro'nun ortadaki etkinliğini de azalttı haliyle. bu nedenle fener o kadar berbat bir gününde olmasına rağmen rahat rahat gelebildi kalemize.

sol kanada diyecek bir şey yok zaten, her şey ortada. ne gökhan süzen dirayet gösterebildi, ne olcay şahan gökhan'a yardım etti. olcay'ın kafa başka yerdeydi zaten maç boyunca, gol vuruşu dışında çok kötüydü. tomas sivok ve roberto hilbert dün adeta idare ettiler, vasat sayılabilecek bir performans sergilediler. mamadou niang, beklediğimden daha diri ve etkiliydi. joseph yobo neden oynamadı bilmiyorum ama iyi ki de oynamamış, zira bekir irtegün niang'ı kaldıramadı.

bu noktada çok özel birine parantez açmak isterim;

(bkz: manuel fernandes)

dünün beşiktaş adına tartışmasız en iyisiydi. maça çok kötü başladık, anlamsız bir biçimde geriye yaslandık, oynamalarına müsaade ettik ve en sonunda golü yedik. takımda kimse boşa çıkmıyor, tempo yapmıyor, 2-3 pas bile çeviremiyordu. bu nedenle gol de çok gecikmedi zaten. biz golü yedikten sonra tam kara kara düşünmeye başlamışken yine durduk yere bir gol kazandırdı bize hazretleri; resmen durduk yere... şöyle bir silkindirdi bu gol bizi. tıpkı 2003'teki d.kiev eşleşmesi gibi.[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz] onun dışında her atak organizasyonunda, her topta kendisini görmek mümkündü. bunun da ötesinde milimetrik çalımlarıyla rakibin moralini de çok yıprattı. onun dünkü performansı, derbilerde oynamıyor eleştirisine iyi bir cevap olmuştur diye düşünüyorum.

fener dün yalnızca moussa sow ve biraz da emre belözoğlu ile ayakta kalmaya çalıştı ama genel olarak felaket durumdaydılar.

son olarak başta söylediğimi tekrarlayayım: bu takımın, bu sezon şampiyon olma ihtimali çok yüksek değil. bu galibiyet aldatıcı olmasın. biz yine desteğe devam edelim ama havaya girmeyelim. bunun en acı tecrübelerini geçmişte çokça yaşadığımızı düşünüyorum.

koray avcı

newcastle
çok enteresan futbolcudur. zira beşiktaş'ta oynadığı süre içerisinde standart bir form grafiği ve hiçbir ekstrası olmamasıyla esasında belki de adem dursun'dan biraz daha fazla akılda kalıcılığa sahiptir.

ancak bu adamın beşiktaş kariyerinde öyle bir golü var ki, o golden sonra öyle manalı bir sevinci var ki tartışmasız şekilde tarihe geçmiştir ve her fener maçında yad edilecektir.

koray avcı, sırf o gol hatrına da olsa bizim için unutulmaz bir futbolcudur.

(bkz: girişimiz olay çıkışımız olay nasıl koydu ama kadıköy'de koray)

boyacıspor

newcastle
küçük (vurgula: gülşah) filmlerinden birinde bir mahalle takımının adı.

film çok fantastikti yalnız. zenci forvet transferleri[ybkz]swh[/ybkz], futbolcu kaçırmalar, 6-7 yaşlarında bir cheerleader/başkan/teknik direktör[ybkz]swh[/ybkz]...

hatta gülşah yemek masasında takıma ilişkin canını sıkan detayları ailesiyle paylaşırken babası rolündeki fikret hakan ver etmişti ağzının üstüne tokadı da küçük yaşımda benim bile içim soğumuştu.

sevemedim gülşah seni...

(bkz: öksüz başlık sevmeyen birkaç iyi adam)

müslüm gürses

newcastle
kişiliğiyle, yorumuyla, salt varlığıyla bile türk müziğinin kilometre taşlarından biridir bana göre.

en basitinden "kardeş ben müslüm gürses'i hiç sevmiyorum ya." diyen tek bir kişi bile görmedim bugüne dek. kendisiyle ilgili yapılan yorumlar en kötü ihtimalle şöyle: "ya ben arabeskten nefret ederim ama bu adam başka bir şey be kardeşim."

baba sen başka bir şeysin be, gitme nolur biraz daha kal. allahım sen de yardımcı ol ama biraz nolur.

beşiktaş taraftarı

newcastle
günden güne erimekte olan grup.

kendimizi burada da eleştiremeyeceksek ölelim bence. kol kırılır, yen içinde kalır diye bir atasözü var neticede. dışarıda nasıl herhangi bir övgü vs karşısında "yea bırak boşver, düzgün destek veren beşiktaş taraftarı mı kaldı yea?" minvalinde konuşup sırtımızı yere vermiyorsak, burada da kendimizi eleştirmekten korkmamamız gerekir gibi geliyor.

