aydının nazilli ilçesine bağlı olan ve her sene derece çıkartan ancak 2008 den sonra başarısı iyice azalan anadolu lisesi. hocaları oldukça iyi olmasına rağen öğrenci oldukça savruktur. okul müdürü ilk açıldığı günden beri hiç değişmemiş olup oktay tanrıövendir.
pinhani nin daha ilk dinlemede vuran, sizi alip uzaklara götüren sarkisi...
merak edenler icin sözleri:
dön bak dünyaya
yalnız kaldıysan , kalkıp pencerenden bir bak
güneş açmış mı , yağmur düşmüş mü
dön bak dünyaya
herkes gitmişse , sakince arkana dön bir bak
dostun kalmış mı , aşkın solmuş mu
dön bak dünyaya , dön bak dünyaya
bir sonbahar kadar yalnız , bir kış kadar savunmasız
ya da ilkbaharsan , yolun başındaysan
asla vazgeçme , kalkıp da pencerenden bir bak
güneş açmış mı , yağmur düşmüş mü
dön bak dünyaya
(darkcurlywizard, 15.03.2006 20:45)
merak edenler icin sözleri:
dön bak dünyaya
yalnız kaldıysan , kalkıp pencerenden bir bak
güneş açmış mı , yağmur düşmüş mü
dön bak dünyaya
herkes gitmişse , sakince arkana dön bir bak
dostun kalmış mı , aşkın solmuş mu
dön bak dünyaya , dön bak dünyaya
bir sonbahar kadar yalnız , bir kış kadar savunmasız
ya da ilkbaharsan , yolun başındaysan
asla vazgeçme , kalkıp da pencerenden bir bak
güneş açmış mı , yağmur düşmüş mü
dön bak dünyaya
(darkcurlywizard, 15.03.2006 20:45)
çok seviğim bir insana hediye yaparken ellerimle kullanmıştım bu şiiri yaklaşık bir ay önce . ümit yaşar oğuzcan ın en güzel şiirlerinden biridir.
bir gün gelir de unuturmuş insan
en sevdiği hatıraları bile
bari sen her gece yorgun sesiyle
saat on ikiyi vurduğu zaman
beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
seni yaşar ve seni düşünürüm
hayal içinde perişan yürürüm
sen de karanlığın sustuğu yerde
beni unutma
o saatlerde serpilir gülüşün
bir avuç su gibi içime, ey yar
senin de başında o çılgın rüzgar
deli deli esiverirse bir gün
beni unutma
ben ayağımda çarık, elimde asa
senin için şu yollara düşmüşüm
senelerce sonra sana dönüşüm
bir mahşer gününe de rastlasa
beni unutma
hala duruyorsa yeşil elbisen
onu bir gün benim için giy
saksıdaki pembe karanfilde çiğ
ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
beni unutma
büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
bu ölürcesine sevdiğine gel
ne olur tanrıya kavuştuğum gün
beni unutma..
bir gün gelir de unuturmuş insan
en sevdiği hatıraları bile
bari sen her gece yorgun sesiyle
saat on ikiyi vurduğu zaman
beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
seni yaşar ve seni düşünürüm
hayal içinde perişan yürürüm
sen de karanlığın sustuğu yerde
beni unutma
o saatlerde serpilir gülüşün
bir avuç su gibi içime, ey yar
senin de başında o çılgın rüzgar
deli deli esiverirse bir gün
beni unutma
ben ayağımda çarık, elimde asa
senin için şu yollara düşmüşüm
senelerce sonra sana dönüşüm
bir mahşer gününe de rastlasa
beni unutma
hala duruyorsa yeşil elbisen
onu bir gün benim için giy
saksıdaki pembe karanfilde çiğ
ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
beni unutma
büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
bu ölürcesine sevdiğine gel
ne olur tanrıya kavuştuğum gün
beni unutma..
--- alıntı ---
hanımım ne derse çıkmam onun sözünden
ne arzu ettiğini keşf ederim gözünden
saygı gösterip ona sabah erken kalkarım
ortalığı süpürür sobamızı yakarım
Çayımızı hazırlar soframızı kurarım
bu arada uyanır sultanlar gibi hanımım
ibriği tası alıp eline su dökerim
hizmetimi beğenir taktir eder şekerim
evi badana eder duvarları sıvarım
elimden her iş gelir tahtaları ovarım
sinirliyim titizim terstir biraz damarım
yırtık sökük gördüm mü hemen alır yamarım
sporu çok severim salıncağı sallarım
Çocuk doğdu doğalı idmandadır kollarım
biraz müşkülperestim her yemeği beğenmem
gururluyum hanıma şunu pişir demem
ev işine karışamam herkes gibi aşırı
haftada bir yıkarım biriken çamaşırı
kimseye boyun eğmem temizlerim ocağı
misafir günümüzde toplarım dört bucağı
hanıma fincan cezve getirdim kahireden
kahve pişirmem için çağırır daireden
dalar karıştırırsam şekerliyle sadeyi
oklavanın altında veririm ifadeyi…
--- alıntı ---
salla boşver ne önemi var manasındaki derin kelime.
kahirede bulunan keops piramidi 12 ton ağırlığında iki buçuk milyon bloktan oluşur, günde on blok yerleştirilmesi halinde yapımının 664 yıl sürmüştür.piramidin üstünden geçen meridyen karaları ve denizleri tam eşit iki parçaya böler ve piramid dünyanın ağırlık merkezinin tam ortasında bulunur , yüksekliği(164 m.) bir milyarla çarpımının güneşle dünyamız arasındaki uzaklığı verir taban alanının, yüksekliğinin iki katına bölünmesi pi sayısını verir
ingilizcede klavye demektir. ama artık türk gruplarında da bu kelime kullanılmaktadır. zira tavernalara klavyesini eline almış piyanist şantörleri hatırlatır.
aritmetik dizilerde artış ya da azalış miktarını anlatmak için kullanılan tabir. ama enterasandır ortak fark komik bir tanımlamadır. fark dediğin şer tektir diğerlerinde yoktur ki fark olmuştur değil mi? ama nasıl ortak olur ki?
ukala insan modelidir.
her şeyi bilese de bildiğini sanmasıya ortalıkta dolaşan insan . ukala da denilebilir.
insanların karar vermesinde etkili olan yöntemlerin bir araya geldiği beyin bölmesi. düşünülüp verilen en doğru karar yolunda atılan ilk adım.
güzel kadın demektir ancak günümüzde anlamı kaydığından dolayı kötü kadın anlamına gelir.
çok sevdiğim bir özdemir asaf şiiridir.
perde başkalarıdır.
sevgilim;
beni uyandır
uykusuz sezgilerimden,
de ki:
ben o değilim..
ben hep yaşadım,
hiç oynamadım..
yokum ben, de..
ben orada hiç olmadım..
bağır, beni uyandır,
orada oynayan beni çağır..
de ki:
sen hep oynadın,
hiç yaşamadın..
oyundu,bitti;
kapat perdelerini
seyircin gitti.
hayatın ta kendisidir bu şiir yoksa hayat mıdır?
perde başkalarıdır.
sevgilim;
beni uyandır
uykusuz sezgilerimden,
de ki:
ben o değilim..
ben hep yaşadım,
hiç oynamadım..
yokum ben, de..
ben orada hiç olmadım..
bağır, beni uyandır,
orada oynayan beni çağır..
de ki:
sen hep oynadın,
hiç yaşamadın..
oyundu,bitti;
kapat perdelerini
seyircin gitti.
hayatın ta kendisidir bu şiir yoksa hayat mıdır?
7 sayısı evrensel bir sayıdır maşallah 7 olmayan bir şey yok gibidir:
--- alıntı ---
hafta 7 gun,
gokkusagi 7 renk,
dunyanin 7 harikasi kabul gormus,
soyumuz 7 gobek,
dunyada varsayilir 7 kapi,
dunyanin etrafinda 7 gezegen,
buyuk ayi 7 yildiz’li,
insan 7 cakrali,
nota sayisi 7,
islam dininine gore kainat 7 safhada yaratildi,
kabe’nin etrafi 7 kere tavaf edilir (dolasilir),
manevi bilgeligin rakami yine 7,
katoliklerde 7 sakrament esas,
yahudilerde kutsal samdan 7 mumlu ,
eski yunan uygarliginda 7 akilli adam varsayilmis,
mitolojide ise 7 esas tanri varsaymislar,
misir’da gunes tanrisi ra 7 ruhlu,
tibet’te 7 buda,
cin’de kutsal 7 element varmis,
feng shui’de iletisim sayisi 7,
tamamlanmis olmak esittir 7,
afrikalilarin kwanza bayrami 7 sembollu,
zulu susleri 7 renkli,
eskimolarda kar 7 isimli,
hurmuz bile 7 kocali,
dinlenmek haftanin 7. gununde,
ciceklerden 7 veren gul ,
7 tepe ustunde rio,
7 tepe ustunde roma,
7 tepe ustunde istanbul,
james bond bile 007,
yuzde 7 nokta (acik) var. (agiz, kulak 2, burun 2, goz 2),
dunyada var olmus 7 kita,
denizlerin figurativ sayisi 7,
kizilderililere gore mevsimler 7 tane,
avustralya yerlileri aborjin ve kulin’lere gore de mevsim 7 ,
tum japonlarda rakamlarin en ugurlusu 7,
tarot falinda 7 zafer,
pamuk prenses ve 7 cuceler,
ilkokulun baslangici 7 yas
gokyuzu 7 kat!
bu tür gizemli bilgilerde dikkatinizi çektiyse, sayılar genellikle ve genellikle tek sayılardır. yedi de bir tek sayı.
aslında 1, 3, 7, 31, 33, 40 özel sayılardır.
bunlardan sadece 40 sayısı çift.
--- alıntı ---
ayrıca tabi çek beğendiğim tarzına hayran olduğum ozan arifoğlu nun forma numarasıdır.
--- alıntı ---
hafta 7 gun,
gokkusagi 7 renk,
dunyanin 7 harikasi kabul gormus,
soyumuz 7 gobek,
dunyada varsayilir 7 kapi,
dunyanin etrafinda 7 gezegen,
buyuk ayi 7 yildiz’li,
insan 7 cakrali,
nota sayisi 7,
islam dininine gore kainat 7 safhada yaratildi,
kabe’nin etrafi 7 kere tavaf edilir (dolasilir),
manevi bilgeligin rakami yine 7,
katoliklerde 7 sakrament esas,
yahudilerde kutsal samdan 7 mumlu ,
eski yunan uygarliginda 7 akilli adam varsayilmis,
mitolojide ise 7 esas tanri varsaymislar,
misir’da gunes tanrisi ra 7 ruhlu,
tibet’te 7 buda,
cin’de kutsal 7 element varmis,
feng shui’de iletisim sayisi 7,
tamamlanmis olmak esittir 7,
afrikalilarin kwanza bayrami 7 sembollu,
zulu susleri 7 renkli,
eskimolarda kar 7 isimli,
hurmuz bile 7 kocali,
dinlenmek haftanin 7. gununde,
ciceklerden 7 veren gul ,
7 tepe ustunde rio,
7 tepe ustunde roma,
7 tepe ustunde istanbul,
james bond bile 007,
yuzde 7 nokta (acik) var. (agiz, kulak 2, burun 2, goz 2),
dunyada var olmus 7 kita,
denizlerin figurativ sayisi 7,
kizilderililere gore mevsimler 7 tane,
avustralya yerlileri aborjin ve kulin’lere gore de mevsim 7 ,
tum japonlarda rakamlarin en ugurlusu 7,
tarot falinda 7 zafer,
pamuk prenses ve 7 cuceler,
ilkokulun baslangici 7 yas
gokyuzu 7 kat!
bu tür gizemli bilgilerde dikkatinizi çektiyse, sayılar genellikle ve genellikle tek sayılardır. yedi de bir tek sayı.
aslında 1, 3, 7, 31, 33, 40 özel sayılardır.
bunlardan sadece 40 sayısı çift.
--- alıntı ---
ayrıca tabi çek beğendiğim tarzına hayran olduğum ozan arifoğlu nun forma numarasıdır.
mısır anlamına gelir.
ama daha ziyade aklıma özdemir asaf ın bir şiirini getirir:
--- alıntı ---
sevmek nokta almaz Çocuklar.
sevmeye nokta koyan sınıfta kalır.
onun, virgülleri vardır
Çocuklar.
sevmek noktalanmaz;
o, noktadır.
--- alıntı ---
ama daha ziyade aklıma özdemir asaf ın bir şiirini getirir:
--- alıntı ---
sevmek nokta almaz Çocuklar.
sevmeye nokta koyan sınıfta kalır.
onun, virgülleri vardır
Çocuklar.
sevmek noktalanmaz;
o, noktadır.
--- alıntı ---
okuyunca çok eğlendiğim yazı..
ben cocukken cok salaktim.
--- alıntı ---
edip akbayram in ismini edi zannederdim. yani o, benim icin edi
pakbayram di.
ablama, nasil olup da koca bir gunu canin sıkılmadan evde
oturarak geciriyorsun? demistim. buyuyunce insanin cani sokakta
oynamak istemez ki cevabini vermisti. uzunca bir sure buyuyup buyumedigimi anlamak icin
kendime, canin sokakta oynamayi istiyor mu? diye sormustum.
annem erkegin cinsel organini pipi kadininkini kutu olarak
tanimlamisti. o zamanlar trt de cenk koray in sundugu tele kutu diye
bir yarisma vardi. yarismacilar, hayir cenk bey. ben kutumu acmak
istiyorum deyince kosarak odadan kacardim.
sabahlari kalktigimda aklimin hala yerinde olup olmadigini anlamak
icin
2+2, 3+4 gibi toplama islemleri yapardim. sonuclar dogru olunca da cok
sevinirdim.
dedemle parka gittigimiz bir gun trt ciler cekim icin oradaydi. beni
oynarken cektiler. yayin gunu bizim aile jeneriginde gozuktugum cocuk
programini izlemek icin televizyon basina gecti.kendimi ekranda
gorunce,
beni niye parkta unuttunuuuz diye gozyaslarina bogulmustum.
geri vites kavramim yoktu. sofor, kolunu koltuga atip arkaya dogru
bakinca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.
benden buyuk kuzenlerim dondurmacilarin dondurma kulahlarinin sivri
kismiyla kulaklarini karistirdigini soylemisti. inanmistim. hala da
kulahlarin sivri kisimlarini yemem. cope atarim.
babaannem bir gun gelirse sevdigim dizilerin olmadigi bir gun gelsin
istiyordum.
abimle karaoglancilik oynardik. o karaoglan olurdu, beni de bizans
askeri
yapardi. sonra evire ceviredoverdi. cok muhim bir sey yaptigimi
sandigim
icin canim yansa bile hic sesimi cikarmazdim
yesil ve siyah zeytinin ayri agaclarda yetistigini sanirdim.
bulmacalardaki, annenin erkek kardesi kismina dayimin bes harfli
ismini
sigdirmaya calisirdim.
