topkapı yönünden giderken her daim boştur bu otobüs. ister haftasonu olsun, ister kar kış olsun. beşiktaş'tan dönerken ise aynısı geçerli değildir. maç günleri ayrı bir heyecanla binilir.
sırf galataraylılar'ın şu "kralız lan biz." halini biraz da olsun bozmak için kazanmamızı istiyorum. çok bişey değil, bir maç kazanın be!
tam kendilerine yakışır bir biçimde ergen bir marştır. şaşırtmadı.
(bkz: melo)
bir futbolcu bu kadar itici olabilir. anlamadığım şey iste, galatasaraylılar'ın bu adamın gol sevincini beğenmeleri. beşiktaşım'da birisi böyle sevinecek dokunurdu be bana.
beşiktaş'ın teknik direktör olarak tayfur havutçu'yu getirmesi.
harika bir şeydir. maçları beraber izlersiniz, maç sonrası iki saat muhabbetini çevirirsiniz, birbirinize olan aşkınızı Beşiktaş üzerinden anlatmaya çalışır fakat bunda başarılı olamazsınız. zira ölçülemiyor. denedik.
taraftarımızın dikkate almayacağı bir takımdır aslında. biz bursaspor ve ankaragücü gibi takımları dikkate aldıkça adamlar kendilerini bir şey sanıyor. bırakın yaşasınlar beraber. bir kupa görüp bu kadar da "ben oldum"cu olunmaz ki kardeş!
istanbul takımlarını sevmiyorlarmış. temellerinin harbiye'de atıldığını buradan kendilerine hatırlatıp, beter ol ankaragücü diyoruz.
ülkemizde vasiyetinde yakılmak isteyen insanlara bir sürü laf söylenir, herkesin ve her kesimin söyleyecek bir lafı vardır. herkes yorum yapmak zorunda hisseder kendini. fakat bizim ülkemizde ölüler değil diriler yakılır.
rutkay aziz söylemiş midir söylememiş midir orasını bilemem ama, günümüz türkiye'sinde inançsızlara, ateistlere, deistlere, agnostiklere tonlarca küfür ediliyor, bu da yetmiyor şiddet uygulanıyorsa bu cümlecik çok masum kalıyor. saygı mı? onu her zaman savunurum. ama karşılıklı olunca daha güzel oluyor sanki.
ne kadar gerekiyorsa bir o kadar da benden diyorum.
nostaljik olanları daha güzeldir. şimdilerde daha arabesk yapılıyor sanki. bir de pankarta imza atmak hoş durmuyor. kanımca sade ama etkili pankartlar daha tutuluyor.
hotmail gibi saçma sapan spam mailler yoktur burada. en büyük tercih sebebimdir.
içinde sokmalı mokmalı, kültürsüz ve seviyesizlik abidesi olmayan bütün besteler kısacası!
içinde "her bi boku biz biliriz, siz de ancak okursunuz pis ezikler" tarzında kendini pek ahım şahım bir şey sanan insanların da olduğu topluluk. olum, valla umrumuzda değilsiniz! yani sizin o enfes bilgileriniz (!), muazzam hayat yorumlarınız zerre kadar alakadar etmiyor bizi.
stadın altında bulunan mağazada çalışanlar ne asabi öyle! bir bayrak alayım dedim efendim, "sapını da ister misin?!" diye bi azarladı zaten önce. "evet" dedim aynı ses tonuyla. olabilir ya, insanlık hali, ters taktı bayrağı sopaya. uyardım, "ters takıyorsunuz" dedim. suratıma bön - sinirli arası bakıp "neresi ters ya?" dedi. bi süre sonra ters olduğunu anlayıp düzeltti. bayrağı verirken de "oldu mu şimdi bari?" dedi. pardon da, sen kimsin arkadaşım! bana böyle konuşma hakkını nereden alıyorsun? seni mi diktiler oraya dike dike? yapmayın. Beşiktaş'a yakışmıyor.
thomas edison'un maalesef gölgesinde kalan, michael sikkofield'ın bir yazısında "vay be" dedirttiren bilim adamı. o yazı için: [ybkz]swh[/ybkz]
çok da güzel yapmamalarına rağmen Beşiktaş'taki bulvar pidecisinde ayrı bir tadı var kır pidesinin.
kalede cenk olması sebebiyle skorundan pek de emin olmadığım maç.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?