confessions

isyan devrim beşiktaş

4. nesil Yazar - - Yazar -

  1. toplam entry 1902
  2. takipçi 0
  3. puan 34833

oralardan iyi vurur

isyan devrim beşiktaş
maçlarda kalecilerin de sıklıkla kullandığı bir söz öbeğidir. benim de halı saha maçlarında ve amatör kümedeki maçlarda çokça kullanmışlığım vardır. rakip futbolcuyu gaza getirmek ve vurmaması gereken yerde vurmasını sağlamak amacıyla kullanılır genelde.

9 kasım 2014 istanbul başakşehir beşiktaş maçı

isyan devrim beşiktaş
cenk gönen- serdar kurtuluş, tomas sivok, pedro franco, ismail köybaşı- atiba hutchinson, jose ernesto sosa, oğuzhan özyakup- kerim frei, cenk tosun, demba ba onbiriyle başlayacağımız maç. yedek kulübemiz de emre metin, ersan adem gülüm, ramon motta, necip uysal, uğur boral, ümit karaal ve atınç nukan'dan oluşuyor. yedek kulübemizde maçı etkileyecek pek oyuncu bulunmadığı için ilk yarıdan golü hatta golleri bulup öne geçmeliyiz. yoksa çok zorlanabiliriz.

(bkz: saldır beşiktaşım oley)
(bkz: ligi koyalım ligi)

kaç para ulan flüt

isyan devrim beşiktaş
bir ibrahim tatlıses yakarışı. oğluna bir flüt alamadığı için efkarlanan hasan[ybkz]swh[/ybkz] meyhanede içerken birden isyana gelir. "hepsinin flütü varmış. neden benim oğlumun yok ulan? kaç para ulan flüt? söyleyin, kaç para ulan?" diye bağırır. ardından meyhaneci abinin "senin gibi bir adama yakışmıyor bu laflar." sözünden sonra sakince yerinden kalkıp meyhanecinin yanına gelir ve noktayı koyar: "oğluna bir flüt alamayan adama adam mı denir faik baba? adam mıyım ulan ben, adam mı?!1!1"

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/6411/ibrahim-tatlises-isyan-ediyor

parliament pazar gecesi sineması

isyan devrim beşiktaş
çocukluğun en güzel günlerinden hatıralarda kalanlardandır. pazar günü hava güzelse tüm gün dışarıda oynamışsındır. annen pencereden çağırıp durur ödevlerini yapmadığın için. anne ne kadar bağırsa da eve girmezsin, ardından "bak baban geliyor şimdi!" tehdidi gelir ve eve dönmek zorunda kalırsın. ödevleri tamamlayıp banyoya girersin. annen ya da baban derini sökercesine keseleyip yıkar ve sonra televizyon başına dönersin. bizimkiler vardır ekranda, merakla izlersin. ardından da o meşhur müzik ve "parliament sinema kulübü" yazısı gelir. fakat senin için yatma vakti gelir. gözlerin dolu dolu odana gidip uyumak zorunda kalırsın. "bir gün büyüyeceğim ve her pazar bu filmleri izleyeceğim!" dersin ama olmaz, çünkü biz büyüdük ve kirlendi dünya. artık o naifliği bulmak dünyanın en zor şeylerinden birisi.

yel girmesi

isyan devrim beşiktaş
bel, boyun ve eklem ağrılarının %73.2'sinin nedenidir. [ybkz]swh[/ybkz] sebebi atlet giymemek ve beli açık bırakmaktır. bunun sonucunda şiddetli bir ağrıyla karşılaşırsınız ve birkaç gün bu ağrılarla yaşamak zorunda kalırsınız.

denizden kum çıkarmak

isyan devrim beşiktaş
ne kadar iyi dalabildiğini göstermek için yapılan gereksiz gösteriş. ne kadar derinden çıkartılırsa arkadaşlar arasında karizmanız o derece artar. şimdi böyle gereksiz dediğime bakmayın, bu konuda rekorlarım vardır, hala daha her denize girişimde yapmaktan geri duramam. [ybkz]swh[/ybkz]

arkadaşım

isyan devrim beşiktaş
nejat alp'in efsanevi şarkısıdır. gerçi ona sadece şarkı demek haksızlık olur ama bir tanım yapmak gerekliydi. şarkı şiirle giriş yapıyor, ardından nejat alp ve "piyanist arkadaşı ozan"ın karşılıklı jestleşmesi olarak devam ediyor. kafaya takılması açısından bir kere dinlemek bile yeterlidir. şarkının sözleri de şöyle; [ybkz]swh[/ybkz] [ybkz]swh[/ybkz]

sevgi ne güzel şey değil mi?
tanrının bize verdiği en güzel hediye.
hiç olmadık zamanda içimize alev gibi düşen
dünyadaki en güzel duygu bence.
hayatın gerçek anlamı di mi?
sadece sevgili anlamında söylemiyorum.
bütün sevdiklerimizin kıymetini bilmeliyiz.
çünkü onları ne zaman kaybedeceğimizi bilemeyiz ki.
onları ne kadar çok sevdiğimizi söyleyecek şansımızı olmayabilir.

sevgi dedim de, aklıma ne geldi biliyor musunuz?
geçenlerde başımızdan bir olay geçti.
aylarca beraber olduğum bir sevgilim vardı,
gözümden bile sakındığım.
o kadar güzel bir kızdı ki anlatamam.
deli gibi kıskanıyordum.
hiçbir arkadaşıma tanıştırmadım onu.
bir gün evde oturuyorduk,
o mutfaktayken ben hayatta hiç yapmadığım bir şeyi yaptım
ve onun telefonundaki mesajları okudum.
bir de ne görsem dersiniz?
"aşkım cumartesi saat 2'de kadıköy iskelesinde buluşalım mı?" diyen bir mesaj.
keşke okumasaydım.
tabi saat 2'de ben de oradaydım.
aman allahım gözlerime inanamadım.
hayatta en çok sevdiğim ve yıllardır aynı sahneyi paylaştığım piyanist arkadaşım ozan.
beni onunla aldatmıştı.
yemin ederim beynimden vurulmuşa döndüm.
kısacası ayrıldık.
duydum ki 20 gün sonra onu da terk etmiş
bizim semtte küçük bir meyhnane var, orada gördüm ozan'ı.
dertli dertli içiyordu, gözleri dolu dolu.
kadehimi kaptığım gibi oturdum yanına, ve ona dedim ki;

(nejat alp)
sen miydin sevgilimi çalan
anladım ki dostluklar yalan
sen olamazsın bu canımı acıtan
beni sırtımdan vuran

(piyanist ozan)
ben miydim seni böyle yakan
sevdiğine kem gözle bakan
bilmiyordum onun senle olduğunu
nasıl yaptım sana bunu

(nejat alp)
ben onu delice sevmiştim
gözlerine cennet demiştim
bir daha hiçbir gülen göze inanmam
yıkılırım ben hemen.

(piyanist ozan)
çıkarsızca sevdim ben onu
böyle mi olacaktı sonu
sen de yandın bu aşkta bak ben de yandım
hak etmedik biz bunu

(nejat alp)
ilkbaharım kışa döndü,
bu zalimin yüzünden.
dostum senin bir suçun yok
anlıyorum gözünden.

(piyanist ozan)
seni üzgün görmektense
bu kalbimi yakardım.
öleceğimi bilsem de
aranızdan çıkardım.

(düet)
evet sen de, ben de yandık.
bir şeytanı melek sandık.
bu hayattan bir ders aldık,
iki dost biz bize kaldık.
bu hayattan bir ders aldık,
iki dost biz bize kaldık.

(nejat alp)
hadi boş ver dostum, o utansın.
sıhhatine... çlink (rakı kadehi tokuşturma sesi)

http://www.youtube.com/watch?v=BUdXlX3dLcw
32 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol