1990'lı yılların başında tofaş'ın çalıştırıcılığını yaparak adını duyurmuş, bu takımla ligde play off finali görmüş ve sonradan izmir ağırlıklı olmak üzere (karşıyaka, tuborg, aliağa petkim) anadolunun pek çok kentinde basketbol antrenörlüğü yapmış olan koç. 2012 yılından bu yana beko basketbol ligi ekiplerinden mersin büyükşehir belediyesi'nin başında yer alıyor.
trabzonspor basketbol ile görüşmelerde bulunan koç. oysa hâli hazırda aliağa petkim'in başında. oyuncu kalitesi vasatın altında, küme düşmesine kesin gözüyle bakılan aliağa petkim'de çalışmaktansa kadrosu hiç de fena sayılmayacak karadeniz ekibi daha cazip geliyor tabii. e peki etik değerler? üstelik görüşmeler aliağa petkim yöneticilerinin bilgisi dışında yürütülüyormuş.
zalgiris kaunas'ta ilias zouros'un yardımcılığını yürütürken, yunan koçun görevine son verilmesi üzerine kendisini birdenbire litvanya ekibinin baş antrenörü olarak buluvermiştir.
saat 19.00'da başlayacak olan kadınlar basketbol ligi 4.hafta karşılaşması.
36 yaşına gelmesine rağmen aktif oyunculuk kariyerine devam etmektedir. ülkesinde (vurgula: mets de guaynabo) takımının formasını terletiyor.
http://www.metsdeguaynabo.com/jugadores.htm
http://www.metsdeguaynabo.com/jugadores.htm
manchester united taraftarı olduğunu öğrendiğimiz koca adam. nedeni ingiliz ekibinin 6 şubat 1958'de yaşadığı ve 8 futbolcusunu kaybettiği uçak kazasıymış.
istanbul üniversitesi bgd'deki görevinden istifa eden koç. iyi bir kadro kurmalarına rağmen geçen sene yakaladığı harika ivmeyi, bu sezon başında yakalayamadılar. sanki biraz acele karar vermiş gibi hurşit baba. ha ben olsam zerre tereddüt etmeden mehmet can öztürk'e teşekkür edip kendisini beşiktaş kadın basketbol takımı başına getiririm.
çok ama çok formsuz. yeniden transfer edildiğinde aslında makûl bir isim olarak görmüştüm kendisini. zira 2012-2013 sezonunda tofaş ile fena da bir lig dönemi geçirmedi. ama mevcut hâli açıkçası skandal. ne savunmada ne hücumda var. ayakları artık gitmiyor. toparlar mı bilmiyorum.
evet işin makarası bir yana bence de ergin ataman tarafından yapılmış hatalı bir hamleye konu olan eski oyuncumuz. bonsu, maccabi'nin trasnferinden vazgeçip kendisini gözden çıkarmasından bu yana italya ve ispanya'da ciddi anlamda doğru düzgün maç oynayıp, aklı başında süreler alamadı. dizleri artık istediklerini yapabilmesine el vermiyor. beko basketbol ligi için bir yere kadar elbette sırıtmaz. ancak euroleague seviyesinde çok ciddi sıkıntılar yaşayacağı kanaatindeyim. furkan aldemir'in başına bir iş gelirse liv hospital hiç de ummadığı yerlerde tamamlayabilir sezonu.
maç ekipmanlarına hummel firmasının sponsor olduğu takımımız. bildiğim kadarıyla mağazlarından bu doğrultuda bir satış gerçekleşmemektedir. kappa sponsorken hem baksetbol hem de hentbol formalarının satışı yapılıyordu.
çocukluğumda "çalıkuşu" (aydan şener'li - kenan kalav'lı olanından) dizisiyle ilk kez kendisini izlediğim emektar tiyatro oyuncusu. huzur içinde yatsın. son dönemlerini türkânlara, hülyalara, filizlere, fatmalara sormak lâzım. malûm ödül törenlerinde en güzel onlar ağlıyor.
ayrıca zago 30 biraderimi de pota arkası tribünde gördüğüm uzaktan selamlaştığım karşılaşma olmuştur. bu da bana ait bir istatistik olsun.[ybkz]swh[/ybkz] yanında da yine sözlük yazarlarımızdan pomfrit vardı.
iddaa'da fenerbahçe ülker galibiyetinin 7,5 handikaplı olduğu karşılaşmada[ybkz]swh[/ybkz] o üçlüğü atarak 8 sayı farkla takımını galip getirmiştir. anlıyor musun şimdi durumu cahil cühela sporcum benim. ne dedikodular döner hakkında hiç öyle bir niyetin olmasa bile.
şu ana kadar 2013-2014 sezonu için 1200 kombine satmış olan takım. beklenen ilginin gösterilmemesinden rahatsız olan ergin ataman'ın önümüzdeki sezon için tribün plânlaması adına kolları sıvayarak deli murat, ciğerci ve (vurgula: salako ferhat) ile görüşmelere başlayacağı konuşuluyor.
şakadan da anlamamaktadır.
#305671
#305671
2013-2014 sezonunda ispanyol ekibi laboral kutxa'nın formasını terletmekte olan tecrübeli oyun kurucu. artık 36 yaşında ama hâlâ diri.
2013-2014 sezonu liga endesa 3.haftasında murcia'yı deplasman 81-88 yenerek yoluna kayıpsız devam eden takım. rudy fernandez 22 sayı 4 ribaund 2 asist, nikola mirotic 19 sayı 7 ribaund 1 asist, sergio llull 13 sayı 3 ribaund 2 asist ile öne çıkan oyunclar oldu.
http://acbtv.acb.com/video/6364-lacb-20132014-liga_regular-3-024-real_madrid_sigue_invicto_a_costa_de_un_bravo_ucam_murcia
http://acbtv.acb.com/video/6364-lacb-20132014-liga_regular-3-024-real_madrid_sigue_invicto_a_costa_de_un_bravo_ucam_murcia
27 ekim 2013 beşiktaş integral forex fenerbahçe ülker maçı'nın son saniyelerinde artık herkes oyunu bırakmaya hazırlanmışken kaldırıp potaya üçlük atan kasabalı sepet topçusu.
bak evladım, şimdi basketbol maçlarının sonlarına doğru artık kimin galip geleceği belli olduysa yenilen takım savunma yapmayı bırakır, tribünler kalkmak için yavaş yavaş toparlanır bir yandan da iki tarafı alkışlar, iki tarafın benchi birbilerine doğru tokalaşmak için yürümeye başlar. top elinde olan galip takımın oyuncusu onu yere bırakır ve tokalaşmak için en yakın rakip takım oyuncusuna doğru hamle yapar. bu oyunun doğasında, kültürel kodlarında bu vardır.
ama senin gibi nereden geldiğini unutmuş, bugün ulaştığı yeri ise henüz hazmedememiş sporcular böyle bir durumda basket atmaya kalkar. aferin sana , fazladan üç sayı yazdırdın kişisel istatistik hanene.
bak evladım, şimdi basketbol maçlarının sonlarına doğru artık kimin galip geleceği belli olduysa yenilen takım savunma yapmayı bırakır, tribünler kalkmak için yavaş yavaş toparlanır bir yandan da iki tarafı alkışlar, iki tarafın benchi birbilerine doğru tokalaşmak için yürümeye başlar. top elinde olan galip takımın oyuncusu onu yere bırakır ve tokalaşmak için en yakın rakip takım oyuncusuna doğru hamle yapar. bu oyunun doğasında, kültürel kodlarında bu vardır.
ama senin gibi nereden geldiğini unutmuş, bugün ulaştığı yeri ise henüz hazmedememiş sporcular böyle bir durumda basket atmaya kalkar. aferin sana , fazladan üç sayı yazdırdın kişisel istatistik hanene.
27 ekim 2013 beşiktaş integral forex fenerbahçe ülker maçı'nda hakemlere itiraz ettikleri bir anda ahmet kandemir'in sakin olmaya çağıran ifadelerine karşı el kol hareketiyle karşılık vermeye kalkan sahte kabadayı. bizim taraftar olana bitene geç uyanmasa pahalıya patlayacaktı kostaklanması.
doğru düzgün bir oyun plânımız olmadan sahada ya da tribünde bir taraflarımızı yırtsak da kazanamayacağımızı gösteren maçlardan birisi olmuştur. bana göre iki takımın kenar yönetimleri arasındaki kalite farkı, oyuncu kalitesi farkını ikiye katlayacak düzeyde.
bir tarafta zeljko obradovic'in en küçük veya bize göre sıradan gelecek bir pozisyonda dahi oyuncularına hırsla nasıl bağırdığını ve oyuncu kenara gelip sırasına oturana kadar ona ne yapması gerektiğini en yüksek perdeden anlatışını görüyorsunuz. bo mccalebb'in pozisyon gereği yere çok sert düşmesinde neredeyse masör dahil bütün fenerbahçe bench'inin ayağa kalktığına şahit oluyorsunuz. ortada bir faul olmadığını biliyorlar ancak hakemi baskı altına alma stratejisini gayet akıllıca uyguluyorlar işte.
öteki tarafa baktığınızda gayet uysal, gayet sakin bir şekilde oyunu takip eden, vücut dilleriyle tepkilerini ortaya koyamayan bir kenar yönetimi karşı karşıyasınız. gerçi yapmaya kalktıkları zaman da yüze göze bulaşıyor orası da ayrı bir zarar.
saha içinde her zamanki beşiktaş'ı izledik aslında. sadece taraftar gücü ile birlikte mücadele azmini bir seviye daha yukarı çekmişti hepsi o kadar. ama coaching hataları maalesef her karşılaşmada rol oynuyor. mesela avrupa basketbolunu yakından takip eden hemen herkes bilir ki luka zoric iyi bir hücumcu olsa da savunmada da bir o kadar aksayan bir oyuncudur. bu sezon da maçlarda henüz ilk devre sona ermeden 4 faulünü aldığı için uzun süre kenarda oturuyor ve fenerbahçe kendisinden gereğince faydalanamıyor. bu karşılaşmada da aynısı yaşandı ve biz colton iverson üzerinden zoric'i sıkıştırıp 5. faulünü aldırtmayı bir türlü akıl edemedik. maalesef çok geç bunu başarabildik. dolayısıyla kalan süre bizim bu avantajdan faydalanabilmemiz için yeterli olmadı.
hâlâ chris lofton'un bireysel zorlamalarına gereğinden fazla bel bağlayan bir anlayışımız var. ta sezon başında herkes bas bas bağırdı "sadece lofton üzerinden rakibi tehdit eden bir hücum düzenini benimsersek önlem alınması kolay bir takım oluruz" diye. inatla ısrar ediliyor. lofton şutu girmeyince sıradanlaşan bir adam, kabul edelim. çünkü alternatif hücum stilleri geliştirememiş. sol/sağ forvetten içeri yaptığı hemen her driplingde topunu çaldılar. ancak abartılı süreler almaya devam ediyor. bu karşılaşmada sanırım 28 dk süre aldı. bir bakın bakalım istatistiklerine takımın yıldızı demeye diliniz varır mı? gerçi takımın koçu maç sonu demecinde "lofton'dan beklediğimiz katkıyı alamadık" diye açıklama yaparsa biz neyi konuşuyoruz. önce basketbolun bir "takım sporu" olduğundan başlamak gerekecek anlatmaya sanırım.
ryan broekhoff yine yeterince süre almadan oyunu tamamlamak durumunda kaldı. bu çocuğa ortalama 15 dk süre verdiğin hemen her maçta sana 8-10 sayı, 4-5 ribaund katkısı veriyor mu? veriyor. niçin peki lofton'da ısrar edildiği kadar broekhoff'ta ısrar edilmiyor? kısa süreliğine oyuna girdi dipten bir üçlük kaçırdı, bir turnikesi de bloklandı. hemen kementi yedi. coach k sanırım kendisinden 2 dakika içerisinde 15 sayı, 8 ribaund üretmesini bekliyor.
kartal özmızrak ilk yarıda yaptığı asistlerle ritmini bulmuş, seyirciyle frekansı yakalamış. neden kenara alınır?
doron perkins tartışmasız bu takımın saha içi patronu. komple bir oyuncu her şeyden önce. sayı da buluyor, asist de yapıyor, ribaund da alıyor. boyalı alanda pivot gibi sırtı dönük oynayıp sayı buldu bu adam oyun kurucu vasfıyla. daha ne yapacak. zaten bizim takıma nasıl geldi hâlâ hayretler içerisindeyim ya neyse. sezon sonunda elimizde tutabilecek miiyiz kendisini.. hiç umudum yok.
brad buckman yine elinden geleni yapmaya çalıştı. kapasitesi bu kadarına el veriyor daha fazlasını yapabilse zaten euroleague semalarına kanat çırpar. gökhan şirin güçlenmeli, güçlenmeli, güçlenmeli. maç sonundaki kritik bir hücumda perkins'in pasını pota altında bitiremedi. zayıf kalıyor çünkü oralarda.
muratcan güler'i yaşı gereği süre olarak ekonomik kullanamadığınız her karşılaşmada seyircinin önüne atarsınız. nitekim karşılaşma bitiminde seyirciyi selamlamaya geldiklerinde taraftar tepkisi ile karşılaştı ve iki elini yana açarak derdini anlatmaya çalıştı.
yine coack k ile bağlayalım. "hafta içi avrupa kupası maçı oynadık" demiş. pardon da yani rakibin daha önceki gün barcelona ile euroleague maçı[ybkz]swh[/ybkz] yaptı ve sadece bir gün dinlenme fırsatı bulup senin karşına deplasmanda yorgun ve yıpranmış bir vaziyette çıktı. basketbol izleycisinin aklını bu kadar küçümsemesini tavsiye etmiyoruz kendisine. daha komik durumlara düşebilir. istemeyiz.
bir tarafta zeljko obradovic'in en küçük veya bize göre sıradan gelecek bir pozisyonda dahi oyuncularına hırsla nasıl bağırdığını ve oyuncu kenara gelip sırasına oturana kadar ona ne yapması gerektiğini en yüksek perdeden anlatışını görüyorsunuz. bo mccalebb'in pozisyon gereği yere çok sert düşmesinde neredeyse masör dahil bütün fenerbahçe bench'inin ayağa kalktığına şahit oluyorsunuz. ortada bir faul olmadığını biliyorlar ancak hakemi baskı altına alma stratejisini gayet akıllıca uyguluyorlar işte.
öteki tarafa baktığınızda gayet uysal, gayet sakin bir şekilde oyunu takip eden, vücut dilleriyle tepkilerini ortaya koyamayan bir kenar yönetimi karşı karşıyasınız. gerçi yapmaya kalktıkları zaman da yüze göze bulaşıyor orası da ayrı bir zarar.
saha içinde her zamanki beşiktaş'ı izledik aslında. sadece taraftar gücü ile birlikte mücadele azmini bir seviye daha yukarı çekmişti hepsi o kadar. ama coaching hataları maalesef her karşılaşmada rol oynuyor. mesela avrupa basketbolunu yakından takip eden hemen herkes bilir ki luka zoric iyi bir hücumcu olsa da savunmada da bir o kadar aksayan bir oyuncudur. bu sezon da maçlarda henüz ilk devre sona ermeden 4 faulünü aldığı için uzun süre kenarda oturuyor ve fenerbahçe kendisinden gereğince faydalanamıyor. bu karşılaşmada da aynısı yaşandı ve biz colton iverson üzerinden zoric'i sıkıştırıp 5. faulünü aldırtmayı bir türlü akıl edemedik. maalesef çok geç bunu başarabildik. dolayısıyla kalan süre bizim bu avantajdan faydalanabilmemiz için yeterli olmadı.
hâlâ chris lofton'un bireysel zorlamalarına gereğinden fazla bel bağlayan bir anlayışımız var. ta sezon başında herkes bas bas bağırdı "sadece lofton üzerinden rakibi tehdit eden bir hücum düzenini benimsersek önlem alınması kolay bir takım oluruz" diye. inatla ısrar ediliyor. lofton şutu girmeyince sıradanlaşan bir adam, kabul edelim. çünkü alternatif hücum stilleri geliştirememiş. sol/sağ forvetten içeri yaptığı hemen her driplingde topunu çaldılar. ancak abartılı süreler almaya devam ediyor. bu karşılaşmada sanırım 28 dk süre aldı. bir bakın bakalım istatistiklerine takımın yıldızı demeye diliniz varır mı? gerçi takımın koçu maç sonu demecinde "lofton'dan beklediğimiz katkıyı alamadık" diye açıklama yaparsa biz neyi konuşuyoruz. önce basketbolun bir "takım sporu" olduğundan başlamak gerekecek anlatmaya sanırım.
ryan broekhoff yine yeterince süre almadan oyunu tamamlamak durumunda kaldı. bu çocuğa ortalama 15 dk süre verdiğin hemen her maçta sana 8-10 sayı, 4-5 ribaund katkısı veriyor mu? veriyor. niçin peki lofton'da ısrar edildiği kadar broekhoff'ta ısrar edilmiyor? kısa süreliğine oyuna girdi dipten bir üçlük kaçırdı, bir turnikesi de bloklandı. hemen kementi yedi. coach k sanırım kendisinden 2 dakika içerisinde 15 sayı, 8 ribaund üretmesini bekliyor.
kartal özmızrak ilk yarıda yaptığı asistlerle ritmini bulmuş, seyirciyle frekansı yakalamış. neden kenara alınır?
doron perkins tartışmasız bu takımın saha içi patronu. komple bir oyuncu her şeyden önce. sayı da buluyor, asist de yapıyor, ribaund da alıyor. boyalı alanda pivot gibi sırtı dönük oynayıp sayı buldu bu adam oyun kurucu vasfıyla. daha ne yapacak. zaten bizim takıma nasıl geldi hâlâ hayretler içerisindeyim ya neyse. sezon sonunda elimizde tutabilecek miiyiz kendisini.. hiç umudum yok.
brad buckman yine elinden geleni yapmaya çalıştı. kapasitesi bu kadarına el veriyor daha fazlasını yapabilse zaten euroleague semalarına kanat çırpar. gökhan şirin güçlenmeli, güçlenmeli, güçlenmeli. maç sonundaki kritik bir hücumda perkins'in pasını pota altında bitiremedi. zayıf kalıyor çünkü oralarda.
muratcan güler'i yaşı gereği süre olarak ekonomik kullanamadığınız her karşılaşmada seyircinin önüne atarsınız. nitekim karşılaşma bitiminde seyirciyi selamlamaya geldiklerinde taraftar tepkisi ile karşılaştı ve iki elini yana açarak derdini anlatmaya çalıştı.
yine coack k ile bağlayalım. "hafta içi avrupa kupası maçı oynadık" demiş. pardon da yani rakibin daha önceki gün barcelona ile euroleague maçı[ybkz]swh[/ybkz] yaptı ve sadece bir gün dinlenme fırsatı bulup senin karşına deplasmanda yorgun ve yıpranmış bir vaziyette çıktı. basketbol izleycisinin aklını bu kadar küçümsemesini tavsiye etmiyoruz kendisine. daha komik durumlara düşebilir. istemeyiz.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?