ihsan oktay anar'ın son eseri. baba, oğul ve hayalet olmak üzere üç ana bölümden oluşan bu kitap yine klasik bir ihsan oktay anar romanıdır. okurken zorlanırsınız ama alıştıktan sonra elinizden bırakmakta zorlanacaksınız.
türk romancılığının son zamanlardaki en güzel yazarlarından biri olan ihsan oktay anar'ın büyüklere masallar olarak addedilebileceği romanıdır. üniversitenin ilk yılında türk dili hocamız tarafından zorla okutulmak istenen bu kitabı o zaman okumamıştım, daha sonra yaz tatilinde bir kez okuduktan sonra başucu kitaplarımdan biri haline getirmiştim. gerek anlatım dili gerekse olay örgüsü olarak muazzam bir eserdir. kitap okumayı seven arkadaşlarımızın es geçmeden muhakkak okuması gerektiğini düşünüyorum. eski türkçe kelimelere çok yer verdiği için biraz ağır gibi gelse de alıştıktan sonra yağ gibi akıyor.
kitabın arka kapağından;
"yeniçeriler kapıyı zorlarken uzun ihsan efendi hâlâ malûm konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu...
'rendekâr doğru mu söylüyor? düşünüyorum, öyleyse varım. oldukça makûl. fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar. düşünen bir adamı düşünüyorum. düşündüğümü bildiğim için, ben varım. düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. böylece o da benim kadar gerçek oluyor. bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. o gerçek, ben ise düş oluyorum.'
kapı kırıldığında uzun ihsan efendi kitabı kapadı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:
'dünya bir düştür. evet, dünya... ah! evet, dünya bir masaldır.'"
kitabın arka kapağından;
"yeniçeriler kapıyı zorlarken uzun ihsan efendi hâlâ malûm konuyu düşünüyor, fakat işin içinden bir türlü çıkamıyordu...
'rendekâr doğru mu söylüyor? düşünüyorum, öyleyse varım. oldukça makûl. fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar. düşünen bir adamı düşünüyorum. düşündüğümü bildiğim için, ben varım. düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. böylece o da benim kadar gerçek oluyor. bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. o gerçek, ben ise düş oluyorum.'
kapı kırıldığında uzun ihsan efendi kitabı kapadı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:
'dünya bir düştür. evet, dünya... ah! evet, dünya bir masaldır.'"
ekşi sözlük'te aktif olarak reklamının yapıldığı sözlüğümüzdür. buradaki nickini bilmediğim bir arkadaşımız, beşiktaşlı sözlük yazarları başlığındaki yazarlara üşenmeden tek tek mesaj atarak buraya davet ediyor. kendisine bu büyük çabası için teşekkür ediyor, buradan selam ediyorum.[ybkz]swh[/ybkz]
ilk önce kanal 1, daha sonra bloomberg ht ekranlarında seyirciyle buluşan güzel ve öğretici yarışma programı. daha sonra çok ön plana çıkınca büyük kanallardan birine geçmiştir tabii ki. fakat geçtiği kanalda eski güzelliğini taşıyamadı sanki tam olarak, bir şeyler eksikmiş gibi geliyor. ama yine de izleyecek pek bir alternatif olmadığı için izleniyor.
başrollerinde clive owen, julianne moore, michael caine gibi oyuncuların olduğu, yönetmen koltuğunda alfonso cuaron'un oturduğu 2006 yapımı filmdir.
2027 yılında geçen filmde tüm dünyada kısırlık baş göstermiş, en son doğum 2011 yılında olmuştur. o günden bu yana doğum olmayan dünyada savaşlar ve krizler ön plandadır. filmde oldukça kaotik bir yapı vardır. bu yapıda yönetmenin becerisini es geçmek olmaz. enfes açıların yanısıra efsaneleşmiş plan sekanslar bulundurur. bilim-kurgu tarzı filmleri sevenlerin seveceğini düşündüğüm bir filmdir.
2027 yılında geçen filmde tüm dünyada kısırlık baş göstermiş, en son doğum 2011 yılında olmuştur. o günden bu yana doğum olmayan dünyada savaşlar ve krizler ön plandadır. filmde oldukça kaotik bir yapı vardır. bu yapıda yönetmenin becerisini es geçmek olmaz. enfes açıların yanısıra efsaneleşmiş plan sekanslar bulundurur. bilim-kurgu tarzı filmleri sevenlerin seveceğini düşündüğüm bir filmdir.
yüzyüzeyken konuşuruz'un güzel şarkılarından birisidir. bir kısmında beşiktaşımın da geçmesi bu şarkıyı sevmek için güzel bir nedendir.
şarkının sözleri de şöyledir;
ev çok sessiz kalmasın diye giydiğim terlikler
her yere vuruşunda senin adını söyler
"annem beni çok sevdi, kız görünce ağlıyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum."
ama bulmam zor benim seni ve senin
masum, madur ve mağrur dostlarını.
poşet çaylara karşı bu savaşta demliklerin safındayım.
tembel muhaliflerim tarafından öldürüldüm mutfakta yalnızım.
bu güzel gün bu şekilde bitmesin diye birer bardak daha çay alalım
bu yaz ikimiz birlikte bir yerlerde biraz tatil yapalım.
güzel miydi konuşmak, havanın suyun hakkında
evinin bulunduğu sessizlik apartmanında
ben hep isyan ederim en çok da beşiktaş'a
bugün onüçüncü gün ve güneş artık çok yakında.
ama bulmam zor benim seni ve senin
masum, madur ve mağrur dostlarını.
poşet çaylara karşı bu savaşta demliklerin safındayım.
tembel muhaliflerim tarafından öldürüldüm mutfakta yalnızım.
bu güzel gün bu şekilde bitmesin diye birer bardak daha çay alalım
bu yaz ikimiz birlikte bir yerlerde biraz tatil yapalım.
21. yüzyılın başlarında olmanın verdiği o tatlı heyecanın içinde
bulmam zor benim seni ve senin
masum, mağdur ve mağrur dostlarını.
https://www.youtube.com/watch?v=90BfYoqc850
şarkının sözleri de şöyledir;
ev çok sessiz kalmasın diye giydiğim terlikler
her yere vuruşunda senin adını söyler
"annem beni çok sevdi, kız görünce ağlıyorum
ben sana düzenli olarak telefon ediyorum."
ama bulmam zor benim seni ve senin
masum, madur ve mağrur dostlarını.
poşet çaylara karşı bu savaşta demliklerin safındayım.
tembel muhaliflerim tarafından öldürüldüm mutfakta yalnızım.
bu güzel gün bu şekilde bitmesin diye birer bardak daha çay alalım
bu yaz ikimiz birlikte bir yerlerde biraz tatil yapalım.
güzel miydi konuşmak, havanın suyun hakkında
evinin bulunduğu sessizlik apartmanında
ben hep isyan ederim en çok da beşiktaş'a
bugün onüçüncü gün ve güneş artık çok yakında.
ama bulmam zor benim seni ve senin
masum, madur ve mağrur dostlarını.
poşet çaylara karşı bu savaşta demliklerin safındayım.
tembel muhaliflerim tarafından öldürüldüm mutfakta yalnızım.
bu güzel gün bu şekilde bitmesin diye birer bardak daha çay alalım
bu yaz ikimiz birlikte bir yerlerde biraz tatil yapalım.
21. yüzyılın başlarında olmanın verdiği o tatlı heyecanın içinde
bulmam zor benim seni ve senin
masum, mağdur ve mağrur dostlarını.
https://www.youtube.com/watch?v=90BfYoqc850
son zamanlarda türkiye'de en güzel müzik yapan gruplardan birisidir. şarkıları bir kez dinlemeniz bağımlı olmanıza yetecektir. ayrıca solisti olan kaan boşnak'ın güzel bir beşiktaşlı olması grubu sevmek için iyi bir sebeptir.
(bkz: giyemediğim terlikler)
(bkz: giyemediğim terlikler)
sevgilimin beni tanıştırdığı güzel insanların grubu yüzyüzeyken konuşuruz'un çok güzel şarkısı. sevgilinin ilk kez sarhoş olduğu gece dudaklarım dudaklarında, kulaklarına usulca söyledim bu şarkıyı ve o an hala unutulamaz bizim için.
hasta bir fenerbahçeli babanın çok uğraşmasına rağmen değiştiremeyeceği gerçekler vardır, işte bunlardan biri de beşiktaş aşkıdır. benim beşiktaş aşkım dayım ve dedem sayesinde oldu. onlar beşiktaşlıydı ben de onlar sayesinde beşiktaşlı oldum. ayrıca çocukluğumun hiç unutamayacağı anılarından biridir, dedemin siyah kartal arabası. bu arabada ve arabadaki beşiktaş simgeleri beni beşiktaşlı yapanlardandır. pişman mıyım? asla!
çocukluğumun, ilk gençliğimin kahramanlarından biri.
aslında bir çocuk için ondan daha iyi kahramanlar bulunabilirdi elbette. daha çok maça çıkmış, daha büyük işler becermiş bir adam bulmak çok da zor değildi. fakat bu adamda öyle bir ışık var ki başka hiçbir şeye gerek duymuyor adeta. yetenekse yetenek, başarıysa başarı, kariyerse kariyer, yakışıklılıksa yakışıklılık; hepsi bu adamda toplanmış sanki!
beşiktaşıma geleceği haberleri ilk çıktığında şok olmuştum, geleceğini pek düşünmüyordum ama gelince dünyalar benim oldu. belki beşiktaşımda çok da büyük işler başaramadı ama olsun, onu siyah beyaz çubuklu içinde görmek yetti benim için.
formamın arkasına yazdırdığım ilk isim kendisiydi, çocuğuma bırakacağım en büyük hatıralardan biri olacak o; en büyük hayalim bu. çocuğuma guti'yi anlatmak, çubuklumla onu gördüğümdeki heyecanımın birazını ona aktarabilirsem yeter zaten.
aslında bir çocuk için ondan daha iyi kahramanlar bulunabilirdi elbette. daha çok maça çıkmış, daha büyük işler becermiş bir adam bulmak çok da zor değildi. fakat bu adamda öyle bir ışık var ki başka hiçbir şeye gerek duymuyor adeta. yetenekse yetenek, başarıysa başarı, kariyerse kariyer, yakışıklılıksa yakışıklılık; hepsi bu adamda toplanmış sanki!
beşiktaşıma geleceği haberleri ilk çıktığında şok olmuştum, geleceğini pek düşünmüyordum ama gelince dünyalar benim oldu. belki beşiktaşımda çok da büyük işler başaramadı ama olsun, onu siyah beyaz çubuklu içinde görmek yetti benim için.
formamın arkasına yazdırdığım ilk isim kendisiydi, çocuğuma bırakacağım en büyük hatıralardan biri olacak o; en büyük hayalim bu. çocuğuma guti'yi anlatmak, çubuklumla onu gördüğümdeki heyecanımın birazını ona aktarabilirsem yeter zaten.
olcay şahan'ın 21. dakikada attığı golle beşiktaşımın öne geçtiği maçtır. haydi devam kartalım!
not: kayserisporluların ofsayt itirazı var, bence de ofsayt var pozisyonda. hatta iki pozisyon da ofsayt gibi duruyor.
not: kayserisporluların ofsayt itirazı var, bence de ofsayt var pozisyonda. hatta iki pozisyon da ofsayt gibi duruyor.
birilerine harcamaya meraklı kişilere inat, inadına destek verilmesi gereken hocadır. ilk 4 hafta her şey çok güzel giderken arkasında duracaksın, laf söyletmeyeceksin; sonra bir krizde söyleneceksin. eleştiri olmalı, eğer eleştiri olmazsa ilerleme olmaz lâkin saçma sapan yorumlarla bu adamı harcamamalıyız.
çok sevdiğim eski oyuncumuz. belki bize yeteri katkıyı sağlayamamıştır lakin, birçok beşiktaşlı kendisini hala gülümseyerek anmaktadır.
artık kendine gelmesi gereken oyuncumuz. umarım ki kısa zamanda geçen seneki haline döner ve bizi mutlu etmeye devam eder.
ömürden ömür götüren olay. her hatırladığımda ömrümden birkaç ayın azaldığını hissediyorum.
nereden sarsam diye uğraşılan bir beyanat daha. bakalım bunun sonu nereye varacak.
beşiktaş'ımın aldığı efsane galibiyet sonrası yapılan efsane beste.
bu besteyi geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim bir kardeşimle andık. sevgilimin çektiği kısa filmde oynuyordum. o filmin bir sahnesini yeniden çekerken oynayan kızlardan birinin ayak hareketleri çekilecekti. kız hiçbir şeyden habersiz "girişimi mi çıkışımı mı alacaksın" diye sordu yönetmene. benim gibi hasta beşiktaşlı arkadaşımla aynı anda göz göze gelip "girişimiz olay çıkışımız olay" diye başladık. kızlar ne yaptığımızı çözmeye çalışırken biz tezahüratı tamamlayıp zıplamaya başlamıştık bile.
bu besteyi geçtiğimiz günlerde çok sevdiğim bir kardeşimle andık. sevgilimin çektiği kısa filmde oynuyordum. o filmin bir sahnesini yeniden çekerken oynayan kızlardan birinin ayak hareketleri çekilecekti. kız hiçbir şeyden habersiz "girişimi mi çıkışımı mı alacaksın" diye sordu yönetmene. benim gibi hasta beşiktaşlı arkadaşımla aynı anda göz göze gelip "girişimiz olay çıkışımız olay" diye başladık. kızlar ne yaptığımızı çözmeye çalışırken biz tezahüratı tamamlayıp zıplamaya başlamıştık bile.
beşiktaş'ı hayatının her anında yaşayan bizler için kaçınılmaz şey. eğer bir yerde biri siyah diye bağırıyorsa onun karşılığı verilmelidir.
yaşayan efsane. bu adamı anlatmak için çok da fazla söze gerek yoktur. del piero'yu izlemiş bu gözlerin siyah beyaz çubukluyu ondan sonra en çok yakıştırdığı adamdır.
kara bulutları dağıtmaya başlayacağımız maç olacaktır. böyle düşünüyorum, böyle umut ediyorum. fenerbahçe derbisine kadar kayıpsız gidersek orada alacağımız bir galibiyet yeniden moralleri yükseltecektir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?