last director

2013-2014 sezonu Beşiktaş taraftarı için özetlenecek durum...

fenerbahçe'nin yedeklerinde forvet oyuncusunun bulunmadığı maç...

(bkz: aklın yolu bir)

(bkz: olmuyorsa zorlamayacaksın)

yine son dakikada gelen bir gol[ybkz]swh[/ybkz]... ilginç.

dizi mi lan bu! dediğim taraftarının olduğuna inanmak istemediğim televizyon sirki.

milleti salak yerine koyuyorlar resmen. koy yakışıklı güzel çocukları, karakterler mağdur olsunlar falan. yürürüz. resmen alay ediyorlar.

+bu hafta ne yazalım?
- polis olsun, kaçsınlar.
+onu geçen hafta yazdık ya abi.
- o zaman şey yapalım... iftira atsın bu hafta, önümüzdeki hafta gerçek ortaya çıksın, sonraki hafta polis.
+tam hadi çabuk yaz yetiştirelim.

(bkz: elin oğlu yapmış)

yeni yönetimin hep arkasında durmaya çalışan biri olarak ne yazık ki 2013-2014 sezonu ara transferinde yaşadığımız üst üste başarısız girişimler sonucu transfer dönemi boyunca yaşayacağım günaydın hissiyatıdır.

(bkz: döl israfı)

(bkz: popçu hacı)

"delinin biri kuyuya taş atmış" şeklinde başlayan deyim var ya, hah işte onu bu olay için demişler, inan bak.

bence biri bunu yazdı ve oradan önünü alamadık yani anlamadım nasıl oldu...

kuyumcusundan tut da, dünya kadar puan alıp, yıllarca okuyup eczacı olan mallara kadar herkesin, bir dönem camlara yapıştırdığı cümle.

ben de çok küçükken hep kulak delenler, deleceği kulağın KBB doktorundan ağrısız olduğuna dair rapor istiyormuş sanırdım. [ybkz]swh[/ybkz]

neyse ki onu öğrettik artık çok yok, yani en azından ben rastlamıyorum. yakında kulağını deldiren veya deldirmek isteyen erkeklere verilen tepkileri de yok edip bir yaş daha büyüteceğiz milleti, inşallah. adım adım...

süresiz dinlenebilecek "sanatçı"...

adının aslında "holoşko" diye okunduğu ama nedense ülkemizde "nonoş" etkisi yarattığından ve gene nedense ülkemizde bu durum aşağılayıcı karşılandığından, adının holoşko şeklinde değil holosko şeklinde söylenen futbolcu.

(bkz: işte bunlar hep seks)

okumaktan en keyif aldığım sözlük yazarı. yazsa da okusak, okusak da artılasak falan filan... siyah beyaz sözlüğün en renkli yazarı [ybkz]swh[/ybkz] birebir sohbetim olmasa da entrylerden takip edebildiğim kadarıyla akdeniz havası var, ondan sanırım hepsi. [ybkz]swh[/ybkz]

annesi tarafından karagül ve tahminimce bilumum türk dizisi izlemeye mahkum edilmiş yazar. allahtan sabır diliyoruz [ybkz]swh[/ybkz] hoş gelmiş

ekonomiyle ilgili kalkınma planları için amerika'dan özel olarak gelen kemal derviş'in planlarının 2002 ile birlikte tayyip erdoğan'a geçmiş olmasıyla beraber konuyu açan arkadaşta da gördüğümüz akçıların "vaay padişahım helal olsun sana" sözleriyle sonuçlanan durum.

sorgulamadan inanan meeeciler için anlatayım hemen.

paradan sıfır atılmasından tutun, bahsedilen ekonomik istikrara, halkı bankaya borçlandırmalara, faizlerin belirli bir seviyeye getirilmesine kadar hepsi kemal derviş döneminde planlanmış ve uzun vadeye yayılmış ekonomik kalkınma planıdır.

hatta durumu şöyle kanıtlayayım[ybkz]swh[/ybkz] akp hükumetinden önce paradan 3 sıfır atılmaya karar verilir ancak dönemin başbakanı bunun yetmeyeceği söyler ve biraz daha bekleyerek 6 sıfır atmaya karar verir. o "biraz daha bekleme" dedikleri tayyip erdoğan hükumetinin sıfırları attığı senedir. bu piyasanın uluslararası dalgalanmalarına göre bir yıl önce veya sonra olarak konuşulmuştur.

o kadar güçlü ve her şeyi kendisinin yaptığını sandığımız hükumetin amerika'da patlak verip avrupa'ya sıçrayan ekonomik kriz döneminde [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz] ne kadar güçlü olduğunu [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz] gördük. yani aslında bizler gördük. piyasayı okumayı bilenler...

aslında akp hükumeti ekonomik büyümeyi sağlamaktan ziyade dört dörtlük yapılanmış ekonomik planını özellikle son dört yıl içerisinde batırmıştır. oysa hiçbir şey yapmasa, yetecekti, ki kendileri ilk hükumet döneminde öyle yapmıştır...

çoğu vergi ve zammın sebebi...

sanıyorum ki dünyaya tam anlamıyla karma ekonomi mantığını tanıtan türkiyeydi. ne var ki daha bu sistemi yapan adamın boku kurumadan 1940-50 arasında küçük amerika olma hayaliyle yanıp tutuşan siyasi liderlerimiz tam kapitalizmle flörte başlamış, özal döneminde soyunmuş, erdoğan döneminde sevişmiştir.

bakın özelleştirmenin handikabını şu şekilde anlatayım size; bir baba para kazanamazsa çocuklarını doyuramaz, çocuklarına yetemez.

devlet baba, tüm üretim kalemlerini birbir[ybkz]swh[/ybkz] özelleştirip gelen paraları da çarçur edince [ybkz]swh[/ybkz] üretim yok, kazanç yok, çocuklara da harçlık, maaş yok, ne yapacaksın? za-am yapacaksın.

yıllarca milliyetçilikle uyuttuğunuz bu millete bir de "vatan borcu" diye kakaladığınız, "zeytine kdv var, peynir yok" ile başlayan ve bilumum adlarla da çoğaltılan vergi çeşitleri ile soymaya başladınız bunlar size yol su elektrik olarak dönecek dediniz, suyu da yolu da elektriği de ayrı ayrı ödettiniz...

biri de çıkıp demedi ki; arkadaş bu vergilerle sokak lambaları ödenecekti, onu da faturamıza yansıttınız, ne ayak?

benzin bira 1 lira, cepten çıkan 5 lira...

kısacası "bu denli" özelleştirmelere karşı çıkan birinin sosyalizmle, dinle, hükumetle, faşizmle, onla bunla alakasız olarak, kapitalizme geçişten ziyade, özelleştirmenin yoksul halkın sırtına defalarca vurulacak olan kırbaçların ilk darbesi olduğu öngörüsü ile karşı çıkıyor olmalı.

"bu denli" özelleştirmenin toplumsal baktığımızda, savunulacak hiçbir şeyi yoktur...

benzine zam. [ybkz]swh[/ybkz]

brezilyalı futbolcuları kıskandıran takım adı. taraftarları sanırım tam adına besteler yapamıyordur...

edit: oha jeans de mi varmış. yazamadım bile arkadaş...

24 ocak 2014 anadolu efes - ea7 emporio armani milano [ybkz]swh[/ybkz] maçıyla bir kez daha gördük ki bu adam baskete aşık.