galatasaray'ın beraberlik karşısında şampiyonluk türkülerine başladığı maç.
kalede cenk olması sebebiyle skorundan pek de emin olmadığım maç.
çok da güzel yapmamalarına rağmen Beşiktaş'taki bulvar pidecisinde ayrı bir tadı var kır pidesinin.
thomas edison'un maalesef gölgesinde kalan, michael sikkofield'ın bir yazısında "vay be" dedirttiren bilim adamı. o yazı için: [ybkz]swh[/ybkz]
stadın altında bulunan mağazada çalışanlar ne asabi öyle! bir bayrak alayım dedim efendim, "sapını da ister misin?!" diye bi azarladı zaten önce. "evet" dedim aynı ses tonuyla. olabilir ya, insanlık hali, ters taktı bayrağı sopaya. uyardım, "ters takıyorsunuz" dedim. suratıma bön - sinirli arası bakıp "neresi ters ya?" dedi. bi süre sonra ters olduğunu anlayıp düzeltti. bayrağı verirken de "oldu mu şimdi bari?" dedi. pardon da, sen kimsin arkadaşım! bana böyle konuşma hakkını nereden alıyorsun? seni mi diktiler oraya dike dike? yapmayın. Beşiktaş'a yakışmıyor.
içinde "her bi boku biz biliriz, siz de ancak okursunuz pis ezikler" tarzında kendini pek ahım şahım bir şey sanan insanların da olduğu topluluk. olum, valla umrumuzda değilsiniz! yani sizin o enfes bilgileriniz (!), muazzam hayat yorumlarınız zerre kadar alakadar etmiyor bizi.
içinde sokmalı mokmalı, kültürsüz ve seviyesizlik abidesi olmayan bütün besteler kısacası!
hotmail gibi saçma sapan spam mailler yoktur burada. en büyük tercih sebebimdir.
nostaljik olanları daha güzeldir. şimdilerde daha arabesk yapılıyor sanki. bir de pankarta imza atmak hoş durmuyor. kanımca sade ama etkili pankartlar daha tutuluyor.
ne kadar gerekiyorsa bir o kadar da benden diyorum.
rutkay aziz söylemiş midir söylememiş midir orasını bilemem ama, günümüz türkiye'sinde inançsızlara, ateistlere, deistlere, agnostiklere tonlarca küfür ediliyor, bu da yetmiyor şiddet uygulanıyorsa bu cümlecik çok masum kalıyor. saygı mı? onu her zaman savunurum. ama karşılıklı olunca daha güzel oluyor sanki.
ülkemizde vasiyetinde yakılmak isteyen insanlara bir sürü laf söylenir, herkesin ve her kesimin söyleyecek bir lafı vardır. herkes yorum yapmak zorunda hisseder kendini. fakat bizim ülkemizde ölüler değil diriler yakılır.
istanbul takımlarını sevmiyorlarmış. temellerinin harbiye'de atıldığını buradan kendilerine hatırlatıp, beter ol ankaragücü diyoruz.
taraftarımızın dikkate almayacağı bir takımdır aslında. biz bursaspor ve ankaragücü gibi takımları dikkate aldıkça adamlar kendilerini bir şey sanıyor. bırakın yaşasınlar beraber. bir kupa görüp bu kadar da "ben oldum"cu olunmaz ki kardeş!
harika bir şeydir. maçları beraber izlersiniz, maç sonrası iki saat muhabbetini çevirirsiniz, birbirinize olan aşkınızı Beşiktaş üzerinden anlatmaya çalışır fakat bunda başarılı olamazsınız. zira ölçülemiyor. denedik.
beşiktaş'ın teknik direktör olarak tayfur havutçu'yu getirmesi.
bir futbolcu bu kadar itici olabilir. anlamadığım şey iste, galatasaraylılar'ın bu adamın gol sevincini beğenmeleri. beşiktaşım'da birisi böyle sevinecek dokunurdu be bana.
(bkz: melo)
tam kendilerine yakışır bir biçimde ergen bir marştır. şaşırtmadı.
sırf galataraylılar'ın şu "kralız lan biz." halini biraz da olsun bozmak için kazanmamızı istiyorum. çok bişey değil, bir maç kazanın be!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?