yeni versiyon stüdyo kaydını beğendiğim beste. en son 25 şubat 2013 beşiktaş fenerbahçe ülker maçında bir ara salonda çaldılar, o düzenlemeyi sevdim ben, bir türlü de bulamadım internette, yardım bekliyorum.
aklıma hep şunu getiren bestedir, yine duygulandım bak;
http://www.youtube.com/watch?v=9xyYbEtJE8A
iddialara göre patates tarlasından hallice arenalarının sorun çıkarması yüzünden 20 şubat 2013 galatasaray schalke 04 maçını inönü'de oynamak için girişimde bulunup babayı almış kulüp;
http://www.haber1903.com/Besiktas-9845-haydi_aslanim_baska_kapiya.html
doğru olduğuna inanmıyorum haberin, zira galatasaray kulübü inönü'de düzgün bir zeminle 30 bin biletli seyirci karşısında maç yapacağına 50 bin bilet satıp patates tarlasında debelenmeyi yeğler.
http://www.haber1903.com/Besiktas-9845-haydi_aslanim_baska_kapiya.html
doğru olduğuna inanmıyorum haberin, zira galatasaray kulübü inönü'de düzgün bir zeminle 30 bin biletli seyirci karşısında maç yapacağına 50 bin bilet satıp patates tarlasında debelenmeyi yeğler.
'trip durdurma sistemi' ile devrim yaratmıştır;
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=JKaJNaWo7cA
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=JKaJNaWo7cA
bugün doğum günüdür, sabah evden çıkarken yeşil parka giymiş olmamın ise tamamen tesadüfi olmuş ancak güzel olmuştur.
çarşı ile görüştüm, şöyle bir görsel hazırlamışlar;http://sphotos-h.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc7/581675_498362400221312_1364877581_n.jpg
çarşı ile görüştüm, şöyle bir görsel hazırlamışlar;http://sphotos-h.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc7/581675_498362400221312_1364877581_n.jpg
vitesse arnhem formasıyla hollanda liginin altını üstüne getiren 1988 doğumlu fildişili golcü. lakabı 'junior drogba' ve kendisinin bu sezon çıktığı 27 maçta 28 golü bulunuyor.
tıpkı che guevara gibi o da bir kalecidir.
--spoiler--
albert camus ciğerlerinden hastalanmasa pekâlâ edebiyatçı-filozof olmak yerine cezayir ya da fransa milli takımı’nın kalecisi olabilirdi. bizzat en yakın arkadaşlarından birisinin “tiyatro mu futbol mu?” sorusuna “tabii ki futbol” cevabını veren büyük düşünür, 1930’larda kuzey afrika şampiyonlar ligi şampiyonu olan racing universitaire d’alger takımının kaleciliğini yapmıştır.“insan ahlakı ve ahlaksızlığı”na dair birçok şeyi kaleciyken öğrendiğini ileri süren albert camus, ahlak ve ahlaksızlık üzerine en büyük kitabını da kaleciliği bırakmak zorunda kaldıktan 26 yıl sonra yazacaktır.
--spoiler--
http://vliegendenederlander.blogspot.com/2013/02/ali-ece-ile-muzik-tarihinin-tavan-arasi.html
--spoiler--
albert camus ciğerlerinden hastalanmasa pekâlâ edebiyatçı-filozof olmak yerine cezayir ya da fransa milli takımı’nın kalecisi olabilirdi. bizzat en yakın arkadaşlarından birisinin “tiyatro mu futbol mu?” sorusuna “tabii ki futbol” cevabını veren büyük düşünür, 1930’larda kuzey afrika şampiyonlar ligi şampiyonu olan racing universitaire d’alger takımının kaleciliğini yapmıştır.“insan ahlakı ve ahlaksızlığı”na dair birçok şeyi kaleciyken öğrendiğini ileri süren albert camus, ahlak ve ahlaksızlık üzerine en büyük kitabını da kaleciliği bırakmak zorunda kaldıktan 26 yıl sonra yazacaktır.
--spoiler--
http://vliegendenederlander.blogspot.com/2013/02/ali-ece-ile-muzik-tarihinin-tavan-arasi.html
dünyanın en prestijli futbol dergisi. bunun britanya edisyonu şahanedir,futbolu seven adam için her ay mutluluk sebebidir.[ybkz]swh[/ybkz]
türkiye'de 6 senedir yayımlanan dergi türkiye'de bir türlü olması gereken satış rakamlarına ulaşamamış durumda, yamulmuyorsam 10 bin civarı bir satıştan bahsediliyordu. ekşi sözlük hiçbir siki beğenmeme timi üyelerine bakılırsa bu çağda dergi işi zor, haberler falan zaten internette var hep, neden dergi alınsın?
e karikatürler de her yerde var, niye her hafta penguen, uykusuz, leman falan alıyoruz? [ybkz]swh[/ybkz] bu bir kültürdür,çizgi roman, dergi gibi şeyler biriktirilir, sahibi için çeyiz değerindedir. ilk sayısından beri sadece 2 sayısını kaçırdım derginin, onun dışındaki tüm sayılar evde duruyor, 'bu bir kültür olayı ercan'[ybkz]swh[/ybkz]
röportajlarını beğendiğim dergidir bir de, türkiye edisyonunda hilal gülyurt'un yaptığı röportajları severek okurum, röportaj dediğin şey bir insanı tanımak için en büyük rehber. itici gelen birisinin röporatajında anlattığı şeyler ona ısınmanızı sağlayabilir, ya da emekli futbolcularla yapılan röportajlar genç futbolseverlere ülke futbolunun dünü hakkında önemli bilgiler verebilir. kaldı ki fourfourtwo dünyanın en prestijli futbol dergisidir ve röportaj yaptığı isimler arasında diego maradona,pele,messi,ronaldo,rooney,gerrard,eusebio,beckenbauer...kim yok ki, herkes vardır.
en az 55 milyon teknik direktörün bulunduğu bir ülkede böyle bir derginin satış rakamının bu kadar az olması bile neden futbolumuzun bu halde olduğunun kanıtıdır bence. dünya futbolundan anladığı şey playstation cafeye gidip real-barça maçı yaparken gol kaçırınca 'ananısskim messi' diye bağırmak olan tipler, telegol gibi programların prim yapmasına sebep olan kitleler bulundukça da böyle devam eder. şu ülkede yayımlanan birkaç futbol dergisi var zaten; fourfourtwo, goal, futbolextra ve tff'nin çıkardığı tam saha.[ybkz]swh[/ybkz], hayır işte, sırf teknoloji gelişti diye dergi kültürünü dinamitleyeceksek 'elin ingilizi' sahiden enayi. adamlar statta dağıtılan maç günü programlarını biriktiriyor, o programları internet üzerinden satın alıyorlar.
ha eğer bu itirazlarda bulunanlar gerçekten internetteki blog ve sayfaları takip ediyorlarsa ben ona da razıyım. yeter ki futbolu değişik perspektiflerden takip edebilsinler, ama türkiye'de blog yazarlığının da gelişmediğini görünce nasrettin hoca'nın meşhur sözü geliyor aklıma;
- bak hatun! şu gördüğün bizim kedi tam iki kilo geldi. aldığım et de iki kiloydu. bu tarttığım kedi ise, et nerede? yok bu tarttığım et ise, kedi nerede?!
türkiye'de 6 senedir yayımlanan dergi türkiye'de bir türlü olması gereken satış rakamlarına ulaşamamış durumda, yamulmuyorsam 10 bin civarı bir satıştan bahsediliyordu. ekşi sözlük hiçbir siki beğenmeme timi üyelerine bakılırsa bu çağda dergi işi zor, haberler falan zaten internette var hep, neden dergi alınsın?
e karikatürler de her yerde var, niye her hafta penguen, uykusuz, leman falan alıyoruz? [ybkz]swh[/ybkz] bu bir kültürdür,çizgi roman, dergi gibi şeyler biriktirilir, sahibi için çeyiz değerindedir. ilk sayısından beri sadece 2 sayısını kaçırdım derginin, onun dışındaki tüm sayılar evde duruyor, 'bu bir kültür olayı ercan'[ybkz]swh[/ybkz]
röportajlarını beğendiğim dergidir bir de, türkiye edisyonunda hilal gülyurt'un yaptığı röportajları severek okurum, röportaj dediğin şey bir insanı tanımak için en büyük rehber. itici gelen birisinin röporatajında anlattığı şeyler ona ısınmanızı sağlayabilir, ya da emekli futbolcularla yapılan röportajlar genç futbolseverlere ülke futbolunun dünü hakkında önemli bilgiler verebilir. kaldı ki fourfourtwo dünyanın en prestijli futbol dergisidir ve röportaj yaptığı isimler arasında diego maradona,pele,messi,ronaldo,rooney,gerrard,eusebio,beckenbauer...kim yok ki, herkes vardır.
en az 55 milyon teknik direktörün bulunduğu bir ülkede böyle bir derginin satış rakamının bu kadar az olması bile neden futbolumuzun bu halde olduğunun kanıtıdır bence. dünya futbolundan anladığı şey playstation cafeye gidip real-barça maçı yaparken gol kaçırınca 'ananısskim messi' diye bağırmak olan tipler, telegol gibi programların prim yapmasına sebep olan kitleler bulundukça da böyle devam eder. şu ülkede yayımlanan birkaç futbol dergisi var zaten; fourfourtwo, goal, futbolextra ve tff'nin çıkardığı tam saha.[ybkz]swh[/ybkz], hayır işte, sırf teknoloji gelişti diye dergi kültürünü dinamitleyeceksek 'elin ingilizi' sahiden enayi. adamlar statta dağıtılan maç günü programlarını biriktiriyor, o programları internet üzerinden satın alıyorlar.
ha eğer bu itirazlarda bulunanlar gerçekten internetteki blog ve sayfaları takip ediyorlarsa ben ona da razıyım. yeter ki futbolu değişik perspektiflerden takip edebilsinler, ama türkiye'de blog yazarlığının da gelişmediğini görünce nasrettin hoca'nın meşhur sözü geliyor aklıma;
- bak hatun! şu gördüğün bizim kedi tam iki kilo geldi. aldığım et de iki kiloydu. bu tarttığım kedi ise, et nerede? yok bu tarttığım et ise, kedi nerede?!
arjantin, brezilya ve/veya libertadores ve sudamericana kupaları maçlarına bahis yapan insan işidir.
bu maçlar iddaa'da akşam saatlerindeki kuponları yatan bünyenin teselli aradığı maçlardır, bazı kişiler maçları sadece skor bazında takip etmez, yayınını bulup izleyerek heyecana ortak olur, tabi forumlarda şöyle konuşmalar olur;
-san martin kırmızılar mı beyler?
-hayır olm, o huanico.
-ya beyler san martin handikaplı dedim hala yok
-hakem penaltı vermedi satılık maç
-bu maç 2 olacak beyler maçtan sonra buradayım
-canlıdan 0-1 gole 200 bassam mı beyler?
*1 saat sonra*
- 0-0 ft...yine yattık
- şikeli aq, hakem penaltısını vermedi martinin
-beyler yarına maçı olan var mı yüklü giricem
bu maçlar iddaa'da akşam saatlerindeki kuponları yatan bünyenin teselli aradığı maçlardır, bazı kişiler maçları sadece skor bazında takip etmez, yayınını bulup izleyerek heyecana ortak olur, tabi forumlarda şöyle konuşmalar olur;
-san martin kırmızılar mı beyler?
-hayır olm, o huanico.
-ya beyler san martin handikaplı dedim hala yok
-hakem penaltı vermedi satılık maç
-bu maç 2 olacak beyler maçtan sonra buradayım
-canlıdan 0-1 gole 200 bassam mı beyler?
*1 saat sonra*
- 0-0 ft...yine yattık
- şikeli aq, hakem penaltısını vermedi martinin
-beyler yarına maçı olan var mı yüklü giricem
26 şubat 2013 barcelona real madrid maçının ilk yarısında atılan ara pasa takım arkadaşlarından birisi koşarken orada bulunan hakemle çarpışıp pozisyonunu kaybedince delirmiş ve hakeme engin baytarvari feveranlarda bulunmuştur. antipatik olması bir yana, mantıklı da değil. napsın lan hakem, ışınlansın mı? ayrıca o pozisyonda hakemin kart gösterememesi de real-barça ikilisinin hakemler üstündeki etkisini gösteriyor.
2 haftadır ücretsiz süper lig yayını yapmaktadır. sanırım biraz alıştırıp sonra taahhüt isteyecekler ama ben digitürk'ü hd premier lig maçı izlemek için kullanıyorum süper lig'in nazarımda hiç önemi yok.
iki veya daha fazla beşiktaşlının birbirine girdiği görüldüğünde duyulan kavga ayırıcı tezahürat. hani gecekonducular yıkım ekibi kapıya dayanınca istiklal marşı'nı söylemeye başlar ya, o misal. diyelim yeni açık'ta iki eleman birbirine girdi,hemen birisi arkalardan başlar;
'beeeeeeeeşşiiiiiiiiiiiiiktttttttttttttaaaaaşşşşsssıııınn seeeeeen biziim canımııııııız'... tonlama aynen bu şekilde bak.
şu tezahürat işte;http://www.youtube.com/watch?v=_VHmbBPoGsM
ukteyi veren: oyunbozan
edit: şu olay yüzünden ne zaman kavga görsem bağırasım geliyor, sonra kavga edenlerin ikisinin de beşiktaşlı olmayabileceği ihtimalinin yüksekliğini idrak edip susuyorum.
'beeeeeeeeşşiiiiiiiiiiiiiktttttttttttttaaaaaşşşşsssıııınn seeeeeen biziim canımııııııız'... tonlama aynen bu şekilde bak.
şu tezahürat işte;http://www.youtube.com/watch?v=_VHmbBPoGsM
ukteyi veren: oyunbozan
edit: şu olay yüzünden ne zaman kavga görsem bağırasım geliyor, sonra kavga edenlerin ikisinin de beşiktaşlı olmayabileceği ihtimalinin yüksekliğini idrak edip susuyorum.
26 şubat 2013 barcelona real madrid maçında real'in ikinci golü öncesinde angel di maria tarafından çok acıklı hallere düşürülen futbol emekçisi, barça'nın sembol ismi.
olay şöyle gelişiyor;http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/02/27/kaptan-da-bu-hale-dustuyse/
olay şöyle gelişiyor;http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/02/27/kaptan-da-bu-hale-dustuyse/
real madrid'in 'akılcı' oyunun hücumdan ibaret olmadığını gösterdiği maçtır. mourinho o çılgınlığı bir kere yapıp kendi stilinden ödün verdi ve barça real'i 5'ledi. basit bir tanım yapmaya çalışayım bari; 'akılcı' oyun, bir takıma en iyi uyan oyun sisteminin minimum hatayla uygulandığı oyundur. bu konuda oldukça antipatik iki örnek verelim hatta; euro 2004 şampiyonu yunanistan ve premier lig'e çıktığından beri futboldan çok rugby oynar gibi gözükmesine rağmen hiç küme düşme korkusu yaşamamış hatta kupa finali oynamayı başarmış stoke city.
euro 2004'de futbolun başına catenacciodan sonra gelen en korkunç şey olarak gösterilen yunanistan eleştirilerin odağı olurken tecrübeli teknik direktör otto rehhagel, 'elimdeki oyuncularla oynatabileceğim en mantıklı oyun bu' demişti, adam haklıydı da, zagorakis-karagounis-basinas ile tiki taka futbolu oynatacak hali yoktu. makyavelist bir düşünce, ama olan bu. sen barcelona karşısında bir kupa maçı oynuyorsan ve o maç camp nou'daysa amiyane tabirle 'amı götü dağıtamazsın', kaldı ki real, barça'dan farklı olarak çok kısa sürede hızlı bir şekilde rakip kaleye gidip golü atan bir takım. bu adamlar granada'ya bile kontra golü atıyor,mourinho denilen adamın karakteri, sistemi bu. ha biz de 4 atıp 5 yiyen takımların hastasıyız, boş zamanlarımızda vitesse'nin total futbol mucizesi yaratmasını bekliyoruz ama bu kadar üst düzey futbolda işler çok makyavelist gelişiyor. senin elinde di maria varsa, dikine ve hızlı oynarsın ki adam fark yaratabilsin, yoksa o adam çok sıradanlaşıyor.
ayrıca deplasmandaki 1-1'lik avantajına rağmen skor koruyamayan, dünya yıldızlarına rağmen pozisyona giremeyen barcelona'nın hiç mi suçu yok? messi'yi stoperlerin arasında mundar eden yardımcı antrenörün hiç mi suçu yok? messi'yi orta sahada daha serbest oynayabileceği bir role çekip ileriye eski formundan örnekler sergilemeye başlamış david villa'yı almayı akıl edemeyen barça kurmaylarının hiç mi suçu yok? sürekli kendini yere atıp faul, penaltı almaya çalışan, hakemi hedef haline getirip eksiklerini örtme çabasındaki kurnazların hiç mi suçu yok?
ama yok, biz tv karşısına geçtik maç izliyoruz ya, iki takım da deli atak oynayacak, 5-3 falan bitecek, ancak keser bizi. gerisi ilkellik,futbol katilliği. ulan şunca birikime ömer üründül oldum ya, futbolu bırakıp curlinge geçmenin zamanıdır ha.
not: ispanya'da tuttuğum bir takım yok, belki biraz valencia sempatisi var, o kadar. el clasicoların nazarımda hiçbir heyecanı yok ve bu maçları izleyeceğime liverpool-sunderland maçına gitmeyi bin kere yeğlerim.
euro 2004'de futbolun başına catenacciodan sonra gelen en korkunç şey olarak gösterilen yunanistan eleştirilerin odağı olurken tecrübeli teknik direktör otto rehhagel, 'elimdeki oyuncularla oynatabileceğim en mantıklı oyun bu' demişti, adam haklıydı da, zagorakis-karagounis-basinas ile tiki taka futbolu oynatacak hali yoktu. makyavelist bir düşünce, ama olan bu. sen barcelona karşısında bir kupa maçı oynuyorsan ve o maç camp nou'daysa amiyane tabirle 'amı götü dağıtamazsın', kaldı ki real, barça'dan farklı olarak çok kısa sürede hızlı bir şekilde rakip kaleye gidip golü atan bir takım. bu adamlar granada'ya bile kontra golü atıyor,mourinho denilen adamın karakteri, sistemi bu. ha biz de 4 atıp 5 yiyen takımların hastasıyız, boş zamanlarımızda vitesse'nin total futbol mucizesi yaratmasını bekliyoruz ama bu kadar üst düzey futbolda işler çok makyavelist gelişiyor. senin elinde di maria varsa, dikine ve hızlı oynarsın ki adam fark yaratabilsin, yoksa o adam çok sıradanlaşıyor.
ayrıca deplasmandaki 1-1'lik avantajına rağmen skor koruyamayan, dünya yıldızlarına rağmen pozisyona giremeyen barcelona'nın hiç mi suçu yok? messi'yi stoperlerin arasında mundar eden yardımcı antrenörün hiç mi suçu yok? messi'yi orta sahada daha serbest oynayabileceği bir role çekip ileriye eski formundan örnekler sergilemeye başlamış david villa'yı almayı akıl edemeyen barça kurmaylarının hiç mi suçu yok? sürekli kendini yere atıp faul, penaltı almaya çalışan, hakemi hedef haline getirip eksiklerini örtme çabasındaki kurnazların hiç mi suçu yok?
ama yok, biz tv karşısına geçtik maç izliyoruz ya, iki takım da deli atak oynayacak, 5-3 falan bitecek, ancak keser bizi. gerisi ilkellik,futbol katilliği. ulan şunca birikime ömer üründül oldum ya, futbolu bırakıp curlinge geçmenin zamanıdır ha.
not: ispanya'da tuttuğum bir takım yok, belki biraz valencia sempatisi var, o kadar. el clasicoların nazarımda hiçbir heyecanı yok ve bu maçları izleyeceğime liverpool-sunderland maçına gitmeyi bin kere yeğlerim.
türk spor medyasının ne halde olduğunu gösteren isimlerden.
böyle adamlar gazetelerde köşe sahibi olmaya, televizyon kanallarında maç yorumlamaya devam ettikçe, böyle adamların twitter hesaplarında 15 bin takipçi oldukça yeni ali eceler için daha çoook bekleyeceğiz. çünkü bu ülkenin aradığı şey futboldan anlayan, kültürlü insanlar değil, kahvehane muhabbetiyle her şeyi basitleştirip insanları mala bağlayacak palyaçolar. işte bu yüzden ülkede yayımlanan futbol dergileri çok az satıyor.
durduk yere karamsarlığa iten adamlardan biri.
böyle adamlar gazetelerde köşe sahibi olmaya, televizyon kanallarında maç yorumlamaya devam ettikçe, böyle adamların twitter hesaplarında 15 bin takipçi oldukça yeni ali eceler için daha çoook bekleyeceğiz. çünkü bu ülkenin aradığı şey futboldan anlayan, kültürlü insanlar değil, kahvehane muhabbetiyle her şeyi basitleştirip insanları mala bağlayacak palyaçolar. işte bu yüzden ülkede yayımlanan futbol dergileri çok az satıyor.
durduk yere karamsarlığa iten adamlardan biri.
real'in çok doğru oynayarak turu geçmesinin yanı sıra barça'nın teknik direktörsüzlüğün de etkisiyle son maçlardaki silik görüntüsünün devam ettiği maç.
'ohoo barça'yı ben bile şampiyon yaparım, teknik direktörsüz de oynar lan o adamlar' demekle olmuyor, hele karşında milan, real gibi takımlar varsa hiç olmuyor, ayrıca barcelona son zamanlarda oldukça kolay tahmin edilebilir hale geldi. yakında aynı şeyleri ispanya milli takımı da yaşayacak gibi gözüküyor.
'ohoo barça'yı ben bile şampiyon yaparım, teknik direktörsüz de oynar lan o adamlar' demekle olmuyor, hele karşında milan, real gibi takımlar varsa hiç olmuyor, ayrıca barcelona son zamanlarda oldukça kolay tahmin edilebilir hale geldi. yakında aynı şeyleri ispanya milli takımı da yaşayacak gibi gözüküyor.
ikinci gol öncesinde günün en iyilerinden angel di maria'nın carles puyol'u çok zor duruma düşürdüğü maç. koskoca puyol önce çalımı yedi sonra ayakta kalmakta zorlandı, yıkıldı...madrid çok akıllı oynuyor, sıkıcı bir maç olmakta ve barça kendi oyununu oynayamıyor ama real ihtiyacı olanı şimdilik elde etti. ayrıca raphael varane'ı çok beğendim, kendini geliştirmeye devam ederse geleceğin sayılı stoperleri arasına girer, o derece.
edit: aha varane kafa golü attı, 3-0 oldu.[ybkz]swh[/ybkz]
edit: aha varane kafa golü attı, 3-0 oldu.[ybkz]swh[/ybkz]
artık nijeryalı bir rakibi vardır;
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=afnflTBzuys
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=afnflTBzuys
maç günlerinde plastik leğen içinde 50 metre ilerideki tekel bayiiden 3.50 liraya aldığı biraları 6-7 liraya satmaya çalışan girişimci çocukları barındıran alan.
en harika versiyonu ortaya çıkmıştır, bundan sonra kimse boşuna uğraşmasın, daha iyisi olamaz.
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=VROmsCfQ49k#!
http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=VROmsCfQ49k#!
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?