beşiktaş basketbol maçlarının hemen öncesinde, takım kadrosu anons edilirken çalan şarkının genelde 50 cent'den (vurgula: ready to war) olduğu liste.
severiz onu, iyidir gazdır elbet;http://www.youtube.com/watch?v=5R7xX46ESyk
ammaaa, 25 şubat 2013 beşiktaş fenerbahçe ülker maçındaki gibi (vurgula: sad but true instrumental) olursa çooook daha güzel olur;
http://www.youtube.com/watch?v=Suea8T1MJ8g
pops mensah bonsu'nun en sevdiği parça.[ybkz]swh[/ybkz]
[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
hemşehrisi ve kankası arturo vidal tarafından ''juve çok güzel gelsene!'' şeklinde ikna edilmeye çalışılan oyuncu.
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/25/juve-cok-guzel-gelsene/
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/25/juve-cok-guzel-gelsene/
emirates stadı'na taşındığı 2006-07 sezonundan beri transferden elde ettiği gelir harcadığından 40 milyon pound fazla olan takım.
tabi bu ekonomik açıdan iyi hoş da, aslında sahadaki başarısızlığın nedeni.
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/25/para-kazaniyoruz-da/
tabi bu ekonomik açıdan iyi hoş da, aslında sahadaki başarısızlığın nedeni.
http://www.fourfourtwo.com.tr/2013/03/25/para-kazaniyoruz-da/
''we are building a religion'' diye başlayıp nakaratlarda ''he's in the music business, he's calling you; duuuuude'' şeklinde devam eden müthiş bir cake şarkısı. ezgilerde hafif bir doğu sentezi var sanki, ayrıca albüm ismidir.
http://www.youtube.com/watch?v=p99a6K81zqM
http://www.youtube.com/watch?v=p99a6K81zqM
taktiğini tekniğini konuşmayacağım maç. olan ortada zaten. ha, salondakilerin her şey bitti sanıp sahaya bok püsür yağdırmasından dolayı arroyo'nun sonu gelmez serbest atışlarına maruz kalmamız koydu bana. ulan basket bu basket. basketbolda 6 salisede bile skor değişir, futbol değil ki bu 10 saniye kala anasını sikiyorsunuz maçın. hep bencilce tekrarlıyorum, şu takımı destekleyenlerin içindeki işe yaramaz 4-5 milyon kafadan numara taşısa, galatasaray'a fener'e geçse de biz şöyle kalender adamlar olarak desteklesek ttakımı. 5 liralık adamın kulübe zararı 5 bin lira. senin taraftarlığın' siqem o zaman.
ayrıca hakemlere kıran girmiş gibi fenerbahçe maçında salonu fıtık eden adamı bu maça atamak neyin nesi çözemedim ben. şaka mısınız siz?
üçüncü çeyrekte vidmar'ı kullanamamamızdan mütevellit içeriden oynamakta zorluk çekince herkesin sırayla birer ikişer üçlük denemesine ne demeli? ulan bu kadar karavana asker yemekhanesinde yok. böyle bir düzensizlik olabilir mi? arkadaş arasında oynanan maçta yapsan anana söver en yakın arkadaşın, aga bu nedir? zaten üçüncü çeyrek yüzünden kaybedildi maç ya neyse...
daniel ewing'in dönüşüne sevindim, ricky minard'ın hücum gücünü hala çözemedim, patrick christopher'ın ise basketboldaki sevimli hayaletimiz olduğunu tescilledim. holosko yine büyük maçlarda da görünebiliyor, bizim sevimli patrick ancak hacettepe, olin, dudullu belediye gibi takımlara karşı yıldızlaşabiliyor.
sahadaki galatasaraylı her oyuncuya anadilinde sövdüm bir de. ingilizce, ispanyolca, sırpça, türkçe yardırdım. bi markoişvili için gürcüce bir şey bulamadım, ona da sövmeyeyim bir zahmet, adam zorro olmuş.
ha bir de, saha içinde, bizim bençin hemen arkasında bir kız vardı. yaşı 19-22 aralığında sanırım, o nasıl sade bir güzellik ben anlamadım. hayır, yanında da kılçık gibi bir çocuk var. 'acaba sevgilisi mi? yok lan öyle sevgili mi olur, e ne o zaman? ne bilim ya..' diye fikir yürütmekten gollum ft smeagol oldum anasını satayım. bir de saçını yana atıp sırtını açıkta bırakınca gavur yavukluyu hatırlattı, kötü etkiledi. dedim ''şunun kafasına çikolata atıp dikkatini mi çeksem?'' sonra ''yok lan çikolatayı yerim,oh mis'' dedim. kılçık ve kızın yakasında kulüp kartı vardı yalnız. bunlar bjk tv'den falan mı acaba? biz de ucundan bucağından medya mensubuyuz, anlardık birbirimizi[ybkz]swh[/ybkz]
bir paragraf kız anlatmışım, belki de kız o kadar güzel değildi, bizim rezalet üçüncü çeyrek performansımız yüzünden dikkatim oraya kaydı. sen çocuk gibi sırayla üçlük deneyip kaçırırsan taraftarın da beyin devreleri böyle yanar işte.
içerideki bir sonraki maçımız aliağa petkim'leymiş. kapanır saha, aliağa'nın pota altındaki canavar abedelisi torin francis boş salonda coşar.
ayrıca hakemlere kıran girmiş gibi fenerbahçe maçında salonu fıtık eden adamı bu maça atamak neyin nesi çözemedim ben. şaka mısınız siz?
üçüncü çeyrekte vidmar'ı kullanamamamızdan mütevellit içeriden oynamakta zorluk çekince herkesin sırayla birer ikişer üçlük denemesine ne demeli? ulan bu kadar karavana asker yemekhanesinde yok. böyle bir düzensizlik olabilir mi? arkadaş arasında oynanan maçta yapsan anana söver en yakın arkadaşın, aga bu nedir? zaten üçüncü çeyrek yüzünden kaybedildi maç ya neyse...
daniel ewing'in dönüşüne sevindim, ricky minard'ın hücum gücünü hala çözemedim, patrick christopher'ın ise basketboldaki sevimli hayaletimiz olduğunu tescilledim. holosko yine büyük maçlarda da görünebiliyor, bizim sevimli patrick ancak hacettepe, olin, dudullu belediye gibi takımlara karşı yıldızlaşabiliyor.
sahadaki galatasaraylı her oyuncuya anadilinde sövdüm bir de. ingilizce, ispanyolca, sırpça, türkçe yardırdım. bi markoişvili için gürcüce bir şey bulamadım, ona da sövmeyeyim bir zahmet, adam zorro olmuş.
ha bir de, saha içinde, bizim bençin hemen arkasında bir kız vardı. yaşı 19-22 aralığında sanırım, o nasıl sade bir güzellik ben anlamadım. hayır, yanında da kılçık gibi bir çocuk var. 'acaba sevgilisi mi? yok lan öyle sevgili mi olur, e ne o zaman? ne bilim ya..' diye fikir yürütmekten gollum ft smeagol oldum anasını satayım. bir de saçını yana atıp sırtını açıkta bırakınca gavur yavukluyu hatırlattı, kötü etkiledi. dedim ''şunun kafasına çikolata atıp dikkatini mi çeksem?'' sonra ''yok lan çikolatayı yerim,oh mis'' dedim. kılçık ve kızın yakasında kulüp kartı vardı yalnız. bunlar bjk tv'den falan mı acaba? biz de ucundan bucağından medya mensubuyuz, anlardık birbirimizi[ybkz]swh[/ybkz]
bir paragraf kız anlatmışım, belki de kız o kadar güzel değildi, bizim rezalet üçüncü çeyrek performansımız yüzünden dikkatim oraya kaydı. sen çocuk gibi sırayla üçlük deneyip kaçırırsan taraftarın da beyin devreleri böyle yanar işte.
içerideki bir sonraki maçımız aliağa petkim'leymiş. kapanır saha, aliağa'nın pota altındaki canavar abedelisi torin francis boş salonda coşar.
numarasını taşıdıktan sonra da aramaya devam eden sapık. [ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
iddaa'nın türkiye'yi 1.45'lik oranla ağır favori gösterdiği maç.
açıkçası korkuyorum ve totem olarak tırto bir kuponda 02çş oynayacağım. bir takım nasıl bu kadar ruhsuz, üretemeyen, ederini sahaya yansıtamayan bir karakterde tıkanıp kalır anlamıyorum. saçma sapan bir kontra golü yiyeceğiz gibi kötü de bir his var ayrıca içimde, ya da savunmanın bakakaldığı bir duran top. kurşunlara gelesice.
neyse, yarın 5'de okuldan çıkıp beşiktaş iskelesinden hareket edeceğim. bu ülkeyi sevindirmenin, ederinizi ispatlamanın zamanı geldi beyler. öyle reklamlardan malı götürüp basındaki yancılarınıza pohpohlama yazıları yazdırmakla hak etmediğiniz değeri görme olayına bir son vermenin zamanı geldi.
açıkçası korkuyorum ve totem olarak tırto bir kuponda 02çş oynayacağım. bir takım nasıl bu kadar ruhsuz, üretemeyen, ederini sahaya yansıtamayan bir karakterde tıkanıp kalır anlamıyorum. saçma sapan bir kontra golü yiyeceğiz gibi kötü de bir his var ayrıca içimde, ya da savunmanın bakakaldığı bir duran top. kurşunlara gelesice.
neyse, yarın 5'de okuldan çıkıp beşiktaş iskelesinden hareket edeceğim. bu ülkeyi sevindirmenin, ederinizi ispatlamanın zamanı geldi beyler. öyle reklamlardan malı götürüp basındaki yancılarınıza pohpohlama yazıları yazdırmakla hak etmediğiniz değeri görme olayına bir son vermenin zamanı geldi.
internet filtresi gelişmesinden sonra bile meydanlarda demokrasi diye bağıran başbakanın önünde kendinden geçebilen kitle

pornoyla işi olmayan kitledir. ortaklaşa 3 çocuk yapacağı maaafazakar ve cennetlik zevcesini bulmuş, laik ve askeri vesayetçi sıvazcılara nanik yapmaktadır.
babil mitolojisinde su tanrısı. bilmece çözmeye aşinaysanız 'boru sesi: ti' ile birlikte en sık karşılaştığınız şeylerden biridir bu.
ha, ea tanrısı dedikleri de enki imiş. ulan enki deseniz bileceğim, aşina olacağım, yıllarca ea dediniz, ne tanrısı bu ea diye düşündürüp durdunuz.
ha, ea tanrısı dedikleri de enki imiş. ulan enki deseniz bileceğim, aşina olacağım, yıllarca ea dediniz, ne tanrısı bu ea diye düşündürüp durdunuz.
four four two posterleriyle kaplı duvarlara sahip odamda gerçekleşmeyen olay. zaman içinde bazı posterleri yenileriyle değiştiriyorum, onun dışında kedim zeytin hırtlık yapmadıkça posterlerde sorun yaşamıyorum.
bazen tatilden döndüğümde posterlerin alt kısımlarında cırmık izlerine rastlayıp çıldırıyorum, çıldırmamak elde değil.
bazen tatilden döndüğümde posterlerin alt kısımlarında cırmık izlerine rastlayıp çıldırıyorum, çıldırmamak elde değil.
türk basınına göre düzenleyecek şehirlerin istanbul ve tokyo'dan ibaret görüldüğü olimpiyat. lakin dış basında en büyük favori olarak madrid gösteriliyor, ne ayak? bizimkiler 'zaten ispanya'da kriz var, onların neyine' diye düşünüyor olsa gerek, ama ispanya tam tersini düşünüyor, bu olimpiyat sayesinde ülkenin son 1-2 yılda çizilen karizmasını toparlamak için fırsat olarak görüyor.
ayrıca olimpiyat düzenleme adaylığı konusunda en büyük tecrübeye sahip olsak da istanbul'da düzenlenecek bir olimpiyatın utanç verici olacağını düşünüyorum. ivanka blasic'i, nadezhda ostapchuk'u, fransa milli hentbol takımını bomboş tribünler önünde izlemek acı verir. yani sadece tesis değil, olimpiyat izleyicisi de yetiştirmesi gerekiyor istanbul'un.
ayrıca olimpiyat düzenleme adaylığı konusunda en büyük tecrübeye sahip olsak da istanbul'da düzenlenecek bir olimpiyatın utanç verici olacağını düşünüyorum. ivanka blasic'i, nadezhda ostapchuk'u, fransa milli hentbol takımını bomboş tribünler önünde izlemek acı verir. yani sadece tesis değil, olimpiyat izleyicisi de yetiştirmesi gerekiyor istanbul'un.
özellikle son zamanlarda milli takımla ilgili çok doğru şeyler yazan kişi. pazartesileri radyospor'da program yapmakta, kendini yorumcu sananları bol bol fırçalamaktadır. uzun yıllar italya'da yaşamış kültürlü, birikimli, yaşamayı bilen biri olarak tek kötü yanı bazen tekrara düşmesidir. bir anısını 72. kez anlatabilir, onun dışında farklıdır, iyidir.
cenk ve erdem'den erdem bey'in dünkü yayında 'torontonton torontoronton torontoren' şeklinde yorumladığı eğlenceli ispanyol şarkısı.
mizah duygusu çok gelişmiş, eğlenceli fakat biraz acımasız taraftarlara sahip kulüp;
http://www.youtube.com/watch?v=XujRQ3Rggno
videoda, 5 dakika boyunca trene binen lise üniformalı çocukla uğraşıyorlar;
- wanker, wanker, wanker give us a wave [ybkz]swh[/ybkz]
- wanker is a hammer, wanker is a hammer nananana [ybkz]swh[/ybkz]
-he's got no mates, du du du he's got no mates[ybkz]swh[/ybkz]
- cry in a minute, he's gonna cry in a minute[ybkz]swh[/ybkz]
-çocuk telefonuyla uğraşırken; he's texting his boooyfriiend[ybkz]swh[/ybkz]
-yooooour mom is a miiiiilf[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
ama önce çocuğa içecek verip sonradan da boş bir koltuğa oturunca ''he sits where he wants'' tezahüratını eksik etmiyorlar.
''schoolboy is a hammer schoolboy is a hammer na na na na
he sits where he wants, he sits where he wants, that boy is schoolboy he sits where he wants.''
http://www.youtube.com/watch?v=XujRQ3Rggno
videoda, 5 dakika boyunca trene binen lise üniformalı çocukla uğraşıyorlar;
- wanker, wanker, wanker give us a wave [ybkz]swh[/ybkz]
- wanker is a hammer, wanker is a hammer nananana [ybkz]swh[/ybkz]
-he's got no mates, du du du he's got no mates[ybkz]swh[/ybkz]
- cry in a minute, he's gonna cry in a minute[ybkz]swh[/ybkz]
-çocuk telefonuyla uğraşırken; he's texting his boooyfriiend[ybkz]swh[/ybkz]
-yooooour mom is a miiiiilf[ybkz]swh[/ybkz][ybkz]swh[/ybkz]
ama önce çocuğa içecek verip sonradan da boş bir koltuğa oturunca ''he sits where he wants'' tezahüratını eksik etmiyorlar.
''schoolboy is a hammer schoolboy is a hammer na na na na
he sits where he wants, he sits where he wants, that boy is schoolboy he sits where he wants.''
''orospuları seven çocukları da seven kişinin orospu çocuklarını sevmemesi'' gibidir. türkiye'deki insanların yüzde 98.4'ünü oluşturur bu kişiler.
[ybkz]swh[/ybkz]
[ybkz]swh[/ybkz]
akabinde menüdeki en ucuz yemeği, hatta salatayı sipariş edip ''diyetteyim ya eheh, bu göbeğin erimesi lazım'' demenize sebep olur.
gergin ataman'ın galatasaray'ın başına geçtiği için değil, beşiktaş kadrosunu talan ettiği için gereken tepkiyi alacağı maç. hiç kendini acındırmasın ''ama o kadar kupa kazandık'' mantığıyla.
oradayız, siena maçının moraliyle sert savunma, hücumda biraz şans ve taraftarın itici gücüyle alınabilecek bir maç. hayırlısı...
oradayız, siena maçının moraliyle sert savunma, hücumda biraz şans ve taraftarın itici gücüyle alınabilecek bir maç. hayırlısı...
2-1 kazandığımız maç. abdülkerim ve alpaslan öztürk'ün golleriyle ilk yarıyı 2-0 önde tamamladık ama ikinci yarıda futbola dair hiçbir şey yoktu takımda. ilk yarı ise heyecan verici olarak görülebilir. portekizli gençler abilerini aratmıyor,hücumda bu kadar yaratamayıcılıkla ve saçma sapan apaçi saç modelleriyle pekala gelecekte a milli takım forması giyebilirler.
kapalı tribün neredeyse doluydu, hava çok güzeldi. kapalı altta yer alan 'çarşı u20' ekibi can sıktı yalnız. tosunun biri çıkmış sete, maç boyunca olanca ciddiyeti ve azmiyle tüm tribünü yönetmeye kalktı. sen hem 'ayağa kalkmayan yunanlı olsun'' diyeceksin, ardından ''kahrolsun israil, filistin'e özgürlük'' diyeceksin, en sonunda da 'ırkçılık yapanın anasını sikeyim'' diye bağıracaksın. tosunum ırkçılığın sadece siyahilere yapılan bir şey olduğunu sanıyor herhalde.
her neyse, 8 numaralı oyuncumuz, yani belçika'nın germinal beerschot takımında düzenli olarak 11'de oynayan alpaslan öztürk çok etkileyiciydi. biraz fazla artist kendisi, umarım batuhan-emre belözoğlu tandanslı bir şey olmaz, ama onun dışında çok iyi.
ikinci yarıda sinan kurumuş oyuna dahil oldu. top saklaması falan fena değil de, takımın en uçta olması gereken elemanı olarak sürekli orta sahada dolanması kötüydü cidden. bir de maçtan sonra ayakkabıları boynuna bağlayıp çoraplarla yürümesi...
kapalı tribün neredeyse doluydu, hava çok güzeldi. kapalı altta yer alan 'çarşı u20' ekibi can sıktı yalnız. tosunun biri çıkmış sete, maç boyunca olanca ciddiyeti ve azmiyle tüm tribünü yönetmeye kalktı. sen hem 'ayağa kalkmayan yunanlı olsun'' diyeceksin, ardından ''kahrolsun israil, filistin'e özgürlük'' diyeceksin, en sonunda da 'ırkçılık yapanın anasını sikeyim'' diye bağıracaksın. tosunum ırkçılığın sadece siyahilere yapılan bir şey olduğunu sanıyor herhalde.
her neyse, 8 numaralı oyuncumuz, yani belçika'nın germinal beerschot takımında düzenli olarak 11'de oynayan alpaslan öztürk çok etkileyiciydi. biraz fazla artist kendisi, umarım batuhan-emre belözoğlu tandanslı bir şey olmaz, ama onun dışında çok iyi.
ikinci yarıda sinan kurumuş oyuna dahil oldu. top saklaması falan fena değil de, takımın en uçta olması gereken elemanı olarak sürekli orta sahada dolanması kötüydü cidden. bir de maçtan sonra ayakkabıları boynuna bağlayıp çoraplarla yürümesi...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?