özünden kopmamış yazar. antakya'ya sevgiler, eksikliğini hiç hissettirmesin sözlüğe inşallah
entry üstüne entry olacak(#338860) amaaa yazmadan edemeyeceğim olan sanatçı.
yahu arkadaş "sen istanbulsun" diye bir şarkı yapmışsın güzel, albümü almasak dinleyeceğimiz, haberimiz olmayacak, youtube'da yok, anca saçma salak video sitelerinde var. tüm şarkıları var sen istanbulsun yok. dedim ki tamam güzel ikinci klip bu şarkıya gelecek, yok ama... gelmiyormuş... neymiş yaz aylarıymış, daha kıpır kıpır şarkılarmış, "dene"ymiş falan... tamam o da güzel, hepsini seviyoruz ama sen istanbulsun'a da klip bekliyoruz. lütfen.
yahu arkadaş "sen istanbulsun" diye bir şarkı yapmışsın güzel, albümü almasak dinleyeceğimiz, haberimiz olmayacak, youtube'da yok, anca saçma salak video sitelerinde var. tüm şarkıları var sen istanbulsun yok. dedim ki tamam güzel ikinci klip bu şarkıya gelecek, yok ama... gelmiyormuş... neymiş yaz aylarıymış, daha kıpır kıpır şarkılarmış, "dene"ymiş falan... tamam o da güzel, hepsini seviyoruz ama sen istanbulsun'a da klip bekliyoruz. lütfen.
bir shakespeare oyunu. müjdat gezen sanat merkezinde eğitim alırken konservatuvar sınavları için bu oyundan, edmund karakterinin tiradını seçmiştim. sumru dinçer'e ilk oynayacağım gün, tiyatro adına daha tiradıma başlamadan hayatımın dersini almıştım.
klasik bir shakespeare oyunudur aslında. iyiler ve kötülerin çatışması, sonunda var olan düzenin olması gerektiği gibi sağlanması üzerine kurulan bir senaryoya sahip. okuması, entrikaları ile çok keyif veren oyun metni.
klasik bir shakespeare oyunudur aslında. iyiler ve kötülerin çatışması, sonunda var olan düzenin olması gerektiği gibi sağlanması üzerine kurulan bir senaryoya sahip. okuması, entrikaları ile çok keyif veren oyun metni.
(bkz: öpmeye kıyamadığım)
suların hası
özellikle beyazıta gidiyorsam [ybkz]swh[/ybkz] illa ki yapmam gereken eylem. başka türlü içimdeki sıkıntıyı gerginliği atamam. yolu yok. albümler alınır, gerekirse özel cdler hazırlanır. işimi saçma salak pop radyolarına bırakmam anlayacağın.
bir sebebe de gerek yok, araba kullanırken müzik dinlemeyen insanı anlayamam, sadece sensörleri duymak için park sırasında kapatırım, onun dışında don't stop the music
bir sebebe de gerek yok, araba kullanırken müzik dinlemeyen insanı anlayamam, sadece sensörleri duymak için park sırasında kapatırım, onun dışında don't stop the music
(bkz: efsane şarkılar)
Hit the road, Jack, and don't you come back
Yola çık Jack, ve geri gelme
No more. No more. No more. No more.
Bir daha, bir daha, bir daha, bir daha
Hit the road, Jack, and don't you come back no more
Yola çık Jack, ve geri gelme bir daha
Woman, oh, woman don't you treat me so mean
Kadın, oh kadın, bana bu kadar kötü davranma
Your the meanest old woman that I've ever seen
Gördüğüm en kötü yaşlı kadınsın
But I guess if you say so
Ama sanırım ne diyorsan öyledir
I have to pack my bags and go
Valizimi hazırlamalı ve gitmeliyim
That's right!
Bu doğru!
Hit the road, Jack, and don't you come back
Yola çık Jack, ve geri gelme
No more. No more. No more. No more.
Bir daha, bir daha, bir daha, bir daha
Hit the road, Jack, and don't you come back no more
Yola çık Jack, ve geri gelme bir daha
Baby. Listen, baby, don't you treat me this way
Bebeğim, dinle bebeğim, bana böyle davranma
'Cause I'll be back on my feet someday
Çünkü bir gün dizlerimi çökeceğim
Don't care if you do 'cause it's understood
Bunu yapıyorsan umrumda değil çünkü bu anlaşıldı
You ain't got no money. You just ain't no good
Paran falan yok, ve iyi değilsin işte
Well, I guess if you say so
Eh sanırım ne diyorsan öyledir
I have to pack my bags and go
Valizimi hazırlamalı ve gitmeliyim
Hit the road, Jack, and don't you come back
Yola çık Jack, ve geri gelme
No more. No more. No more. No more.
Bir daha, bir daha, bir daha, bir daha
Hit the road, Jack, and don't you come back no more
Yola çık Jack, ve geri gelme bir daha
Hit the road, Jack, and don't you come back
Yola çık Jack, ve geri gelme
No more. No more. No more. No more.
Bir daha, bir daha, bir daha, bir daha
Hit the road, Jack, and don't you come back no more
Yola çık Jack, ve geri gelme bir daha
Woman, oh, woman don't you treat me so mean
Kadın, oh kadın, bana bu kadar kötü davranma
Your the meanest old woman that I've ever seen
Gördüğüm en kötü yaşlı kadınsın
But I guess if you say so
Ama sanırım ne diyorsan öyledir
I have to pack my bags and go
Valizimi hazırlamalı ve gitmeliyim
That's right!
Bu doğru!
Hit the road, Jack, and don't you come back
Yola çık Jack, ve geri gelme
No more. No more. No more. No more.
Bir daha, bir daha, bir daha, bir daha
Hit the road, Jack, and don't you come back no more
Yola çık Jack, ve geri gelme bir daha
Baby. Listen, baby, don't you treat me this way
Bebeğim, dinle bebeğim, bana böyle davranma
'Cause I'll be back on my feet someday
Çünkü bir gün dizlerimi çökeceğim
Don't care if you do 'cause it's understood
Bunu yapıyorsan umrumda değil çünkü bu anlaşıldı
You ain't got no money. You just ain't no good
Paran falan yok, ve iyi değilsin işte
Well, I guess if you say so
Eh sanırım ne diyorsan öyledir
I have to pack my bags and go
Valizimi hazırlamalı ve gitmeliyim
Hit the road, Jack, and don't you come back
Yola çık Jack, ve geri gelme
No more. No more. No more. No more.
Bir daha, bir daha, bir daha, bir daha
Hit the road, Jack, and don't you come back no more
Yola çık Jack, ve geri gelme bir daha
sunam türküsünün hikayesini okuyup da dinleyin derim...
spoiler--
Suna, Fahri Kayhan’ın eşidir. Çok sevmektedir Fahri Bey Suna’yı… Devir, o zamanın Malatya’sı… Ancak sevdiğine sevdiğini söylemenin bile ayıp karşılandığı o dönemde Fahri Bey her daim söyler Suna’ya, ona olan sadakatini ve bağlılığını… Ve bilir karısının gözlerinin başka kimselere bakmadığını…
O dönemin kadınlarının en büyük eğlencesidir, haftada bir yapılan hamam sefaları… Kendilerine ayrılan günde toplanıp hamama gider mahallenin tüm kadınları… İşte o hamam sefalarından birinde Suna’nın sırtında bulunan ve normal şartlarda kıyafetinden asla görünme ihtimali olmayan bir ben dikkatini çeker hamamda bulunan ve sunanın yakın arkadaşı olan Neriman Hanım’ın…
Neriman Hanım, akşam eve geldiğinde laf arasında eşi Mustafa Bey’e, Suna’nın sırtında ben olduğunu anlatır… Aradan zaman geçer… Fahri Kayhan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvede Mustafa Bey ile karşılaşır… Aralarındaki sohbet belli bir süre sonra tartışmaya dönüşür ve olay karşılıklı hakarete kadar gider… Fahri Kayhan hiddetle cevap verir Mustafa Bey’e: “Bir daha karşıma çıkma, seni el aleme rezil ederim.” Bu söylem karşısında sinirlerine hakim olamayan ve sırf Fahri Kayhan’ı yaralamak gayesiyle hareket eden Mustafa Bey’in dudaklarından şu sözler dökülüverir: “Sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim.”
