ulusal takımın fahrî golcüsü gerd müller'in gol rekorunu geçmemesi için takıma çağrılmadığını düşünüyorum. merak edenlerin google'a bakmaması adına söyleyeyim, iki golcünün de gol sayıları 68. ayrıca müller maç sayısından daha fazla gol atmış.
sinema tarihinin en zeki şahıslarından birisidir. zekâsı doğrultusunda diyebilirim ki, para kazanmak için soyunmamış; çıplaklığın insanın doğasında olduğu için soyunmuştur. bunu salladım mamafih böyle olduğunu düşünüyorum.
futbolda aklımı en fazla kurcalayan sorudur hangi futbolcunun daha fazla karizmatik ve yakışıklı olduğu. siz kaknem çehreli partizan gacılar için az bi jimnastikle şöyle bir liste hazırladım:
alain sutter, alexi lalas, (bkz: eric cantona),(bkz: zinedine zidane), (bkz: ruud gullit), (bkz: david beckham), (bkz: george best), (bkz: peter schmeichel), (bkz: olof mellberg), (bkz: marco van basten), (bkz: peter beardsley), (bkz: franz beckenbauer), (bkz: roberto baggio), (bkz: socrates), (bkz: gianluigi buffon), (bkz: xavi alonso), (bkz: dennis bergkamp), (bkz: fredrick ljungberg), (bkz: andre pirlo), (bkz: zvonimir boban), (bkz: robbie savage), (bkz: david ginola), (bkz: gabriel batistuta), (bkz: semih kaya), (bkz: diego maradona), (bkz: paolo maldini), (bkz: edwin van der sar), (bkz: juan pablo sorin), (bkz: cüneyt tanman), (bkz: metin tekin), (bkz: giuseppe bergomi), (bkz: marcelo balboa), (bkz: alessandro nesta), (bkz: carlos valderrama), (bkz: david platt), (bkz: steve mcmanaman), (bkz: georghe hagi), (bkz: trifon ivanov), (bkz: colin hendry), (bkz: clerence seedorf), (bkz: vinnie jones), (bkz: diego simeone), (bkz: slaven biliç), (bkz: brian steen nielsen), (bkz: tugay kerimoğlu), (bkz: faruk yiğit), (bkz: mattias sammer), (bkz: marcus babbel), (bkz: oleg blokhin), (bkz: aleksandr bubnov), (bkz: andreas möller), (bkz: luis hernandez), (bkz: christian karembeu) (bkz: michael laudrup), (bkz: brian laudrup) (bkz: kjetil rekdal)
alain sutter, alexi lalas, (bkz: eric cantona),(bkz: zinedine zidane), (bkz: ruud gullit), (bkz: david beckham), (bkz: george best), (bkz: peter schmeichel), (bkz: olof mellberg), (bkz: marco van basten), (bkz: peter beardsley), (bkz: franz beckenbauer), (bkz: roberto baggio), (bkz: socrates), (bkz: gianluigi buffon), (bkz: xavi alonso), (bkz: dennis bergkamp), (bkz: fredrick ljungberg), (bkz: andre pirlo), (bkz: zvonimir boban), (bkz: robbie savage), (bkz: david ginola), (bkz: gabriel batistuta), (bkz: semih kaya), (bkz: diego maradona), (bkz: paolo maldini), (bkz: edwin van der sar), (bkz: juan pablo sorin), (bkz: cüneyt tanman), (bkz: metin tekin), (bkz: giuseppe bergomi), (bkz: marcelo balboa), (bkz: alessandro nesta), (bkz: carlos valderrama), (bkz: david platt), (bkz: steve mcmanaman), (bkz: georghe hagi), (bkz: trifon ivanov), (bkz: colin hendry), (bkz: clerence seedorf), (bkz: vinnie jones), (bkz: diego simeone), (bkz: slaven biliç), (bkz: brian steen nielsen), (bkz: tugay kerimoğlu), (bkz: faruk yiğit), (bkz: mattias sammer), (bkz: marcus babbel), (bkz: oleg blokhin), (bkz: aleksandr bubnov), (bkz: andreas möller), (bkz: luis hernandez), (bkz: christian karembeu) (bkz: michael laudrup), (bkz: brian laudrup) (bkz: kjetil rekdal)
dinlenilmesinin ve bu kaydın kamuoyuyla paylaşılmasının temel hukuk kurallarının, özel hayatın gizliliğinin ihlalini oluşturur. yoksa içerik yalnızca baba-oğul arasındaki para taksimi konusunda bir diyalogdur. sayın başbakanımıza herkes tarafından bilinen bazı çevrelerce kurulan bu tezgahın sebebi ise başbakanın başarısı, türkiye'nin güçlenmesidir.
bunlar bir de üyeleriyle çember oluşturacak şekilde el ele tutuşur, herkes gözlerini kapatır, "hisset hisset refahı, parayı hisset. geleceği hisset" deyip hep bir ağızdan ho ho hu hu hoo huuvv gibi birtakım seslerle ulurlardı.
denyolardan anaforlanan parayla salon kiralayıp tarkan'ın şımarık şarkısı eşliğinde dans ederek ferrari görünümlü doğum günü pastasını kılıçla kesen adamın lideri olduğu para ver, üye bul, kazancın katlansın mantığıyla çalışan tokatçı şirket. bir 90'lar klasiği.
(bkz: titan saadet zinciri)
(bkz: kemal özkan)
(bkz: ahmet nezihi turan)
bergkamp benim en beğendiğim futbolcudur. bu sporda bana yaşattırdığı hazlar için onu sözlüğe hak ettiği gibi yazmayı ya da en azından şahsi olarak içime sinen bir entiri girmeyi cüzî bir vefa olarak görüyorum.
etraflıca konuştuğum ve gözlemlediğim her spor izleyicisinde şöyle bir algı fark ettim. müsabaka esnasında sahada diğerlerinden ayırdıkları, avantürün baş gösterdiği mıntıkanın çok uzağında dahi olsalar kafasında hale, adımlarının terkisinde yıldızlı simler sürüklenen odaklandıkları, diğer gruptan ayırdıkları baskın bir sporcu bulunuyordu. bunun nedenlerinin bazıları; sporcuya duyulan hususi ilgi, sporcunun imajı, fiziği, estetiği ama en çok da onun oyununun üstünlüğüydü. dennis bergkamp da futboldaki üstünlüğü ve estetiği ile direkt göze çarpardı. neredeyse gerilmeden baysal bir minvalde kör noktalara sürekli sert plaseler atardı. dribling halinden daha çok genellikle gelen pası durdurmasının ardından topu muhafaza ederek inanılmaz estetik bir şekilde farklı dereceli burgularla çevresine üşüşen hasımlarını muvazaa halindeymişlercesine sakil bir şekilde ekarte eder, akabinde ani bir hamleyle sahanın hangi coğrafyasında olduğu ya da zorluk derecesi mühim olmadan optimum takım arkadaşına topu gönderirdi.
bergkamp'ın naif şandelleri, o sarsıntısız kadife gibi paslarının yanında bu pasları atarkenki taktik becerisi de satranç grandmasterları ihtişamındadır. bu becerisini şöyle bir nat geo örneğiyle açıklayayim. bir adamın elinde havalı korna olduğunu, az ilerisinde de yirmi iki tane güvercinin tünediğini tahayyül edin. tam kornaya basılıp güvercinlerin ürkerek kaçışmaya başladığı anda görüntü durduruluyor. bu esnada dennis bergkamp'tan görüntüye bir saniye boyunca bakması ve grup içerisinden rastgele seçilen bir güvercinin üç saniye sonra hangi yöne uçtuğunu ve o anki konumunda kanatlarının hangi açıda olduğunu söylemesi isteniyor. işte bergkamp'ın beyni bu soruya doğru yanıtı verebilecek şekilde evrilmiştir. nasıl xavi geniş perspektifte kesin paslar ile adamı kaçırıyorsa, bergkamp da saha içerisini aynı perspektifte görmesinin yanında oyuncuların reaksiyonlarına göre üç saniye sonra sahada nasıl konuşlanılacağını bilerek pasları zorlanmadan münasip bölgeye gönderirdi. yukarıda belirttiğim muvazaa halinin de altından bu öngörüsü yatar. babamdan istediğim ilk forma hollanda formasıdır. isim yazmazdı, van basten ile gullit'in varlığına rağmen formayı ben bergkamp'a ithaf ederek giyerdim.
ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, bergkamp'ın newcastle'a attığı şu bilindik golde, orta sahanın gerisinden atağı başlatan spektaküler pası da kendisi atmıştır.
etraflıca konuştuğum ve gözlemlediğim her spor izleyicisinde şöyle bir algı fark ettim. müsabaka esnasında sahada diğerlerinden ayırdıkları, avantürün baş gösterdiği mıntıkanın çok uzağında dahi olsalar kafasında hale, adımlarının terkisinde yıldızlı simler sürüklenen odaklandıkları, diğer gruptan ayırdıkları baskın bir sporcu bulunuyordu. bunun nedenlerinin bazıları; sporcuya duyulan hususi ilgi, sporcunun imajı, fiziği, estetiği ama en çok da onun oyununun üstünlüğüydü. dennis bergkamp da futboldaki üstünlüğü ve estetiği ile direkt göze çarpardı. neredeyse gerilmeden baysal bir minvalde kör noktalara sürekli sert plaseler atardı. dribling halinden daha çok genellikle gelen pası durdurmasının ardından topu muhafaza ederek inanılmaz estetik bir şekilde farklı dereceli burgularla çevresine üşüşen hasımlarını muvazaa halindeymişlercesine sakil bir şekilde ekarte eder, akabinde ani bir hamleyle sahanın hangi coğrafyasında olduğu ya da zorluk derecesi mühim olmadan optimum takım arkadaşına topu gönderirdi.
bergkamp'ın naif şandelleri, o sarsıntısız kadife gibi paslarının yanında bu pasları atarkenki taktik becerisi de satranç grandmasterları ihtişamındadır. bu becerisini şöyle bir nat geo örneğiyle açıklayayim. bir adamın elinde havalı korna olduğunu, az ilerisinde de yirmi iki tane güvercinin tünediğini tahayyül edin. tam kornaya basılıp güvercinlerin ürkerek kaçışmaya başladığı anda görüntü durduruluyor. bu esnada dennis bergkamp'tan görüntüye bir saniye boyunca bakması ve grup içerisinden rastgele seçilen bir güvercinin üç saniye sonra hangi yöne uçtuğunu ve o anki konumunda kanatlarının hangi açıda olduğunu söylemesi isteniyor. işte bergkamp'ın beyni bu soruya doğru yanıtı verebilecek şekilde evrilmiştir. nasıl xavi geniş perspektifte kesin paslar ile adamı kaçırıyorsa, bergkamp da saha içerisini aynı perspektifte görmesinin yanında oyuncuların reaksiyonlarına göre üç saniye sonra sahada nasıl konuşlanılacağını bilerek pasları zorlanmadan münasip bölgeye gönderirdi. yukarıda belirttiğim muvazaa halinin de altından bu öngörüsü yatar. babamdan istediğim ilk forma hollanda formasıdır. isim yazmazdı, van basten ile gullit'in varlığına rağmen formayı ben bergkamp'a ithaf ederek giyerdim.
ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, bergkamp'ın newcastle'a attığı şu bilindik golde, orta sahanın gerisinden atağı başlatan spektaküler pası da kendisi atmıştır.
yahudi şeytanîliğinin simgelerinden biridir bu spekülatör. finansal kudreti ve bazı karanlık bağlantılarıyla civilization oynar gibi oynar ülkelerle. kuytuya yatmış bir sansar, sinsi bir yılandır. mamafih kurduğu ağ neticesinde saygınlığı da tavandır.
feodalizm ya da devletçi bir yapının olmadığı günümüzde talep edilen adaleti proletarya, öğrenciler ya da feministler sokak eylemleriyle sağlayamayacaklardır. neoliberal çağın yaşadığımız bu en barbar döneminde, baltasının ucundan en fazla kan damlayan kalantorlar kendi çıkarı sağlanmadığı için sağlanana kadar bu adalet arayışına girecek ve kitleleri bu hak arayışında harekete geçireceklerdir.
aziz yıldırım'ın da yaptığı budur. onun bu yoldaki propagandası sadece fenerbahçe taraftarında değil, tüm ülkede atatürkçü ve hükûmet karşıtı bir cephe oluşmasına vesile olmaktadır.
aziz yıldırım'ın da yaptığı budur. onun bu yoldaki propagandası sadece fenerbahçe taraftarında değil, tüm ülkede atatürkçü ve hükûmet karşıtı bir cephe oluşmasına vesile olmaktadır.
spesifikasyonları futboldan ziyade swing'e yatkın olduğunu 22 şubat 2014 galatasaray beşiktaş maçındaki penaltı pozisyonunda gösteren pestenkerani savunma futbolcusu.
22 şubat 2014 galatasaray beşiktaş maçında gözlerin aradığı beşiktaş'ın egemen kuvveti destekleyen kanadı olarak temaşa edilen avantür grup.
her zaman olduğu gibi yine şampiyonluk yarışında ligdeki nihai rakiplerimizden birine kaybettiğimiz müsabaka olmuştur. tam beşiktaş ortalamalarında geçti oyun: sıkıcı ve pestenkerani. şampiyonluk yolunda avrupalıların gıpta ettiği kudretli galatasaray ile şanlı fenerbahçe'yi yenemiyor ve her defasında onların puan kaybetmelerini bekliyoruz. işte beşiktaş bu kadar acizdir.
john wayne gacy de killer clown müstear adında bir seri katildir.
steven gerrard klasmanından bir ingiliz futbolcu. nasıl oldu da shearer, adams, terry, gerrard, owen, keown, a. cole, platt, gascoigne, fowler, campbell, g. neville, beckham, ince, mcmanaman, seaman, merson, scholes gibi fantastik bir galaksiye sahip olmalarına rağmen uluslararası bir başarı sağlayamadılar hakikatten şaşıyorum.
türk rock müziğinin meşe ağacı. bugün kesinlikle cem karaca tek başına da cem karaca olurdu mamafih kurtalan ekspres olmasaydı barış manço barış manço olmazdı.
en tanınmış üyeleri şunlardır:
(bkz: ahmet güvenç)
(bkz: bahadır akkuzu)
en tanınmış üyeleri şunlardır:
(bkz: ahmet güvenç)
(bkz: bahadır akkuzu)
bu kod adla tanju okan tonlu bir şarkıcı vardı. kadir inanır ile hülya koçyiğit'in modern leyla ile mecnun'u canlandırdıkları bir filmi vardı. o filmde rol almıştı. şişman, sevimli bir adamdı rahmetli. çok büyük şarkıcı olabilirdi ama niyeyse hep ılıman, tombiş, peluş pandacık karakteri ön plana çıkartıldı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?