anaokulunda patates baskisi yapmayi ogrenmistik. o kadar hosuma
gitmisti
ki, evde duvarlara, masa ortulerine filan basmistim.ancak sanat
merakim
annemin yeni aldigi beyaz etege patatesi yapistirmamla son
bulmustu.hem
gonlunu almak hem de el koydugu patateslerime kavusmak icin dahiyane
bir
fikirle ogretmenimin yanina gittim. annem yazisini patatese
oydurttum.
sevincle eve gelerek soyundum. renkli boyalara batirdigim patatesi
vucudumun her tarafina bastim. sonra da annemin karsisina gectim. beni
o
halde gorunce aglamaya baslamisti.
madonna ile maradonayi kardes zannederdim. kendi kendime, bunlarin
babasi
ne sansli be. bir cocugu futbolun krali,biri muzigin kralicesi derdim
birinden ozur diledigim zaman allahin bana bir ozur verecegini
sanirdim.
sakat olacagimi dusunup hemen diledigim ozru geri alirdim.
kurban bayraminda toplanan derilerden ucak yapildigini sanirdim.
ucaklarin
dis yuzeyinin bu derilerle kaplandigi icin turk hava kurumunun
topladigini
dusunuyordum. ucak kacirma filmlerinde silahla ates edildiginde ya da
bomba
patladiginda, ayyy! deri delindi! derdim.
gil diye konusanlari fakir zannederdim.
annem banyodan ciktiktan sonra babamin soyledigi, sihhatler olsun
lafini
saatler olsun diye anlardim. bunun da, banyoda amma cok kaldin
gibi bir
sey demek oldugunu sanip babamin anneme kizdigini dusunurdum. annemin
buna
karsin niye sadece, sagol dedigini merakederdim
ne kibar kadin,
derdim
--- alıntı ---
ben cocukken cok salaktim.
--- alıntı ---
edip akbayram in ismini edi zannederdim. yani o, benim icin edi
pakbayram di.
ablama, nasil olup da koca bir gunu canin sıkılmadan evde
oturarak geciriyorsun? demistim. buyuyunce insanin cani sokakta
oynamak istemez ki cevabini vermisti. uzunca bir sure buyuyup buyumedigimi anlamak icin
kendime, canin sokakta oynamayi istiyor mu? diye sormustum.
annem erkegin cinsel organini pipi kadininkini kutu olarak
tanimlamisti. o zamanlar trt de cenk koray in sundugu tele kutu diye
bir yarisma vardi. yarismacilar, hayir cenk bey. ben kutumu acmak
istiyorum deyince kosarak odadan kacardim.
sabahlari kalktigimda aklimin hala yerinde olup olmadigini anlamak
icin
2+2, 3+4 gibi toplama islemleri yapardim. sonuclar dogru olunca da cok
sevinirdim.
dedemle parka gittigimiz bir gun trt ciler cekim icin oradaydi. beni
oynarken cektiler. yayin gunu bizim aile jeneriginde gozuktugum cocuk
programini izlemek icin televizyon basina gecti.kendimi ekranda
gorunce,
beni niye parkta unuttunuuuz diye gozyaslarina bogulmustum.
geri vites kavramim yoktu. sofor, kolunu koltuga atip arkaya dogru
bakinca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.
benden buyuk kuzenlerim dondurmacilarin dondurma kulahlarinin sivri
kismiyla kulaklarini karistirdigini soylemisti. inanmistim. hala da
kulahlarin sivri kisimlarini yemem. cope atarim.
babaannem bir gun gelirse sevdigim dizilerin olmadigi bir gun gelsin
istiyordum.
abimle karaoglancilik oynardik. o karaoglan olurdu, beni de bizans
askeri
yapardi. sonra evire ceviredoverdi. cok muhim bir sey yaptigimi
sandigim
icin canim yansa bile hic sesimi cikarmazdim
yesil ve siyah zeytinin ayri agaclarda yetistigini sanirdim.
bulmacalardaki, annenin erkek kardesi kismina dayimin bes harfli
ismini
sigdirmaya calisirdim.
anaokulunda patates baskisi yapmayi ogrenmistik. o kadar hosuma
gitmisti
ki, evde duvarlara, masa ortulerine filan basmistim.ancak sanat
merakim
annemin yeni aldigi beyaz etege patatesi yapistirmamla son
bulmustu.hem
gonlunu almak hem de el koydugu patateslerime kavusmak icin dahiyane
bir
fikirle ogretmenimin yanina gittim. annem yazisini patatese
oydurttum.
sevincle eve gelerek soyundum. renkli boyalara batirdigim patatesi
vucudumun her tarafina bastim. sonra da annemin karsisina gectim. beni
o
halde gorunce aglamaya baslamisti.
madonna ile maradonayi kardes zannederdim. kendi kendime, bunlarin
babasi
ne sansli be. bir cocugu futbolun krali,biri muzigin kralicesi derdim
birinden ozur diledigim zaman allahin bana bir ozur verecegini
sanirdim.
sakat olacagimi dusunup hemen diledigim ozru geri alirdim.
kurban bayraminda toplanan derilerden ucak yapildigini sanirdim.
ucaklarin
dis yuzeyinin bu derilerle kaplandigi icin turk hava kurumunun
topladigini
dusunuyordum. ucak kacirma filmlerinde silahla ates edildiginde ya da
bomba
patladiginda, ayyy! deri delindi! derdim.
gil diye konusanlari fakir zannederdim.
annem banyodan ciktiktan sonra babamin soyledigi, sihhatler olsun
lafini
saatler olsun diye anlardim. bunun da, banyoda amma cok kaldin
gibi bir
sey demek oldugunu sanip babamin anneme kizdigini dusunurdum. annemin
buna
karsin niye sadece, sagol dedigini merakederdim
ne kibar kadin,
derdim
--- alıntı ---
cizgifilm karakterleriyle yapılmış diziler. güney korede oldukça yaygındır. batı dillerinde ve kültürlerinde ve de japonyada daha çok manga olarak geçer. ama aralarında bir takım farklar olduğu iddia edilir ben her ne kadar göremesem de.. büyük küçük bağımlısı olan pek çok insan vardır.
cümleler ne uzun olurdu...
audi : another ugly deutsche invention (bir diger çirkin alman icadi)
bmw : brings me women(bana hatunlari getirir)
fiat : failure in italian automotive technology (italyan otomotiv teknolojisinin hatası)
ford : fast only rolling downhill(sadece yokus asagi hizlanir)
saab : shape appears ass-backwards( popo görünümlü)
hyundai : hope you understand nothing’s driveable and inexpensive umariz hiçbirseyin sürülebilir ve pahali olmadigini anlamissinizdir)
volvo : very old looking vehicular object (Çok eski görünüslü araç)
porsche : proof of rich spoiled children having everything (zengin züppe bebelerinin herseye sahip oldugunun kaniti)
honda : had one, never did again (bi tane var, bir daha asla)
jeep : just eats every penny (son kuruşuna kadar tüketir)
jaguar : just a guess u are rich (sadece zengin oldugunu tahmin ediyorum)
kia : keep it away (benden uzak tut)
mercedes – benz : my expensive race car emits dense exhaust smoke – but efficiency near zero (pahalı arabam feci egsoz gazı cıkarır – ama performansı nerdeyse sıfır)
toyota : to operate your own terrific automobile (kendi korkunç otomobilini yonetmek)
volkswagen : very old lowered kinky sedan with a great engine noise (muhtesem motor sesli acayip ufaltılmış sedan!)
subaru : tersten u r a bus (sen bir otobussun)
audi : another ugly deutsche invention (bir diger çirkin alman icadi)
bmw : brings me women(bana hatunlari getirir)
fiat : failure in italian automotive technology (italyan otomotiv teknolojisinin hatası)
ford : fast only rolling downhill(sadece yokus asagi hizlanir)
saab : shape appears ass-backwards( popo görünümlü)
hyundai : hope you understand nothing’s driveable and inexpensive umariz hiçbirseyin sürülebilir ve pahali olmadigini anlamissinizdir)
volvo : very old looking vehicular object (Çok eski görünüslü araç)
porsche : proof of rich spoiled children having everything (zengin züppe bebelerinin herseye sahip oldugunun kaniti)
honda : had one, never did again (bi tane var, bir daha asla)
jeep : just eats every penny (son kuruşuna kadar tüketir)
jaguar : just a guess u are rich (sadece zengin oldugunu tahmin ediyorum)
kia : keep it away (benden uzak tut)
mercedes – benz : my expensive race car emits dense exhaust smoke – but efficiency near zero (pahalı arabam feci egsoz gazı cıkarır – ama performansı nerdeyse sıfır)
toyota : to operate your own terrific automobile (kendi korkunç otomobilini yonetmek)
volkswagen : very old lowered kinky sedan with a great engine noise (muhtesem motor sesli acayip ufaltılmış sedan!)
subaru : tersten u r a bus (sen bir otobussun)
artık ağzın sarımsak kokmasını önelyebileceğiz ey sözlük. almanyada keşfedilen bu yöntem işe yarıyormuş. sarımsak zambağı bitkisi kullanılarak piyasaya çıkacak olan ürün almanyada üretiliyor . halk arasında sosyete sarımsağı denirmiş kendisine. bu bitki de güney afrika da yetişen mor çiçekleri olan bir bitkiymiş.
fotoğraf makinesinin flaşı çok kısa bir zamanda çok kuvvetli bir ışık verir gözbebeğimiz ise bu kadar kısa zamanda küçülmeye fırsat bulamaz işık doğrudan retinaya ulaşır ve oradan da doğrudan kılcal damarların görüntüsü yansır işte flaşla çekilen fotoğraflarda görülen bu kırmızılık retina tabakasındaki kılcal damarların görüntüsüdür ho yakın zamanda birçok fotoğraf makinesinde, gözün kırmızı görüntüsünü azaltacak önlemler alınmıştır bu makinelerde flaş iki kere çakar birinci çakış resim çekilmeden az önce olur ve gözbebeğinin küçülerek gözdeki yansımayı azaltmasına zaman tanır ikincisi de tam fotoğraf çekilirken olur ki, gözbebeği olması gereken durumu almıştır zaten başka bir önlem de odadaki bütün ışıkları açarak gözbebeğinin önceden küçülmesini sağlamaktır
geceleri flaşlı fotoğraflarda, gözlerin kırmızı çıkmasının önlenmesinin bir yolu da flaşı objektiften olabildiğince uzak tutmaktır flaşın ışığı göze gelip yansıyarak geri döndüğünde doğrudan objektife gelir .gündüzleri ise gözümüze dışarıdan, her yönden ışık geldiği için, flaşın ışığı bunların arasında daha az oranda gözümüze girer ve kırmızı göz olayı yaratmaz
ama yine de varsa canavar gözlü bir fotoğrafınız en akın çöpe atmanızı tavsiye ederim zira bir arkadaşınız görüre mazallah dillere düşersiniz.
geceleri flaşlı fotoğraflarda, gözlerin kırmızı çıkmasının önlenmesinin bir yolu da flaşı objektiften olabildiğince uzak tutmaktır flaşın ışığı göze gelip yansıyarak geri döndüğünde doğrudan objektife gelir .gündüzleri ise gözümüze dışarıdan, her yönden ışık geldiği için, flaşın ışığı bunların arasında daha az oranda gözümüze girer ve kırmızı göz olayı yaratmaz
ama yine de varsa canavar gözlü bir fotoğrafınız en akın çöpe atmanızı tavsiye ederim zira bir arkadaşınız görüre mazallah dillere düşersiniz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?