seçim otobüsünün üzerindeyken tabelaya çarpıp moe szyslak'a dönmüş gazeteci. ecevitlerle pek samimiydi.
ecevit'in yamacındaydı bu abi. yakın zamanda chp milletvekili oldu. odtülüdür. zekâ oyunları, satranç, bilişim ve davul işini profesyonel platformlarda yürüten birisidir emrehan halıcı.
tek başına ak parti kabinesini satrançta yenebilir.
tek başına ak parti kabinesini satrançta yenebilir.
atatürk ile birlikte samsun'a çıkan ve kurtuluş savaşı'nın da beş atlısından biri olan siyasetçi. sonrasında atatürk'e düzenlenmesi planlanan izmir suikastinden yargılanmış ancak beraat etmiştir.
94 dünya kupası modasına bittiğim forma türü.
canlı sınıflandırmasında da kullanılan hoş bir aksesuar. iri, diri ve diki makbuldür genelde.
günümüzde uğruna bir hafta beklenecek perihan abla'lar, bizimkiler, bücür cadı gibi diziler yerini internetten eve kapanıp çatır çatır blok halinde 10 bölüm izlenen dizilere bıraktı. çok fazla seçeneğe sahibiz. bu dizilere sebat ederek devamını getirmekse benim gibi şıpsevdi kişiler için oldukça zor olduğunu düşünüyorum. 2 bölümde bıraktığım diziler de oldu, final sezonunu izlemediğim ve hiç merak etmediğim dizi de oldu. sıkılıyorum, ilgimi kaybediyorum. on tane farklı final bölümü görmüş yazarların bu başarılarının sırlarını neye borçlu olduğunu çok merak ediyorum. aklıma tek bir şey geliyor: feng shui?
erol büyükburç'un özenmenin ötesinde bir his beslediği, evindeki ekmek kızartma makinesini dahi aynı marka aldığını düşündüğüm, popüler olduğu ve retçiliğin arttığı bir yılda askere giden pestenkerani rockçı. ben beatles'ı yeğlerim buna.
bu kralı dinlerseniz, elvis'in yalnızca pazarlama kralı olduğunu görürsünüz.
körebe öncesi gözleri bağlanan gey bir ebeyi bulunduğu yeri idrak edememesi adına gözleri bağlandıktan sonra kendi ekseni etrafında bir süre döndürmek.
zencilerin hegomanyasındaki bir ligde- bilhassa magic johnson'la aynı periyotta peydahlandıkları için- makaraya alınmamak adına ilk başlarda kemal sunal'ın bir filmindeki gibi kendisini kömüre boyayıp şortuna çorap sokarak müsabakalara çıkmaya niyetlendiyse de yoğun terapiler sonucunda özgüvenini şişirebilmiş ve bu eyleminden vazgeçmiştir. yine de atletik zencilerden sıyrılmak istemiş ve onun nba'ye adım attığı ilk sene yürürlüğe giren 3 sayı çizgisi kuralına kasarak sıkı bir üçlükçü olmuştur. sonrası malum, sırt ağrıları ve emeklilik.
78 draft'ında 6. sırasından seçilmişse de kolejden rakibi magic johnson'la aynı sene nba'e adım atmış ve yılın çaylağında magic'i geçmiştir.
33 numaralı forması göndere çekilmiştir.
78 draft'ında 6. sırasından seçilmişse de kolejden rakibi magic johnson'la aynı sene nba'e adım atmış ve yılın çaylağında magic'i geçmiştir.
33 numaralı forması göndere çekilmiştir.
fenerbahçe'de ve avrupa'da oynadığı dönemi hatırladığım, daha sonra geldiği halde beşiktaş'ta oynadığını ancak "aaa.. değil mi lan? bizde de oynamıştı o herif." dankından sonra çark ettiğim defansif ağırlıklı, alman sisteminde yetiştiğini çok iyi gösteren eski sağ kanat oyuncusu.
fenerbahçe'nin manchester united'ı boliç'in golüyle 1-0 yendiği ihtişamlı müsabakada da sahadaydı gibi hatırlıyorum erol. hem uzun hem kabarık lüleli saçlarıyla çok tipsiz bir görüntü çizerdi lakin o yıllar öyle çocuklar feci tutuluyordu. şimdi ntvspor'da tayfun ve ahmet dursun'la birlikte eski beşiktaş müsabakalarını değerlendiriyorlar da adam hâlâ şivesini düzeltememiş.
gün içerisinde, müsabaka esnasında ve bir gün sonrasında partizanlar tarafından atılan sığ, saldırgan ve mantıksız tweet'lerle twitter'ın taciz edilip bazı bilinçli taraftarların canlarını sıkmaları gibi bir mevzu söz konusu. bunun benim gibi güzel oyunu ve iyi futbolu destekleyen taraftarları korkuttuğunu düşünüyorum. şu eksende dönüyor atılan tweet'ler:
i. sikmeli, döşemeli, koymalı,
ii. takım stratejileriyle alâkalı,
iii. önceki pestenkerani zaferlerin ne kadar görkemli olduğunu göstermeli,
iv. rakip takımdan birileriyle atışmalı,
v. müsabaka esnasında her dakikayı değerlendirme,
vi. hakeme ve başkalarına sataşma,
vii. kapanış
onların bu agresyonlarını teskin edebilmeleri için müsabaka günü ile önceki gün kahve içmemelerini ve güne papatya çayıyla başlamalarını tavsiye ediyorum.
i. sikmeli, döşemeli, koymalı,
ii. takım stratejileriyle alâkalı,
iii. önceki pestenkerani zaferlerin ne kadar görkemli olduğunu göstermeli,
iv. rakip takımdan birileriyle atışmalı,
v. müsabaka esnasında her dakikayı değerlendirme,
vi. hakeme ve başkalarına sataşma,
vii. kapanış
onların bu agresyonlarını teskin edebilmeleri için müsabaka günü ile önceki gün kahve içmemelerini ve güne papatya çayıyla başlamalarını tavsiye ediyorum.
televizyonda (vurgula: "babana benzeme kendin ol") sloganıyla mentos reklâmları dönüyor ya, işte beşiktaş'ı oradaki kuru üzüm gibi buruş buruş olmak istemeyen sünepeye benzetiyorum. ülkenin galatasaray'dan sonraki en şahane, bu sezonun da fırtına gibi takımı fenerbahçe'den bu müsabakayı almasına imkân yok beşiktaş'ın. üzücü mamafih vaziyet böyle. biliç'in bugün yapacağı en akıllıca hareket müsabakaya çıkmamak olacaktır.
iddaa'cılar hemen memleketlerine dönüp babaannelerinin üç aylığını ve tüm yastık altı parasını çalıp fenerbahçe'ye gönül rahatlığıyla basabilirler. sonra geri dönüp babaannelerinin o feri gitmiş gözleri ve buruş buruş suratındaki ruhsuz gülümsemeyi görebilirler.
iddaa'cılar hemen memleketlerine dönüp babaannelerinin üç aylığını ve tüm yastık altı parasını çalıp fenerbahçe'ye gönül rahatlığıyla basabilirler. sonra geri dönüp babaannelerinin o feri gitmiş gözleri ve buruş buruş suratındaki ruhsuz gülümsemeyi görebilirler.
bu şarkının ayrı bir anlamı vardır bende. kanyon taraflarında gündüzden bir işim vardı. işimi halledip taksim'e çıkayim dedim. bir baktım ki bir dönem gittiğim bir kurstan arkadaşım büşra ve yanında iki tane daha arkadaşı. kızlar hayatta bırakmayız modundalar ve sarhoşlar. kız kıza eğlenmeye çıkmışlar, ağır bir ayrılık sonrası. ben de hay hay dedim birlikte bir yere girdik. dört, beş mekan değiştirdik ve dehşet içtiler. hafif göz kulak olayim modunda az içtim. hava karamış, kusmuşlar, devamlı bağırıyorlar; dediler sinemaya gidelim. iğrenç bir film, abimm oynuyor majestic'te. girdik, çıktık. sokakta bana abiiimm diye bağırıyorlar falan. devamlı da flört halindeler. kızlardan birinin adı da çiğdem'di. evi fulya'daydı, florence nightingale'in aşağısı. ısrar sonucu gece 2'de onların evine gittik. büşra, çiğdem ve adını hatırlayamadığım diğer kız [ybkz]swh[/ybkz] kanepelerden yatağa atlayıp halılarda yuvarlanmaya balkondan sarkmadan şarkılarla dans edip salakça pozlar vermeye kadar bayağı bir kudurduk ve fotoğraflar çekildik.
işte bir takım seksi fotoğraflarım o şişli meydanındaki üç kızda kaldı. hiç ulaşamadım. bu şarkı bana bunu hatırlatır.
işte bir takım seksi fotoğraflarım o şişli meydanındaki üç kızda kaldı. hiç ulaşamadım. bu şarkı bana bunu hatırlatır.
siyasî bir tweet'i cihat akbel müstear adlı twitter kullanıcısı tarafından tîye alındıktan sonra "abaza" dediği için hakkında (vurgula:#aylinaslimtumabazalardanozurdilesin)" hashtag'i açılan ve bu hashtag'te yazılanlar için cihat akbel'i mahkum eden şarkıcı. iyi kızcağız da şu süreçte politik duruşu olan göz önündeki birisinin twitter yüzünden bir başkasına dava açmasına üzüldüm.
türk kalecisinin tipik kriterine sahip bir futbolcu: kova.
insan rüştü'ye hayret ediyor.
insan rüştü'ye hayret ediyor.
eh globalizm rüzgârının tüylerimizi diken diken ettiği günümüzde yabancı takımlara sempati duymaya, hali hazırda duyduklarımızı da daha fazla takip etme imkânı bulduk. ben beşiktaş dışında türkiye'de oğuz aykut'tan sonra istanbulspor'u destekledim bir dönem, kocaelispor'a ve 1. ligin 16 takımlı olduğu dönemde de bakırköyspor'a sempati duyuyordum. işte türkiye'de bunları desteklerken yurtdışında ise şu takımlara sempati duyuyorum:
ispanya: barcelona, at. bilbao, r. sociedad, tenerife
ingiltere: arsenal, manchester united, nott. forest, wimbledon
italya: fiorentina, napoli, livorno
almanya: b. dortmund
fransa: st. etienne
hollanda: ajax
yugoslavya: kızılyıldız
ispanya: barcelona, at. bilbao, r. sociedad, tenerife
ingiltere: arsenal, manchester united, nott. forest, wimbledon
italya: fiorentina, napoli, livorno
almanya: b. dortmund
fransa: st. etienne
hollanda: ajax
yugoslavya: kızılyıldız
i. pink floyd'un george orwell'ın animal farm'ından esinlendiği albümü.
ii. the house of rising sun'ı söylemiş grup, the animals.
iii. ing: hayvanlar.
ii. the house of rising sun'ı söylemiş grup, the animals.
iii. ing: hayvanlar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?