confessions

gidiyorum bu

3. nesil Moderatör - - Moderatör -

  1. toplam entry 34940
  2. takipçi 3
  3. puan 680353

kevin thompson

gidiyorum bu
1997-1999 yılları arasında beşiktaş forması giymiş north carolina mezunu abd'li muhteşem beş numara. beşiktaş'ta oynadığı iki sezon boyunca ribaund kralı olmuş, bu alanda fenerbahçeli dallas comegys'in hakimiyetine son vermiştir. aynı zamanda andre woolridge efendinin lütfedip kendisi üzerinden oynadığı ikili oyunlarda bizleri mahçup etmemiş, "iyi beslerseniz sayı da atarım beyler" mesajını vermiştir.

andre woolridge

gidiyorum bu
1997-2001 yılları arasında beşiktaş forması giymiş iowa üniversitesi mezunu abd'li oyun kurucu. forma giydiği dönemde özellikle kevin thompson iyi bir ikili oluşturmuşlardır. skorer özelliğine duyduğu aşırı güven, en kritik anlarda bencilleşmesine ve saçma sapan hücum tercihlerine neden olarak beşiktaş'a pek çok önemli maçı da kaybettirmiştir. ha bir de beşiktaş'ta oynadığı dönemde forma reklamı radikal gazetesi idi.

erman kunter

gidiyorum bu
mr. motion offense. osmanoğlu hanedanı'nın damatlarından, türk basketbolu'nun fransa sefiri. 1996-1997 sezonuna çetin yılmaz koçluğunda başlayan beşiktaş'ta ard arda gelen olumsuz sonuçlar üzerine, çetin yılmaz istifa eder. yerine erman kunter getirilir. kendi kurmadığı bir takımın yönetimini üstlenerek zaten ciddi risk alan kunter, gary alexander'ı takımdan yollar; can havliyle jo jo english, albert english, william njoku gibi isimleri transfer ederek kötü gidişatı engellemeye çalışır. ne yazık ki beşiktaş o sezon play out oynamak durumunda kalır. dört takımlı turnuvada itü ve yıldırımspor ilk iki sırayı paylaşarak birinci lige çıkarken, beşiktaş küme düşer. yıldırımspor, maddi problemlerden ötürü birinci ligde mücadele edemeyeceğini açıklayınca, onun yerine beşiktaş yeniden birinci lige çağırılır.

tabii aradan 15 yıl geçti. tekrar beşiktaş'ın başına geçerek uzun müddet takımın koçluğunu yapmasını, sonrasında aydın örs'ün fenerbahçe ülker'deki pozisyonuna benzer bir yapılanmanın başına getirilmesini ister bu fakir.

james bryson

gidiyorum bu
1996-1997 sezonunda çetin yılmaz yönetimindeki beşiktaş'a beş numara pozisyonu için transfer edilen abd'li basketbolcu. bileği düzgün, bire birlerde etkili bu arkadaş potaya yakın yerlerde aldığı pasları genel itibariyle basketle sonuçlandırmasıyla tanınmıştır. çetin yılmaz'ın istifasından sonra koçluğa getirilen (b: erman kunter ), (b: gary alexander ) ile yolların ayrılmasına izin verirken kendisinin takımda kalmasını istedikten sonra, sezona devam etmiş; ancak sene başındaki performansından uzaklaşmıştır. kırılgan oyun tarzı, arzulanan pota altı sertliğinin sağlanmasını engellemiştir.

1997 sezonunun sonuna gelindiğinde ise ne (b: beşiktaş) kalmıştır -zira (b: play out ) oynamak durumundadır ve rakiplerine yenilerek küme düşer- (b: ne de james bryson). şu sıralar ne yapıyor bilinmez, ısınamamıştım zaten adama.

gary alexander

gidiyorum bu
1996-1997 sezonunda çetin yılmaz'ın erkek basketbol takımının koçluğuna getirilmesiyle transfer edilmiş dört numara pozisyonunda oynayan abd-eli fişek. dişlikle salona çıkan, gözlerinden ateş çıkartan bu cengaver, topa bombe vermeden düz ve sert şut stiline sahip olduğundan attığı her baskette çemberin dibinden "zınk" diye ses gelirdi. hırslı ve mücadeleci yapısı bilhassa ribaundlarda göze battı. kendisinin beşiktaş taraftarı gözünde nam saldığı maç ise avrupa'da oynanan aris deplasmanı olup, bir ikili mücadele esnasında yunan oyuncuya kafa-göz dalmış; ihsan bayülken, nihat mala, onur aydın, mehmet ali tınay "estek köstek karargah destek" sloganıyla arkadaşlarına yardıma gitmişlerdir. gary, o maçta diskalifiye olsa da (vurgula: "hayatımda ilk defa beyazlar benim için kavga etti") diyerek duygusal bir ortam yaşatmıştır.

sezon bitmeden çetin yılmaz'ın istifasından sonra kendisi ile de yollar ayrılmış; bunun üzerine polonya'da basketbol yaşamına devam etmiştir. aşağıdaki linke tıkladığınızda "vay canına pascal yokken bu adam varmış" demeniz imkan dahilindedir.

http://www.youtube.com/watch?v=-V0kIOoGR0g

adrian autry

gidiyorum bu
1995-1996 sezonunda beşiktaş forması giymiş abd'li basketbolcu. iki ve üç numara pozisyonlarında takımın skor yükünü, ahmet fetgeri spor salonu'nun kahrını, biz tez canlı taraftarların nazını çekmiştir. o dönem yine beşiktaş forması giyen joe wylie ile uyumlu bir ikili oluşturmuş, sessiz sedasız işlerini yapmışlardır. söz konusu sezon beşiktaş kazanması gereken maçları kazanmış, kaybetmesi muhtemel maçları da kaybetmiştir.

ligin sonuna doğru iyice açılan ve formunun zirvesine çıkan autry, yamulmuyorsam bizden sonra italya liginde nice canlar yakmaya devam etmiştir. şimdilerde syracuse üniversitesi'nde yardımcı koçluk yaptığı kulağımıza çalınıyor. şansı bol olsun diyerekten entry'mizi tamamlıyoruz.

chris lawson

gidiyorum bu
1994-1995 sezonunda beşiktaş'ta forma giyen abd'li basketbolcu. kızıl saçlı beyaz tenli bu beyzademiz o sezon pota altında sınırlı yetenekleri ile birşeyler yapmaya çalışmış, zaman zaman fena sayılmayacak işler başarmıştır. fiziği ve oyun sitiliyle, bir dönem (b: galatasaray) forması giymiş, ama asıl olarak (b: limoges csp ) forması ile istanbulda efes'e kök söktürmüş (b: tim kempton)'ı andırsa da vasatın altı bir oyuncu olarak hafızamızda yer etmiştir. yine de haksızlık etmeyelim aynı sezon (b: kenny young ) isimli siyahi bir abd'li transfer etmiştik ki, bırak basketbol oynatmayı, sultanahmet'te saat sattırmazsın. ismet badem'e bile alay konusu olmuştuk, varın siz hesap edin gerisini.

şimdilerde muhtemelen doğduğu kasabanın okul takımını filan çalıştırıyordur, araştırmak lazım ama lawson buna değer mi şüpheliyim.

beşiktaş taraftarı

gidiyorum bu
son on yılda (vurgula: juventus) veya (vurgula: newcastle united) forması giyip "beşiktaşsın sen bizim canımız" diye tezahurat yapan, "lisanslı ürünler alıp takıma destek olalım arkadaşlar" şeklinde kitleyi bilinçlendirmeye çalışan kafası karışık genç arkadaşlarımızı bünyesinde barındıran oluşum.

mutlaka renk aşinalığı duyduğun yabancı takımları tv başında izlerken destekleyebilirsin, ama formasını, eşorfman üstünü giyerek, tuttuğun takımın maçına gidip gücüne güç katmaya geldiğini beyan edersen (vurgula: oksimoron)'un zirvelerinde turlar durursun güzel kardeşim. yok işi yalnızca siyah-beyaz renkleri giyme yeterliliğine indirgeyecekseniz (vurgula: altay) yahut (vurgula: aydınspor) forması giyip geleninize hiç rastlamadım. "biz beşiktaşlıyız" dediğinizi duyar gibiyim. hah işte ben de tam onu diyordum. beşiktaş'ın amblemi, forma rengi bellidir. orjinal ürün almaya durumunuz yetmiyorsa, üstünde hiç bir takımı çağrıştırmayan siyah-beyaz bir kazak, bir atkı, bir polar, bir mont dahi yeterlidir.

siz hiç (vurgula: psv eindhoven) formasıyla maça gelen (vurgula: southampton) taraftarı gördünüz mü? değil mi canım arkadaşım? değil mi güzel abim?

ömer büyükaycan

gidiyorum bu
the dört numara... yazıp yazmama konusunda tereddütlere gark eden, her aklıma geldiğinde -tıpkı basketbolu seven herkes gibi- hayıflandığım, en parlak yıllarını (b: galatasaray) ve (b: fenerbahçe )forması ile geçirmiş, 1998-1999 sezonunda (b: beşiktaş ) forması giyen oyuncu. ne (b: murat konuk ) ne (b: mirsad türkcan ) ne (b: kerem gönlüm)... onun gibi bir dört numara bir daha bu ülkenin basketbol salonlarına gelmeyecektir. kariyeri düşüşte olup da beşiktaşın tutup ayağa kaldıramadığı tek yıldızdır. (gerçi (b: tamer oyguç ) da var ama yıldız değildir pek.)

nba bir yana en azından avrupa'nın üst seviye takımlarını hak eden bir kalite, başka bir hayatı tercih etmiştir. saygı duymak düştü hissemize ancak doymadık ömerciğim büyükaycan... doyamadık...

not: asist için (b: şutmesafesişutpozisyonu)'na teşekkürler.

nihat mala

gidiyorum bu
her ne kadar karşıyaka orjinli ise de hafızalarımızda tofaş yıllarındaki performansı ile iz bırakmış 1996-1998 yılları arasında beşiktaş forması giymiş basketbolcu. tofaş yılları dedik zira -en azından bana göre- fenerbahçe için ibrahim kutluay, efes pilsen için ufuk sarıca, ülkerspor için harun erdenay ne ise, nihat mala da oynadığı dönemde tofaş için benzeri bir önem arzetmiştir.

tofaş sonrası -beşiktaş dahil- forma giydiği takımlarda aynı performansı sergileyemese de tecrübeli skorer kontenjanından arada sırada inisiyatif üstlendiğini söylemek mümkündür. muadilleri - hüsnü çakırgil, serdar susmuş, rüçhan tamsöz vs. - gibi üç sayı çizgisinin gerisini çitlerle çevirerek feodal beyliğini ilan etmiştir. şut atarken topu omuz hizasından çıkarması, panya ile arasının da iyi olmasını beraberinde getirmiştir.

2003 yılında basketbola başladığı yer olan karşıyaka'da oyunculuk yaşamını noktalamıştır. hali hazırda aynı takımda genel menajerlik görevini sürdürmektedir.

rüçhan tamsöz

gidiyorum bu
efsane eczacıbaşı kadrosu içerisinde basketbol dünyasına merhaba diyen ve 1997-2000 yılları arasında beşiktaş forması giymiş olan kadim şutör/ideal iki numara. gününde olursa kendisini savunan kişiye "bir ihtimal daha var o da ölmek mi dersin. söyle canım ne dersin?" isimli veciz eseri rahatlıkla söyletebilme yeteneğine sahipken, havasını yakalayamadığı maçlarda izleyenlerin tırnaklarını yediği vakidir.

2001 yılında mydonose kolejliler formasıyla kariyerini noktalamıştır.

ömer saybir

gidiyorum bu
profesyonel kariyerine 1980-1981 sezonunda beşiktaş formasıyla başlayan, üç sezon beşiktaş'ta oynadıktan sonra sırasıyla efes pilsen, paşabahçe, galatasaray, oyak renault, kayseri meysuspor formalarını terleten, 1995-1996 sezonunda yeniden beşiktaş'a dönen ve en son 1996-1997 sezonunda itü forması ile izlediğim 1961 doğumlu eski basketbolcu, pivot. tek kollu canavar.

hüsnü çakırgil

gidiyorum bu
1994-1995 sezonunda bir fenerbahçe - beşiktaş maçı esnasında tam üçlüğe kalkarken beşiktaş tribününden bir taraftarın "ağabey sendeki bıyık bende olacak bir dakika düşünmem beşiktaş'ta oynarım" demesi üzerine duygulanarak hatalı yürüme yapıp 1995 yılında beşiktaş basketbol takımına transfer olma kararı ile birlikte 1995-1997 yılları arasında (b: ahmet fetgeri spor salonu)'nu rakiplere dar eden selvi boylum.

peki hüsnü üzerinden oynanacak hücum setleri nasıl çizilirdi? arzedeyim sayın abim. top, oyun kurucu eşliğinde rakip yarı alana taşınır, pota altına indirilir, pota altına ikili sıkıştırma geldiği anda beşiktaş'ın o zaman ki beş numarası - isteğe göre (b: joe wylie), (b: james bryson)- topu boş durumdaki hüsnü'ye çıkarır veeeeee perde. hüsnü önce bir topu kavrar, yavaşça kollarını yukarı kaldırıp şut için pozisyon alır, suratını "ya şimdi topu aldık ama atsam mııııı atmasam mıııı, kim uğraşacak şimdi yahu, ne yapsam ki acaba" dercesine mahzunlaştırır, zannedersiniz ki birazdan (b: özdemir asaf)'tan bir dörtlük okuyacak. neyse hücum süremizin dolmasına beş saniye kala şutu atmaya karar verir. top süzülür süzülür süzülür... süre tam dolarken filenin cofff sesi kulaklarımızda ünlenir. (b: ihsan bayülken)'in beşiktaşı çalıştırdığı yıllarda yardımcı koçluk yapmışlığı da vardır.

basketbol sarhoşu olduğumuz her maçının sonunda arkadaşlarımıza "of o son üçlüğünü izlemeyecektim abi yaaa" dememizin tek nedenidir vesselam...

turabi genç

gidiyorum bu
1987-1993 ve 1997-2000 yılları arasında beşiktaş basketbol takımının üç numaralı pozisyonunu domine etmiş (ne var yani? hep pota altı mı domine edilecek kardeşim?); orta uzunluktaki saçlarını jöle yardımıyla arkaya doğru yatıran kalıplı delikanlı. (vurgula: kombassan konyaspor)'undan, (vurgula: kayseri meysuspor)'una kadar (vurgula: gittiği her takımda sayı yükünü çeken yerli forvet ) akımının karakteristik bir temsilcisi olarak yurt çapında nam salmıştır. kendilerine büyük umut bağlanıp transfer edilen birçok (vurgula: coni)'den daha yüksek sayı ortalamaları tutturmuştur.

sıkça yaşadığı sakatlıklar onu bir üst seviyedeki takımlarda oynamaktan alıkoymuş olsa da bu durum kendisinin (vurgula: beşiktaşlı turabi ) olarak bilinmesinin önünü açmıştır. peki (vurgula: beşiktaşlı turabi ) neden beşiktaş erkek basketbol takımı bünyesinde bunca zamandır -2003'te basketbolu bıraktı yanılmıyorsam- idareci/asistan koç/menajer olarak yer bulamamıştır?

yoksa biz camia olarak dar yerden ve dar yenden şikayetçi olanla olmayanı bir türlü ayıramıyor muyuz?

hani kuşlarrrrr ağaçlarrrrr binbir renkli çiçeklerrrrrrr...

çağatay çırpıcıoğlu

gidiyorum bu
basketbol kariyerine galatasaray'da başlayan, 1989 - 1998 yılları arasında beşiktaş erkek basketbol takımının formasını terletmiş doktor civanım. oyun kurucu mevkiinde ihsan bayülken ile birlikte şahsımı kah ağlatmış kah güldürmüş, sıkça da düşündürmüştür. bir oyun kurucu için hatta basketbol için kısa sayılabilecek boyu -1.75- ile eşleşme problemi yaşamış/yaşatmıştır. genel olarak (vurgula: aliço), aziz bekir ekolünün beşiktaş'taki yansıması olup; belli bir müddet topu sektirdikten sonra yanındaki arkadaşına vererek gözlerimizin pasını silmiştir. nadiren de olsa yerden bir hayli sıçrayarak üçlük denemelerinde bulunduğu da görülmüştür.

yine de (vurgula: spor ve sergi sarayı)'nın, ahmet fetgeri spor salonu'nun tozunu yutmuş biri olarak hatıralarımızda yerini muhafaza etmiştir. her ne kadar sipektikülır bir oyun kurucu değilse de o her zaman bizim (vurgula: doktor çato)muzdur, her hakkı mahfuzdur.

saygılar sayın abim.

tuğrul şener

gidiyorum bu
nam-ı diğer (vurgula: kör tuğrul). badem gözlü olmadan başlığı açalım istedim. 1971-1977 yılları arasında beşiktaş formasını sol açık mevkiinde bolca terleten bu ağabeyimiz, futbola memleketi yalova'da başlar; bir dönem burada forma giydikten sonra bandırmaspor'a transfer olur. orada gösterdiği başarılı performans ile kendisine beşiktaş yolu gözükür. bir hava topu mücadelesinde rakibinin parmağının girdiği sol gözünü kaybeder. bu olayın sorumlusu olarak gökmen özdenak'ı gösterenler vardır. (ki gökmen özdenak'ta o potansiyel fazlasıyla mevcuttur bence) efendime söyleyeyim 7 sezon beşiktaşta top koşturduktan sonra (vurgula: iskenderunspor, mersin idmanyurdu, kocaelispor, yalovaspor ) ve son olarak (vurgula: orhangazi)'de futbol oynayarak kariyerini noktaladı.

memeleketi yalova'ya yerleştikten sonra futboldan başka meslek bilmediği için, geçim sıkıntısıyla yüz yüze gelir. (vurgula: yalova depremi ) sonrası evi yıkılır ve enkaz altında kalır. neyse ki sağ kurtulur. demirören vakfının kendisine bağladığı maaş ile geçimini sürdürmektedir. şurada kendisiyle yapılmış ayrıntılı bir röportaj var:http://farkyalovada.com/haberler/HaberDetay.aspx?HaberID=10365

bu da hafızalardan silinmeyecek efsane pozu, duvarlara poster niyetine:

http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/1342/besiktasli-kor-tugrul

ergin ataman

gidiyorum bu
aydın örs'ün tedrisatından geçmiş muadilleri içinde - (b: oktay mahmuti), (b: hakan demir)- yerel ve uluslararası alanda bir adım önde olan koç. egosu yüksektir, bunun üstüne hiçbir oyuncusunun çıkmasına müsade etmez. bu yüzden bana göre mütevazi rakamlara oluşturduğu kadrolar - (b: telekom), (b: karşıyaka), (b: siena) - ile harikalar yaratır. nahoş sayılabilecek ülkerspor macerasını takip eden yıllarda cola turca sponsorluğundaki beşiktaş ile anlaştığında basketbolla ilgilenen taraflı/tarafsız herkesin heyecanlandığını söylemek mümkün. (b: christian dalmau), (b: rick apodaca), (b: sandro nicevic), (b: preston shumpert ) gibi önemli isimler takıma dahil olmuş; (b: sinan güler ) gibi enerjisi ve patlayıcılığı üst seviye bir yerli oyuncu parkelere güneş gibi doğmuştur. eurocup'ta (b: cüneyt erden)'in son saniye üçlüğü ile alınan mağlubiyet siyah-beyaz bünyeleri bir miktar üzse de, lig fena bir yerde bitirilmemiş, umutlar daha güçlü bir şekilde önümüzdeki sezona taşınmıştır.

gelgelelim artık ismini belli bir noktaya taşımış, üst seviye takımların gözdesi konumunda olan, iddialı, her zaman kazanmak isteyen, hırslı koçları bu tip organizaysonların başında tutmak istiyorsanız; yapacağınız en vahim hata bütçe kısıtlamasına gitmektir. zira kendisi de cola turca'dan gelen paraların futbola aktarıldığını öğrendiği, şubenin küçülmeye gideceği kendisine tebliğ edildiği anda tereddüt etmeden (b: david blatt ) ile yollarını ayıran (b: efes pilsen)'in yolunu tutmuştur. giderken yanında (b: sinan güler ) ve (b: preston shumpert)'ı da götürmesi taraftarı öfkelendirse de etkisi çok uzun sürmemiştir.

baba ocağına döndüğünde (b: igor rakocevic), (b: bostan nachbar), (b: bootsy thornton), (b: mario kasun), (b: daniel santiago), (b: charles smith ) gibi isimleri ciddi meblağlara transfer ettirmiş, basketbol izleyicisinde final four beklentilerini tepe noktasına çekmiştir. ancak işler umulduğu gibi gitmez. yetiştiği okul gereği sisteme ve takım savunmasına verdiği önem,(b: rakocevic ) tercihi ile gölgelenir, dört numarada acı çektiği her haliyle belli olan (b: nachbar)'ı bu mevkide oynatmaya devam etmesi hem takımın hem de kendisinin kimyasını bozar. dört kısa / bir pota altı ısrarı skandal sonuçları beraberinde getirir final four hayalleri ile yola çıkan ekip, top 16'yı göremez.

ve ocak 2011'de iki eski dost bu sefer (b: milangaz) sponsorluğunda buluşur. sonrası sözlük ahalisinin malumu. ligde hiç de fena sayılmayacak bir yerdedir beşiktaş ve çok uzunca bir aradan sonra erkek basketbolda bir kupa kazanmıştır.

peki tarih tekerrür mü etmektedir?

1. (b: ufuk sarıca ) yönetiminde (?) yeni bir hayal kırıklığı yaşamakta olan (b: anadolu efes),
2. (b: yıldırım demirören)'in olası federayon başkanlığı sonrası, (b: milangaz)'ın hali hazırda veya önümüzdeki sezon basketbola sponsor olup-olmayacağı,
3. yeni gelecek yönetimin basketbol için düşündüğü bütçe.

şaşı bak şaşır.

unutulmaz yerli futbolcularımız

gidiyorum bu
(bkz: şener kurtulmuş)
(bkz: metin akçevre)
(bkz: ali günçar)
(bkz: mutlu topçu)
(bkz: yusuf tokaç)
(bkz: erkan avseren)
(bkz: rahim zafer)
(bkz: yasin sülün)
(bkz: serdar topraktepe)
(bkz: mustafa öztürk)
(bkz: necat aygün)
(bkz: fuat usta)
(bkz: mustafa özkan )
(bkz: atilla birlik)
(bkz: ersen martin)
(bkz: murat alaçayır)
(bkz: bayram bektaş)
(bkz: zafer demiray)
(bkz: fazlı ulusal)
(bkz: kürşat duymuş)
(bkz: veysel cihan)

ike shorunmu

gidiyorum bu
isviçre'nin alplerinde soğuktan sık sık midesini üşüttüğünü nevio scala'ya söyleyerek beşiktaş'a kapağı atan zebellahgiller familyasından nijeryalı kaleci. bacaklarının çirkin olduğunu ileri sürüp yaz/kış eşorfman altı giyerek jaroslaw bako'nun yokluğunu aratmayacağının müjdesini verdiği andan itibaren, sezonun ilk maçlarında hiç de fena sayılmayacak bir başlangıç yapmıştır. "çorumlu lan bu ehahahe" tarzı keskin zeka gerektiren ince espirilere kendisini kaptırmış olsa gerek, kendi hatasından kaynaklanan her golden sonra suratında etrafını mesteden bir gülümseme belirirdi. ha yok şayet defansın hatası nedeniyle bir gol yemişse hataya sebep olan arkadaşlarına bakıp iki elinin işaret parmaklarını kendi göz bebeklerine doğru çevrili şekilde tutup "gozunuzu açin abijim adamler dalge dalge geliyorler" tarzı birşeyler söylerdi. 2001 yılında isviçre'ye yeniden dönmüş ve bir senenin sonunda kamplarda aynı odayı paylaştığı arkadaşına "abijim bizim hanim uçuncuye hamile, her gece bafra pideşi aşeriyor" diyerek samsunspor'un yolunu tutmuştur. orada da üç sezon boyunca yediği gollerin ardından gülümsemeye devam ederek, kendine ait olan rekoru egale etmişliği vardır. şimdilerde kaleci antrenörlüğü yaptığı takımda kalecileri etrafına toplayıp oyunculuk ve şan dersleri verdiği rivayet edilmektedir. "gülenaz...gülenaz...ağlayan çok gülen az."

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol