Avrupa'nın göbeğinde, sözüm ona modern çağda yapılan katliam. Bizlerin çocukluk dönemine denk gelen, bizim büyüdüğümüz; ama yaşıtlarımızın hiç büyümediği, mezarlarının bile olmadığı katliam Srebrenitsa.
Tüm Dünya da sorumludur olan, bitenden. Sessiz kalınmış, sadece seyredilmekle yetinilmiştir.
"(i: Onu rüyamda görüyorum, pencereden bakıyor, yardım ister gibi. 'Oğlum neden geri geldin?' diyorum. 'seni öpmeyi unuttum' diyor.).."
http://twitpic.com/a6ce8w
Değil kulüpte tekrar görev almak, kulüp binasının önünden bile geçmemesi gereken kişidir.
Galatasaray'daki Beşiktaşlı
Bir uğultu yükseldi dükkandan Sis halini alan sigara dumanı tabakasının örttüğü bir boşluktan, birer, ikişer insanlar üzerime doğru geliyor ve kimi elimi sıkıyor, hoş geldin diyor, kimi boynuma sarılıyordu.
Yanaklarımın ıslandığını hissediyordum. Sonra da ben koy verdim kendimi ve kaç dakikadır hapsettiğim gözyaşlarımı bırakıverdim. Bu benim, unutulduğumu sandığım çevreye bir veda işaretiyle geride bıraktığım dost insanlara dönüşümdü.
Sonra her şey bir çorap söküğü gibi gitti. önüme kim çıksa, Beşiktaşlı şükrü diye boynuma sarılıyor, tanıyanlar, tanımayanlara Bak, Beşiktaşlı şükrü Gülesin diye beni gösteriyorlardı. Hoş bu kimlik italyada oynadığım 4 yıl boyunca da hatırlanmıştı. Laziodaki, Palermodaki takım arkadaşlarım da beni öyle çağırırlardı: Beşiktaşlı şükrü Gülesin. .. Sadece kendimi değil, Beşiktaşı da götürmüştüm italyaya. Bu, artık benim için nüfus kağıdı gibi, lisans gibi geçerli bir şey olmuştu. Hatırlayacaksınız, bir aralık Türkiyeye dönmüştüm. Beşiktaşta oynamak istedim, talihsizlik oldu, Galatasaraya gittim. Bir maça çıktım. Sarı-kırmızılı forma, kimse alınmasın, kimse gücenmesin- omuzlarıma, sırtıma batıyordu sanki.
Bir gün Hasnun Galip Sokağındaki Galatasaray lokalinde oturuyordum. Telefon çaldı, benden başka kimse yoktu. Açtım. Bir erkek sesi: Beşiktaşlı şükrü Gülesini istiyorum. diyordu. Kimdi, ne istiyordu, bilmiyordum. Ama adama: Beşiktaşlı şükrü Gülesin burada yok dediğimi hatırlıyorum. Onun aradığı şükrü, çırağan Sarayının ahşap tribünlerinde kalmıştı. Daha fazla dayanamadım ve italyaya döndüm. Bu defa italyaya iş yapmak, ticaret yapmak için gidiyordum." (25/10/1965)
http://sairlerparki.blogspot.com/2012/07/ruhun-sad-olsun-efsane-sukru-gulesin.html
Bir uğultu yükseldi dükkandan Sis halini alan sigara dumanı tabakasının örttüğü bir boşluktan, birer, ikişer insanlar üzerime doğru geliyor ve kimi elimi sıkıyor, hoş geldin diyor, kimi boynuma sarılıyordu.
Yanaklarımın ıslandığını hissediyordum. Sonra da ben koy verdim kendimi ve kaç dakikadır hapsettiğim gözyaşlarımı bırakıverdim. Bu benim, unutulduğumu sandığım çevreye bir veda işaretiyle geride bıraktığım dost insanlara dönüşümdü.
Sonra her şey bir çorap söküğü gibi gitti. önüme kim çıksa, Beşiktaşlı şükrü diye boynuma sarılıyor, tanıyanlar, tanımayanlara Bak, Beşiktaşlı şükrü Gülesin diye beni gösteriyorlardı. Hoş bu kimlik italyada oynadığım 4 yıl boyunca da hatırlanmıştı. Laziodaki, Palermodaki takım arkadaşlarım da beni öyle çağırırlardı: Beşiktaşlı şükrü Gülesin. .. Sadece kendimi değil, Beşiktaşı da götürmüştüm italyaya. Bu, artık benim için nüfus kağıdı gibi, lisans gibi geçerli bir şey olmuştu. Hatırlayacaksınız, bir aralık Türkiyeye dönmüştüm. Beşiktaşta oynamak istedim, talihsizlik oldu, Galatasaraya gittim. Bir maça çıktım. Sarı-kırmızılı forma, kimse alınmasın, kimse gücenmesin- omuzlarıma, sırtıma batıyordu sanki.
Bir gün Hasnun Galip Sokağındaki Galatasaray lokalinde oturuyordum. Telefon çaldı, benden başka kimse yoktu. Açtım. Bir erkek sesi: Beşiktaşlı şükrü Gülesini istiyorum. diyordu. Kimdi, ne istiyordu, bilmiyordum. Ama adama: Beşiktaşlı şükrü Gülesin burada yok dediğimi hatırlıyorum. Onun aradığı şükrü, çırağan Sarayının ahşap tribünlerinde kalmıştı. Daha fazla dayanamadım ve italyaya döndüm. Bu defa italyaya iş yapmak, ticaret yapmak için gidiyordum." (25/10/1965)
http://sairlerparki.blogspot.com/2012/07/ruhun-sad-olsun-efsane-sukru-gulesin.html
Abartıldığı kadar vardır, daha da büyütülmelidir. Zira YD, bu lafı ederken isminin önündeki Beşiktaş başkanı sıfatını unutmuştur. O makam, hepsinden üstündür ve buna uygun konuşmak yakışanı olacaktır. Beşiktaş'ın başındaki başkan da, bir ilkokul öğrencisinin seviyesinde bile yönetememektedir Beşiktaş'ı.
Gayet doğaldır. Zira Beşiktaş, bizimdir. Bizim Beşiktaşımızdır. YD gibilerinin değil.
Beşiktaş tarihinin yüz karasıdır.
Carvalhal'in gol sevincini saygısızlık olarak nitelendirerek, saygı ve saygısızlık kavramlarını bilmediğini anladığımız kişi.
Ligin ilk yarısında kaybettiğimiz puanlarla beni deli eden maçın rövanşı.
Beşiktaş'ın başına şu ortamda gelen en güzel şeylerden biridir. Uzun seneler kalması dileğiyle. Bu kadar pis ortamda Beşiktaş'ın ne demek olduğunu anımsatması bile yeter.
Beşiktaşlıdır.http://1.bp.blogspot.com/-4b_XliJfsxg/TwDR53O3uyI/AAAAAAAACqE/EiHiIoFgZx8/s1600/407814_10150479560709870_9206934869_8392014_1732974793_n.jpg
Faili meçhulleri aydınlatmak için çabalarken, faili meçhul olmuştur.
Ligin ilk yarısında puan kaybettiğimizde "şu takımı nasıl yenemedik" diye hayıflandığım maçın rövanşı olacaktır. Evire çevire yenilmesi gereken takımlardan biri ayrıca.
"Hukukun üstünlüğü" diyerek, durumu sineye çekip, şükür diyenlerin de birgün adalete ihtiyaç duyabileceklerini hatırlatan bir yürüyüştür ayrıca.
Antalyaspor'un verilmeyen golü yüzünden galibiyeti içime sindiremediğim maçtır.
Faşizme inat, kardeşimsin Hrant!
http://twitpic.com/893v0p
http://twitpic.com/893v0p
öncesiyle, sonrasıyla mest eden maç olmuştur.
http://www.youtube.com/watch?v=xZvaLwF54Q0&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=xZvaLwF54Q0&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=Kw7Z6P0kswM
Antalyaspor yönetiminin cebini doldurmayı düşündüğü maçtır. Deplasman tribünü için biçilen fiyat çok yüksek. Kulüpler, kendi kafalarına göre arzu ettikleri maçlarda diledikleri fiyatları koyamamalı. Federasyon adam gibi işini yapsa bu sıkıntıların hiçbiri olmaz.
Beşiktaşım'ın kazasız, belasız 3 puanla döneceği karşılama olması umuduyla.
Beşiktaşım'ın kazasız, belasız 3 puanla döneceği karşılama olması umuduyla.
Beşiktaş taraftarına dünü unutturan oyuncudur. Bu zamana kadar kimse Egemen'in oyunculuğunu eleştirmemiştir zaten. Bursaspor'da da, Trabzonspor'da da formasının hakkını vermiş, belli bir çıta altına düşmemiştir. özverili, mücadeleci sıfatlarını hakeder sonuna kadar. Bizi ilgilendiren kısmı ise başkadır, daha doğrusu unuttuğumuz kısmı. Egemen, Bursaspor'da iken sık şekilde Beşiktaş tribünleri ile dalaşma halindeydi. şeref Bey'de oynanan bir maç sonrasında koridorlarda ağız dolusu küfürler sarfedip, "bu işin Bursa'sı da var!" diye bağırmıştır. O maçın Bursa rövanşı da hesap görüldü tişörtlerinin giyildiği maçtır. şimdi biz kalktık bu Egemen Korkmaz'ı "adam" yaptık. Unuttuk tüm olanları, hafızaya çektik süngeri. Bir de yetmezmiş gibi üçlü falan çektiriyoruz, düne kadar sövdüğümüz, ahlaksız dediğimiz adama.
Yinelemekte fayda var. Oyunculuğu için kimse olumsuz bir şey söylemiyor, söyleyemez de şu performansı ile. Lakin adamlık denilince bir zahmet hatırlayın 3-5 sene öncesini. Yok hatırlamıyorsanız, bir hataydı diyorsanız, Tümer Metin ve onu bağrına basan F.Bahçe taraftarına da sallamaktan vazgeçin.
Yinelemekte fayda var. Oyunculuğu için kimse olumsuz bir şey söylemiyor, söyleyemez de şu performansı ile. Lakin adamlık denilince bir zahmet hatırlayın 3-5 sene öncesini. Yok hatırlamıyorsanız, bir hataydı diyorsanız, Tümer Metin ve onu bağrına basan F.Bahçe taraftarına da sallamaktan vazgeçin.
Bir bebekten katil yaratan devletin adamlarından biri. Yakında elini, kolunu sallayarak çıkıp, kahraman muamalesi görmesi muhtemel kişidir. Ki birçok sığ beyinli için şu an bile kahramandır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?