özelleştirme

dingoc
devlet kurumlarının özel sektöre satılması olarak özetlenebilecek iş. demirörene kalsa amatör içinde anında uygular
cihan tekin
akp'nin genellikle başına adamını atayıp, bir süre sonra kâr eden kurumu bile zarar edecek duruma getirip yaptığı eylem... bilerek ve isteyerek... sonra zaman gazetesi, vakit, yeni şafak gibi gazetelerde "x iş yerinde namaz kılan işçi işten atıldı... x iş yerinde içki kullanmayan işçi işten atıldı" gibi ağlak zırvalar okuyoruz... sevgili arkadaşım, sen yabancı sermaye ile kolkola girip, ülkemiz aydın(!) liberalleri ile güle oynaya her yeri özelleştirirsen kapitalizmin kurallarını da dünden kabul etmiş sayılırsın... sattın bitti... orası artık adamın... parasını ödemiş almış deyim yerindeyse... basmış almış abi en kaba deyimiyle...

yarın bir gün "boynunda haç olmayan müdür olamaz" diye bir yönetim kurulu kararı çıkartır, bunu da yönetmeliğe koyar, gıkını çıkartamazsın... hakkın yok... özelleştirmeye karşı konuştukça, ulusal, milli düşündükçe bizi ergenekoncu diye yaftalayan adamlar şimdi zırıl zırıl ağlamaya başladı... ben de milli bir şirkette çalışıyorum... şu an iş yerimde abdesthane var, mescit var... dindar arkadaşlarım, dostlarım istedikleri gibi ibadetlerini yapabiliyorlar... ama yarın özelleştirilirsek ve gelecek adam mesciti kaldırırsa hiç ses etmem valla... ektiler, şimdi biçiyorlar der geçerim... benim için hava hoş...

sol görüşlü bir insan olmama rağmen necmettin erbakan'a bu yüzden biraz sempatim vardı... adam en azından bazı konularda milli, ulusal düşünebiliyor, bu yönde adımlar atabiliyordu... bunların ne olduğu belli değil... rahmetli de anladı mevzuyu, yavaştan yavaştan vermeye başlamıştı odunu ama ömrü vefa etmedi...
last director
çoğu vergi ve zammın sebebi...

sanıyorum ki dünyaya tam anlamıyla karma ekonomi mantığını tanıtan türkiyeydi. ne var ki daha bu sistemi yapan adamın boku kurumadan 1940-50 arasında küçük amerika olma hayaliyle yanıp tutuşan siyasi liderlerimiz tam kapitalizmle flörte başlamış, özal döneminde soyunmuş, erdoğan döneminde sevişmiştir.

bakın özelleştirmenin handikabını şu şekilde anlatayım size; bir baba para kazanamazsa çocuklarını doyuramaz, çocuklarına yetemez.

devlet baba, tüm üretim kalemlerini birbir[ybkz]swh[/ybkz] özelleştirip gelen paraları da çarçur edince [ybkz]swh[/ybkz] üretim yok, kazanç yok, çocuklara da harçlık, maaş yok, ne yapacaksın? za-am yapacaksın.

yıllarca milliyetçilikle uyuttuğunuz bu millete bir de "vatan borcu" diye kakaladığınız, "zeytine kdv var, peynir yok" ile başlayan ve bilumum adlarla da çoğaltılan vergi çeşitleri ile soymaya başladınız bunlar size yol su elektrik olarak dönecek dediniz, suyu da yolu da elektriği de ayrı ayrı ödettiniz...

biri de çıkıp demedi ki; arkadaş bu vergilerle sokak lambaları ödenecekti, onu da faturamıza yansıttınız, ne ayak?

benzin bira 1 lira, cepten çıkan 5 lira...

kısacası "bu denli" özelleştirmelere karşı çıkan birinin sosyalizmle, dinle, hükumetle, faşizmle, onla bunla alakasız olarak, kapitalizme geçişten ziyade, özelleştirmenin yoksul halkın sırtına defalarca vurulacak olan kırbaçların ilk darbesi olduğu öngörüsü ile karşı çıkıyor olmalı.

"bu denli" özelleştirmenin toplumsal baktığımızda, savunulacak hiçbir şeyi yoktur...

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol