farkı git gide eritmemize rağmen üçüncü çeyreğin ortası itibariyle 13 top kaybına ulaştığımız maçtır.
ilk yarısı galatasaray mp'nin 37-25 üstünlüğü ile sona eren karşılaşma. beşiktaş erkek basketbol takımı'nın 9 top kaybıyla devreyi bitirmesi düşündürücü.
2009-2011 yılları arasında beşiktaş erkek basketbol takımı forması giymiş 2.10 boyundaki rus pivot. üstün sıçrama yeteneğiyle blok ve ribaund konusunda çok büyük işler görmüştür. o dönem rus milli takımının da önemli parçalarından olmasına rağmen, avrupa'nın top class takımlarında oynama şansı bulamamıştır. şu sıralar ülkesinin kryla samara takımında kariyerine devam ediyor.
1 aralık 2012 istanbul üniversitesi bgd beşiktaş maçı'na parasının ödenmediği gerekçesiyle çıkmayan abd'li oyuncu.
babasının yeni seri üretimde kafasına saç ektirdiğine şahit olduğumuz çizgi karakter. sen o 80'lerin ortasında saçları dökük gözlük takan adam git; yerine bildiğin gür saçlı, her daim kravatla dolaşan kalantor bir adam gelsin.
şimdi bizim alıştığımız, gördüğümüzde selam verdiğimiz, kalender adam şöyle birisiydi:
http://tinyurl.com/bsf53xv
al bu da şimdi karşımıza çıkanı:
http://tinyurl.com/cupvgud
şimdi bu yazıntının sonu "yabancılaşma" ile bağlanır aslında da gece gece kafa açmayalım. başka bir kadından şüpheleniyorum ben.
edit: ya şimdi daha bir dikkat ettim de at bir başka, cin ali kılık kıyafeti düzmüş. yok yok, baba kirli işler çeviriyor.
şimdi bizim alıştığımız, gördüğümüzde selam verdiğimiz, kalender adam şöyle birisiydi:
http://tinyurl.com/bsf53xv
al bu da şimdi karşımıza çıkanı:
http://tinyurl.com/cupvgud
şimdi bu yazıntının sonu "yabancılaşma" ile bağlanır aslında da gece gece kafa açmayalım. başka bir kadından şüpheleniyorum ben.
edit: ya şimdi daha bir dikkat ettim de at bir başka, cin ali kılık kıyafeti düzmüş. yok yok, baba kirli işler çeviriyor.
cin ali serisinin baş kahramanı olan ali'nin soyadıdır.
tarsus'ta kervan isimli mekânın harika yaptığı güzellik.
ya ayıp olacak gerçi ama devre arasında uyuya kaldığım ve şimdi uyandığım maçtır. o aralıkta mesut özil'in 66. dk'da durumu 2-0 yaptığı ve real madrid'in bir kez daha atletico'yu "uçun kuşlar uçun vicente calderon'a doğru" ezgileriyle uğurladığı karşılaşma olmuştur.
15.dk'da cristiano ronaldo'nun usta işi frikiği ile real madrid'in 1-0 öne geçtiği karşılaşma.
edit: tabii arda turan'ın amatörce elle oynadığı top sonrası kazanılmış bir frikik olduğunu da hatırlatalıım.
- arda neden elle oynadın?
- ekonomik bozuk ya ahı ahı ahı.
edit: tabii arda turan'ın amatörce elle oynadığı top sonrası kazanılmış bir frikik olduğunu da hatırlatalıım.
- arda neden elle oynadın?
- ekonomik bozuk ya ahı ahı ahı.
1 aralık 2012 orduspor beşiktaş maçı'nda gördüğü sarı kart ile 7 aralık 2012 beşiktaş eskişehirspor maçı'nda cezalı duruma düşümüştür.
ilk seti 25-23 kazanıp 1-0 öne geçmemize rağmen; sonraki setlerde 14-25, 21-25 ve 19-25 mağlup olarak 3-1 kaybettiğimiz karşılaşmadır.
türkiye kadınlar basketbol ligi yedinci hafta karşılaşması olup; beşiktaş'ın 88-76 kaybettiği mücadeledir. özge kavurmacıoğlu'nun 28 sayı ve 12 ribaundluk performansı mağlubiyeti engelleyemedi. şu takıma hiç değilse orta karar bir oyun kurucu transfer edecek kadar batık durumda mı bu camia bilmiyorum.
bu sezon beşiktaş futbol takımının resmi yiyeceğidir. gece gece dokunmasa bari. tesisleri kokutmayın.[ybkz]swh[/ybkz]
hafızam beni yanıltmıyorsa, hector cuper 'in takımın başına gelişinden bu yana orduspor'un kendi sahasında ilk kez mağlup olduğu maçtır.
edit: tabii ya. gokcanz sağolsun uyardı. trabzonspor'a yenilmişler.
edit: tabii ya. gokcanz sağolsun uyardı. trabzonspor'a yenilmişler.
galatasaray mp koçu ergin ataman'ın, transferi için temasta olduklarını açıkladığı arjantin'li şutör. jaka lakovic ile takas edilebileceği söylentileri var. ancak caja laboral'in böylesine önemli bir oyuncuyu neden elden çıkarmak istediğini anlamak güç. bir ihtimal ispanya'nın ülke olarak yaşadığı ekonomik kriz sebebiyle, takımın yüksek kontratlı oyunculardan kurtulmak istemesi gererekçe olabilir.
23 kasım 2012 beşiktaş brose baskets bamberg maçı esnasında murat kosova için edilen küfürleri ima ederek genel bir serzenişte bulunmuştur.
http://tinyurl.com/c4lwl2y
iligili maçta olup bitenler beşiktaş'ı ilgilendiren pek çok sanal platformda yine beşiktaşlılar tarafından eleştiriye tabi tutulmuştur. yalnız sizin dostunuz fuat akdağ'ın bu konuda beşiktaş taraftarını terbiye etmeye çapı da el vermez, haddi de. bunda bir anlaşırsak, zaten sizinle her türlü anlaşırız. elbette siz derken ercan taner olarak sizin şahsınızı kastediyoruz. yoksa bize o maçları izlettirdiğini söylettiğiniz medya patronlarını değil. ne biçim bir argüman bu? yani o medya patronları hiçbir maddi kaygı gütmeden yalnızca türkiye'deki futbol izleyicisinin görsel zevkini tatmin edebilmek amacıyla mı bu maçların yayın haklarını satın alıyor?
şunu mu diyorsunuz "bu adamlar sizden beş kuruş talep etmeden la liga, euroleague maçlarını ayağınıza getiriyor. nankörlük ediyorsunuz. yetmiyor küfrediyorsunuz.". yapmayın güzel ağabeyim, siz de biliyorsunuz biz de biliyoruz. modern dünya, merkezinde daha çok kâr etme ve daha çok tüketme arzusunu kamçılayan bir ekonomik işleyiş üzerine kuruludur. doğuş grubu'nun kanalları aracılığıyla bu karşılaşmaları yayınlamasını, nazife teyze'nin aşure kaynatıp mahalleliye dağıtması gibi lanse etmeyin. gülünç duruma düşersiniz.
murat kosova'ya gösterilen tepki özünde doğrudur. bu tepkinin arkasında yatan saikler de son derece nettir. ancak seçilen yöntem yanlıştır. en azından yaratıcı zekâsıyla övünen beşiktaş taraftarına hiç yakışmamıştır. hiç yakışmadığı da aile içinde defaatle dile getirilmiştir. ancak dostunuz, genel yayın yönetmeniniz olan zatın değneksiz gezmeye kalktığı köy beşiktaş'ın köyiçi olursa, kimse bunu sineye çekemez.
bize ne düşman, ne mensubu olduğunuz grubun lûtufları lâzım. ancak çalıştığınız kanalın; beşiktaş'ın içinde yer aldığı basketbol hazırlık turnuvalarının, hentbol takımı maçlarının yayın politikalarına, beşiktaş'ın euroleague galibiyetleri sonrası spor gecesi vs. programlarda kendisine kaçıncı sırada yer bulduğuna bir bakın.
sonra da dönüp aynaya bakın. size ne lâzım?
not: ha bir de zamanında süleyman seba'ya edilen küfürler üzerinden bildik alan işaretlemelerine meyletmişsiniz. ben o dönem hiç bu organizasyonların içinde olmamış bir beşiktaş taraftarı olarak gönül rahatlığıyla söylüyorum. herhangi bir vesileyle bir yerlerde karşılaştığınız beşiktaş tribünlerinin bir çok önemli ismi o hakaret içeren tezahüratların bir şekilde içinde olmuştur. mutlaka onlarla görüştüğünüzde bu siteminizi yüksek sesle dile getiriyorsunuzudur değil mi?
tabii tabii. mutlaka...
http://tinyurl.com/c4lwl2y
iligili maçta olup bitenler beşiktaş'ı ilgilendiren pek çok sanal platformda yine beşiktaşlılar tarafından eleştiriye tabi tutulmuştur. yalnız sizin dostunuz fuat akdağ'ın bu konuda beşiktaş taraftarını terbiye etmeye çapı da el vermez, haddi de. bunda bir anlaşırsak, zaten sizinle her türlü anlaşırız. elbette siz derken ercan taner olarak sizin şahsınızı kastediyoruz. yoksa bize o maçları izlettirdiğini söylettiğiniz medya patronlarını değil. ne biçim bir argüman bu? yani o medya patronları hiçbir maddi kaygı gütmeden yalnızca türkiye'deki futbol izleyicisinin görsel zevkini tatmin edebilmek amacıyla mı bu maçların yayın haklarını satın alıyor?
şunu mu diyorsunuz "bu adamlar sizden beş kuruş talep etmeden la liga, euroleague maçlarını ayağınıza getiriyor. nankörlük ediyorsunuz. yetmiyor küfrediyorsunuz.". yapmayın güzel ağabeyim, siz de biliyorsunuz biz de biliyoruz. modern dünya, merkezinde daha çok kâr etme ve daha çok tüketme arzusunu kamçılayan bir ekonomik işleyiş üzerine kuruludur. doğuş grubu'nun kanalları aracılığıyla bu karşılaşmaları yayınlamasını, nazife teyze'nin aşure kaynatıp mahalleliye dağıtması gibi lanse etmeyin. gülünç duruma düşersiniz.
murat kosova'ya gösterilen tepki özünde doğrudur. bu tepkinin arkasında yatan saikler de son derece nettir. ancak seçilen yöntem yanlıştır. en azından yaratıcı zekâsıyla övünen beşiktaş taraftarına hiç yakışmamıştır. hiç yakışmadığı da aile içinde defaatle dile getirilmiştir. ancak dostunuz, genel yayın yönetmeniniz olan zatın değneksiz gezmeye kalktığı köy beşiktaş'ın köyiçi olursa, kimse bunu sineye çekemez.
bize ne düşman, ne mensubu olduğunuz grubun lûtufları lâzım. ancak çalıştığınız kanalın; beşiktaş'ın içinde yer aldığı basketbol hazırlık turnuvalarının, hentbol takımı maçlarının yayın politikalarına, beşiktaş'ın euroleague galibiyetleri sonrası spor gecesi vs. programlarda kendisine kaçıncı sırada yer bulduğuna bir bakın.
sonra da dönüp aynaya bakın. size ne lâzım?
not: ha bir de zamanında süleyman seba'ya edilen küfürler üzerinden bildik alan işaretlemelerine meyletmişsiniz. ben o dönem hiç bu organizasyonların içinde olmamış bir beşiktaş taraftarı olarak gönül rahatlığıyla söylüyorum. herhangi bir vesileyle bir yerlerde karşılaştığınız beşiktaş tribünlerinin bir çok önemli ismi o hakaret içeren tezahüratların bir şekilde içinde olmuştur. mutlaka onlarla görüştüğünüzde bu siteminizi yüksek sesle dile getiriyorsunuzudur değil mi?
tabii tabii. mutlaka...
30 kasım 2012 beşiktaş barcelona regal maçı'nda hem hücum hem savunma yönünde ayakta kalabilen tek oyuncudur. serbest atışlarda yine 2/2 ile başlayınca hastaneye telefon açmaya hazırlanıyordum. neyse ki ilerleyen dakikalarda ritmini buldu ve 4/11 ile maçı tamamladı.[ybkz]swh[/ybkz] büyük bir aferini hakediyor dün akşam için. tebrikler koca ayak.
son çeyrekteki etkili oyunuyla[ybkz]swh[/ybkz] real madrid'in 77-61 kazandığı müsabakadır. nikola mirotic 18, marcus slaughter 12, felipe reyes ve jaycee carroll 10'ar sayı ile karşılaşmayı tamamladılar.
30 kasım 2012 beşiktaş barcelona regal maçı kadrosuna dahil edilmiş genç yıldız. xaiver pascual, juan carlos navarro'nun yerine bu akşam kendisine süre verecektir diye düşünüyorum.
lise bittikten hemen sonra çıktığınız zaman, ergen dönemlerde erken tecrübelerle donatılmanıza ön ayak olacak girişimdir. mesela yemeyi içmeyi çok seven ve hâliyle yemek yapmakta da oldukça hünerli babanızdan işin tüm püf noktalarını öğrenebilirsiniz. pazar/market alışverişleri, kira/elektirik/su/apartman aidatı gibi çok da yabancısı olmadığınız ama o zamana kadar da aktif olarak içinde de yer almadığınız aktivitelerin odağında birinci tekil şahıs olarak kendinizi bulmanız söz konusudur.
"kaça domates?", "aa çok dedin", "pilavlık bulgur ne zaman gelecek?" tarzı cümle kalıplarını içselleştirip, sigara böreği yapmadan önce "lan yufkayı kaça bölüyorduk? önce ortadan ikiye, sonra onları dörde, sonra sekize hoyda breee" şeklinde içsel devinimler yaşayabilirsiniz. bu sayede "sigara böreği" ve "içsel devinimler" şeklindeki söz öbeklerini aynı cümlede kullanabilme imkânınız doğar.
fakülte kantinindeki kız arkadaşlarınızın "benim pilavım tane tane düşmüyor" yakınmalarına işlevsel öneriler getirip, karşı taraftan "vayyy seni alan yaşadı" tarzı klişe sululuklara maruz kalabilirsiniz. öğrenci olmanıza rağmen aidatı zamanında ödemeniz bina yöneticisini, kirayı zamanında ödemeniz ev sahibi fazalsıyla memnun edecektir ki, sizi evlatlık olarak düşünenlerin sayısının hiç de azımsanmayacak seviyeye ulaştığına şahit olursunuz.
sosyal hayatınıza harket getirmek açısından "ya daniel amokachi'nin ikizlerinin sünnet düğününü benim evde yapsak mı acaba?" tarzı fantastik düşüncelere kapılınabilir. elektrik süpürgesinin çok güzel bir buluş olduğuna kanaat getirip; bal mumundan heykelini yaparak çamaşır odasının ortasına diktikten sonra, en yakın mezarlıkltan çelenk kaçırıp her yıl sabit bir tarihte önüne koyabilirsiniz.
en kötüsü ne biliyor musunuz? bunca cümleden sonra yazdığınız yazının içeriğinin "tek başına evde yaşamak" ile ilgili olduğunu farkedip başlık uyumsuzluğunu gerekçe göstererek yetkili mercilerden ilgili girinin silinmesini talep edebilirsiniz.[ybkz]swh[/ybkz]
"kaça domates?", "aa çok dedin", "pilavlık bulgur ne zaman gelecek?" tarzı cümle kalıplarını içselleştirip, sigara böreği yapmadan önce "lan yufkayı kaça bölüyorduk? önce ortadan ikiye, sonra onları dörde, sonra sekize hoyda breee" şeklinde içsel devinimler yaşayabilirsiniz. bu sayede "sigara böreği" ve "içsel devinimler" şeklindeki söz öbeklerini aynı cümlede kullanabilme imkânınız doğar.
fakülte kantinindeki kız arkadaşlarınızın "benim pilavım tane tane düşmüyor" yakınmalarına işlevsel öneriler getirip, karşı taraftan "vayyy seni alan yaşadı" tarzı klişe sululuklara maruz kalabilirsiniz. öğrenci olmanıza rağmen aidatı zamanında ödemeniz bina yöneticisini, kirayı zamanında ödemeniz ev sahibi fazalsıyla memnun edecektir ki, sizi evlatlık olarak düşünenlerin sayısının hiç de azımsanmayacak seviyeye ulaştığına şahit olursunuz.
sosyal hayatınıza harket getirmek açısından "ya daniel amokachi'nin ikizlerinin sünnet düğününü benim evde yapsak mı acaba?" tarzı fantastik düşüncelere kapılınabilir. elektrik süpürgesinin çok güzel bir buluş olduğuna kanaat getirip; bal mumundan heykelini yaparak çamaşır odasının ortasına diktikten sonra, en yakın mezarlıkltan çelenk kaçırıp her yıl sabit bir tarihte önüne koyabilirsiniz.
en kötüsü ne biliyor musunuz? bunca cümleden sonra yazdığınız yazının içeriğinin "tek başına evde yaşamak" ile ilgili olduğunu farkedip başlık uyumsuzluğunu gerekçe göstererek yetkili mercilerden ilgili girinin silinmesini talep edebilirsiniz.[ybkz]swh[/ybkz]
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?