fırat yılmaz çakıroğlu

genckartal301
ege üniversitesi'nde çıkan olaylarda öldürülen ülkücü. bu adamı solcular değil pkk'lılar öldürdü. bari sırf bu yüzden fırat'ın yası için ölü ayrımcılığı yapmayın allah rızası için. allah anasına babasına sabır versin, ruhu şad olsun. bu pkk'lıların ve yandaşlarının da yaptıkları artık son bulsun!
fufu
Yazık oldu. Dünya üzerinde bir takım insan icadı olan içi boş şeylerin, yine insan ölümüne sebep olması üzücü. Allah ailesine sabır versin.
semt bizim aşk bizim
ülkücü sıfatından önce bir insan. annesini babasını evlatsız bırakan bir insan. 19 yaşında gencecik. annesine babasına sorsan yere batsın ülkücülüğü der, evladımı kaybettim ben. karşımızdakinin bir insan olduğunu kavrayamadığımız sürece ne yazık ki böyle daha çok genç kaybedeceğiz. sıfatlara boğulup gidiyoruz.

peşin edit: insanım.
dingoc
öldüğü ile arkasında 2 önemli iz bırakan genç insan. birincisi evlat acısı, o konuda bilgim yok; allah'ta yaşatmasın. ikincisi ise ülkücü olduğu için ölümünün ses getirmesi.
şaşırdım ve üzüldüm de. insan ölmüşken; hem de gencecik bir insan, siyasi görüşünü yazmanın ne gereği var ki? can gitmişken şu hayattan ideoloji ne ola ki?

(bkz: nur içinde yat)
cakrouzz
ideolojisi yüzünden öldürüldüğü için siyasi görüşünün yazılmasında sakınca yoktur çünkü o beslediği ülkü uğruna şehit olmuştur durağı uçmağ olsun.
ssm
dini, siyasi görüşü, ırkı, mezhebi ne olursa olsun ölen gencecik bir insan. huzur içine uyusun.
mrkela
ege üniversitesinde çıkan çatışma sonucu ölen ülkücü.
11 yılımı ege üniversitesinde ön lisans ve lisans programlarında geçirdim. ve hala yüksek lisans öğrencisi olarak okulla bağım devam ediyor, çok sıkı olmasa da. öncelikle şunu belirteyim ölen çocuğa üzüldüm. yaptığı eylemin karşılığı ölüm olmamalıydı. bu ölümün en büyük sorumlusu ege üniversitesi rektörü candeğer yılmaz'dır. şimdi size olayların bu raddeye gelmesine neden olan süreci anlatayım. tüm çıplaklığıyla ve birebir içinde olarak, gözlerimle gördüğüm olaylarla.
candeğer rektör olarak atanana kadarki dönemde kampüse sol yapılar hakimdi. kimse kimseye karışmaz, polis provoke etmedikçe herhangi bir olay yaşanmazdı. çevik kuvvet okula giremezdi. rektörler burası bilim yuvası burada polisin işi olamaz mantığındaydı, her ne kadar sivil polisler okulun içinde cirit atsa da[ybkz]swh[/ybkz]. ve kimseye satırla bıçakla saldıran yoktu ramazanda yemek yediği için, kız arkadaşıyla el ele gezdiği için vs... 2000'lere girdiğimizde 90'lı yıllardan kalan bu görece demokratik ortam yavaş yavaş dönüşmeye başladı. özellikle 2002'den sonra ege meslek yüksek okulu merkezli olarak ülkücüler bir araya gelmeye başladı ve ufak tefek gerginlikler çıkmaya başladı. daha önce mühendislikte[ybkz]swh[/ybkz] bile bildiri dağıtamayan ülkücüler polisin de fişteklemesi ile yurtlarda ve kimi fırsat buldukları alanlarda, özellikle kürt öğrenciler hedef olmak üzere, solcu öğrencilere tacizlerini arttırmaya başladı. yılını hatırlamıyorum ama polis-ülkücü işbirliğinin en net yaşandığı olay polisin yurt baskınıydı ve iki gün önceki fırat yılmaz çakıroğlu olayında polisin rolü açıkça ifşa olmuştur. neden. çünkü yurt baskını, ülkücülerin ege meslek yüksek okulunda toplandığını ve yurdu basacağını duyan yüzlerce solcunun yurdu savunmak için yurt önünde toplanması üzerine, kampüsün tüm kapılarının birden sivil polislerce sarılmasıyla başladı. yani ülkücülere apaçık polis tarafından verilen görev solcuların bir araya gelmesini sağlamaktı. solcular kampüsün polislerce sarıldığını duyunca bunun kumpas olduğunu anlayıp kampüsü ikişer-üçerli gruplarla terk etmeye başlamıştı. polis başaramayacağını anlayınca panzerlerle yurda kadar girip bir öğrenciyi gözaltına almıştı. kampüste artık hemen hemen herkes ülkücülerin polis tarafından kullanıldığını anlamıştı. iki gün önceki olayda da, ki olayın öncesinde bir vanlı kız ülkücülerin saldırısına uğrayıp darp edilince solcular savunma yapıp ülkücüleri püskürtüyor, gerginlik had safhada olduğu halde ne özel güvenliğin ne de polisin ortalıkta bulunmaması bu duruma iyice afişe etmiştir.
yıllar geçtikçe polis artık elini kolunu sallaya sallaya içeri girmeye, ülkücüler edebiyata bile saldırmaya başladı. her fırsatta stant açıp gazete sattıkları için başta kürt öğrenciler olmak üzere tüm solcu stantlara saldıran ülkücüler artık ege üniversitesi kampüsündeler. bu sürece polisle işbirliği halinde olan candeğer yılmaz izin vermiştir. o yüzden o çocuğun kanı candeğer'in ellerindedir.
ege üniversite tarihinin son 13 yılını birebir yaşayan biri olarak şunu söylemek isterim; ülkücüler ege'ye polis ve idare işbirliğiyle, bir proje olarak, zaman içinde sokulmuştur. asli görevleri edebiyat önü ve hazırlık yabancı diller bölümü önündeki stantlara zaman zaman saldırı düzenleyip huzursuzluk çıkarmak, solcu öğrencilerin örgütlenme süreçlerini sekteye uğratmaktır. iki gün önceki olay da görgü tanıklarından takip ettiğim kadarıyla ülkücülerin 50-60 kişi ile satır ve bıçaklarla saldırması ile başlamıştır. olay sonucunda fırat'ın ölümü dışında biri ağır olmak üzere 7 öğrenci de yaralanmıştır. olay sanki solcuların ülkücülere saldırması gibi algılanıyor ölen ülkücülerden olunca. her gün ders araları ya da sonrasında organize bir şekilde, düzenli olarak stant açıp gazete satan, sohbet eden, türkü söyleyip müzik dinleyen insanları kampüsten geçen herkes mutlaka görür. yıllardır böyle bu. kimseye zararı olmadığı gibi bir ülkenin en üst düzey eğitiminin verildiği, bilimlerin bir arada durduğu yer olan üniversitede bunun görülmesi de gayet doğaldır. kendi görüşünden olmayana her fırsatta saldıran, ona yaşam izni vermeyen zihniyet, kendi gibi olmayana, kendi gibi davranmayana her fırsatta saldırmış ülkücüler, bu ülkede, ali ismail korkmaz, şerzan kurt, bahçelievler'de öldürülen 7 tipli öğrenci gibi yüzlerce kişinin katilidirler. ayrıca maraş'ta çorum'da yaşanan katliamların sorumlusudurlar.
son olarak şunu tekrar etmek isterim; her ne kadar olayın sorumlusunun ülkücüler olduğunu bilsem de, fırat'ın ölmesine üzüldüm. eyleminin sonucu bu olmamalıydı. asıl sorumlu rektör candeğer'dir.
mrkela
#393533 no'lu entrydeki sol fotoğraftaki beyaz gömlekli çocuk.
bu soldaki fotodaki topluluklar yürüyüşünde, fotoğrafçılık topluluğundan bir çocuktan[ybkz]swh[/ybkz] o gün dinlediğim şekliyle olay şu; toplulukların sene başındaki tanıtım yürüyüşünün arasına katılan ülkücü kardeşler edebiyat önüne gelince kitlenin tamamı sanki ülkücüymüş gibi faşist sloganlarını atmaya başlayıp edebiyat önündeki stantlara saldırmışlardır. bu fotoğraf o günden. yani kuzu postuna bürünmüş kurtlar gibi.
arkadaşlar kilometrelerce uzaktan burada ne olup bittiğini bilmeden savunma yapmanın bir anlamı yok. tamam çok üzücü bir olay. ama fırat elinde satır ve bıçaklarla edebiyat önündeki masalara saldıran grubun lideri. çocuğun yası var, eyvallah saygı duyuyorum.yukarıda da anlattım zaten süreci o yüzden daha fazla bir şey yazmayacağım.
cakrouzz
koridorlara masum söylemler yazan, masum öğrenciler tarafından öldürülen türk.

http://i.hizliresim.com/nAJ09g.jpg
kadıköy panteri
ölümüyle üzen genç. herhangi bir ideolojiyle ilgisi olmayan biriyim. gazi üniversitesi mezunuyum ve ülkücülerden tiksiniyorum. arkadaşım sırf küpeli diye burnunu kırmışlardı. türk, kürt, alman farketmez ırkıyla övünen ağır geri zekalıdır.
newcastle
bir hiç uğruna yitip gitmiş başka bir can. sözlüklerin sol frame'leri, her geçen gün biraz daha fazla genç "insan"ın adıyla kabarırken düşün(e)mediğimiz husus şu: (vurgula: öfke kostümünü çıkaramadığımız için sürüp gidiyor bu devran; farkında değil misiniz?). hala öfkeyle başka masum insanların avındasınız; bir kendinize gelin.

iç güvenlik yasasının meclisten cayır cayır geçirilmekte olduğu şu tarihi günlerde, "seksenlercilik" oynamaya devam edelim madem öyle hep beraber. evimiz olan anadolu'yu böyle daha iyi savunuruz muhtemelen.

kimse, neye üzülüp neye üzülmediğinin hesabını başka birine vermek zorunda değildir. bu, insan ile kafasını koyduğu yastık arasındaki meseledir. ben mesela doğu türkistan için üzülüyorsam, aynı zamanda burada "kürt"e yıllarca bu topraklarda yaşatılmış zulme veya yine türbanı nedeniyle üniversite okuyamamış genç kıza üzülemez miyim? "insanlık" kimliğini çok mu göreceksiniz bana?

salaklık etmeyin, uyanın artık!

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol