beşiktaşımızın beyaz forma-beyaz şort kombinasyonuyla çıkacağı maç. kalecimiz ise kırmızı formasıyla sahada olacak.
53. dakikada volkan'ın golüyle 4-1'e gelmiş maç. golün hemen ardından utaka'nın çok net bir pozisyondan yararlanamadığını da belirtmeliyiz. kaleciyi çalımladı fakat cılız bir şut vurduğu için çizgide serdar aziz dokundu ve kornere gönderdi.
21 mart 2015 medicana sivasspor bursaspor maçında 2. golünü attıktan sonra gereksiz bir şekilde formasını çıkarmış ve sarı kartla cezalandırılmış futbolcu. mental eksikliğinin en büyük kanıtlarından birisini daha gösterdi.
maç içinde iyi bir performans gösterdi, defansa yardıma geldi fakat attığı deparlardan mıdır nedir 41. dakikada sakatlanarak soyunma odasının yolunu tuttu.
maç içinde iyi bir performans gösterdi, defansa yardıma geldi fakat attığı deparlardan mıdır nedir 41. dakikada sakatlanarak soyunma odasının yolunu tuttu.
ilk 38 dakikası medicana sivasspor'un 4-0'lık üstünlüğüyle geçilen maç. batuhan'ın iki, aatif ve burhan eşer'in birer golleri var.
maç 1-0 devam ederken karşılıklı ataklar vardı fakat 33. dakikada gelen sivasspor'un ikinci golünün ardından önce 35 ardından da 38. dakikalarda goller geldi ve bir anda skor 4-0 oldu. bu skoru ne sivaslılar ne bursalılar ne de izleyenler bekliyordu, her şey bir anda gelişti.
maç 1-0 devam ederken karşılıklı ataklar vardı fakat 33. dakikada gelen sivasspor'un ikinci golünün ardından önce 35 ardından da 38. dakikalarda goller geldi ve bir anda skor 4-0 oldu. bu skoru ne sivaslılar ne bursalılar ne de izleyenler bekliyordu, her şey bir anda gelişti.
doğum günü kartalı!
muhabbet etmekten her daim keyif aldığım sözlüğümüzün en sağlam yazarlarından birisi. sevdiceğiyle ve sevdikleriyle birlikte bir ömür güzellikler içinde yaşasın, her istediği fazla beklemeden gerçekleşsin [ybkz]swh[/ybkz]. nice mutlu yıllara kardeşim.
(bkz: kartalım nice senelere)
muhabbet etmekten her daim keyif aldığım sözlüğümüzün en sağlam yazarlarından birisi. sevdiceğiyle ve sevdikleriyle birlikte bir ömür güzellikler içinde yaşasın, her istediği fazla beklemeden gerçekleşsin [ybkz]swh[/ybkz]. nice mutlu yıllara kardeşim.
(bkz: kartalım nice senelere)
beşiktaşımızın tolga zengin - daniel opare, pedro franco, necip uysal, ramon motta - gökhan töre, tolgay arslan, veli kavlak, olcay şahan - mustafa pektemek, demba ba onbiriyle çıkacağı maç. yedek kulübemizde ise cenk gönen, atınç nukan, ersan adem gülüm, atiba hutchinson, oğuzhan özyakup, kerim frei ve cenk tosun bulunuyor.
15 mart 2015 beşiktaş sai kayseri erciyesspor maçında olduğu gibi 4-4-2 taktiğiyle çıkacağız. umarım yüzümüz kara çıkmaz, vurduğunuz gol olsun kartallarım!
15 mart 2015 beşiktaş sai kayseri erciyesspor maçında olduğu gibi 4-4-2 taktiğiyle çıkacağız. umarım yüzümüz kara çıkmaz, vurduğunuz gol olsun kartallarım!
beşiktaşımızın beyaz forma-siyah şort kombinasyonuyla çıkacağı maç. kalecimiz ise yeşil formasıyla sahada olacak.
o zaman bu geceye en uygun marş geliyor;
hava ayaz mı ayaz
şort siyah forma beyaz
brugge'e de koyucaz
biliyorsun değil mi?!
o zaman bu geceye en uygun marş geliyor;
hava ayaz mı ayaz
şort siyah forma beyaz
brugge'e de koyucaz
biliyorsun değil mi?!
gözümüzün önünde günbegün büyüyen futbolcumuz. nazar değecek diye çok korkuyorum, kaç gündür sırf o sebepten bir şeyler yazmıyordum ama artık dayanamıyorum. kimlere kimlere nazar değecek diye yazmadık da noldu! [ybkz]swh[/ybkz]
geldiği günden beri öyle çok gelişti, öyle değişti ki her maçta bizi kendisine biraz daha hayran bırakıyor bu adam. aniden vitesi yükseltmesi, peşine taktığı adamlardan bir anda sıyrılması, bir anda durması ve iki ayağıyla da harika şutlar çıkarması. ne yapacağını tahmin edebiliyorsun fakat engel olamıyorsun. ne büyük bir acı.
maç sonlarında sevinçleri, arkadaşlarıyla şakalaşmaları, twitter'da yazdıkları kendisini daha da sevdiriyor bizlere. bir yanım uzun yıllar bizimle kalsın diyor, diğer yanım gitsin ve onu gururla izleyelim diyor. umarım gittiği zaman ardında bize kupalar ve daha nice güzel anılar bırakmış olur.
geldiği günden beri öyle çok gelişti, öyle değişti ki her maçta bizi kendisine biraz daha hayran bırakıyor bu adam. aniden vitesi yükseltmesi, peşine taktığı adamlardan bir anda sıyrılması, bir anda durması ve iki ayağıyla da harika şutlar çıkarması. ne yapacağını tahmin edebiliyorsun fakat engel olamıyorsun. ne büyük bir acı.
maç sonlarında sevinçleri, arkadaşlarıyla şakalaşmaları, twitter'da yazdıkları kendisini daha da sevdiriyor bizlere. bir yanım uzun yıllar bizimle kalsın diyor, diğer yanım gitsin ve onu gururla izleyelim diyor. umarım gittiği zaman ardında bize kupalar ve daha nice güzel anılar bırakmış olur.
aklıma geldikçe gülümseten, mutlu eden olay. hayatım boyunca böyle bir görüntü görmedim, bana bunu yaşattıkları için ne kadar teşekkür etsem azdır.
biz türk insanları genellikle üstlerimizle sevgi bağı değil, korku bağı olsun isteriz. ondan korkmuyorsak dediklerini yapmaktan imtina ederiz, o arkasını dönünce bildiğimizi okuruz. fakat bu adam bize sevgiyle neler başaracağını gösteriyor her gün. futbolcularıyla arasında öyle büyük bir bağ var ki. bu olay da o bağın en güzel kanıtı.
biz türk insanları genellikle üstlerimizle sevgi bağı değil, korku bağı olsun isteriz. ondan korkmuyorsak dediklerini yapmaktan imtina ederiz, o arkasını dönünce bildiğimizi okuruz. fakat bu adam bize sevgiyle neler başaracağını gösteriyor her gün. futbolcularıyla arasında öyle büyük bir bağ var ki. bu olay da o bağın en güzel kanıtı.
yaklaşık 10 yıldır görevde olan çanakkale'nin chpli belediye başkanı. her zaman halkın ve gençlerin yanında olmuştur. kendisi galatasaraylıdır fakat geçtiğimiz sene çanakkale deplasman kartalları'nın davetine icabet etmiş ve bizimle birlikte bir beşiktaş maçını izlemiştir. o maçın başında tüm taraftarlarımızla tek tek el sıkışmış ve hâl hatır sormuştur. maç sırasında yapılan "bize yemek ısmarlasana" tezahüratlarına cevapsız kalmamış ve maçta olan herkesin hesabını ödemiştir. [ybkz]swh[/ybkz]
bugün çanakkale deniz zaferi'nin yıldönümü. bugün çanakkale inanılmaz kalabalıktı, her yerden ziyaretçiler vardı; birçok kanal canlı yayınlarla bu programları gösterdi. lâkin devletin kanalı olan trt sayın başkanın konuşmasını yayınlayamadı. konuşma başlayınca yayını kesti. çünkü gerçek barış mesajları verecekti, ayrım değil birlikten bahsedecekti. öyle de oldu.
https://www.youtube.com/watch?v=d1wmhUtqKJg
edit: konuşmanın tam metni ekşi sözlük'te akira tarafından yazılmış. normalde hiçbir yazardan bu tarz bir alıntı yapmadım fakat bu kez bu kuralı bozacağım çünkü çok uzun. [ybkz]swh[/ybkz]
saygıdeğer konuklar,
sevdalısını geride bırakıp, anasının nasırlı ellerini öpüp 100 yıl önce bizler için kavgaya tutuşanları, istikbalimiz için istiklal mücadelesi verenleri, savaştan barış çıkartanları, cumhuriyetimize önsöz yazanları anmaya geldiniz.
beklendiğiniz topraklardasınız. çanakkale’de değil çelikten kaledesiniz.
“siperlerde bize de yer açın” diye haykıranlar,
“dedeciğim biz geldik” diyenler,
dünyadaki mahşerin 100 yıllık iftiharını yaşamaya hoşgeldiniz.
biz çanakkalelilere onur verdiniz.
değerli konuklar, sesime kulak verenler,
sizi tanıyorum.
sesimin şu an ulaştığı sizleri; adınızı, hayatınızı bilmesem de tanıyorum.
yanınızda değildim, ama duydum.
çanakkale türküsü söylenince eşlik ettiniz.
görmedim ama biliyorum, siz de kınalanıp cepheye gönderilen aslanları, kendi cenaze namazını kılanları duyunca gözyaşı döktünüz.
15 yaşında toprağa düşenleri, okullarını bırakıp cepheye koşanları duyunca yandınız.
nice acıları ve kahramanlıkları duyunca boğazınız düğümlendi, vücudunuz ürperdi.
dualarınızda, dudaklarınızda onlara da yer verdiniz.
evet sizleri biliyorum.
seyit onbaşı kadar olmasa da ağır yüklerin altına girdiniz.
anafartalar’da mustafa kemal kadar olmasa da,
acılara şahit oldunuz, nice darboğazlardan geçtiniz.
mustafa kemal gibi siz de kalbinizden vuruldunuz.
onurunuzu, namusunuzu, inancınızı çanakkale gibi korudunuz.
hayatınızın bir yerinde çanakkale gibi saldırılara uğradınız,
çanakkale gibi direndiniz.
artık siz de çanakkale’siniz. çanakkale sizsiniz.
değerli konuklar
müsaadenizle şimdi sizlere seslenmeyeceğim.
sizlere siperleri, gemileri, birlikleri, tüfekleri de anlatmayacağım.
çünkü bugün bütün kelimeler kifayetsiz, bütün cümleler yetersiz.
100. yıl nedeniyle bu defa aziz şehitlerimize hitap etmek,
onların manevi ruhlarına seslenmek istiyorum.
ey bu topraklar için toprağa düşenler,
bir hilal uğruna güneş gibi batanlar,
siz kara toprağın üstünde de, altında da bir oldunuz,
bizse ayrıştık, bölündük, hatta birbirimizi öldürdük.
siz fakirlik içinde kazandınız,
bizse, zenginleştikçe kaybettik.
siz düşmanınızı bile kucağınıza aldınız,
bizse dostumuzun dahi boğazına sarıldık.
dün bir avuç yer ne kadar çok kişinin olmuş,
bugün koskoca bir memleket ne kadar az kişinin kalmış,
siz şimdi ebedi istirahatgahınızda uyuyorsunuz,
bizse derin uykulardayız. ve asıl uyuyan biziz.
ve seyit onbaşı’ya sesleniyorum.
sen sadece 215 kiloyu değil koca seyit,
sen vatan yükünü de sırtlayıp kaldıransın.
oysa biz senin gibi ağır yüklerin altına giremedik.
kolayı seçtik, sana layık olamadık.
sen düşmanın dümenini bombalarken,
biz düşmanın dümen suyuna girdik.
takımıyla yahya çavuşa sesleniyorum.
63 kişilik birliğinle kenetlenip bir olan yahya çavuş,
sen 2000 kişiye karşı destanlar yazansın.
bizse senin gibi, takımın gibi zorluklara karşı bir olamadık.
12 eylül’de bölündük,
sivas’ta yüreğimize ateşler düşürdük,
maraş’ta ve daha nicelerinde insanlığımızı öldürdük.
sevdiğini geride bırakan kahraman,
sen yârinin kokusunu, barutun kokusuna terk edensin.
yar diye vatanını bilen, ölümü beklerken bile kadınına mektup yazıp, ruhum diye hitap edebilensin.
bizse kadınlarımızı hak ettiği yere getiremedik,
özgecanları ve daha nice kadınlarımızı hayatta tutamadık.
sen kadınına mektubunun arasında çiçekler gönderirken,
biz gözlerinin altından morluğu, vücudundan karayı, yarayı eksik edemedik.
sizlerin vücudundaki kurşunlar onur madalyanız,
kadınlarımızın vücutlarındaki morluklarsa bizim utanç vesikamızdır.
biz erkek olduk, ama adam olamadık.
anafartalar kahramanı mustafa kemal’e sesleniyorum.
sen mektubunda düşmanların evlatları için “kahramanlar” diyensin, onların annelerine “gözyaşlarınızı dindirin” diye seslenensin.
ve sen onları da evlat bilip, bu toprağı dost diye tanıtansın.
biz senin gibi hoşgörülü olamadık.
bu vatanda herkesi kucaklayamadık.
değil yabancı anaların gözyaşlarını dindirmek, kendi analarımızın bile gözyaşlarını durduramadık.
*
sözün özü “1915 çanakkale ruhu” sınavından çok da başarılı çıkamadık. ama çok şey öğrendik.
ben de çok şey öğrendim.
büyük balığın, küçük balığı her zaman yiyemeyeceğini,
nusrat senden öğrendim.
merminin mertlikle, tüfeğin yürekle boy ölçüşemediğini
siz atalarımızdan öğrendim.
çanakkale’de, küllerinden yeniden doğmayı
prangaları kırıp, yeniden ayağa kalkmayı öğrendim.
çanakkale’yle ilgili birçok şeyi bildim, öğrendim, anladım.
ama bir tek şeyi anlayamadım.
ey büyük atatürk,
seni anlayamayanları anlayamadım.
***
ey analarının goncagülleri ve babalarının koç yiğitleri
gene de üzülmeyiniz ve huzur içinde uyuyunuz.
sizlerin huzurunda diyorum ki,
anafartalar’da ki gibi türkiye’ye hücum da etseler,
arıburnu gibi direniriz.
conkbayırı’nda ki gibi kalbimizden şarapnelle de vurulsak,
namazgah tabyası gibi topla da dövülsek,
çimenlik kalesi gibi dik,
kilitbahir kalesi gibi sağlam dururuz.
57. alay gibi gerektiğinde son neferimize, son nefesimize kadar mücadele ederiz.
yürüdüğü yolda iz bırakmayan, o yoldan geçmiş sayılmaz.
ey şehitlerimiz, siz de çanakkale’de iz bıraktınız.
haşa ne çanakkale’si, tarihimizde de, yüreğimizde de, ruhumuzda da iz bıraktınız.
bizler ilhamımızı siz şehitlerimizden alıyoruz,
biz de sizin gibi özgürlüğümüze ve barışa bu kentte sahip çıkıyoruz.
100 yıl önce hiç düşünmeden canından vazgeçen sizler
bağımsızlığınızdan, özgürlüğünüzden vazgeçmediniz
çocuklarından, analarından kopan sizler
hürriyetinizden koparılamadınız.
şimdi, mehmet akif gibi hep bir ağızdan haykırarak diyeceğiz ki;
ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım
kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım
yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
aziz şehitlerimiz size söz;
barışın kenti çanakkale’de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz. kardeş olacağız.
çünkü çanakkale savaşı
kardeşlerle, düşmanların savaşıdır.
çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir.
türkle - kürt çatışırsa ne türk kalır ne kürt
aleviyle - sünni ayrışırsa ne alevi kalır ne sünni.
oysa türkle - kürt, aleviyle-sünni birleşirse
ne zalim kalır ne de zulüm.
onun için barışın kenti çanakkale’den,
savaşın 100. yıldönümünden haykırıyorum;
meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden,
ağrı dağı’nın yamacındaki yabani bir ota kadar
her yere barış istiyoruz
sinopta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden,
hatay’ın kızılçat köyünde açan çiçeğe kadar
herşeyde barış istiyoruz.
istiyoruz ki; etrafımızdaki çember daralmasın,
barış ve özgürlük nefes alsın.
barışın kenti çanakkale’nin belediye başkanı olarak;
inatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalimi sürdüreceğim.
biliyorum ki ;
şehitlerimizin mezarlarında ki her bir kitabeyi öpen çanakkale rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak.
biliyorum ki;
100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kül olduğu bu yerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacak.
bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi;
ekmeğimizden tasarruf edeceğiz, ama şerefimizden asla
candan olacağız, yardan olacağız,
ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla
biz de sizler gibi;
düşmanımızı kucağımızda taşıyacağız, ama sırtımızda asla.
son nefesimizi tüketeceğiz, ama onurlu mirasınızı asla.
bedenimizi çiğnetiriz, ama özgürlük ve barış yeminimizi asla.
ey aziz şehitlerimiz,
siz toprağın altındakiler, biz üstündekilere ilham olsun.
bükülmez bileklerinize, korku bilmez yüreklerinize selam olsun.
özgürlük için toprağa düşüp, toprak olan siz şehitlerimizin ruhları şad olsun.
saygıdeğer misafirler,
18 mart şehitler günü ve çanakkale deniz zaferi’nin 100. yılı anma konuşmama son verirken;
bizlere bağımsız, başı dik bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta mustafa kemal atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, onların kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle, ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugün de hiç düşünmeden canını vermiş türk silahlı kuvvetlerimizin, emniyet teşkilatımızın tüm şehitlerini rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
çanakkale gibi tarihi sorumluluğu çok büyük bir kentin belediye başkanı olmanın onuru ve 1915’in omuzlarımızdaki derin sorumluluğuyla sizleri sevgi ve saygıyla selamlarken
son sözüm şudur;
yaşasın kardeşliğimiz , yaşasın özgürlüğümüz
ve yaşasın barış...
https://eksisozluk.com/entry/49918781
bugün çanakkale deniz zaferi'nin yıldönümü. bugün çanakkale inanılmaz kalabalıktı, her yerden ziyaretçiler vardı; birçok kanal canlı yayınlarla bu programları gösterdi. lâkin devletin kanalı olan trt sayın başkanın konuşmasını yayınlayamadı. konuşma başlayınca yayını kesti. çünkü gerçek barış mesajları verecekti, ayrım değil birlikten bahsedecekti. öyle de oldu.
https://www.youtube.com/watch?v=d1wmhUtqKJg
edit: konuşmanın tam metni ekşi sözlük'te akira tarafından yazılmış. normalde hiçbir yazardan bu tarz bir alıntı yapmadım fakat bu kez bu kuralı bozacağım çünkü çok uzun. [ybkz]swh[/ybkz]
saygıdeğer konuklar,
sevdalısını geride bırakıp, anasının nasırlı ellerini öpüp 100 yıl önce bizler için kavgaya tutuşanları, istikbalimiz için istiklal mücadelesi verenleri, savaştan barış çıkartanları, cumhuriyetimize önsöz yazanları anmaya geldiniz.
beklendiğiniz topraklardasınız. çanakkale’de değil çelikten kaledesiniz.
“siperlerde bize de yer açın” diye haykıranlar,
“dedeciğim biz geldik” diyenler,
dünyadaki mahşerin 100 yıllık iftiharını yaşamaya hoşgeldiniz.
biz çanakkalelilere onur verdiniz.
değerli konuklar, sesime kulak verenler,
sizi tanıyorum.
sesimin şu an ulaştığı sizleri; adınızı, hayatınızı bilmesem de tanıyorum.
yanınızda değildim, ama duydum.
çanakkale türküsü söylenince eşlik ettiniz.
görmedim ama biliyorum, siz de kınalanıp cepheye gönderilen aslanları, kendi cenaze namazını kılanları duyunca gözyaşı döktünüz.
15 yaşında toprağa düşenleri, okullarını bırakıp cepheye koşanları duyunca yandınız.
nice acıları ve kahramanlıkları duyunca boğazınız düğümlendi, vücudunuz ürperdi.
dualarınızda, dudaklarınızda onlara da yer verdiniz.
evet sizleri biliyorum.
seyit onbaşı kadar olmasa da ağır yüklerin altına girdiniz.
anafartalar’da mustafa kemal kadar olmasa da,
acılara şahit oldunuz, nice darboğazlardan geçtiniz.
mustafa kemal gibi siz de kalbinizden vuruldunuz.
onurunuzu, namusunuzu, inancınızı çanakkale gibi korudunuz.
hayatınızın bir yerinde çanakkale gibi saldırılara uğradınız,
çanakkale gibi direndiniz.
artık siz de çanakkale’siniz. çanakkale sizsiniz.
değerli konuklar
müsaadenizle şimdi sizlere seslenmeyeceğim.
sizlere siperleri, gemileri, birlikleri, tüfekleri de anlatmayacağım.
çünkü bugün bütün kelimeler kifayetsiz, bütün cümleler yetersiz.
100. yıl nedeniyle bu defa aziz şehitlerimize hitap etmek,
onların manevi ruhlarına seslenmek istiyorum.
ey bu topraklar için toprağa düşenler,
bir hilal uğruna güneş gibi batanlar,
siz kara toprağın üstünde de, altında da bir oldunuz,
bizse ayrıştık, bölündük, hatta birbirimizi öldürdük.
siz fakirlik içinde kazandınız,
bizse, zenginleştikçe kaybettik.
siz düşmanınızı bile kucağınıza aldınız,
bizse dostumuzun dahi boğazına sarıldık.
dün bir avuç yer ne kadar çok kişinin olmuş,
bugün koskoca bir memleket ne kadar az kişinin kalmış,
siz şimdi ebedi istirahatgahınızda uyuyorsunuz,
bizse derin uykulardayız. ve asıl uyuyan biziz.
ve seyit onbaşı’ya sesleniyorum.
sen sadece 215 kiloyu değil koca seyit,
sen vatan yükünü de sırtlayıp kaldıransın.
oysa biz senin gibi ağır yüklerin altına giremedik.
kolayı seçtik, sana layık olamadık.
sen düşmanın dümenini bombalarken,
biz düşmanın dümen suyuna girdik.
takımıyla yahya çavuşa sesleniyorum.
63 kişilik birliğinle kenetlenip bir olan yahya çavuş,
sen 2000 kişiye karşı destanlar yazansın.
bizse senin gibi, takımın gibi zorluklara karşı bir olamadık.
12 eylül’de bölündük,
sivas’ta yüreğimize ateşler düşürdük,
maraş’ta ve daha nicelerinde insanlığımızı öldürdük.
sevdiğini geride bırakan kahraman,
sen yârinin kokusunu, barutun kokusuna terk edensin.
yar diye vatanını bilen, ölümü beklerken bile kadınına mektup yazıp, ruhum diye hitap edebilensin.
bizse kadınlarımızı hak ettiği yere getiremedik,
özgecanları ve daha nice kadınlarımızı hayatta tutamadık.
sen kadınına mektubunun arasında çiçekler gönderirken,
biz gözlerinin altından morluğu, vücudundan karayı, yarayı eksik edemedik.
sizlerin vücudundaki kurşunlar onur madalyanız,
kadınlarımızın vücutlarındaki morluklarsa bizim utanç vesikamızdır.
biz erkek olduk, ama adam olamadık.
anafartalar kahramanı mustafa kemal’e sesleniyorum.
sen mektubunda düşmanların evlatları için “kahramanlar” diyensin, onların annelerine “gözyaşlarınızı dindirin” diye seslenensin.
ve sen onları da evlat bilip, bu toprağı dost diye tanıtansın.
biz senin gibi hoşgörülü olamadık.
bu vatanda herkesi kucaklayamadık.
değil yabancı anaların gözyaşlarını dindirmek, kendi analarımızın bile gözyaşlarını durduramadık.
*
sözün özü “1915 çanakkale ruhu” sınavından çok da başarılı çıkamadık. ama çok şey öğrendik.
ben de çok şey öğrendim.
büyük balığın, küçük balığı her zaman yiyemeyeceğini,
nusrat senden öğrendim.
merminin mertlikle, tüfeğin yürekle boy ölçüşemediğini
siz atalarımızdan öğrendim.
çanakkale’de, küllerinden yeniden doğmayı
prangaları kırıp, yeniden ayağa kalkmayı öğrendim.
çanakkale’yle ilgili birçok şeyi bildim, öğrendim, anladım.
ama bir tek şeyi anlayamadım.
ey büyük atatürk,
seni anlayamayanları anlayamadım.
***
ey analarının goncagülleri ve babalarının koç yiğitleri
gene de üzülmeyiniz ve huzur içinde uyuyunuz.
sizlerin huzurunda diyorum ki,
anafartalar’da ki gibi türkiye’ye hücum da etseler,
arıburnu gibi direniriz.
conkbayırı’nda ki gibi kalbimizden şarapnelle de vurulsak,
namazgah tabyası gibi topla da dövülsek,
çimenlik kalesi gibi dik,
kilitbahir kalesi gibi sağlam dururuz.
57. alay gibi gerektiğinde son neferimize, son nefesimize kadar mücadele ederiz.
yürüdüğü yolda iz bırakmayan, o yoldan geçmiş sayılmaz.
ey şehitlerimiz, siz de çanakkale’de iz bıraktınız.
haşa ne çanakkale’si, tarihimizde de, yüreğimizde de, ruhumuzda da iz bıraktınız.
bizler ilhamımızı siz şehitlerimizden alıyoruz,
biz de sizin gibi özgürlüğümüze ve barışa bu kentte sahip çıkıyoruz.
100 yıl önce hiç düşünmeden canından vazgeçen sizler
bağımsızlığınızdan, özgürlüğünüzden vazgeçmediniz
çocuklarından, analarından kopan sizler
hürriyetinizden koparılamadınız.
şimdi, mehmet akif gibi hep bir ağızdan haykırarak diyeceğiz ki;
ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
hangi çılgın bana zincir vuracakmış? şaşarım
kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım
yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
aziz şehitlerimiz size söz;
barışın kenti çanakkale’de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz. kardeş olacağız.
çünkü çanakkale savaşı
kardeşlerle, düşmanların savaşıdır.
çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir.
türkle - kürt çatışırsa ne türk kalır ne kürt
aleviyle - sünni ayrışırsa ne alevi kalır ne sünni.
oysa türkle - kürt, aleviyle-sünni birleşirse
ne zalim kalır ne de zulüm.
onun için barışın kenti çanakkale’den,
savaşın 100. yıldönümünden haykırıyorum;
meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden,
ağrı dağı’nın yamacındaki yabani bir ota kadar
her yere barış istiyoruz
sinopta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden,
hatay’ın kızılçat köyünde açan çiçeğe kadar
herşeyde barış istiyoruz.
istiyoruz ki; etrafımızdaki çember daralmasın,
barış ve özgürlük nefes alsın.
barışın kenti çanakkale’nin belediye başkanı olarak;
inatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalimi sürdüreceğim.
biliyorum ki ;
şehitlerimizin mezarlarında ki her bir kitabeyi öpen çanakkale rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak.
biliyorum ki;
100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kül olduğu bu yerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacak.
bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi;
ekmeğimizden tasarruf edeceğiz, ama şerefimizden asla
candan olacağız, yardan olacağız,
ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla
biz de sizler gibi;
düşmanımızı kucağımızda taşıyacağız, ama sırtımızda asla.
son nefesimizi tüketeceğiz, ama onurlu mirasınızı asla.
bedenimizi çiğnetiriz, ama özgürlük ve barış yeminimizi asla.
ey aziz şehitlerimiz,
siz toprağın altındakiler, biz üstündekilere ilham olsun.
bükülmez bileklerinize, korku bilmez yüreklerinize selam olsun.
özgürlük için toprağa düşüp, toprak olan siz şehitlerimizin ruhları şad olsun.
saygıdeğer misafirler,
18 mart şehitler günü ve çanakkale deniz zaferi’nin 100. yılı anma konuşmama son verirken;
bizlere bağımsız, başı dik bir ülke, özgürlükçü bir ruh miras bırakan başta mustafa kemal atatürk ve mücadele arkadaşları olmak üzere, onların kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizi korumak ve kollamak ülküsüyle, ülkemizin varlığı ve bütünlüğü için dün olduğu gibi bugün de hiç düşünmeden canını vermiş türk silahlı kuvvetlerimizin, emniyet teşkilatımızın tüm şehitlerini rahmet, gazilerimizi minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
çanakkale gibi tarihi sorumluluğu çok büyük bir kentin belediye başkanı olmanın onuru ve 1915’in omuzlarımızdaki derin sorumluluğuyla sizleri sevgi ve saygıyla selamlarken
son sözüm şudur;
yaşasın kardeşliğimiz , yaşasın özgürlüğümüz
ve yaşasın barış...
https://eksisozluk.com/entry/49918781
hoş gelmiş yeni nesil yazar. yazdığı entryleri okuyunca bu mecralarda yeni olmadığı ve formata hakim olduğu anlaşılıyor. bol bol yazsın okuyalım.
(bkz: kartal sözlük yazar karşılama komitesi)
(bkz: kartal sözlük yazar karşılama komitesi)
(bkz: metin kurt yalnızlığı)
muhtarlığına her girdiğinizde muhakkak güler yüzle karşılaşacağınız mahalledir.
kocaeli'de yaşadığım mahallenin muhtarı kadındı. hatta ben oradayken seçim olmuştu ve benim de verdiğim oyla seçilmişti. kendisinin adı "sevgi koyun" idi ve seçim kampanyasında da tüm mahalleyi "muhtarınızın adını sevgi koyun" afişleriyle donatmıştı. ben de sırf bu afişler için kendisine oy vermiştim.
muhtarlık binası bizim evin karşısındaydı, biz de aylak öğrenciler olarak mütemadiyen kendisine uğrardık. her gidişimizde gülümsemeyle karşılar ve çay ikram ederdi.
bu yazı bir yere bağlanacak sandım ama beceremedim, bu da böyle bir anımdır diye bitireyim bari. [ybkz]swh[/ybkz]
kocaeli'de yaşadığım mahallenin muhtarı kadındı. hatta ben oradayken seçim olmuştu ve benim de verdiğim oyla seçilmişti. kendisinin adı "sevgi koyun" idi ve seçim kampanyasında da tüm mahalleyi "muhtarınızın adını sevgi koyun" afişleriyle donatmıştı. ben de sırf bu afişler için kendisine oy vermiştim.
muhtarlık binası bizim evin karşısındaydı, biz de aylak öğrenciler olarak mütemadiyen kendisine uğrardık. her gidişimizde gülümsemeyle karşılar ve çay ikram ederdi.
bu yazı bir yere bağlanacak sandım ama beceremedim, bu da böyle bir anımdır diye bitireyim bari. [ybkz]swh[/ybkz]
https://vine.co/v/OVW9dWv29V1
https://vine.co/v/OVWEDUnltUV
https://vine.co/v/OVWEDUnltUV
beşiktaşımızın 5-1'lik üstünlüğüyle sonuçlanan maçtır. ikinci yarı başında drenthe'nin muhteşem frikik golüyle fark ikiye indi. drenthe bu sezonun en güzel gollerinden birini attı gerçekten. ardından biraz durulduk fakat mustafa ve motta'nın golleriyle rahatladık. maçla ilgili en güzel haberlerden biri de cezasız atlatmış olmamız.
maçın son anlarında ankara'daki beşiktaşlılar çok güzel bir şov sergiledi ve klasikleri "ankara sizlere deplasman değil" sloganlarıyla inlettiler. en sonunda gelen "bu takım bu sene ankara'da şampiyon" sesleri harikaydı.
mustafa'nın golü ardından demba ba ve diğer tüm takım arkadaşlarıyla yaşadığı sevinç görülmeye değerdi. ayrıca maç sonundaki üçlü de çok güzel oldu. tribünler başta olcay'ı çağırdı, ardından gökhan töre sesleri yükseldi. bu sırada veli kavlak mustafa'yı öne doğru yaka paça itti ve bütün takım tribüne mustafa'yı gösterdi ve üçlüyü mustafa'ya yaptırdılar.
netice itibariyle güzel bir dönüş oldu, darısı brugge ve fenerbahçe maçlarına.
maçın son anlarında ankara'daki beşiktaşlılar çok güzel bir şov sergiledi ve klasikleri "ankara sizlere deplasman değil" sloganlarıyla inlettiler. en sonunda gelen "bu takım bu sene ankara'da şampiyon" sesleri harikaydı.
mustafa'nın golü ardından demba ba ve diğer tüm takım arkadaşlarıyla yaşadığı sevinç görülmeye değerdi. ayrıca maç sonundaki üçlü de çok güzel oldu. tribünler başta olcay'ı çağırdı, ardından gökhan töre sesleri yükseldi. bu sırada veli kavlak mustafa'yı öne doğru yaka paça itti ve bütün takım tribüne mustafa'yı gösterdi ve üçlüyü mustafa'ya yaptırdılar.
netice itibariyle güzel bir dönüş oldu, darısı brugge ve fenerbahçe maçlarına.
ilk yarısını 3-0 önde tamamladığımız maç. ilk 20 dakika durgun geçmesine rağmen o dakikadan sonra biraz hareketlendik ve 25, 35 ve 45. dakikalarda gelen gollerle 3-0'ı bulduk. takım gerçekten çok istekli, son zamanlarda böyle görmemiştik ne yazık ki. mustafa pektemek gol atabilmek için çok çabalıyor, umarım o da bulur golünü.
şimdi maç 3 olmuşken gökhan töre, veli ve demba ba'yı korumak için değişikliklere gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. ikinci yarı başında cenk tosun ve kerim frei değişiklikleriyle başlayalım fenerbahçe maçı öncesi kart sınırındaki oyuncularımızı kurtaralım.
ayrıca olcay'ın golü öncesi demba ba'ya nefis bir uzun pas atan necip uysal ve slaven bilic'in sevincini muhteşemdi. slaven bilic yanına giden necip'e yanağını gösterdi, necip hafif utanmış bir gülümsemeyle blic'e sarıldı. bilic ise "kiss me" dedi ve zorla kendini öptürdü. ardından o da necip'i öptü. muhteşem bir andı.[ybkz]swh[/ybkz]
edit: görüntüler de geldi zaten,https://vine.co/v/OVW9dWv29V1https://vine.co/v/OVWEDUnltUV
şimdi maç 3 olmuşken gökhan töre, veli ve demba ba'yı korumak için değişikliklere gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. ikinci yarı başında cenk tosun ve kerim frei değişiklikleriyle başlayalım fenerbahçe maçı öncesi kart sınırındaki oyuncularımızı kurtaralım.
ayrıca olcay'ın golü öncesi demba ba'ya nefis bir uzun pas atan necip uysal ve slaven bilic'in sevincini muhteşemdi. slaven bilic yanına giden necip'e yanağını gösterdi, necip hafif utanmış bir gülümsemeyle blic'e sarıldı. bilic ise "kiss me" dedi ve zorla kendini öptürdü. ardından o da necip'i öptü. muhteşem bir andı.[ybkz]swh[/ybkz]
edit: görüntüler de geldi zaten,https://vine.co/v/OVW9dWv29V1https://vine.co/v/OVWEDUnltUV
ısınma sırasında ayağında ağrı hisseden serdar kurtuluş'un yerine ersan adem gülüm'ün ilk onbirde başlayacağı maç. necip sağ beke, ersan sol stopere geçiyor böylelikle. umarım serdar'da ciddi bir sorun yoktur ve necip de kötü performanslar sergilediği sağ bekte yine benzer bir performans sergilemez.
beşiktaşımızın cenk gönen - serdar kurtuluş, pedro franco, necip uysal, ramon motta - gökhan töre, veli kavlak, tolgay arslan, olcay şahan - mustafa pektemek, demba ba onbiriyle çıkacağı maç.
orta alandaki eksikliklerin neticesinde slaven bilic 4-4-2 ile başlayacak. umarım hızlı bir başlangıç yapar ve maçı koparacak skoru ilk yarıdan buluruz, yoksa işimiz zora girer. ayrıca benim kafamı karıştıran önemli bir konu da gökhan töre ve olcay'ın performansları olacak. onları 4-4-2'de orta sahanın kanatlarında görmeye pek alışkın değiliz, genelde ileri üçlünün kanatlarını oynamayı seviyorlar. orta yapmak değil, içeri kat etmek var kafalarında ve ters ayakla gidip içeri orta yapmak pek kolay değil. umarım benim tahminim gibi olmaz. ayrıca opare'nin dizinde ağrıları olduğu için riske edilmemiş o sebeple motta oynuyor. hemen söyleyeyim de neden opare yok diye bir düşünce olmasın.
yedek kulübemizde de günay güvenç, ersan adem gülüm, atınç nukan, eslem öztürk, oğuzhan özyakup, kerim frei ve cenk tosun var. takımımız sahaya beyaz forma-beyaz şort kombinasyonuyla çıkacak, kalecimiz ise kırmızı forma-kırmızı şort giyecek.
ayrıca önümüzdeki hafta oynanacak fenerbahçe maçı öncesinde serdar kurtuluş, veli kavlak, gökhan töre, kerim frei ve demba ba kart sınırında bulunan oyuncularımız. ligin ilk yarısında oynanan maçta gökhan töre kırmızı kart görmüş ve fenerbahçe maçında cezalı olduğu için oynayamamıştı.
(bkz: haydi kartal haydi kartal haydi)
(bkz: ligi koyalım ligi)
orta alandaki eksikliklerin neticesinde slaven bilic 4-4-2 ile başlayacak. umarım hızlı bir başlangıç yapar ve maçı koparacak skoru ilk yarıdan buluruz, yoksa işimiz zora girer. ayrıca benim kafamı karıştıran önemli bir konu da gökhan töre ve olcay'ın performansları olacak. onları 4-4-2'de orta sahanın kanatlarında görmeye pek alışkın değiliz, genelde ileri üçlünün kanatlarını oynamayı seviyorlar. orta yapmak değil, içeri kat etmek var kafalarında ve ters ayakla gidip içeri orta yapmak pek kolay değil. umarım benim tahminim gibi olmaz. ayrıca opare'nin dizinde ağrıları olduğu için riske edilmemiş o sebeple motta oynuyor. hemen söyleyeyim de neden opare yok diye bir düşünce olmasın.
yedek kulübemizde de günay güvenç, ersan adem gülüm, atınç nukan, eslem öztürk, oğuzhan özyakup, kerim frei ve cenk tosun var. takımımız sahaya beyaz forma-beyaz şort kombinasyonuyla çıkacak, kalecimiz ise kırmızı forma-kırmızı şort giyecek.
ayrıca önümüzdeki hafta oynanacak fenerbahçe maçı öncesinde serdar kurtuluş, veli kavlak, gökhan töre, kerim frei ve demba ba kart sınırında bulunan oyuncularımız. ligin ilk yarısında oynanan maçta gökhan töre kırmızı kart görmüş ve fenerbahçe maçında cezalı olduğu için oynayamamıştı.
(bkz: haydi kartal haydi kartal haydi)
(bkz: ligi koyalım ligi)
8 mart 2015 fenerbahçe galatasaray maçındaki olaylar nedeniyle iki kale arkası tribünlerinin kapatılacağı açıklanan maçtır. eğer tahkim kurulu bu kararı kaldırmazsa derbide kale arkaları boş kalacak.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?