(Mö 427 - Mö 347) Platon Arapçada P harfinin olmamasından dolayı Arap dünyasında Eflatun olarak anılmaktadır. çok önemli bir Antik/Klasik Yunan filozofu olduğu gibi, matematikçi, felsefi diyaloglar yazarı ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisinin kurucusuydu da. Bu akademi aynı zamandan günümüzdeki modern üniversite oluşumunun başlangıcı olarakta kabul edilir. Platon, akıl hocası Sokrat (Socrates) ve öğrencisi Aristo (Aristotle) ile birlikte, doğal felsefe, bilim ve Batı felsefesinin temellerini attı. Eflatun, aslında Socrates'in öğretilisi ve öğrencisiydi. Socrates'in düşüncelerinden olduğu kadar öğretmeninin adalete uymayan öldürülmesinden de etkilenmişti. Geniş omuzları ve atletik yapısı nedeniyle, Yunanca Platon (geniş göğüslü) lakabı ile anıldı ve tanındı.
kaynak: [ybkz]swh[/ybkz]http://kisalt.be/952p0r
sokrates'in yargılanma esnasında yaptığı ve dik duruşun sembolü sayılabilecek savunma.
kendisini hapishaneden kaçırmak isteyen arkadaşlarını "benim buradan kaçmam, yapılan suçlamaları zımni kabulüm anlamına gelir." gerekçesiyle reddetmiştir. iyidir, güzeldir. okuyunuz.
---------------alıntı---------------
Yunan filozof Platon tarafından yazılmış, Sokrates'in bir grup Atinalı tarafından şehrin tanrılarına inanmayışı ve gençlerin ahlakını bozması gerekçesiyle suçlanışını, Atina demokrasisi tarafından yargılanışını ve cezalandırılmasını konu alan diyalog. Euthyphron adlı diyalogun devamı niteliğindedir. Eser, Euthyphron ve Kriton ile birlikte bir üçleme oluşturur. Euthyphron mahkemenin hemen öncesini, Savunma mahkeme sürecini, Kriton ise mahkeme sonrasını anlatır.
---------------alıntı---------------
kendisini hapishaneden kaçırmak isteyen arkadaşlarını "benim buradan kaçmam, yapılan suçlamaları zımni kabulüm anlamına gelir." gerekçesiyle reddetmiştir. iyidir, güzeldir. okuyunuz.
---------------alıntı---------------
Yunan filozof Platon tarafından yazılmış, Sokrates'in bir grup Atinalı tarafından şehrin tanrılarına inanmayışı ve gençlerin ahlakını bozması gerekçesiyle suçlanışını, Atina demokrasisi tarafından yargılanışını ve cezalandırılmasını konu alan diyalog. Euthyphron adlı diyalogun devamı niteliğindedir. Eser, Euthyphron ve Kriton ile birlikte bir üçleme oluşturur. Euthyphron mahkemenin hemen öncesini, Savunma mahkeme sürecini, Kriton ise mahkeme sonrasını anlatır.
---------------alıntı---------------
sonunda sivas ile ilgili bir haber yayınlamış olan kanaldır.
---------------alıntı---------------
trabzonspor: 2 sivasspor: 1
---------------alıntı---------------
---------------alıntı---------------
trabzonspor: 2 sivasspor: 1
---------------alıntı---------------
sivas katliamına ithaf edilmiş bir grup yorum türküsü.
Yumrukluyorum duvarları,yumrukluyorum kara gecenin bedenini
Ellerim kan içinde, nehirler taşmış yanaklarımda
37 can, 37 gül çatlamış susuzluktan sivasın içinde
Nasıl uyku tutar gözlerimi
Döne döne samaha duranlar tutuştu önce
Sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin yanı başına
Sivas Sivas yiğitlik midir emanet cana kıymak?
Yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp
karanlığa kuban etmek?
Söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak?
Var mıdır kardelen akınında bir avuç inciyi ateşte tutmak?
Böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahsun durduğuma
Varsın ateşim suskunlukla beslensin
Benimde yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik
Senin de dağların var Sivas senin de dağların
Dağlarında şahanların!
Gün tutuşur canım gece tutuşur
Yangınlarda tutsak canlar tutuşur
Gülüm toprak olur yele karışır
Yürür gelir canlar yollar tutuşur
Sivas ellerinde sazım tutuşur
Söz tutuşur canım türkü tutuşur
Teller bizi söyler diller yarışır
özgürlüğü yazan kalem tutuşur
Canlar can olurda eller tutuşur
Dost evinde canım sevda tutuşur
Pir Sultanlar ölmez binler yetişir
Akar gelir canlar tarih tutuşur.
http://tinyurl.com/c8ovh2
Yumrukluyorum duvarları,yumrukluyorum kara gecenin bedenini
Ellerim kan içinde, nehirler taşmış yanaklarımda
37 can, 37 gül çatlamış susuzluktan sivasın içinde
Nasıl uyku tutar gözlerimi
Döne döne samaha duranlar tutuştu önce
Sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin yanı başına
Sivas Sivas yiğitlik midir emanet cana kıymak?
Yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp
karanlığa kuban etmek?
Söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak?
Var mıdır kardelen akınında bir avuç inciyi ateşte tutmak?
Böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahsun durduğuma
Varsın ateşim suskunlukla beslensin
Benimde yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik
Senin de dağların var Sivas senin de dağların
Dağlarında şahanların!
Gün tutuşur canım gece tutuşur
Yangınlarda tutsak canlar tutuşur
Gülüm toprak olur yele karışır
Yürür gelir canlar yollar tutuşur
Sivas ellerinde sazım tutuşur
Söz tutuşur canım türkü tutuşur
Teller bizi söyler diller yarışır
özgürlüğü yazan kalem tutuşur
Canlar can olurda eller tutuşur
Dost evinde canım sevda tutuşur
Pir Sultanlar ölmez binler yetişir
Akar gelir canlar tarih tutuşur.
http://tinyurl.com/c8ovh2
sivas katliamı davasının zamanaşımından düşmesi
yok ebesinin...
Sözlük bile dile geldi, daha ne söylenir ki üzerine?
yok ebesinin...
Sözlük bile dile geldi, daha ne söylenir ki üzerine?
davası "zaman aşımı" gerekçesiyle düşürülen katliam.
ama biliyoruz ki aşılan zaman değil, vicdanlarınız.
o kapkara kalplerinizin olmayan ışığında şekillendirdiğiniz davanız da sizin olsun, yargınız da.
siz üzerini kapatmaya çalıştınız ya hani?
Meşrulaştırdınız ya 37 canın diri diri katledilişini...
Tamam işte. Bitti işiniz, tamamlandı misyonunuz.
artık rahat bırakın bizi, rahat bırakın da adamakıllı yaşayalım acımızı.
bari yıldönümlerinde anabilelim, bari utanmadan ardından ağlayabilelim.
boğazım düğümleniyor, ellerim titriyor.
engel olamıyorum gözümden süzülenlere.
iki yakanız bir araya gelmez inşallah.
"şah-ı merdan bekliyor elinde zülfikar ile..."
ama biliyoruz ki aşılan zaman değil, vicdanlarınız.
o kapkara kalplerinizin olmayan ışığında şekillendirdiğiniz davanız da sizin olsun, yargınız da.
siz üzerini kapatmaya çalıştınız ya hani?
Meşrulaştırdınız ya 37 canın diri diri katledilişini...
Tamam işte. Bitti işiniz, tamamlandı misyonunuz.
artık rahat bırakın bizi, rahat bırakın da adamakıllı yaşayalım acımızı.
bari yıldönümlerinde anabilelim, bari utanmadan ardından ağlayabilelim.
boğazım düğümleniyor, ellerim titriyor.
engel olamıyorum gözümden süzülenlere.
iki yakanız bir araya gelmez inşallah.
"şah-ı merdan bekliyor elinde zülfikar ile..."
sözlüğe oldukça hızlı bir giriş yapmış olan tazecik yazarımız.
performansının daim olmasını diliyor, enteresan nick seçiminden dolayı da ayrıca tebrik ediyorum.[ybkz]swh[/ybkz]
hoş gelmiş.
performansının daim olmasını diliyor, enteresan nick seçiminden dolayı da ayrıca tebrik ediyorum.[ybkz]swh[/ybkz]
hoş gelmiş.
(bkz: anne kafamda bit var)[ybkz]swh[/ybkz]
yaşadığı ülkenin cumhurbaşkanını bilmeyen iq fukaralarına saati 100 liradan özel ders verse abes durmayacak olan köpektir.
kurban olurum.
kurban olurum.
12 mart 1995 yılında, istanbul gazi mahallesi'nde gerçekleşmiş; bugün ise 17. yıldönümü olan olaylardır.
Alevi vatandaşların çoğunlukta yaşadığı bu mahalledeki dört kahvehane ve bir pastahanenin aynı anda kimliği belirsiz kişilerce taranması sonucu cereyan eden bu olayın başlangıcında Halil Kaya adlı bir vatandaş hayatını kaybederken, beşi ağır yirmi beş kişi yaralanmıştır. bu olayı çalıntı bir taksiyle gerçekleştiren Saldırganlar, olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünü de öldürmüşlerdir. Olayların ardından çok sayıda Alevi vatandaş, Gazi Mahallesi'nde toplanıp, emniyet kuvvetlerinin olaya geç müdahale ettikleri gerekçesiyle polis karakoluna yürümüşlerdir. halkın üzerine ateş açan polisin kurşunuyla Mehmet Gündüz adlı bir vatandaş daha yaşamını yitirmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştır.
13 Mart günü, bir gün önce gerçekleşen olayları protesto etmek için istanbul'un dört bir yanından gelen yaklaşık 15 bin kişi tekrar polis karakoluna yürümüştür. çevik kuvvet ve özel timlerle desteklenen polisin bu gruba da ateş etmesiyle çatışma başlamıştır. çatışmalar sonunda on beş kişi hayatını kaybetmiş, aralarında gazetecilerin de bulunduğu birçok kişi yaralanmıştır. o gün istanbul valiliği, Gazi Mahallesi ile iki mahallede (Zübeyde Hanım ile Esentepe) daha sokağa çıkma yasağı ilan etmiştir.
14 Mart günü, Gazi Mahallesi'nde konan sokağa çıkma yasağına rağmen olayların bir türlü yatıştırılamaması üzerine bölgeye askeri birlikler sevk edilmiştir. Yine aynı gün olayları protesto etmek üzere Ankara Kızılay Meydanı'nda toplanan gruba müdahale esnasında otuz altı kişi yaralanmıştır.
15 Mart'ta olaylar ümraniye'ye sıçramış, Mustafa Kemal Mahallesi'nde çıkan olaylarda da beş kişinin ölmesi ve yirmiden fazla kişinin yaralanması üzerine bu burada da sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.
16 Mart'ta, olayların yatıştırıldığını gerekçesiyle bölgelerdeki sokağa çıkma yasakları kaldırılmıştır.
hayatını kaybeden kişilerin 17'sinin polis kurşunuyla öldüğü tespit edilse de; sorumluları yalnızca 1 yıl yatıp çıkmışlardır.
Alevi vatandaşların çoğunlukta yaşadığı bu mahalledeki dört kahvehane ve bir pastahanenin aynı anda kimliği belirsiz kişilerce taranması sonucu cereyan eden bu olayın başlangıcında Halil Kaya adlı bir vatandaş hayatını kaybederken, beşi ağır yirmi beş kişi yaralanmıştır. bu olayı çalıntı bir taksiyle gerçekleştiren Saldırganlar, olay yerinden uzaklaştıktan sonra gasp ettikleri taksinin şoförünü de öldürmüşlerdir. Olayların ardından çok sayıda Alevi vatandaş, Gazi Mahallesi'nde toplanıp, emniyet kuvvetlerinin olaya geç müdahale ettikleri gerekçesiyle polis karakoluna yürümüşlerdir. halkın üzerine ateş açan polisin kurşunuyla Mehmet Gündüz adlı bir vatandaş daha yaşamını yitirmiş, çok sayıda kişi de yaralanmıştır.
13 Mart günü, bir gün önce gerçekleşen olayları protesto etmek için istanbul'un dört bir yanından gelen yaklaşık 15 bin kişi tekrar polis karakoluna yürümüştür. çevik kuvvet ve özel timlerle desteklenen polisin bu gruba da ateş etmesiyle çatışma başlamıştır. çatışmalar sonunda on beş kişi hayatını kaybetmiş, aralarında gazetecilerin de bulunduğu birçok kişi yaralanmıştır. o gün istanbul valiliği, Gazi Mahallesi ile iki mahallede (Zübeyde Hanım ile Esentepe) daha sokağa çıkma yasağı ilan etmiştir.
14 Mart günü, Gazi Mahallesi'nde konan sokağa çıkma yasağına rağmen olayların bir türlü yatıştırılamaması üzerine bölgeye askeri birlikler sevk edilmiştir. Yine aynı gün olayları protesto etmek üzere Ankara Kızılay Meydanı'nda toplanan gruba müdahale esnasında otuz altı kişi yaralanmıştır.
15 Mart'ta olaylar ümraniye'ye sıçramış, Mustafa Kemal Mahallesi'nde çıkan olaylarda da beş kişinin ölmesi ve yirmiden fazla kişinin yaralanması üzerine bu burada da sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir.
16 Mart'ta, olayların yatıştırıldığını gerekçesiyle bölgelerdeki sokağa çıkma yasakları kaldırılmıştır.
hayatını kaybeden kişilerin 17'sinin polis kurşunuyla öldüğü tespit edilse de; sorumluları yalnızca 1 yıl yatıp çıkmışlardır.
duygusal beşiktaş taraftarının son bombası.
neden canını veriyorsun güzel arkadaşım? sahadakilerin dünya umurunda değilken sen neden canını veriyorsun a benim sade vatandaşım? formayı garantiye alınca götü başı dağıtan, antrenman harici zamanlarında gece kulüplerinden çıkmayan, verimli performans sergileyeceği maçı kendisi seçen futbolcular için saf mısın da canını vermekten bahsediyorsun? bırak allasen.
"(i: bakın son günlerde mal gibisiniz, bizde de sabır bir yere kadar, kendinize gelin çıldırtmayın şu taraftarı. atletico maçını alın gelin, bizi de delirtmeyin)" desenize adamlara.
"(i: yenilsen de yensen de dedikçe tepemize çıktınız bize de gülmeyi unutturdunuz, aklınızı başınıza devşirin)" desenize.
bize sorumluluklarının bilincinde takım lazım, rica ederim artık varınız şunun ayırdına.
mesele skor değil; mesele ruh, mesele oynanan futbol.
kayserispor ligteki iki maçta da seni ezerek yeniyorsa, milletin üçer beşer salladığı "enkaz" ankaragücü'nü dahi yenememişsen; burada bir silkelenmek icap eder zahmet olmayacaksa.
kimse sana neden galatasaray'ı yenemediniz demiyor, demez de.
neden demez? çünkü canavar gibi mücadele ettin. 2 gün öncesinde maçın varken gittin adamların sahasında 90+3'e kadar 2-2'de tuttun skoru. sonrasında yenildiğinde dedik mi bir şey? demedik.
ama gidip götünü kaldırma lütfunda bile bulunmadan tamamladığın maçlar olursa ben kızarım arkadaşım.
canımızı veririzmiş.
nah veririm afedersin.
neden canını veriyorsun güzel arkadaşım? sahadakilerin dünya umurunda değilken sen neden canını veriyorsun a benim sade vatandaşım? formayı garantiye alınca götü başı dağıtan, antrenman harici zamanlarında gece kulüplerinden çıkmayan, verimli performans sergileyeceği maçı kendisi seçen futbolcular için saf mısın da canını vermekten bahsediyorsun? bırak allasen.
"(i: bakın son günlerde mal gibisiniz, bizde de sabır bir yere kadar, kendinize gelin çıldırtmayın şu taraftarı. atletico maçını alın gelin, bizi de delirtmeyin)" desenize adamlara.
"(i: yenilsen de yensen de dedikçe tepemize çıktınız bize de gülmeyi unutturdunuz, aklınızı başınıza devşirin)" desenize.
bize sorumluluklarının bilincinde takım lazım, rica ederim artık varınız şunun ayırdına.
mesele skor değil; mesele ruh, mesele oynanan futbol.
kayserispor ligteki iki maçta da seni ezerek yeniyorsa, milletin üçer beşer salladığı "enkaz" ankaragücü'nü dahi yenememişsen; burada bir silkelenmek icap eder zahmet olmayacaksa.
kimse sana neden galatasaray'ı yenemediniz demiyor, demez de.
neden demez? çünkü canavar gibi mücadele ettin. 2 gün öncesinde maçın varken gittin adamların sahasında 90+3'e kadar 2-2'de tuttun skoru. sonrasında yenildiğinde dedik mi bir şey? demedik.
ama gidip götünü kaldırma lütfunda bile bulunmadan tamamladığın maçlar olursa ben kızarım arkadaşım.
canımızı veririzmiş.
nah veririm afedersin.
guti'nin gidişinden bu yana kendisine iş düşmeyen kınaları, muhafaza edildikleri yerden çıkarma zamanının geldiğini gösteren gelişmedir.
ha bir de böyle durumlar için klişe cümlelerimiz vardı değil mi?
(i: hiçbir şey beşiktaş'tan büyük değildir.)
(i: arma aşkıııığı, quaresma siktirsin gitsiiiiğiiiğin.)
(i: gitsin katar'da oynasııığığııın.)
blablabla!
akbaba gibisiniz yemin ediyorum.
ha bir de böyle durumlar için klişe cümlelerimiz vardı değil mi?
(i: hiçbir şey beşiktaş'tan büyük değildir.)
(i: arma aşkıııığı, quaresma siktirsin gitsiiiiğiiiğin.)
(i: gitsin katar'da oynasııığığııın.)
blablabla!
akbaba gibisiniz yemin ediyorum.
sarı kart cezalısı olması sebebiyle, 15 mart 2012 beşiktaş atletico madrid maçında forma giyemeyecek olan başgan.
yokluktan kaynaklanır.
sen kapat gencecik sülün gibi kızı kalelere kulelere, sonra vay bu kız niye kurbağa öptü.
gerçi bizim körpecik beyinlerimize kodlanan prenses imgesi de abazanlıktan kırılmak üzereymiş, yeni yeni idrak ediyorum.
sırf odasına adam alabilmek için metrelerce saç uzatan var yahu biz daha neyden bahsediyoruz?
sen kapat gencecik sülün gibi kızı kalelere kulelere, sonra vay bu kız niye kurbağa öptü.
gerçi bizim körpecik beyinlerimize kodlanan prenses imgesi de abazanlıktan kırılmak üzereymiş, yeni yeni idrak ediyorum.
sırf odasına adam alabilmek için metrelerce saç uzatan var yahu biz daha neyden bahsediyoruz?
kendisini bir fabrika olarak ele alırsak; üretimde değil, ürünü piyasaya sürüşte sorun yaşayan düzendir.
insanların, yalnızca dış görünüşünü beğendikleri kişilerin içlerini merak ettiklerini hesaba katacak olursak; külliyen yalan olarak niteleyebileceğimiz türden bir önermedir. Tamam berbat kişiliği olan birinin, görsellik anlamında şahane olmasını elbette dikkate almayız ama; bizi kendisinin kişiliğini kurcalamaya iten şeyin, ona olan beğenimiz olduğu da unutulmamalıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?