confessions

mrkela

3. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 2201
  2. takipçi 0
  3. puan 44098

şerzan kurt

mrkela
2010 yılında muğla üniversitesi iktisadi idari bilimler fakültesi 2´nci sıf öğrencisiyken faşistlerin sol görüşlü iki kız öğrenciyi taciz etmesiyle başlayan olaylarda polis kurşunu ile öldürülmüş genç.

fırat yılmaz çakıroğlu

mrkela
ege üniversitesinde çıkan çatışma sonucu ölen ülkücü.
11 yılımı ege üniversitesinde ön lisans ve lisans programlarında geçirdim. ve hala yüksek lisans öğrencisi olarak okulla bağım devam ediyor, çok sıkı olmasa da. öncelikle şunu belirteyim ölen çocuğa üzüldüm. yaptığı eylemin karşılığı ölüm olmamalıydı. bu ölümün en büyük sorumlusu ege üniversitesi rektörü candeğer yılmaz'dır. şimdi size olayların bu raddeye gelmesine neden olan süreci anlatayım. tüm çıplaklığıyla ve birebir içinde olarak, gözlerimle gördüğüm olaylarla.
candeğer rektör olarak atanana kadarki dönemde kampüse sol yapılar hakimdi. kimse kimseye karışmaz, polis provoke etmedikçe herhangi bir olay yaşanmazdı. çevik kuvvet okula giremezdi. rektörler burası bilim yuvası burada polisin işi olamaz mantığındaydı, her ne kadar sivil polisler okulun içinde cirit atsa da[ybkz]swh[/ybkz]. ve kimseye satırla bıçakla saldıran yoktu ramazanda yemek yediği için, kız arkadaşıyla el ele gezdiği için vs... 2000'lere girdiğimizde 90'lı yıllardan kalan bu görece demokratik ortam yavaş yavaş dönüşmeye başladı. özellikle 2002'den sonra ege meslek yüksek okulu merkezli olarak ülkücüler bir araya gelmeye başladı ve ufak tefek gerginlikler çıkmaya başladı. daha önce mühendislikte[ybkz]swh[/ybkz] bile bildiri dağıtamayan ülkücüler polisin de fişteklemesi ile yurtlarda ve kimi fırsat buldukları alanlarda, özellikle kürt öğrenciler hedef olmak üzere, solcu öğrencilere tacizlerini arttırmaya başladı. yılını hatırlamıyorum ama polis-ülkücü işbirliğinin en net yaşandığı olay polisin yurt baskınıydı ve iki gün önceki fırat yılmaz çakıroğlu olayında polisin rolü açıkça ifşa olmuştur. neden. çünkü yurt baskını, ülkücülerin ege meslek yüksek okulunda toplandığını ve yurdu basacağını duyan yüzlerce solcunun yurdu savunmak için yurt önünde toplanması üzerine, kampüsün tüm kapılarının birden sivil polislerce sarılmasıyla başladı. yani ülkücülere apaçık polis tarafından verilen görev solcuların bir araya gelmesini sağlamaktı. solcular kampüsün polislerce sarıldığını duyunca bunun kumpas olduğunu anlayıp kampüsü ikişer-üçerli gruplarla terk etmeye başlamıştı. polis başaramayacağını anlayınca panzerlerle yurda kadar girip bir öğrenciyi gözaltına almıştı. kampüste artık hemen hemen herkes ülkücülerin polis tarafından kullanıldığını anlamıştı. iki gün önceki olayda da, ki olayın öncesinde bir vanlı kız ülkücülerin saldırısına uğrayıp darp edilince solcular savunma yapıp ülkücüleri püskürtüyor, gerginlik had safhada olduğu halde ne özel güvenliğin ne de polisin ortalıkta bulunmaması bu duruma iyice afişe etmiştir.
yıllar geçtikçe polis artık elini kolunu sallaya sallaya içeri girmeye, ülkücüler edebiyata bile saldırmaya başladı. her fırsatta stant açıp gazete sattıkları için başta kürt öğrenciler olmak üzere tüm solcu stantlara saldıran ülkücüler artık ege üniversitesi kampüsündeler. bu sürece polisle işbirliği halinde olan candeğer yılmaz izin vermiştir. o yüzden o çocuğun kanı candeğer'in ellerindedir.
ege üniversite tarihinin son 13 yılını birebir yaşayan biri olarak şunu söylemek isterim; ülkücüler ege'ye polis ve idare işbirliğiyle, bir proje olarak, zaman içinde sokulmuştur. asli görevleri edebiyat önü ve hazırlık yabancı diller bölümü önündeki stantlara zaman zaman saldırı düzenleyip huzursuzluk çıkarmak, solcu öğrencilerin örgütlenme süreçlerini sekteye uğratmaktır. iki gün önceki olay da görgü tanıklarından takip ettiğim kadarıyla ülkücülerin 50-60 kişi ile satır ve bıçaklarla saldırması ile başlamıştır. olay sonucunda fırat'ın ölümü dışında biri ağır olmak üzere 7 öğrenci de yaralanmıştır. olay sanki solcuların ülkücülere saldırması gibi algılanıyor ölen ülkücülerden olunca. her gün ders araları ya da sonrasında organize bir şekilde, düzenli olarak stant açıp gazete satan, sohbet eden, türkü söyleyip müzik dinleyen insanları kampüsten geçen herkes mutlaka görür. yıllardır böyle bu. kimseye zararı olmadığı gibi bir ülkenin en üst düzey eğitiminin verildiği, bilimlerin bir arada durduğu yer olan üniversitede bunun görülmesi de gayet doğaldır. kendi görüşünden olmayana her fırsatta saldıran, ona yaşam izni vermeyen zihniyet, kendi gibi olmayana, kendi gibi davranmayana her fırsatta saldırmış ülkücüler, bu ülkede, ali ismail korkmaz, şerzan kurt, bahçelievler'de öldürülen 7 tipli öğrenci gibi yüzlerce kişinin katilidirler. ayrıca maraş'ta çorum'da yaşanan katliamların sorumlusudurlar.
son olarak şunu tekrar etmek isterim; her ne kadar olayın sorumlusunun ülkücüler olduğunu bilsem de, fırat'ın ölmesine üzüldüm. eyleminin sonucu bu olmamalıydı. asıl sorumlu rektör candeğer'dir.

olcay şahan

mrkela
dünkü 26 şubat 2015 beşiktaş liverpool maçı'nda varını yokunu koymuş futbolcu. gerçekten de defansa katkısı yadsınamaz, yadsıyan çarpılır alim allah. bence takım oyununun vazgeçilmezi. dün gökhan töre de maçın son yirmi dakikasında üç-dört kere üç savunmacının arasına daldı, gereksiz zorlamalar, bencilce hareketler yaptı ama kimse bir şey söylemiyor. olcay zaman zaman saçmalasa da özellikle topsuz alanda yaptığı etkili koşularla ve defansa katkısı ile övgüye layıktır gözümde.

beşiktaş futbol takımı

mrkela
yine bir maç kaybedince[ybkz]swh[/ybkz] şusu değişmeli, busu şöyle olmalılar başlatan takım.
evet ben de beşiktaş'ın her maçı kazanmasını istiyorum ama bu iş zaman işi. bu takım henüz şekillenmesi devam eden bir takım. ben dün sahada liverpool'a karşı dişe diş oynayan karakartallar gördüm. galip gelseydik kimse şaşırır mıydı. evet bir sürü aksayan yanı var bu kulübün. ama pesimizm göze perde misali gerçekleri görmeyi engelliyor. arkadaşlar bir tarafta statlarında bira bile içilebilen, futbolun beşiğinden ve o beşiğin ezelinden bir takım var, diğer tarafta iki rüzgâr estiğinde hortumların oluştuğu, onbinlerce insan doluşmadan tribünlerinden ses gelmeyen bir statta top oynamaya çalışan, her sene yabancı kuralının değiştiği, futbol dışı güçlerin cirit attığı, adnan aybaba'nın, kaya çilingiroğlu'nun futbol yorumladığı, federasyon başkanının oyuncağı olan bir futbol ülkesinin takımı karşılaşıyor. şartlar eşit değil. bu eşit olmayan şartları düşündüğünüzde ben beşiktaş'ı başarılı buluyorum.

supreno

mrkela
gano excel tarafından network marketing sistemi ile satılan enfes kahve.
içinde neskafe dışında ganoderma lucidum[ybkz]swh[/ybkz], ginseng ve tonkat ali bulunan bir kahvedir. paketi daha açtığında bile kokusu etrafı kaplıyor. hastasıyız hacıııı.

bir kar topu yüzünden canından olmak

mrkela
başkanlığını yaptığı takıma milyonlarca avro borç yaptırdığı yetmiyormuş gibi, ödüllendirilip futbol federasyonu başkanı yapılan bir gerizekalının futbolu yönettiği, imamların hastanelerde hastalara dua okuyarak moral vereceği bir projeyi hayata geçirmek isteyen bir sağlık bakanlığının, çaldığı paraları nereye saklayacağını bilemeyen bakanlarının, götünde donu olmayan halkının gözünün içine baka baka itibarından taviz veremeyeceğini söyleyerek bilmem kaç odalı sarayından kendi avanesi dahil herkese sallayan bir cumhurbaşbakanın olduğu bir ülkede olmasına şaşırmamamız gereken vahim olay.

sema pekdaş

mrkela
konak belediye başkanı. chp'den seçilmiştir. aynı zamanda izmir barosu eski başkanı.
delikanlı kadın. geçen hafta polis basmane meydanında öğretmen eylemine müdahale ettiğinde, belediyeye kadar müdahale eden polislerin karşısına kartal gibi dikilmiştir.

laiklik

mrkela
devletin dinle ilgili konulara müdahale etmediği yaşam biçimi. ülkemiz laik midir. çok tartışmalı konu. bence bugün yaşadığımız bu minvaldeki sorunların sebebi laikliğin yaşanış şekli ile ilgilidir diyerek konuya hararet katayım biraz bari. [ybkz]swh[/ybkz]

doğu perinçek

mrkela
80 öncesi, dergisinde devrimcileri gammazladığı için türkiye solu tarafından aforoz edilmiş karşı devrimci sosyal faşist.
kendisinin parti ismini değiştirmesi kararını ilk beğendiğim kararı olarak tarihe not düşüyorum.

sergen yalçın

mrkela
kazandığı üç beş maçla iyi teknik direktör yanılsaması yaratan, zamanın süper solağı, tv yıldızı.
kendisinin geçen seneki gaziantep macerası kentten sıkıldığı için bitmiş dedikoduları bir yana, bir takımda dikiş tutturup şampiyonluğa oynayacak bir takım yaratacağına inanmak nihat doğan'ın nobel'e aday kitap yazmasına eşdeğer olacaktır. futbolda motivasyon önemlidir. yani bence özellikle türkiye'de futbol mental doyuma çok bağlıdır. ama ben sergen'in süper ligi, istatistiki verilerle ve uzmanlarınca hazırlanmış antreman programları ile maç maç tahakküm edip, planlayabilecek, buna göre motivasyon yaratacak ve bu yarışa böyle hazırlanan beyinlere karşı kararlı bir duruş sergileyecek bir adam olmadığına eminim. geçici başarılar yanılsama yaratmasın derim.

liverpool 5 0 beşiktaş

mrkela
ingiliz takımlarına karşı bu seneki karşılaşmaları düşününce çok akılcı bir tahmin olmadığına karar verdiğim öngörü.
tek sıkıntı beşiktaş'ın oyun iştahında problem olması. liverpool form tutmaya başlasa da hala tedirgin. beşiktaş kendi oyununu oynarsa liverpool'un işi zor.
76 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol