ilginç olarak mhp'nin ve chp'nin yapamadığını yapıp kim ne derse desin cumhuriyete bekçilik yapan partidir
baya tanıtımlar gördüğüm seçim süreci.
önden gidene deli derler bu deli davutları alkışlıyor ve şimdiden adayı belirlemenin rahatlığını yaşıyorum.
not: zamanında aldığım kartal sozluk temalı not kâğıtlarına oyumu satma kararı aldım. oy alanın haberi olmasa da oyveren olarak gönlüm rahat.
önden gidene deli derler bu deli davutları alkışlıyor ve şimdiden adayı belirlemenin rahatlığını yaşıyorum.
not: zamanında aldığım kartal sozluk temalı not kâğıtlarına oyumu satma kararı aldım. oy alanın haberi olmasa da oyveren olarak gönlüm rahat.
talihsiz bir olay, terör eylemi. seçim sürecinde sabırları zorlamaktadır bu olaylar. görünen o ki teröristler iş başında. bu ülkenin asıl sorunu ırk değil rant. kürtlerden önce ermeniler vardı şimdi de derin devlet patlatıyor her yanı.
bekliyoruz, seçim ertelenirse olay zaten üstlenilmiş olacak.
bekliyoruz, seçim ertelenirse olay zaten üstlenilmiş olacak.
kartal sözlüğün yenilenen formatında göze batan örneklerden birinde açığa çıkan sorun.
kurallarda şöyle verilmiş;
"başlık: demba ba
entry 1: aslen konyalı futbolcu.
entry 2: konyalı değil, şebinkarahisarlı futbolcu. (konyalı olmasına atıf yapılması, aslında önceki entry ile ilgili. bu nedenle hatalı kullanım söz konusu; silinir.)
entry 3: aslen hataylı futbolcu. (o yanlış, bu yanlış dememiş. örtülü bir şekilde önceki entry'lere cevap var fakat açık bir işaret etme durumu yok. doğru kullanım; yoluna devam eder.)” "
ben de düşündüm demba ba türkiye'li olsaydı nereli olabilirdi?
dini yoğunluğu mevlana'nın memleketinden olmasıyla almış olabilir, o yüzden konya kabul edilebilir. ama bir yandan da ülkede arap deyince kafada siyahi insan canlandığından hatayda da arap yoğunluğu olduğundan benim memleketten yani hatay'lı olabilirdi. ama asıl bence şakacı kimliğinden ve komik hallerinden dolayı herhangi bir Karadeniz ilinden de olabilir.
sözlük yönetiminin bu tatlı esprisini ciddiye alarak memleketinin neresi olabileceğini ciddi ciddi merak ettim.
taşlamayın, anlayış gösterin [ybkz]swh[/ybkz]
kurallarda şöyle verilmiş;
"başlık: demba ba
entry 1: aslen konyalı futbolcu.
entry 2: konyalı değil, şebinkarahisarlı futbolcu. (konyalı olmasına atıf yapılması, aslında önceki entry ile ilgili. bu nedenle hatalı kullanım söz konusu; silinir.)
entry 3: aslen hataylı futbolcu. (o yanlış, bu yanlış dememiş. örtülü bir şekilde önceki entry'lere cevap var fakat açık bir işaret etme durumu yok. doğru kullanım; yoluna devam eder.)” "
ben de düşündüm demba ba türkiye'li olsaydı nereli olabilirdi?
dini yoğunluğu mevlana'nın memleketinden olmasıyla almış olabilir, o yüzden konya kabul edilebilir. ama bir yandan da ülkede arap deyince kafada siyahi insan canlandığından hatayda da arap yoğunluğu olduğundan benim memleketten yani hatay'lı olabilirdi. ama asıl bence şakacı kimliğinden ve komik hallerinden dolayı herhangi bir Karadeniz ilinden de olabilir.
sözlük yönetiminin bu tatlı esprisini ciddiye alarak memleketinin neresi olabileceğini ciddi ciddi merak ettim.
taşlamayın, anlayış gösterin [ybkz]swh[/ybkz]
sözlükte bakınızlara yeni bir soluk kazandıracağına inandığım, yenilenen sözlük formatındaki maddeleri açıklamada kullanılan örnek tanım eki.
gülmekten öldüm lan. o uzun manifestoya böyle renk katmak kimin fikriyse saygılarımı sunuyorum.
gülmekten öldüm lan. o uzun manifestoya böyle renk katmak kimin fikriyse saygılarımı sunuyorum.
tekrar yazılmaya başlayan fight club serisinin devamı.
şimdilik 6 sayfası yayınlanmış ve tyler durden yaşıyor, efsane bir heyecan kapladı içimi bu haberle birlikte. işte meraklısına daha fazlası;
http://karnaval.com/article.php?article_id=35568&channel_id=19
şimdilik 6 sayfası yayınlanmış ve tyler durden yaşıyor, efsane bir heyecan kapladı içimi bu haberle birlikte. işte meraklısına daha fazlası;
http://karnaval.com/article.php?article_id=35568&channel_id=19
rakipleriyle deli alay etmiş teknik direktör.
http://www.ntvspor.net/video-galeri/mourinhodan-espirili-gondermeler
http://www.ntvspor.net/video-galeri/mourinhodan-espirili-gondermeler
#402137
doğum günü olduğunu öğrendiğim yazar.
mutlu yıllar onun olsun, seneye bu zamanlar şampiyonlukla karışık kutlasın inşallah
mutlu yıllar onun olsun, seneye bu zamanlar şampiyonlukla karışık kutlasın inşallah
müthiş bir geri dönüş yaparak özlemimizi gideren grup. ismail 2'yi dinlerken, izlerken hepimizin aklında tek bir burukluk vardı, gökhan semiz
keşke...
keşke...
4-3'e gelen maç. bu haftada bir şey var. acayip heyecanlı geçiyor maçlar.
tüm sezonda 60'lu puanlara zor ulaşan takımı, evsiz barksız olmasına, deneyimsiz oyuncular barındırmasına, sürekli maddi sıkıntılarla oyalanmasına rağmen, federasyona rağmen takımı şampiyonluk yolunda, bitime 6 hafta kala lider durumda tutan hoca.
http://www.ntvspor.net/haber/futbol/128848/kartal-kendini-asti
(bkz: fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi)
lider giden bir takımın hocasını, demba ba dışında yıldızı olmamasına rağmen önemli başarılar kazandıran bir adamı ve yönetimini yerden yere vurma zamanı değil. hasret olduğumuz heyecanı yaşatıyor bu takım bize.
aynı veli'yi başka hocalarla da izledik, gökhan töre'nin aşaması ortada, biraz sabır.
hatalar varsa, pişmesi beklenecek tek oyuncular olmamalı.
yönetimi, hocası ve oyuncuları deneyimsiz bir takımız.
yavaş yavaş pişiyor her şey ve yerine oturuyor.
istatistikler ortada.
kahvede çay söyler gibi kadro dizmesi kolay burada, az sabır.
http://www.ntvspor.net/haber/futbol/128848/kartal-kendini-asti
(bkz: fikret orman başkanlığındaki beşiktaş yönetimi)
lider giden bir takımın hocasını, demba ba dışında yıldızı olmamasına rağmen önemli başarılar kazandıran bir adamı ve yönetimini yerden yere vurma zamanı değil. hasret olduğumuz heyecanı yaşatıyor bu takım bize.
aynı veli'yi başka hocalarla da izledik, gökhan töre'nin aşaması ortada, biraz sabır.
hatalar varsa, pişmesi beklenecek tek oyuncular olmamalı.
yönetimi, hocası ve oyuncuları deneyimsiz bir takımız.
yavaş yavaş pişiyor her şey ve yerine oturuyor.
istatistikler ortada.
kahvede çay söyler gibi kadro dizmesi kolay burada, az sabır.
hoş gelmiş yeni yazar. madem öyle ben de modaya uyarak karşılayım
ben director, last director.
ben director, last director.
#368137
geçen sene buralarda böyle dolanırdım bu saatlerde, o online olurdu, bir iki entry yazardı, ben de o zamanlar başlık avcısıyım, sözlüğün çalışkan çocuklarından biriyim güya... -halbuki hızlı giden atmışım sadece, hani boku seyrek düşenden. şimdi boş boş entry yazmaktansa biriktirip yazayım diyorum, olgunluktan mi yoksa "hatun var ağır ol lan biraz" havaları mı bilmiyorum, her neyse konumuz o değil zaten- bir bakardım "anlayamaz kimse bu aşkı" bir entry girmiş, yapışırdım altına başka bir entry ile.
bazen gelirdi ona haller, melankolik melankolik yazardı bir şeyler [ybkz]swh[/ybkz] bilirdim o hallerini ve hoşuma giderdi, sırf o yüzden severdim belki de ve sırf öyle bir anına denk gelirim belki diyerek sözlüğe girip onun sabahlamasını umut etmişimdir birkaç kez, doğru. itiraflar bölümüne ekleyiniz. o zamanlarda bazen sabahlara kadar mesajlaşırdık sözlükten, o yazardı, ben yazardım.
ona gitmesi için bir iki yer tavsiye ettim, söz verdi, hatta beraber gitme mevzuları oldu, kahve mevzuları falan oldu, sonra kaynadı gitti işte. yalova'ya mı ne gidecekmiş. dedim bu yalova kim acaba? girdim google'a bakıyorum işte "yalova sen kimsin" istanbul'dan kopmuş, meclise bir milletvekili ve bir çığırtkan gönderen, çok da namı sanı olan bir yer değilmiş anlayacağınız. hatta "la bu muharrem ince istanbul'dan değil miydi" tepkilerine sebep olan, vekilinin, şehrin önüne geçen bir yer işte. neyse sonradan aldım verdim ben seni yendim tarzı bir yerel seçim yaşadılar da tüm ülke tam olarak tanıdı yalova'yı. velhasıl o zamanlar kısmet dedik geçtik.
bir gün erikli'deyim. güzel geçen tatillerinden birini geçiriyordum ki süleyman seba'nın vefat ettiğini öğrendik. inanın ablamın yıllık iznine denk gelmiş olmasa ve onun deşarjı için çok önemli olmasa bırakıp dönmeye hazırım. ama şartlar el vermedi, dönemedik, yarıda bırakmak istemedik tatili. zira vaktiyle yeterince çok yarıda bıraktık ömrümüzü, cenaze dolayısıyla. süleyman seba'yı her beşiktaş'lı gibi ben de çok severim, onun duygusal yoğunluğuna ve yıkıntısına geçmeden sizleri de o moda sokmadan hemen seba başkanın gider ayak bana son iyiliğini anlatayım. "anlayamaz kimse bu aşkı" bana ilk buluşma teklifini seba başkanın cenazesi için sundu.
o güne kadar laf lafı açtı, ben önerdim, öyle oldu şöyle oldu derken o gün... o gün ilk defa bana "birlikte cenazeye gidelim mi" dedi. bana özel miydi, bilmiyorum, umurumda da değildi açıkçası. çünkü bana özel olmasını istediğim bir durum da yoktu zaten ortada. muhabbetini gerçekten çok sevdiğim biriydi o kadar. ve beni davet etmesi, çok hoşuma gitmişti. çünkü bu biz beşiktaşlılar için, özel bir gündü ve bunu paylaşmaya açıktı. fakat ben gidemedim.
tesadüf bu ya ben erikli tatilindeyken yani onun bana ilk buluşma teklifini sunduğu sıralarda gittim plajda güneşlenirken okuyabilmek için bir kitap aldım. en sevdiğim yazarlardan olan emrah serbes'in son kitabıydı bu. çok heveslendiğim, okumak için sabırsızlandığım: deliduman.
ne alaka diyeceksiniz?
deliduman kitabında emrah serbes okuyucularını, yalova'da yaşan bir gencin gözünden gezi parkına kadar uzanan süreçte ömrünün kısa bir bölümüne konuk ediyor. ben uzun bir süre farkında olmasam da yalova'dan bahsettiğinin, sonradan "anlayamaz kimse bu aşkı" tarafından bilgilendirildim. hatta sonradan benim kitabımdan okudu, hatta beni kitaptaki mekanlara götürdü, oraları gösterdi falan...
tesadüfleri zorluyor muyum veya gerçek bir tesadüf olayı mı bilmiyorum, yorum sizin. umurumda değil zaten, iki türlüsüne de ihtiyacım yok ne de olsa, mutluyum sonuç olarak... her neyse.
çünkü birçok yerde kesişiyordu zaten hayatımız ve bu anlattığım sadece en küçüğüydü.
beşiktaşlı oluş şekli, katıldığı sosyal sorumluluk projesi vs...
bir gün bir şekilde buluştuk.
o gün, oracıkta, o an...
tuttum gözlerini, gözlerimle. gülmek ancak bu gözler için güzeldi. bu klişe anlatı hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı bir gülüşün gözlere bu kadar güzel yansıyışında. ama öyleydi. bir gülüşü var sanırsın beşiktaş sahaya çıkıyor dedikleriydi. çıkmadı aklımdan hiç.
aradan biraz zaman geçti, sizin için orası önemsiz ama beni eritip bitiren ve bir türlü geçmek bilmeyen, olur mu olmaz mı sorularını sordurup bin danışıp bir davranılan o sancılı süreç... sonra... bir şekilde uzattım ellerimi ellerine
sonra yıllar geçti, karşımda öylece baktı bana. ellerim havada, uzatmasını bekledim. gün hep geceydi, mevsim hep kıştı ama yıllar geçti biliyorum, yüreğimi yıllarca bir zincire vurup işkenceler ettim, heyecanımı terbiye etmek için yıllarca esir tuttum avuçlarımın terinde... ya da belki sadece bir andan ibaretti.
gözlerime baktı, gülümsedi, uzattı ellerini...
kendisiydi işte o gülüşüne aşık olduğum.
o gün bugündür ne zaman gülse aşk dolu gözleriyle, bu kez terbiyeyi bekleyen değil paylaşımı isteyen heyecanım, yenilenir durur gülümsediği sürece.
geçen sene buralarda böyle dolanırdım bu saatlerde, o online olurdu, bir iki entry yazardı, ben de o zamanlar başlık avcısıyım, sözlüğün çalışkan çocuklarından biriyim güya... -halbuki hızlı giden atmışım sadece, hani boku seyrek düşenden. şimdi boş boş entry yazmaktansa biriktirip yazayım diyorum, olgunluktan mi yoksa "hatun var ağır ol lan biraz" havaları mı bilmiyorum, her neyse konumuz o değil zaten- bir bakardım "anlayamaz kimse bu aşkı" bir entry girmiş, yapışırdım altına başka bir entry ile.
bazen gelirdi ona haller, melankolik melankolik yazardı bir şeyler [ybkz]swh[/ybkz] bilirdim o hallerini ve hoşuma giderdi, sırf o yüzden severdim belki de ve sırf öyle bir anına denk gelirim belki diyerek sözlüğe girip onun sabahlamasını umut etmişimdir birkaç kez, doğru. itiraflar bölümüne ekleyiniz. o zamanlarda bazen sabahlara kadar mesajlaşırdık sözlükten, o yazardı, ben yazardım.
ona gitmesi için bir iki yer tavsiye ettim, söz verdi, hatta beraber gitme mevzuları oldu, kahve mevzuları falan oldu, sonra kaynadı gitti işte. yalova'ya mı ne gidecekmiş. dedim bu yalova kim acaba? girdim google'a bakıyorum işte "yalova sen kimsin" istanbul'dan kopmuş, meclise bir milletvekili ve bir çığırtkan gönderen, çok da namı sanı olan bir yer değilmiş anlayacağınız. hatta "la bu muharrem ince istanbul'dan değil miydi" tepkilerine sebep olan, vekilinin, şehrin önüne geçen bir yer işte. neyse sonradan aldım verdim ben seni yendim tarzı bir yerel seçim yaşadılar da tüm ülke tam olarak tanıdı yalova'yı. velhasıl o zamanlar kısmet dedik geçtik.
bir gün erikli'deyim. güzel geçen tatillerinden birini geçiriyordum ki süleyman seba'nın vefat ettiğini öğrendik. inanın ablamın yıllık iznine denk gelmiş olmasa ve onun deşarjı için çok önemli olmasa bırakıp dönmeye hazırım. ama şartlar el vermedi, dönemedik, yarıda bırakmak istemedik tatili. zira vaktiyle yeterince çok yarıda bıraktık ömrümüzü, cenaze dolayısıyla. süleyman seba'yı her beşiktaş'lı gibi ben de çok severim, onun duygusal yoğunluğuna ve yıkıntısına geçmeden sizleri de o moda sokmadan hemen seba başkanın gider ayak bana son iyiliğini anlatayım. "anlayamaz kimse bu aşkı" bana ilk buluşma teklifini seba başkanın cenazesi için sundu.
o güne kadar laf lafı açtı, ben önerdim, öyle oldu şöyle oldu derken o gün... o gün ilk defa bana "birlikte cenazeye gidelim mi" dedi. bana özel miydi, bilmiyorum, umurumda da değildi açıkçası. çünkü bana özel olmasını istediğim bir durum da yoktu zaten ortada. muhabbetini gerçekten çok sevdiğim biriydi o kadar. ve beni davet etmesi, çok hoşuma gitmişti. çünkü bu biz beşiktaşlılar için, özel bir gündü ve bunu paylaşmaya açıktı. fakat ben gidemedim.
tesadüf bu ya ben erikli tatilindeyken yani onun bana ilk buluşma teklifini sunduğu sıralarda gittim plajda güneşlenirken okuyabilmek için bir kitap aldım. en sevdiğim yazarlardan olan emrah serbes'in son kitabıydı bu. çok heveslendiğim, okumak için sabırsızlandığım: deliduman.
ne alaka diyeceksiniz?
deliduman kitabında emrah serbes okuyucularını, yalova'da yaşan bir gencin gözünden gezi parkına kadar uzanan süreçte ömrünün kısa bir bölümüne konuk ediyor. ben uzun bir süre farkında olmasam da yalova'dan bahsettiğinin, sonradan "anlayamaz kimse bu aşkı" tarafından bilgilendirildim. hatta sonradan benim kitabımdan okudu, hatta beni kitaptaki mekanlara götürdü, oraları gösterdi falan...
tesadüfleri zorluyor muyum veya gerçek bir tesadüf olayı mı bilmiyorum, yorum sizin. umurumda değil zaten, iki türlüsüne de ihtiyacım yok ne de olsa, mutluyum sonuç olarak... her neyse.
çünkü birçok yerde kesişiyordu zaten hayatımız ve bu anlattığım sadece en küçüğüydü.
beşiktaşlı oluş şekli, katıldığı sosyal sorumluluk projesi vs...
bir gün bir şekilde buluştuk.
o gün, oracıkta, o an...
tuttum gözlerini, gözlerimle. gülmek ancak bu gözler için güzeldi. bu klişe anlatı hiç bu kadar çaresiz kalmamıştı bir gülüşün gözlere bu kadar güzel yansıyışında. ama öyleydi. bir gülüşü var sanırsın beşiktaş sahaya çıkıyor dedikleriydi. çıkmadı aklımdan hiç.
aradan biraz zaman geçti, sizin için orası önemsiz ama beni eritip bitiren ve bir türlü geçmek bilmeyen, olur mu olmaz mı sorularını sordurup bin danışıp bir davranılan o sancılı süreç... sonra... bir şekilde uzattım ellerimi ellerine
sonra yıllar geçti, karşımda öylece baktı bana. ellerim havada, uzatmasını bekledim. gün hep geceydi, mevsim hep kıştı ama yıllar geçti biliyorum, yüreğimi yıllarca bir zincire vurup işkenceler ettim, heyecanımı terbiye etmek için yıllarca esir tuttum avuçlarımın terinde... ya da belki sadece bir andan ibaretti.
gözlerime baktı, gülümsedi, uzattı ellerini...
kendisiydi işte o gülüşüne aşık olduğum.
o gün bugündür ne zaman gülse aşk dolu gözleriyle, bu kez terbiyeyi bekleyen değil paylaşımı isteyen heyecanım, yenilenir durur gülümsediği sürece.
entry sayısını görünce sakatlandı sandığım ve üzüntüden kahrolmama sebep olan kaleci.
neyse ki sakatlanmamış
entry'lere bakınca, bu alanda tek olmayışıma daha bir üzüldüm ama.
biz beşiktaşlılara çektirdiğiniz bu vahim durumdan utanın yav.
neyse ki sakatlanmamış
entry'lere bakınca, bu alanda tek olmayışıma daha bir üzüldüm ama.
biz beşiktaşlılara çektirdiğiniz bu vahim durumdan utanın yav.
#398983
alırım bi dal
alırım bi dal
izleyemediğim maç, kader utansın, sen bastır beşiktaş'ım
seri ve anlamsız eksiciler ya da klasik tabirle liseliler.
#397448
#394652
üsteki iki entry kadar anlamsız eksilenen bir çok entry'm var. sözlüğe giriyorum bi bakıyorum fazladan 10 eksi, girmiş rastgele okumadan eksilemiş fırıldak.
hayır bu totoş nasıl haysiyetsiz şerefsizdir ki yusuf hayaloğlu için yazdığım sadece "vefatının 6. yıl dönümünde hala unutulmayansın..." entry'me eksi veriyor anlamış değilim.
sizin faşist düşünceleriniz yüzünden ölen birine bile saygı anma yapamayacaksak ve sadece anmaya bile katlanamayacaksanız haysiyetinize sıçayım.
bunun gibi anlamsız, manasız sırf eksilemek için, kişisel düşüncelerinizle örtüşmeyen kişileri sırf taciz etmek için eksileyen, siyasi anlamda da henüz bir fikri oturtamayan, her sıkıştığında da "ama ama insanların fikri değişir kiiii" deyip ağlayan bu bebelerle uğraşmamak için yazmıyorum.
hele eleştiri kabul etmeyen adminlerin başlık açmasına rağmen katlanamadığı götüm gibi olan mobil uygulaması yüzünden bug'ları da yazamaz hele geldiğimiz için mobilden de girmeye girmeye sözlükten iyice uzaklaştık.
adam twitterdan link atıyor, hadi anılarınızı yazın falan, tıklıyoruz, anasayfaya atıyor direkt.
yaptığın uygulamanın bug'ından bi habersin, tiril tiril emek var emek gelin kendiniz yapın o zaman diye ağlayıp duruyorsun.
o zaman başlık açma, kimseye sorma hata var mı diye. kendin yap kendin oyna işte.
ek: işte bunu eksileyebilirsin fırıldak
#397448
#394652
üsteki iki entry kadar anlamsız eksilenen bir çok entry'm var. sözlüğe giriyorum bi bakıyorum fazladan 10 eksi, girmiş rastgele okumadan eksilemiş fırıldak.
hayır bu totoş nasıl haysiyetsiz şerefsizdir ki yusuf hayaloğlu için yazdığım sadece "vefatının 6. yıl dönümünde hala unutulmayansın..." entry'me eksi veriyor anlamış değilim.
sizin faşist düşünceleriniz yüzünden ölen birine bile saygı anma yapamayacaksak ve sadece anmaya bile katlanamayacaksanız haysiyetinize sıçayım.
bunun gibi anlamsız, manasız sırf eksilemek için, kişisel düşüncelerinizle örtüşmeyen kişileri sırf taciz etmek için eksileyen, siyasi anlamda da henüz bir fikri oturtamayan, her sıkıştığında da "ama ama insanların fikri değişir kiiii" deyip ağlayan bu bebelerle uğraşmamak için yazmıyorum.
hele eleştiri kabul etmeyen adminlerin başlık açmasına rağmen katlanamadığı götüm gibi olan mobil uygulaması yüzünden bug'ları da yazamaz hele geldiğimiz için mobilden de girmeye girmeye sözlükten iyice uzaklaştık.
adam twitterdan link atıyor, hadi anılarınızı yazın falan, tıklıyoruz, anasayfaya atıyor direkt.
yaptığın uygulamanın bug'ından bi habersin, tiril tiril emek var emek gelin kendiniz yapın o zaman diye ağlayıp duruyorsun.
o zaman başlık açma, kimseye sorma hata var mı diye. kendin yap kendin oyna işte.
ek: işte bunu eksileyebilirsin fırıldak
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?