---------------alıntı---------------
Mehmet Ruhi Su, 1912 yılında Van'da Ermeni bir ailenin mensubu olarak doğdu ve ailesini 1915'te kaybetti. çocukluğunun geri kalan yıllarını, kendisini bir Müslüman olarak yetiştiren yoksul bir ailenin yanında ve daha sonra da öksüzler yurdunda geçirdi. 1927 yılında Kuleli Askeri Lisesi'ne girdi. 1931 yılında burayı bitirdi fakat Harp Okulu'na devam etmedi. Adana öğretmen Okulu'nda okurken, Ankara'ya Müzik öğretmen Okulu'na (Musiki Muallim Mektebi) girmeyi başardı. 1942'de Ankara Devlet Konservatuvarı'nın şan Bölümü'nü bitirdi. Aynı yıllarda sırasıyla Ankara Cebeci ikinci Ortaokulu'nda, sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde müzik öğretmenliği yaptı. Cumhurbaşkanlığı Orkestrasına seçildi, konservetuarın opera bölümünde okudu ve daha sonra da Devlet Opera ve Balesi'nde çalıştı. Devlet Operası sanatçısı olarak, Bastien und Bastienne, Satılmış Nişanlı, Madame Butterfly, Fidelio, Tosca, Yarasa Opereti, Aşk iksiri, Rigoletto, Figaro'nun Düğünü, Maskeli Balo ve Konsolos gibi operalarda rol aldı. Türk Opera Sanatı'nın temelinde Ruhi Su'nun katkısı büyüktür.
Ankara Radyosu'nda onbeş günde bir yayınlanan türkü programları düzenledi; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi`nde büyük bir koro oluşturdu. Aldığı klasik batı müziği eğitimi, ömrü boyunca kendini adadığı türkülerin yorum ve icrasına yaklaşımının kurumsal temelini oluşturdu.
Ruhi Su, sosyalist dünya görüşü nedeniyle 1952-1957 yılları arasında 1951 TKP tevkifatı dolayısı ile hapis yattı. 1960'ta istanbul'da Taksim Belediye Gazinosu'nda sahneye çıkan Ruhi Su, bir yandan da halk türkülerini kaydedip, arşivleme görevini üstlendi. Bu arada radyoda da 'Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor' anonsuyla sunulan bir radyo programı yaptı. Bu programlardan birinde söylediği "Serdari Halimiz Böyle N'olacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak" türküsü nedeniyle radyodaki işine son verildi.
Söylediği türkülerdeki siyasi vurgular yüzünden aleyhinde kampanyalar başlatılan ve işini kaybeden sanatçı, türküleri derleyip, yeniden yorumlama işine kendi başına devam etti. 1975'te Sümeyra çakır'la birlikte Dostlar Korosunu kurdu. 1978'den sonra ürettiği kasetlerle halk müziğinin, yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu. Aydınlara türkü dinlemeyi öğreten kişi olarak da bilinir. Ruhi Su, 12 Eylül yönetiminin engellemeleri yüzünden yurtdışında tedavi şansı bulamadı ve 20 Eylül 1985'te öldü. Mezarı istanbul Zincirlikuyu'dadır. Ruhi Su'nun cenaze törenine binlerce kişi katıldı ve cenaze 12 Eylül döneminin ilk büyük kitle gösterisi haline dönüştü. Naaşı şişli Camii'nden itibaren kitlenin omuzlarına alınarak, türküler ve sloganlar eşliğinde yürüyüşe geçildi. Kitlenin önü iETT garajı önünde o dönemin Terörle Mücadele şube Müdür ve Asayişten Sorumlu Emn.Md.Yrdcısı Mehmet Ağar yönetimindeki polis tarafından kesildi. Kitle, uyarıları dinlemeyip zayıf polis barikatını aşarak yürüyüşüne devam etti. Kalabalık, Mecidiyeköy'den katılımlarla birlikte on binlere ulaştı. Cenaze yürüyüşü sırasında ve mezarlıkta gözaltına alınan 163 kişi istanbul siyasi şubede ve 1. Ordu Cankurtaran Trafik inzibat Bölüğüne ait eski bir binada 15 gün süreyle gözaltında tutuldu. Sıkıyönetim Komutanlığı'nın kararıyle serbest bırakıldılar. [1]
Kendisi Alevi Deyişlerini okumuş, Pir Sultan Abdal'ın, şah Hatayi'nin ve diğer ozanların deyişlerini yorumlamıştır. Nazım Hikmet'in şiirlerini ilk besteleyenlerdendir. 1957'de hapisteyken söylediği Mahsusmahal adlı türküsüyle ünlendi.
Ruhi Su'nun sesini korumadaki hassasiyeti hakkında pek çok anlatı vardır. Bunlara göre Ruhi Su, sesine zarar vermemek için kuruyemiş ve çamaşır suyundan uzak dururmuş. Sorulduğunda, sesini korumadaki bu hassasiyetinin sanata ve dinleyenlere saygısından kaynaklandığını ifade edermiş.
Ruhi Su, ölümüne kadar 16 tane 45'lik plak, 11 uzunçalar çıkardı. ölümünden sonra kurulan Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı aracılığıyla eşi Sıdıka Su (ölüm 18 Ekim 2006) ve oğlu ılgın Su özel arşivlerdeki ses kayıtlarından yararlanarak plak, kaset ve CD üretimini sürdürdüler. Vakfın merkezi Beyoğlu, istanbul'dadır.
Sanatçı hakkında Ajans21 tarafından, Ezgili Yurek: Ruhi Su 1995 (24 dk) adında bir belgesel hazırlanmıştır. Bu belgesel Ruhi SU hakkında hazırlanan ilk belgeseldir. Bunun dışında Avusturya Belgeseli ve Ruhi Su Belgeseli (Hilmi Etikan) adlarında iki belgesel film de Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı aracılığıyla gösterilmektedir.
ülkemizin en önemli müzikologlarından Ahmet Say; 'Fazıl Say'ın babası; üç cilt müzik ansiklopedisi ile bir çok müzik kitabı yazarı;
« Ruhi Su, Nazım'dan çok daha büyüktür, bizde köklü bir edebiyat geleneği vardır, ama Batı eğitimi-şan eğitiminden gelen, üstelik bu eğitim ile türkülere yönelten hiç kimse yoktur. Ruhi Su; Türk müziğinin çok önemli gerçek devrimcisidir, olağanüstü basbariton sesi ve çok derin müzik bilgisi vardır »
diyor. Ruhi Su'nun türküleri Almanların "Lied" formundadır
---------------alıntı---------------
verem olursam ve bu sebeplen ölürsem mezarıma flood kurbanı diye yazarsınız sözlük..
en yavru kartal meriçtir..(bkz: meriç)
zekasının ve aklının farkında olup,gözlerinde bu ışıltıyı gördüğünüz andır...
doğru erkek demeyelim de doğru insan diyelim..doğru zamanda ve doğru şekilde gelen insandır...bu mantıkta yürürsek mutlaka bir gün gelecektir...
oldu olacak bir trabzon bileziğe de tak damada daha yarasın denilecek durumdur..
başka bir dünyanın insanıdır...
kimsenin rengi,dili,ırkı,cinsi için yargılanmadığı,insanların kendisini saçıyla,makyajıyla,kıyafetiyle anlatmaya çalışmadığı,güzelliğin kurtaracağı bir dünyanın insanıdır...
melektir ama daha çok acı çekenlerin,dertlilerin,ezilmişlerin meleğidir..sesidir...
içinizde değişen birşeyin olduğunu,acıdığını hissettiğinizde,bu meleği dinlemek rahatlatır en azından acıyı daha çekilir hale getirir....
kimsenin rengi,dili,ırkı,cinsi için yargılanmadığı,insanların kendisini saçıyla,makyajıyla,kıyafetiyle anlatmaya çalışmadığı,güzelliğin kurtaracağı bir dünyanın insanıdır...
melektir ama daha çok acı çekenlerin,dertlilerin,ezilmişlerin meleğidir..sesidir...
içinizde değişen birşeyin olduğunu,acıdığını hissettiğinizde,bu meleği dinlemek rahatlatır en azından acıyı daha çekilir hale getirir....
hayatlarında olsa olsa üç hadi bilemedin dört sütyen kopçası açmış yarışmacıların gereksiz iddialaşacağı yarışmadır...sütyen bulundu da açması için yarışma yapılcekmiş pehh..[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
(bkz: adamın amına koyan şarkılar)
sadece bu hatundan dinlenince anlamı olabilecek şarkıdır...
sadece bu hatundan dinlenince anlamı olabilecek şarkıdır...
kızların kriterlerini neye göre algıladığını merak ettiğim bünyenin söylemidir...her yakışıklıya eyvallah denilseydi en azından son jenerasyon erkek tipi biraz daha iyi olurdu... [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
uzaktaki hayatına girememektir..
eğer özlediğiniz şey,kokusunu içine çektiğiniz birisiyse acısını hiç öyle manen falan değil içinizde bir yerde ciddi ciddi hissetmenizdir özlemek...geceleri yatarken allahım nolur bu gece rüyamda göreyim diyerek yatmak ve uykuları daha çok sevmektir özlemek...gideceğiniz her yerde,yediğinizde,içtiğinizde,baktığınızda çaresizce aramaktır özlemek...bir sıradan gün için,özleminin içinde olmadığı bir sıradan gün için tekrar dua etmektir tanrı'ya....
tek hazinesi göğüs kılı olan kişidir...
akıl ile yönetilmeyen zeka anlamsızdır şeklinde türevi alınabilir...
hangilerinin kabul olmadığını biliyorum artık şeklinde devam edebilecek sitemdir...
olmayacak hayallere kapılmış,dünya gerçeklerinden bihaber kimsedir..
vasatsın,ortalama civarında seyrediyorsun şeklinde bir benzetmedir...
gidilmesi gereken durumda gitmeyi becermektir...kalana eli böğründe ben ne yaptım acep diye düşünmek düşer ama muhtemelen ani olduğu için anlamayacaktır..
(bkz: dengesizinteki)
mazoşist bünye söylemidir..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?