ederson

modern çağın dünyasının distopik şehirlerinden biri.

umbrella corporation'un şehirdeki varlığı, bu duruma sebep olmuştur şüphesiz. her resident evil hayranının gönlünde yer edinmiştir bu şehir. ilk biyolojik sızıntı burada gerçekleşmiş, t-virus ilk kurbanlarına bu şehirde ulaşmıştır. şehrin su şebekesine sızan virüs, etkisini kısa zamanda göstermiş ve şehri tam bir zebellah yuvasına çevirmiştir.

raccoon city'nin en ayrıntılı, en etraflıca resmedildiği oyun şüphesiz re3'tür. re2 ise raccoon city police department'ı ayrıntılı resmeder. söz konusu polis istasyonu iki oyunda da vardır, ama re2'de her kapı açılabiliyorken, re3'te çoğu kapı kapalıdır, açılmıyordur ve bazen de yoktur örneğin.


--spoiler--

nihayetinde, biyolojik salgının daha fazla yayılmaması adına abd hükumeti tarafından nükleer bombayla yok edilmiştir raccoon city.

--spoiler--

blues müziğin babası b.b. king'in gitarlarına verdiği isim.

aynı zamanda b.b. king 'in lucille'in hikayesini anlattığı aynı isimli enfes bir parçası da vardır.

silent hill evreninin en bir bilinmez, en bir mistik, en bir korkunç, en bir karizmatik karakteri.

pyramid head ile karşılaşılan zamanlar oynayanlar bilir, küçük bir çocukken perili ev deyip ötekileştirdiğimiz, bir gün cesaret edip de girdiğimiz, ardından en arkamızdaki bakkalın oğlu ayı hamza'nın "hayalet!" nidası atmasıyla götüm götüm kaçtığımız günleri getirir akla şüphesiz. işte öyle salt korku dolu anlardır pyramid head'in görüldüğü anlar, kıymeti çoktur o yüzden.

(bkz: çocukluk anıları)

şöyle de bir zebellahtır;

http://static.giantbomb.com/uploads/original/6/62890/1493707-silent_hill_wallpaper_pyramid_head.jpg

karşımıza ilk olarak re2'de çıkmış resident evil karakteri.

çılgın bilim adamı william birkin'in eşi, sherry birkin'in anası.

fernandes'i advanced playmaker oynatmaktan vazgeçmesi gereken teknik direktör. her zaman söylerim, fernandes'in yeri eşsiz top saklama yeteneği, fizik yapısı, kondisyonu itibariyle merkez orta sahadır. hatasından vazgeçmesi ümidiyle.

olcay konusunda diretmemesi gerekiyor aynı zamanda. son üç maçtır patır patır dökülüyor kendisi. bu sezon, olcay'ın fark yaratan özelliklerini ortaya çıkaran bir oyun oynamıyoruz. olcay yerine dentinho çok daha uygun olacaktır. bu sene daha geniş bir oyun oynuyoruz. bu tarz oyunlarda, oyuncuların top sürme, adam eksiltme gibi özellikleri çok önemli. olcay'da bunlar ne yazık ki yok.

rakipten bariz üstün olduğumuz maçlara atiba-veli ikilisiyle başlamak ne derece doğru bilemiyorum yine. defansif olarak muazzamız bu ikili oyundayken evet ama yaratıcılık bazında eksiklikler yaşadığımız için pozisyonsuz ve sıkıcı bir futbol oynuyoruz. bu ikisi oyundayken, fernandes'ten feragat edip, oğuzhan'ı oynatmak çok daha mantıklı olacaktır futbol doğruları adına.

gökhan töre hazırlık maçlarında etkisiz görünüyordu çünkü onu etkili olacağı bölgelerde topla buluşturamıyorduk. bu problemi çözmüş gibi görünüyoruz. ayrıca mental açıdan toparlanmış görünüyor kendisi, bu şekilde devam ederse ligin en fark yaratan oyuncularından biri olacaktır açık ara.

almeida'nın 4 maçta 3 golü var. sevinsem mi, üzülsem mi bilemiyorum.

tromso maçı özelinde, ersan>oğuzhan değişikliği dahiyane idi. ancak yeni gol atmış bir almeida'yı kenara alıp, sergen yalçın göbeği yapmış eneramo'yu oyuna almak aynı derecede kötü idi. gökhan töre>muhammed değişikliğine de hiçbir anlam veremedim doğrusu. muhammed gibi henüz olmamış bir genç yeteneği oynatması harika ama defansif açıdan berbat bir muhammed'in oyuna girmesiyle sağ kanadımız otobana döndü görüldüğü üzere.

eyyorlamam bu kadar sevgili sözlük.

edit: gizli bkz. ve imlâ.

ilk yarısı 2-1 erciyesspor'un üstünlüğüyle sona eren karşılaşma.

an itibariyle tromso maçıyla birebir aynı senaryoya sahip bir karşılaşma olmakta. yine biri penaltıdan, diğeri savunmanın bariz hatasından yenilen iki gol, yine savunmanın hatasından faydalanılarak attığımız gol.

iki takım adına da hücum organizasyonu sıfır. maç bol bol durmakta ve orta saha meydan muharebesi olarak geçmekte. değişmeyen dizilişler, değişmeyen oyun anlayışları da cabası. herşeyi anlarım da, şu rakibin bizden bariz bir şekilde zayıf olduğu maçlara neden iki tane ball winning midfielder ile çıkarız buna anlam veremiyorum. ileride top tutamıyoruz, topu dikine oynayamıyoruz, takım oğuzhan diye bağırıyor şu an ama takımın sesini duyan var mı şüpheliyim.

sanıyorum kendisi hakkında şöyle bir durum var;

bilindiği üzere fernandes, jorge mendes'e bağlı bir oyuncu ve mendes'in 2 sene evvel basına yansıyan demeçlerinden hatırlanacağı üzere büyük ligler hariç aynı ülkeden sadece bir kulüple çalışmayı prensip haline getirmiş kendisi. bu kulüp 2 sene evvel bizdik ama şu an fenerbahçe.

(bkz: raul meireles)
(bkz: bruno alves)

muhtemelen gs'nin son dönemlerde sıklıkla yaptığı oyuncu ayartma işini aziz yıldırım mendes'e komisyon ödeyerek gerçekleştirmekte bir süredir. şahsen fener'in yalanlamalarına alışık biri olarak, fernandes'e ilgileri olmadığını düşünmüyorum.

ve işte buna kitabına uydurulmuş şerefsizlik deniyor sözlük.

standart bir bekten çok, vedran corluka tarzı defender özelliği ağır basan bir isim serdar kurtuluş.

bir bek oyuncusunun sahip olması gereken çevikliğe ve sürate sahip olmasa da, bir bek için ekstra bir özellik olan soğukkanlılığıyla daha defansif taktikler için şüphesiz uygun bir tercih. roberto hilbert'in verdiği ofansif katkıyı veremeyecektir kendisi, ancak ilk beşiktaş kariyerinde yaşadığı devamlılık sorunlarını yaşamazsa slaven bilic'in takımında yeri garanti isimlerden olacaktır. artı olarak mental yönden de gayet iyi bir duruma gelmiş, umarım beşiktaş'a ikinci defa transfer olmak gibi herkese nasip olmayacak durumun farkındadır kendisi.

kredisini günden güne azaltmaya başlayan beşiktaş başkanı.

kendisinden kimse über yıldız oyuncular beklemiyordu zaten, en azından gerçekçi bir bakış açısına sahip taraftar. ancak seçimden evvel seçimden sonra konuştuklarında hiçbir şekilde doğruluk payı olmadığını görmek gerçekten üzüntü verici.

* ronaldinho ve adebayor isimleri bizzat kendisi tarafından ortaya atılmışken, beşiktaş'ta feda döneminin bittiğini her mecrada coşkuyla haykırırken, ligin başlamak üzere olduğu şu günlerde hala bir somut atılamamış durumda. varan 1.

* fernandes'le bir sorun olmadığını, seçimden sonra sözleşme yenileceğini söylemekteydi sürekli kendisi. bugün fernandes konusu bir kriz haline gelmiş durumda. varan 2.

* vodafone ile türk spor tarihinin en büyük anlaşmasını yapacağını söylemekteydi yine. hatta ağustos başında anlaşma son aşamadayken, birden açıklamanın bayram sonuna kaldığı servis edildi medyaya. hala bekliyoruz. varan 3.

* stat konusu. olimpiyat stadı'nda oynamayacağımızı üstüne basa basa söyleyen de bizzat kendisiydi. bugün gelinen durum ortada.


seçim sürecinde kendisini destekliyordum, hâla de desteğim devam etmekte. ancak ayıp denen bir şey var. bu taraftara önder özen-slaven bilic ikilisi yetti zaten olay sempati toplamaksa. yapılan iyi şeyleri görmüyor da değil bu taraftar, ama şu üstte saydığım maddeler yok mu, o topladığın sempatiyi, krediyi günden güne eritiyor. haberin olsun.

nette adam gibi maç yayını bulunamayan maç. d-smart'ın ibneliğinden olacak, kıyıda köşede bulunan bir kaç dandik yayında spiker dahi yok. pozisyon tekrarı bile yok lan. cırtlak sesli çocukların tezahüratları eşliğinde 15 dakikasını izleyebildim ancak.

bilic sanıyorum takımın bireysel olarak sağlam defansif özellikleri olan oyuncularının olmamasından olacak, top rakipteyken tüm takımı topun gerisine çekiyor. alan ve takım savunması anlamında mantıklı bir hamle ancak, bu durum geçen sene çok gol atan beşiktaş'ın en büyük tehdidini köreltiyor elbette. takımda sağlam bir önlibero bulunmamasına yoruyorum şimdilik bu durumu, yoksa kısır bir sezon bekliyor bizleri.

insomnia nedeniyle genellikle çok az uyuyabilen bünyeyi harap edip uyutmamış ağrı. sanki kulaklarımın içinde filler tepişiyor lan. ne lanet bir şeymiş. lanet olsun.

1-0 kaybettiğimiz hazırlık maçı.

* slaven bilic'in ilk iki maçı gösterdi ki, geçen sene takımın yaşadığı zaafların kesinlikle farkında ve bu nedenle takım savunması adına olumlu işler yapmakta.

* #269847

tanju hakkında zamanında yukarıdaki entry'i girmiştim. iki maçtır beni haksız çıkarmıyor, üstüne bir de kondisyon problemi yaşadığını gördük son maç itibariyle. iki takıma da yenilmiş olduğumuza bakmayın, hiçbiri bizim seviyemizde takımlar değildi ve tanju'nun savunduğu adamlar da über yetenekli değildi. hem sağ hem de sol bekte oynamasıyla iyi bir 18 oyuncusu olur, bilic klasik 4-4-2'ye dönmediği sürece ilk 11'de yeri yok ne yazık ki.

* ersan üzerindeki kırılganlığı atmış görünüyor, dikkatli şekilde kuvvetlendirilir ve soğukkanlılığını geliştirebilirse harika bir defans oyuncusu kazanabiliriz.

* gökhan töre takım oyununa müsait bir yapıda değil, topsuz oyunda hiç yok bu nedenle etkili olduğu alanlarda topla buluşamıyor, buluşturamıyoruz bir türlü. bilic'in buna çözüm bulması gerekiyor. serdar gürler'i alaydık iyiydi.

* fernandes'i aybaba gibi bilic de orta 2'linin önünde değerlendiriyor. anlamakta güçlük çekiyorum, bu kadar fantastik top saklama yeteneğine ve soğukkanlılığa sahip bir oyuncu orijinal mevkisinde neden değerlendirilmiyor? oğuzhan önde, fernandes arkada olmalı.

* holosko ömrümüzü yemeye devam edecek gibi. bilic, 4-4-2 oynatmadığı sürece onun da takımda yeri yok. topla beraber bu kadar etkisiz bir oyuncu büyük takımda nasıl oynayabiliyor şaşırıyorum. anca koşu yoluna topu atacaksın ki beyefendi etkili olacak. yandık ki ne yandık.

* almeida kafasında beşiktaş'ı bitirmiş gibi oynuyor. ne konsantre, ne de motive. umarım kurtuluruz kendisinden artık.

* mustafa pektemek'te her şeyden biraz var ama hiçbir şeyi tastamam değil. şu haliyle mükemmel bir rotasyon oyuncusundan fazlası değil ne yazık ki. alan savunmasının içinde çok kayboluyor. artı golcü özgüveni denen şey bu adamda yok. ömer bir adım önde bana kalırsa.


yorumlarım böyle. ama başta da belirttiğim gibi sadece bir hazırlık maçı, pek takılmamak gerekiyor.

son 5 sezondur aralıksız şekilde beşiktaşlı futbolcular tarafından atılan jeneriklik gollerdir.

filip holosko (2008-09);
http://www.youtube.com/watch?v=YjobVTSD_rc

michael fink (2009-10);
http://www.youtube.com/watch?v=byhOaGJ3Wug

ekrem dağ (2010-11);
http://www.youtube.com/watch?v=KiN7nmsC_No

simao sabrosa (2011-12);
http://www.youtube.com/watch?v=upJ7fGEfuLs

olcay şahan (2012-13);
http://www.youtube.com/watch?v=KG7cQSrDjIM

raccoon city police department tarafından umbrella corporation'un pis işlerini ortaya çıkarmak için kurulmuş orijinal s.t.a.r.s. takımının üyeliğini de yapmış resident evil karakteri.


--spoiler--

nemesis t-type tarafından acımasızca katledilmiştir;

http://www.youtube.com/watch?v=1-UCGPuuKms

--spoiler--


edit: yalan mı kardeş?

resident evil 2 ve resident evil operation raccoon city oyunlarında karşımıza çıkmış olan efsanevi re karakteri.


--spoiler--

umbrella corporation'un bünyesindeki nice kaçık bilim adamından biridir. g-virus'u üretmiş, ardından şirketin çıkarlarına aykırı davranışlarda bulunduğundan dolayı, içinde hunk'ın ve tofu'nun da bulunduğu umbrella security service ekip tarafından neredeyse öldürülmüş ve virüs örnekleri elinden alınmıştır.

ancak william geberip gideceğini anladığı o film şeridi anlarında, cebinden çıkardığı son g-virus örneğini kendine enjekte etmiş ve nihayetinde iflah olmaz bir yaratığa dönüşmüştür.

g-virus william'da kararsız mutasyonlara yol açmıştır bir de tabi. aşağıdaki linkten kısa bir özeti izlenebilir;

http://www.youtube.com/watch?v=HD4iH6IlT44

--spoiler--

resident evil code veronica x isimli oyunda çok kısa bir süreliğine kontrol de edebildiğimiz, irrite edici bir ses tonuna ve platonik bir aşka sahip olmasıyla hatırlanan re karakteri.

--spoiler--

şöyle bir makus talihe sahiptir kendisi;

http://www.youtube.com/watch?v=hrth6jhJw-A

--spoiler--

hoş bir rainbow şarkısı. aynı hoşlukta bir ronnie james dio vokali barındırır içinde.

aşağıdaki linkten dinlenebilir;

http://www.youtube.com/watch?v=Z-KyQ0EMJ3M

norma desmond sendromuna kapılmış ve şizofreniye yelken açmış bir takım yazarlar haricinde son derece gereksiz eylem.

(bkz: sunset boulevard)

anthony hopkins'e hannibal lecter karakteriyle çılgın attırmış ve kendisinin düşüşe geçen kariyerini canlandırmaya vesile olmuş kült film.

bir filmden öte seridir aslen, senaryonun kronolojik sıralaması şöyledir;

1 - hannibal rising
2 - red dragon
3 - the silence of the lambs
4 - hannibal

resident evil deyince ilk akla gelenlerden, umbrella corporation'un avrupa şubesi tarafından üretilmiş, eşsiz tyrant tipi biyolojik silah. silah dediğime aldırmayın, canlı kanlı yaratıktır kendisi.

umbrella daha önce de birçok tyrant üretmişti, ancak nemesis t-type'ı farklı kılan yönler oldukça fazladır. efenim şöyle ki;

- onlarca grenade launcher darbesi almasına rağmen dayanmakta ısrar eden über zırhı,
- diğer tyrant'lara oranla daha bir deforme olmuş teni, suratını ortadan ayıran dikişin verdiği orijinal ve korkunç görüntüsü,
- kendisinden önceki tyrant'ların aksine, kurbanına doğrudan t-virus'u bulaştırabilmesi,
- yine arada sırada garajdan çıkardığı hayvani roketatar ile alanında bir ilki başarması,
- boyuna ve cüssesine nazaran oldukça süratli olması,
- kişiliği olması. kararlılığı, inatçılığı, görevi için her şeyi yapabilecek olması,
- çok keskin bir şekilde solak olması,
- ve tabi ki ağzından hiç düşürmediği o ünlü "staaaars" nidası

gibi. tüm heybetiyle görüldüğü bir sahne için;

http://www.youtube.com/watch?v=iUvqH-AP3RA