beşiktaş'ı bir beşiktaşlı kadar takip etmeyen insanların aklında hep o efsane liverpool maçındaki, porto maçındaki, tottenham maçındaki tribün var hala. o günlerde yanımızdakiyle birbirimizi duyamıyorduk la. maçlardan sonra kaç gün kulak çınlamasıyla geziyordum. git birazcık daha eskiye daha da güzel bir tribün; raconu, tedrisatı yerli yerinde. neyse, velhasıl kısa bir süre sonra dikkat edin bu algı da değişecek. onlar da artık beşiktaş tribünü eskisi gibi değil demeye başlayacaklar.

tribün şu an cepten yiyor resmen. bir nesil değişimi yaşanıyor tüm sancısıyla ve ergenler inanamayacağınız kadar zarar veriyor bu tribüne. ergenler hep oldu, ben de biliyorum. neticede biz de 25 yaşında başlamadık gidip gelmeye ama eskiden "höt" dendiğinde susardı onlar. tribündeki zamanlarını öğrenerek geçirirlerdi ya da ben bir yanılgı içindeyim, bilmiyorum.

en basit ve sıcak örnek 16 şubat 2013 beşiktaş rmk marine galatasaray maçıdır bana göre. maçın 3. çeyreğinin sonlarına doğru oyunun en kritik bölümünde rakibi sıkıştırıp bizimkilere son ses destek vermemiz gerekirken deli murat'ı uçurmaya çalıştı koca bir tribün. şöyle baktım bir o tarafa, başlarında da eskiden baya kovalayan ama artık eleğini asmış bir "abi"[ybkz]swh[/ybkz]. kırmızı-siyah atkılıları falan söylemiyorum bile... ulan deli murat bile döndü tribüne bir saatini gösterdi, bir de sahayı; "zamanı mı şimdi?" gibisine.

velhasıl orada koptu maç. maç boyunca sakil sakil hareketler yapan galatasaray'ın denyo kaptanı (vurgula: özgür gürbulak)'a bile beşiktaş deplasmanında olduğunu hatırlatamadık.

inönü'de anadolu takımlarına neden 1-0'dan, 2-0'dan maç veriyoruz sanıyorsunuz? öne geçtikten sonra tribüne dikkat ettiniz mi hiç? yeni açık eskişehir maçında 60'tan sonra dale'ye başladı la. dale olmazsa başka bir şey... kendini eğlendirmenin bir yolunu mutlaka buluyor tribün. tribünün temposu düşüyor, bu takıma yansıyor, rakibe bir dirayet geliyor, lan oluyor galiba falan derken herifler istediğini alıp gitmesini biliyorlar. bak hakemleri hiç söylemiyorum bile.

kendime hiç bakmıyor muyum, bakıyorum tabi. bu sene ben şahsen tırtlığın kitabını yazıyorum tribünde ama hiç değilse bu işin böyle gitmeyeceğinin farkındayım.

velhasıl-ı kelam, kafayı kuma gömmek, kibir içinde bu işlere devam etmek artık manasız; manasızdan öte zararlı.

umarım bir yerde bir uyanış yaşarız.

beşiktaş bu sene yılın takımı

newcastle
bir fenerli tarafından inanarak söylendiğine inanmadığım cümle. işte bunlar hep narkoz gençler, yemeyiniz.

fenerli için her zaman en başarılı, en büyük, en uzağa işeyen yine bir fenerbahçeli'dir. çünkü fenerbahçe büyüklüğü, kupa büyüklüğü değil; onun büyşlkhjşlsajhvuh...

bu sene de tek eğlence yine sensin fenerbahçe

newcastle
tribünün içler acısı halini gözler önüne seren ve taraftarın artık takıma destekten ziyade kendi kendini eğlendirmesini daha önemli gördüğünü hatırlatan beste.

fener kendince bu sezon rezil olmuş olabilir, sen bu sene kısıtlı bir bütçe ve kadroyla kartallar gibi mücadele edip top 16 görmüş olabilirsin. ama günün sonunda sarı-lacivert formalıyla[ybkz]swh[/ybkz] siyah-beyaz formalının maçını kimin kazandığı hatırlanır. ben şahsen kesinlikle buna önem atfetmiyorum, bu çocuklar bu sene ellerinden geleni yaptılar çünkü[ybkz]swh[/ybkz]. büyük maç yenilgisi her zaman olabilir, canları sağolsun.

ama canım abim, ama güzel kardeşim sen bitmemiş bir sezonda dört maçın birinde bile yenemediğin rakibinle taşşak geçmeye çalışmayacaksın. bu sadece seni değil, hepimizi küçük düşürür; kimse kusura bakmasın.
160 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol