sonuna kadar desteklediğim kutsal grup. sonunda duyarlılıklarıyla özlenilen bilinçli taraftar şablonunu oluşturmuşlardır tribünde. bu bana 80'lerin kilise yakan, civciv ezen, kedi gömen heavy metal gruplarından; 60'ların naif rock gruplarına evrilmişiz gibi geldi, coşkuyla sevindim bu duruma.
işte şu parodideki 45. saniyeye kadar olan bateristin inceliğini bize kazandırdı 1453 kartal:
http://www.youtube.com/watch?v=WZ0AOY4iTU8
futbol healer'ı.
ajda pekkan, insandan kauçuğa doğru evrimini gerçekleştirirken[ybkz]swh[/ybkz], bu abi 70'lik olsa dahi "n'ber lan hacut?" diyebileceğimiz bir fizyolojiye sahiptir.
ajda pekkan, insandan kauçuğa doğru evrimini gerçekleştirirken[ybkz]swh[/ybkz], bu abi 70'lik olsa dahi "n'ber lan hacut?" diyebileceğimiz bir fizyolojiye sahiptir.
rivâyet o ki, lise fen laboratuvarı iskeletlerini bu adamın kalıbından yapıyorlarmış. bu durumu merak eden bir aktivist tarafından jübilesinde çenesinin eline verilmişliği vardır. bu vesileyle kemiklerinin çok işlevli bir portatifliğe de sahip olduğunu görmüştük. yüz yaşına kadar futbola devam etmesinin yanında[ybkz]swh[/ybkz] aylarca ertelediği ortodonti tedavisiyle de körpe hafızalara karabasan olarak kazınmıştır.
windsor hanedanlığının tarafından başına bir yığın entrika örülen mutsuz prenses. charles ile evli olsa da charles camillia'ya aşıktı. hasta oldu, boşandılar, çocuklarını göremedi, başka adamlara aşık oldu, onlardan biriyle flört halindeyken tam on altı sene önce bugün paris'te paparazzilerlerden kaçmak istediler. ancak karanlık bir tünelde kaza yaparak hayattan şutlandılar.
(bkz: küfür etmeyi istemek)
batuhan karadeniz, sinan engin, alaattin çakıcı ve sergen yalçın benzeri isimleri bünyesinden çıkarmış lağım çukuru gibi bir takımın aşağılıkça yaptığı dolandırıcılığa en üst makamlarca çarptırılan yaptırımı bile talihsizlik olarak değerlendirecek mideye sahip isimler görev alıyor bu zehir takımda.
onur, haysiyet, şeref, hakkaniyet gibi güçlü ve ulvî sıfatlardan yoksun olduğu uluslararası hukuk çevrelerince de onanmış pestenkerani takım beşiktaş'ın yeni lakabı.
keşke bin defa sekiztaş olsaydık da bu lakaba mazhar olacak kaparozculuğu yapmasaydık. şerefli bir takım değiliz.
keşke bin defa sekiztaş olsaydık da bu lakaba mazhar olacak kaparozculuğu yapmasaydık. şerefli bir takım değiliz.
8taş'tan sonra şiketaş lakabına mazhar olan madrabaz mahalli takım. taraftar istediği kadar şanlı tarihimiz, şerefli şampiyonluklar desin. alnımıza babaç bir kara leke sürüldü. büyük puntolarla armamıza dolandırıcılık ve kalpazanlıklık ibaresi nakşoldu. yazık.
böyle namussuz bir camia içerisinde taraftar sıfatıyla bulunduğum için utanıyorum. bir iki adamı bağlayıp kendimizi aklamamamız lazım bu hilecilik vakasından. hepimizin doğrudan ya da dolaylı bir şekilde bu sahtekârlıkta payı var. umarım küme düşeriz ve biliç üç hafta sonra gider, çünkü tek şereflimiz o.
böyle namussuz bir camia içerisinde taraftar sıfatıyla bulunduğum için utanıyorum. bir iki adamı bağlayıp kendimizi aklamamamız lazım bu hilecilik vakasından. hepimizin doğrudan ya da dolaylı bir şekilde bu sahtekârlıkta payı var. umarım küme düşeriz ve biliç üç hafta sonra gider, çünkü tek şereflimiz o.
aslında kleopatra bir ünvandır. dillere destan hayatı, cazibesiyle yolunda nil mausundan beter ettiği ihtişamlı roma'nın iki kudretli lideri[ybkz]swh[/ybkz] neticesinde selefi altı kleopatra'nın esamesinin okunmamasına neden olmuştur. kobralarla geçen ömrünün nihayete ermesi de gene bir kobra tarafından tamamen istemi dahilinde olmuştur. ablamız kırkını göremeden mortingen.
tabancalı filmlerin haşin erkeği, hakiki bir savaş gazisi.
fatih terim'in içine attığı tohumların gövermeye başladığını görmekteyiz.
beşiktaş'ın avrupa macerasının başlamadan biteceği müsabaka. her zamanki gibi yine hayal kırıklığı yaşayacağız ve bozguna uğradığımız minik pestenkerani takımların sayısı kesemizden taşacak.
the blues brothers'ın metin akpınar'ı. fikrimdir ki, dünya toprakları üzerinde şahsen kazıkladıkları dışında kimse dan aykroyd'a antipati beslemez.
kölelik lincoln'le kalktıysa ruhlar da blues'la özgürleşmiştir.
anneannemin memleketi olan makedonya doğumlu din yayıldırgacı. mükafatı azize payesi olmuştur.
adrenalin pompa olduğu için "kimsin lan sen?"e verilen fiks karşılık.
en sevdiğim kontra tezahüratlardan birisidir:
"çarşı'nın katili yapmayın bizi,
ölmeden mezara sokarız sizi,
götünüze girecek musalla taşı,
inönü'de sikeceğiz biz beşiktaş'ı."
resmen her okuduğumda ya da duyduğumda kalkıp daire içerisinde üç tur dönerek eşlik ediyorum.
bence muazzam ötesi, kutsal kitaplarda ayet olacak bir pasaj.
"çarşı'nın katili yapmayın bizi,
ölmeden mezara sokarız sizi,
götünüze girecek musalla taşı,
inönü'de sikeceğiz biz beşiktaş'ı."
resmen her okuduğumda ya da duyduğumda kalkıp daire içerisinde üç tur dönerek eşlik ediyorum.
bence muazzam ötesi, kutsal kitaplarda ayet olacak bir pasaj.
chaplin'in yetmiş beş sene önce "modern times" vodvilinde işlediği mekanikleşmeyi en tiksindirici ve zavallıca özümsediğimiz bir çağa tanıklık ediyoruz. cehaletin getirdiği cesaretle, kanunları ve insan haklarınını hiç düşünmeden çiğneyerek gerdanındaki yağ tabakasını bir kat daha arttıran kalantorların en tuttuğu adamdaki ayırıcı spesifikasyondur prezantabllık, riyakârlık ve donuk çehre. dünyanın bu eksende döndüğü bir yaşamda, toplumları uyuşturan ana metalardan biri olan futbolda da çarklar elbet böyle dönecektir. futbolun o lavanta esintili amatörlüğü kalmadı. rakibe saygı sadece şampiyonlar ligi için uefa'nın tasarladığı bir pano yazısından ibaret. taraftarlar tribünde, karşısındaki hasmına saldırmak için tasmasını gerdirip iki ayağı üzerinde duran köpeklerden farksız. bu minvalde volkan şen'in çocuk gibi zırlaması sadece komik oluyor. küsüp "ben oynamıyorum yea!" diye eve kaçan on bir yaşındaki çocuğu andırıyor. volkan'ın durumunu futbolun amatör ruhundan ziyade, içinde bulunduğu psikolojik dehlizin basınçtan patlaması olarak değerlendiriyorum; çocukça ve aptalca. hiçbir şekilde fiziksel bir temasa girmeyeceğini ve sadece deşarj olmak amacıyla senin en zayıf yerini bulup o yönde taarruza geçecek bir kitlenin varlığını bildiğin halde kreş çocuğu tavrına bürünmek üst düzey bir futbolcuya yakışmamaktadır. eğer bir yerlerden menfaat gözetiyorsa işi daha çok arabeskleştirip ilyas salman'ın ya ya ya şa şa şa filminin finalindeki gibi beş saat boyunca santra noktasında yere kapaklanıp ağlaması daha büyük etki yapacaktır.
oktay derelioğlu'nun karısı bedbaht bir kazada ölür, adam bir daha kendine gelemez bu gayet normaldir ancak karısı astronomik harcamalar yapıyor diye kafayı sıyırıp halilagiç'in geri pasını ıskalayıp kafatasını direklerde içeri göçertmek ve küfre ağlamak bulundukları konumun sertliğine nazaran zayıf kişilikleri olduğunu göstermektedir.
oktay derelioğlu'nun karısı bedbaht bir kazada ölür, adam bir daha kendine gelemez bu gayet normaldir ancak karısı astronomik harcamalar yapıyor diye kafayı sıyırıp halilagiç'in geri pasını ıskalayıp kafatasını direklerde içeri göçertmek ve küfre ağlamak bulundukları konumun sertliğine nazaran zayıf kişilikleri olduğunu göstermektedir.
global bir parfümün marka sloganı olabilecek ya da ağdalı bir şiir mısrasını oluşturabilecek haklılıkta bir sözdür. ancak altında; kadın erkeğin oyuncağıdır, evde çocukların ulaşamayacağı yerde korunmalı ve kaldırımlarda kendini teşhir etmemelidir imâsı yattığı için sapkınca bir demeçtir. tıpkı bir arabesk şarkıyı kimin dinlediğine bağlı olarak barzo ya da farklı müzik türlerine açık bir entel intibası uyanacağı gibi. anneannem'in yeni zelandalı olmasının da katkısıyla bir arabesk parçayı ben dinlesem entelektüel, malatyalı bir kişi dinlese kıro olabiliyor.
ortadoğu ve balkanların bu işte en ihtisas sahibi, şanlı kişisi olarak rahatlıkla diyebilirim ki arsız soruların yanında, doğru zamanda doğru soruları sorup emirleri vermek ileride maruz kalınacak fiillerin şiddetini kırmanıza ve gözünüze kestirdiğiniz kişiyle kukla gibi oynamanıza olanak tanır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?