confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 38598
  2. takipçi 3
  3. puan 746727

27 kasım 2013 beşiktaş integral forex neptunas klaipeda maçı

gidiyorum bu
--alıntı--

"bu sezonun başından beri oynadığımız en kötü maç oldu. çok fazla hata yaptık. karşılaşmanın ardından da şubemizden sorumlu yönetim kurulu üyemiz hakan özköse ve baş antrenörümüz ahmet kandemir’le uzun bir toplantı yaptık. takımımızın üzerinde ciddi bir psikolojik yorgunluk var. sıkıntının bu olduğunu düşünüyorum. hemen tedbirlerini almamız lazım.

grubumuzda yine iddialıyız ama bizim açımızdan kötü bir yenilgi oldu. üst üste 5 maç kazandıktan sonra bu yenilgiyi istemezdik. arka arkaya oynadığmız zorlu maçların bir neticesi bu. yapacak da çok fazla bir şey yok. şimdi ligde oynayacağımız olin edirne maçı büyük önem kazandı. orada hem iyi oynamak hem de kazanmak istiyoruz. dikkatli olmamız lazım. ortaya konan bu kötü basketbol bir sinyaldir. beklenmedik bir yenilgi alınınca insanın morali bozuluyor."

--alıntı--[ybkz]swh[/ybkz]

erman kunter

gidiyorum bu
--alıntı--

"benim ne yapmamı istediklerini anlamadım. ben ne yapabilirim? tabii ki takım yenildiği zaman tepkiler normaldir. fazla büyütmemek lazım. beşiktaş, elindeki kadroyla bir proje oturtmaya çalışıyor. geçmiş dönemlerden kalan ciddi mali sıkıntıları olan bir kulübüz. elimizden geleni yapıp, hem geçmiş dönemlerin açıklarını kapatmaya, hem de kendi yağımızda kavrulmaya çalışıyoruz. bu tip durumlarda düzen oturtulması kolay değildir.

bundan sonraki dönemlerde, içinde bulunduğumuz durumlara tekrar düşülmemesi için çaba sarf ediyoruz. beşiktaş, yapabileceği, ödeyebileceği, altından kalkabileceği maliyetlerle çalışıyor. eski dönemlerde olduğu gibi ‘sonraki yıllarda ödenir’ mantığıyla gitmemiz mümkün değil. ben buna kesinlikle karşıyım. bu tepkiler bizi kamçılıyor ve daha çok çalışıyoruz. zor günler oldu, yine olacaktır. yapıcı davranmak gerekir. biz projeler üzerinden çalışıyoruz. ben de zaten teknik konulardan ziyade bu projelerle ilgili çalışıyorum.

bir anda büyük oyuncular getirmekten ziyade, ayağını yere basan, bütçesi doğrultusunda hareket eden, sonraki yönetimlere borç bırakmayacak bir yapıyı kurmaya çalışıyoruz. bu sırada tabii ki taraftarımız da başarı bekliyor. imkanlarımız ölçüsünde kurabileceğimiz en iyi takımlardan birini oluşturduk. her şeyin daha iyisi vardır. kimse bizden büyük risklere girecek şeyler beklemesin. kötü sonuçlarda taraftar tepkisi de olacaktır. takımımız uleb avrupa kupası’nda üst üste 5 maç kazanmıştı. kazanırken, grup birincisi olurken iyi de şimdi mi kötü? bu durumu büyütmemek lazım. tepkinin mercisi yanlış. niye biz? onlar da takımın iyi olmasını istiyorlar ve bu isteklerine saygı duyuyoruz.

bu yatırımın geri dönüşü hemen olmaz. üç senelik bir yatırımdır. beşiktaş’ın 2-3 sene sonrasının çok iyi olacağını düşünüyorum. yoksa sürekli oyuncu transfer etmemiz mümkün değil. modern sporda böyle bir şey yok. ‘gerekirse ödemeyiz’ mantığı bugüne kadar kulüplerimizin başına hep sorunlar açtı. beşiktaş basketbol takımı’nı, borçlarını temizlemiş, sağlıklı altyapısı olan bir takım haline getireceğiz. altyapısından kendi a takımına çıkaracağı, hatta nba’e göndereceği oyuncuları olacak. bunlar tabii ki bir anda olacak şeyler değil ama tüm çabamız bu hedeflere ulaşmak için."

--alıntı--

necmi tanyolaç

gidiyorum bu
85 yaşında hayatını kaybeden spor yazarı. "türk spor basınının duayen ismimlerinden" diye cümleye başlanacaksa gerçekten buna en uygun isim kendisiydi. pek çok gazetede görev almasına rağmen zirve noktasını bizzat başında bulunduğu tercüman gazetesi spor servisi ile yaşamıştır.

vaktiyle[ybkz]swh[/ybkz], futbolu bırakmasına rağmen geri dönmesi için yoğun bir kampanya başlatılan metin oktay'a ithafen kaleme aldığı "krallar palyaço olmaz" başlıklı yazısı dönemin tanıklarının hafızasındadır.

huzur içinde yatsın.

ufuk bigay

gidiyorum bu
zannımca ilk olarak "gelen giden değişmez gerçek bir numaram hep sensin sen/yeni değil bu hep böyleydi bir numaram tek gerçeğim" gibi bir nakarata sahip olan zottirik bir şarkı ile merhabalaşan lüle saçlı.

jale

gidiyorum bu
(vurgula: garo mafyan)'ın 1990'larda başlattığı oyunun ortalarından itibaren sahaya sürdüğü pırpır forvet. golü attıktan sonra rakip kaleciye "üzgünüm" demesiyle bilinir.

ümit sayın

gidiyorum bu
90'ların başında popüler müzik kulvarında arz-ı endam etmiş ve ciddi izler bırakmış güfteci, besteci, estek, köstek. dinleyen herkes için kendilerine ayrı bir şarkısını ifade edeceği muhakkak. (vurgula: son ver)'e hep haksızlık edildiğini düşünürüm ben mesela.

sanırım bir ara saçlarını platin rengine boyatmıştı.

jure zdovc

gidiyorum bu
royal halı gaziantep ile 1,5 yıllık anlaşma sağlayan sloven çalıştırıcı. gel de kahrolma şimdi tuttuğun takımın bench'ine bakınca... cem akdağ ile yolları ayırıp, yerine aziz bekir'i getirerek -bence- ne kadar acemice bir hamleye kalkışmışlarsa; şimdi de bir o kadar vizyon barındıran bir karara imza atan güney ekibini tebrik etmek gerek.

halı saha diyalogları

gidiyorum bu
halı saha replikleri ile karıştırılmaması gerekmektedir. diyalog okumak isterim ben.[ybkz]swh[/ybkz] karşılıklı konuşmalar... mesela;

gidiyorum bu: gb (o zamanlar 17'sinde)

orta yaşlı abi/ağabey: oya[ybkz]swh[/ybkz]


gb: abi topu ileriye doğru şişiriyorsun. rakibin boyu uzun rahat rahat alıyorlar.

oya: evladım tarif etme, oyununu oyna.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol