(bkz: çok üşüyoruz reis)
beşiktaş ile başakşehir'in maçlarının aynı stadı kullanmak için ayarlanıp ayarlanmadığını merak ettiğim kura çekimidir. zira şenol hoca ilk 6 hafta dedi ama bizim çile sanmıyorum o kadar kısa sürsün.
transferi gerçekleşirse büyük iş yapılmış olur. sadece boyu biraz kısa ama zaten bizde orta yapmayı bilen adam yok.
2015-2016 sezonu fikstürünün belli olacağı kura çekimidir. saat 16.00'da başlayacak ntv ve lig tv'den canlı yayınlanacaktır. bence geçen seneki gibi gs-fb maçlarını son haftalara denk getirmesinler.
bir de şunu merak ediyorum, acaba yine biz son iki sezonda olduğu gibi galatasaray'ı iki maç geriden izleyen bir fikstür mü çekeceğiz?
bir de şunu merak ediyorum, acaba yine biz son iki sezonda olduğu gibi galatasaray'ı iki maç geriden izleyen bir fikstür mü çekeceğiz?
adamlar kendileriyle beraber nani'yi görmeye gelen taraftara açmışlar o pankartı. nani için değil. adamlara nani'ye hoş geldiniz diyorlar yani. bence mantıklı hareket.
adı geçince akla ilk kahve gelmektedir fakat o içtiğiniz kahve değildir.
fenerbahçe'ye zarar vererek giden futbolcudur. parasını alıp yatmış, bu sezon lig'de 4 gol atmıştır. götürdüğü paranın çok azını getirerek gidecektir. ama fener bu adamı göndererek mantıklı hareket yaptı o ayrı.
sat gitsincilerin yeni gözdesi. arkadaşım onu sat bunu sat kim oynayacak seneye? potansiyeli olan bu gibi futbolcuları oynatınca değerleniyor. mesela aynı mevkide oynayan pedro franco. adam geçen sene hiç oynamadı escude, sivok ersan ve necip'in arkasında. bu sene neredeyse her maç banko oynadı son haftalar hariç. uefa ligi'nde de çok maça çıktığına göre değerini bulmuş olsa teklifler çift haneli rakamlara yaklaşırdı. milosevic de potansiyeli var ve henüz forma şansı bulamadı. bu sene u21'de yaşadığı başarı onu göz önünde, takip edilen biri yaptı. seneye, aradan 3 ay geçince unutmayacak yani scout'lar. onun için daha da parlatmalıyız. 2'ye alıp 3'e satmak büyük başarı da değil, o teklif bulunmaz teklif de değil. perdo, ersan, ve tecrübel yeni stoperle beraber takımda kalmalı. necip o bölgede seneye hiç maça çıkmamalı.
nutellayı prezervatifin içine doldurup, prezervatifin ucu küçük delinerek çocukluğumuzda yediğimiz tüp çikolataların tadını biraz daha buruk olmak kaydıyla yeniden duyabilirsiniz. şahsen ben kasiyer olsam aklıma direkt bunu yaptığı gelirdi. yoksa gelip neden bunu sağa sola yazsın.
anne baba olan her insanın bildiği gerçektir. pahalılık falan dedim ama bildiğini kazıktır. gelin almaya gelen damat bile bu kadar söğüşlenmez şu güzel yurdumuzda. konuyla ilgili bir kaç örnek vermeden önce durumun gerçekliğini şöyle izah edeyim. hafızalarınızı yoklayınız. hani lcw denen mağazaya giriyorsunuz da erkek-kadın reyonlarında normal sayıda insan görüyorsunuz ama kasaların önü ana baba günü gibi oluyor ya, hah işte o insanlar gerçekten ana baba. çünkü bu lcw bu işin resmen bugunu bulmuş .biraz insani fiyatlarla torba torba satış yapıyorlar. stad önünde köfte ekmek gibi mal satıyorlar. ucuz falan da değil, sadece normal fiyatlara.
şimdi efendim son yıllarda hızla türeyen avm dediğimiz yerlerde ne vardır: genelde moda sektörü mağazaları. buradan alış veriş yapan her normal insan öyle çok lüks bir mağaza değilse ortalama 40-50 liraya tişört, gömlek; 100 lira gibi de bir pantolon alacağını bilir. bunun üzerinde fiyat gördüğü mağazadan "rengi, bedeni iyi ama etmez o para" diyerek olay yerinden uzaklaşır. başka bir mağazaya gider ve istediği fiyatta bir ürünü bulur ki bu avm sektörü ayakta duruyorsa bu dediğim oluyor beyler. ha lüks ürüne verecek parası varsa yine alış veriş tamamlanmış olur. sektörde para döner. ama aynısını çocuk ya da bebeğinize alıyorsanız bu süreç böyle işlemez. yine rengini bedenini beğendiğiniz ürün o para etmediğinde diğer mağazaya gidersiniz ama hiç "o para" edecek bir şey bulamazsınız. bir de nasıl ki her şeyin efendim bir timsahın bir kirpinin hatta bir farenin bile yavrusu, küçüğü sevimli geliyorsa bu bebek kıyafetlerinin de hepsi insana sevimli geliyor. işin bir de bu boyutu var. neyse "o para" edecek mağaza ve içindeki ürünü ararken bir de bakmışsınız ki tüm avm'nin zemin katını dolaşmışsınız ve elinizde sadece hangisinden yiyeceğiniz kazık daha büyük bunun bilgisi var. bu bilgiyi alan insanlar da koşuyorlar lcw'ye. kimsenin emeğine saygısızlık da etmek istemeyip ticari itibarı zedelemek istemem ama lcw'nin ürünleri de küçük de olsa sevimli durmuyor arkadaş, duramıyor.
eli yüzü düzgün bir şey alalım dediğiniz zaman da o kazığı yiyorsunuz. bu anlattıklarım bir de sadece kıyafet için geçerli. tüplü şahin fiyatına bebek arabasına falan hiç girmiyorum bile. normal suyun 33 ml. şişeye doldurup üzerine bebek fotoğrafı koyup satanları mı ararsın, kıçı kırık bir oyuncaktan 100 lira isteyeni mi. arkadaş birbiri içine geçen 10 plastik bardağın fiyatı nasıl 48 lira olur. tamam herkesin çocuğu her şeye değer ama sen benim yavrumun nafakasını neden yiyorsun be adam. sen de mi o kadar değerlisin benim için nedir?
bir ülkenin nüfus planlamasına olumsuz etki etmek istemem ama müstakbel anne babalar yiyeceğiniz kazık orada duruyor ve kaçış yok. hadi geçmiş olsun. ben haber vereyim dedim.
biricik takımımz beşiktaş'ımızın resmi ürün satış mağazasında satılan ürünleri inceleyin diye iki adet link paylaşacağım. 120 kilo cüssenizle kendinize aldığınız ürünlerin el kadar bebenize aldığınız ürünlerden daha ucuz olduğuna hayret ve ibretle şahit olacaksınız.
http://www.kartalyuvasi.com.tr/tr/cocuk-c-1357
http://www.kartalyuvasi.com.tr/tr/erkek-c-1164
şimdi efendim son yıllarda hızla türeyen avm dediğimiz yerlerde ne vardır: genelde moda sektörü mağazaları. buradan alış veriş yapan her normal insan öyle çok lüks bir mağaza değilse ortalama 40-50 liraya tişört, gömlek; 100 lira gibi de bir pantolon alacağını bilir. bunun üzerinde fiyat gördüğü mağazadan "rengi, bedeni iyi ama etmez o para" diyerek olay yerinden uzaklaşır. başka bir mağazaya gider ve istediği fiyatta bir ürünü bulur ki bu avm sektörü ayakta duruyorsa bu dediğim oluyor beyler. ha lüks ürüne verecek parası varsa yine alış veriş tamamlanmış olur. sektörde para döner. ama aynısını çocuk ya da bebeğinize alıyorsanız bu süreç böyle işlemez. yine rengini bedenini beğendiğiniz ürün o para etmediğinde diğer mağazaya gidersiniz ama hiç "o para" edecek bir şey bulamazsınız. bir de nasıl ki her şeyin efendim bir timsahın bir kirpinin hatta bir farenin bile yavrusu, küçüğü sevimli geliyorsa bu bebek kıyafetlerinin de hepsi insana sevimli geliyor. işin bir de bu boyutu var. neyse "o para" edecek mağaza ve içindeki ürünü ararken bir de bakmışsınız ki tüm avm'nin zemin katını dolaşmışsınız ve elinizde sadece hangisinden yiyeceğiniz kazık daha büyük bunun bilgisi var. bu bilgiyi alan insanlar da koşuyorlar lcw'ye. kimsenin emeğine saygısızlık da etmek istemeyip ticari itibarı zedelemek istemem ama lcw'nin ürünleri de küçük de olsa sevimli durmuyor arkadaş, duramıyor.
eli yüzü düzgün bir şey alalım dediğiniz zaman da o kazığı yiyorsunuz. bu anlattıklarım bir de sadece kıyafet için geçerli. tüplü şahin fiyatına bebek arabasına falan hiç girmiyorum bile. normal suyun 33 ml. şişeye doldurup üzerine bebek fotoğrafı koyup satanları mı ararsın, kıçı kırık bir oyuncaktan 100 lira isteyeni mi. arkadaş birbiri içine geçen 10 plastik bardağın fiyatı nasıl 48 lira olur. tamam herkesin çocuğu her şeye değer ama sen benim yavrumun nafakasını neden yiyorsun be adam. sen de mi o kadar değerlisin benim için nedir?
bir ülkenin nüfus planlamasına olumsuz etki etmek istemem ama müstakbel anne babalar yiyeceğiniz kazık orada duruyor ve kaçış yok. hadi geçmiş olsun. ben haber vereyim dedim.
biricik takımımz beşiktaş'ımızın resmi ürün satış mağazasında satılan ürünleri inceleyin diye iki adet link paylaşacağım. 120 kilo cüssenizle kendinize aldığınız ürünlerin el kadar bebenize aldığınız ürünlerden daha ucuz olduğuna hayret ve ibretle şahit olacaksınız.
http://www.kartalyuvasi.com.tr/tr/cocuk-c-1357
http://www.kartalyuvasi.com.tr/tr/erkek-c-1164
yıllık ücreti çok yüksek olan oyuncu. sadece şu transfere bile bakarak trabzonspr'un uzun yıllar şampiyon olabilecek mantıklı ve istikrarlı kadroyu kuramayacağını görebiliriz. sen her sene şampiyon olan, avrupa'da yarı final gören takım mısın ki bir orta saha oyuncusuna yıllık 2.6 milyon euro maaş veriyorsun.
nedense tipleri direkt entel olan kadınlardır. genelde siyah çerçeveli gözlük de takarlar. sadece saçına bakıp kültürlü, bilgili gibi gözükmeyi başarırlar. aynısının erkeklerde bir karşılığı yok nedense. yani şu tip saçlı erkekler şöyle olur gibi bir genelleme yapılamaz. ama 3 numara saçlı kadın öyle değil. illa entel gözükür. bu tipler bir de iyi giyinir. entel görünüşünü şile bezi kıyafetler olsun, fularlar olsun, değişik şapka aksesuarlarla falan iyi tamamlarlar. 3 numaraya vurulmuş saçlı kadından ev hanımı, çocuklarının annesi, iyi gelin falan olmaz. tek başına ben "bilinçli bir birey"im demek ister 3 numara saçlı kadın. hayat gerçekten çok garip. yani şimdi erkeklerde durum bu değil dedik, havada bırakmayalım. top sakal entel hava katıyor desem, aklınıza hemen türlü top sakallı kelav gelir efendime söyleyim ibne gelir "hassiktir ordan" dersiniz. uzun saç desem metalcisinden, apaçisine türlü türlü adamı, özentiyi gözünüzün önüne getirirsiniz. yana taranmış saç desem caminizin müezzinin saçı gelir aklınıza namazı bozarsınız. biz erkeklerde saç sadece ibneleri ayırır. ama 3 numaraya kadın saçı öyle değildir.
beşiktaş maçını izleyen takımdaşım ise özellikle teknik direktöre küfür eden insandır. o kadar maça stada gittim, deplasmanları televizyondan hep kahvelerde izledim ve bu sonuca vardım. beşiktaş taraftarı en çok hoca'ya sövüyor. forvet gol kaçırsa ona değil oynatana sövüyor. 11 açıklandıktan sonra başlıyor kalaya 3 puan gelmezse son düdüğe kadar devam ediyor. hiçbir kadroyu beğenmiyor. oyuncu sarı görüyor "takımda disiplini sağlayamadı" diye sövüyor.
işin ilginç kısmı her maç en az 7-8 oyuncu için "hala niye değiştirmiyon hoca" diyor. o değiştir dediği adam en ufak hata yapsın, hocanın annesinden açıyor konuyu yine. çok enteresan.
işin ilginç kısmı her maç en az 7-8 oyuncu için "hala niye değiştirmiyon hoca" diyor. o değiştir dediği adam en ufak hata yapsın, hocanın annesinden açıyor konuyu yine. çok enteresan.
almandır.
ntvspor'a göre 1.7 milyon euro'ya beşiktaş'la anlaşmıştır. hayırlı olsun. kendisi hakkında transfer haberleri çıkınca kendisiyle beraber hilbert ile kıyaslamaları okudum hep. iyi transfer.
iğrenç şeylerin de yaşandığı yürüyüştür. aşağıda utanarak linkini verdiğim görüntülerle onur kelimesi yan yana kullanılamaz. toplumdan saygı görmeyi istemek de bu şekilde yapılmaz. haklıyken haksız duruma düşmek tam olarak böyle bir şeydir.
yani lgbti hareketi de kendi içinde ne istediğini ve nasıl istediğini uzun uzun düşünmeli. biz ezildik her yaptığımıza saygı duyun demekle olmaz bu iş.
https://www.youtube.com/watch?v=a8FduZhV6uo
yani lgbti hareketi de kendi içinde ne istediğini ve nasıl istediğini uzun uzun düşünmeli. biz ezildik her yaptığımıza saygı duyun demekle olmaz bu iş.
https://www.youtube.com/watch?v=a8FduZhV6uo
yüksek ihtimalle elinde poşet olan bir "teyze"dir.
elden bir şey gelmemesinin içimi en çok acıttığı katliamlardan birisi. ben yere düşen birinin kolunun acıdığını görsem anında düşüp bayılan biriyim. hatta bana yaşadığı acıyı anlatsa bile bayılıyorum. öyle mecaz falan değil direkt bayılıyorum. olduğum yere. bu sebepten ilgili videoların biri hariç hiçbirini izlemedim. izlediğimde ise bir çocuğa diğerlerine nazaran çok basit kalan bir işkence yapıyorlardı. gördüğüm sadece çocuğun gözündeki korku ve çaresizlikti. bu çocuğa işkence eden daha büyük bir çocuk, elindeki bir şeyi küçük olana batırıyor ve küçük çocuk bundan çok büyük acı duyuyordu. ve işkence devam ederken küçük çocuk diğer çocuğun diğer eliyle ona tokat atmasını yeter ki o diğer elindeki şeyi batırmamasını istiyordu.
dün 27 yaşıma girdim, iki yaşında bir oğlum var. hayatımda bu kadar içimin kıyıldığı başka hiçbir şey hatırlamıyorum. elimden de dua etmekten başka bir şey gelmiyor. ve bunu yapan, sebep olan, elinden bir şey geleceği halde ses çıkarmayan herkes için şunu söylüyorum: "zalimler için yaşasın cehennem."
bir müslüman olarak şahit olunan böyle acılarda dayanılacak tek nokta bence bu.
dün 27 yaşıma girdim, iki yaşında bir oğlum var. hayatımda bu kadar içimin kıyıldığı başka hiçbir şey hatırlamıyorum. elimden de dua etmekten başka bir şey gelmiyor. ve bunu yapan, sebep olan, elinden bir şey geleceği halde ses çıkarmayan herkes için şunu söylüyorum: "zalimler için yaşasın cehennem."
bir müslüman olarak şahit olunan böyle acılarda dayanılacak tek nokta bence bu.
artık kendini hissettirmeye başlayan ve kendine alıştırması gereken durumdur. transfer yalanlarının havada uçuştuğu, bir menajerin içinde olduğu uçağın istanbul'un üzerinden geçmesinin haber yapıldığı dönemde beşiktaş harici hiçbir takımın oyuncularına teklif haberi yok. ha anadolu kulüplerinin parlayan topçuları hariç.
elimizde iyi bir kadro var artık. bitip okeye dönen adamlara taraftar heyecanlansın diye paraları verip sonra bırakın satmayı ondan kurtulmaya çalışıyorduk. şimdi kerim'i, atınç'ı, ersan'ı, töre'si, oğuzhan'ı, pedro'su falan derken yapılan teklifler neredeyse 40-50 milyon euro. bu işin içine bir de sportif başarı gelirse tadından yenmez. ayrıca değerini bulan futbolcuları satamayan kulüpler hep zarar eder. demba ba'yı 6 ya aldıysan 13 milyonu duyunca hemen satacaksın. yerine birini koyacaksın. porto deniyor sürekli de adamlar şampiyonlar ligi şampiyonu oldular. ahmet nur çebi ve futbolcu izleme komitesi bu işi yapacak.
elimizde iyi bir kadro var artık. bitip okeye dönen adamlara taraftar heyecanlansın diye paraları verip sonra bırakın satmayı ondan kurtulmaya çalışıyorduk. şimdi kerim'i, atınç'ı, ersan'ı, töre'si, oğuzhan'ı, pedro'su falan derken yapılan teklifler neredeyse 40-50 milyon euro. bu işin içine bir de sportif başarı gelirse tadından yenmez. ayrıca değerini bulan futbolcuları satamayan kulüpler hep zarar eder. demba ba'yı 6 ya aldıysan 13 milyonu duyunca hemen satacaksın. yerine birini koyacaksın. porto deniyor sürekli de adamlar şampiyonlar ligi şampiyonu oldular. ahmet nur çebi ve futbolcu izleme komitesi bu işi yapacak.
kendisinin yaptığı işleri aziz yıldırımsız açıklamanın mantığı olmayan adam. daha geçen sene "bu takımı teknik direktör şampiyon yapmadı" diyen adam şimdi 7 milyon euro para verdiği oyuncunun imza töreninde yok. ersun yanal'a basın toplantısında pişkin pişkin "senden habersiz kimseyi transfer ettik mi? heheh" diyen adam şimdi futbol aklı olarak bu arkadaşı getirmiş ve tribüne oturmuş öyle mi? hiçbir işe karışmayacak ve başarı ya da başarısızlığı bu mario bıyıklı arkadaşta soracak. çok değişik olaylar oluyor fenerbahçe'de. memleket acayip yerlere gidiyor. bu olay öyle sıradan bir iş değil yani benden söylemesi.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?