Fahri Kayhan beyninden vurulmuşa döner… Evet inanamaz biricik Suna’sının kendisine ihanet ettiğine, ama bu başına gelen neyin nesidir? Elin adamı, Suna’nın sırtındaki beni nerden bilecektir? Bu sorular kafasında iken eve varır, dayanamaz ve karşısına alıp Suna’yı durumu anlatır… Suna iki gözü iki çeşme yeminler eder Fahri Kayhan’a: “Aman beyim etme” der, “Bakar mıyım senden bir başkasına?” O gece konuşurlar, konuşurlar… Fahri Kayhan eşine sarılır, ve ikna olduğunu söyleyip bir daha hiç açmamacasına konuyu kapatır… Lakin durum hiç de öyle olmamıştır… O günden sonra istemeden de olsa aklında hep o şüphe, Fahri Bey karısına kötü davranır…
Yine bir akşam yemekte sudan bir sebeple çıkan tartışma sonrasında Fahri Kayhan ceketini alır ve başlar Malatya sokaklarında dolaşmaya… Eve geldiğinde neredeyse güneş doğmak üzeredir… Eve girer ve gördüğü manzara karşısında dona kalır… Biricik karısı Suna, kendini asmıştır… Sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır. O mektupta Suna son sözlerinde şunları yazmıştır: “Kusura bakma beyim, ama günlerdir kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim… Kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. Şunu bil ki, ben sana hiç ihanet etmedim… “
Fahri Kayhan gözyaşları içinde eşinin cansız bedenini yağlı urgandan ayırır, yere yatırır… Islak gözlerini silerken bir bakar ki hava aydınlanmıştır… İçindeki yangın öyle büyüktür ki, sözün bittiği yerde, kelimelerin küllerinden o meşhur türküyü yakmıştır:
“Şafak söktü, Suna’m yine uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım Suna’m sesim duyulmaz
Uyan Suna’m uyan, derin uykudan
Nice diyar gezdim gözlerin için
Niye kızdın bana el sözü için
Dilerim Allah’tan sızlasın için
Uyan Suna’m uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halimden
Uyan Suna’m, derin uykudan…”
spoiler--
spoiler--
Suna, Fahri Kayhan’ın eşidir. Çok sevmektedir Fahri Bey Suna’yı… Devir, o zamanın Malatya’sı… Ancak sevdiğine sevdiğini söylemenin bile ayıp karşılandığı o dönemde Fahri Bey her daim söyler Suna’ya, ona olan sadakatini ve bağlılığını… Ve bilir karısının gözlerinin başka kimselere bakmadığını…
O dönemin kadınlarının en büyük eğlencesidir, haftada bir yapılan hamam sefaları… Kendilerine ayrılan günde toplanıp hamama gider mahallenin tüm kadınları… İşte o hamam sefalarından birinde Suna’nın sırtında bulunan ve normal şartlarda kıyafetinden asla görünme ihtimali olmayan bir ben dikkatini çeker hamamda bulunan ve sunanın yakın arkadaşı olan Neriman Hanım’ın…
Neriman Hanım, akşam eve geldiğinde laf arasında eşi Mustafa Bey’e, Suna’nın sırtında ben olduğunu anlatır… Aradan zaman geçer… Fahri Kayhan bir gün evlerinin yakınında bulunan kahvede Mustafa Bey ile karşılaşır… Aralarındaki sohbet belli bir süre sonra tartışmaya dönüşür ve olay karşılıklı hakarete kadar gider… Fahri Kayhan hiddetle cevap verir Mustafa Bey’e: “Bir daha karşıma çıkma, seni el aleme rezil ederim.” Bu söylem karşısında sinirlerine hakim olamayan ve sırf Fahri Kayhan’ı yaralamak gayesiyle hareket eden Mustafa Bey’in dudaklarından şu sözler dökülüverir: “Sen benimle uğraşacağına kendi karına sahip çık, ben senin karının sırtındaki beni bile bilirim.”
Fahri Kayhan beyninden vurulmuşa döner… Evet inanamaz biricik Suna’sının kendisine ihanet ettiğine, ama bu başına gelen neyin nesidir? Elin adamı, Suna’nın sırtındaki beni nerden bilecektir? Bu sorular kafasında iken eve varır, dayanamaz ve karşısına alıp Suna’yı durumu anlatır… Suna iki gözü iki çeşme yeminler eder Fahri Kayhan’a: “Aman beyim etme” der, “Bakar mıyım senden bir başkasına?” O gece konuşurlar, konuşurlar… Fahri Kayhan eşine sarılır, ve ikna olduğunu söyleyip bir daha hiç açmamacasına konuyu kapatır… Lakin durum hiç de öyle olmamıştır… O günden sonra istemeden de olsa aklında hep o şüphe, Fahri Bey karısına kötü davranır…
Yine bir akşam yemekte sudan bir sebeple çıkan tartışma sonrasında Fahri Kayhan ceketini alır ve başlar Malatya sokaklarında dolaşmaya… Eve geldiğinde neredeyse güneş doğmak üzeredir… Eve girer ve gördüğü manzara karşısında dona kalır… Biricik karısı Suna, kendini asmıştır… Sallanan ayağının dibinde elinden düşmüş bir mektup durmaktadır. O mektupta Suna son sözlerinde şunları yazmıştır: “Kusura bakma beyim, ama günlerdir kafandaki soru işaretlerinin sebebini bilmekteyim… Kendimi temize çıkarmak için başka yol göremedim. Şunu bil ki, ben sana hiç ihanet etmedim… “
Fahri Kayhan gözyaşları içinde eşinin cansız bedenini yağlı urgandan ayırır, yere yatırır… Islak gözlerini silerken bir bakar ki hava aydınlanmıştır… İçindeki yangın öyle büyüktür ki, sözün bittiği yerde, kelimelerin küllerinden o meşhur türküyü yakmıştır:
“Şafak söktü, Suna’m yine uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım Suna’m sesim duyulmaz
Uyan Suna’m uyan, derin uykudan
Nice diyar gezdim gözlerin için
Niye kızdın bana el sözü için
Dilerim Allah’tan sızlasın için
Uyan Suna’m uyan derin uykudan
Çektiğim gönül elinden
Usandım gurbet elinden
Hiç kimse bilmez halimden
Uyan Suna’m, derin uykudan…”
spoiler--
girişi bok gibi bok kokan bilgi üniversitesi kampüsü. eyüp'tedir.
evimin camına camına vuran doğa olayı... tatlı tatlı esiyor üstten açılan pencereden o serinlik, elimde sıcak bir kahve, önümde saatlerdir glikoz yakımını durmama rağmen duran "film çözümlemeleri" notlarım ve dünyanın en güzel şarkısı olarak yağmurun sesi.
seviyorum arkadaş.
seviyorum arkadaş.
(bkz: aşk)
(bkz: oğluma ne diyeceğim kaptan)
Güncelleme: Valencia'nın beşlediği maç
Valencia'nın dörtlediği maç
Sınav dönemlerinde maaşımı bağladığım içecek.
özlenen yazar.
Mario götze'nin dortmund'dan bayern munih'e ruhunu satışından sonra Türkiye'den yükselen yaratıcı tepki
tam altına dolu dolu entryler döşeme hevesiyle açtım ki kullanıcı adı güncellemesiymiş iyi mi...
e hayırlı olsun, eski adıyla da seviyorduk, yeni adı da güzel olmuş.
e hayırlı olsun, eski adıyla da seviyorduk, yeni adı da güzel olmuş.
Bir trafik uyarısı iken günlük hayatımızda dönüşü olmayan bir tercih yapanlara kararını uygulamadan önce uyarı anlamında kullanmaya başlanmış olan söz.
Pes' in çok yanlış anladığı taktik
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?