ederson

en şahane trivium albümü. grubun tarzını yansıtan en iyi albümdür kanımca. sert ve melodik. tematik bir albüm olan shogun bundan sonra gelir bana göre.

ne var ki, grup yaşadığı tarz karmaşası nedeniyle zamanında metallica'nın veliahtı olarak gösterildikleri o über gençler zamanından uzaklarda şimdi.

albüm ise aşağıdaki linkten dinlenebilir;

http://www.youtube.com/watch?v=PlheAFvNuAI&list=PLEB06E581DBC602F6

harikulade bir the doors şarkısı.

yağmurun beraberinde hüznü ve bunalmışlığı, kimine göre huzuru getirdiği günlerin-gecelerin favorisidir bu.

http://www.youtube.com/watch?v=5qRJIBtbc2c

mantıklı bir durum.

dinlerin istisnasız dinin adı ne olursa olsun koyduğu en mühim kurallardan biri evrensel barıştır. ancak ne var ki, peygamberlerin dönemlerinde dahi din adına savaşlar yapılmış ve dinin bu en önemli ilkesi çıkarlar uğruna hiçe sayılmıştır, sayılmaktadır.

geçmişten bugüne iktidar adına çalışan bir toplumsal morfin olduğu da unutulmamalıdır dinin.

din ile tanrı kavramını karıştıranlar olabilir, bu nedenle sıkı bir deist olduğumu belirteyim ki kafir sanmasın sözlük ahalisi.

beyinsiz bir spor yazarı. herhangi bir çapı ve bilgisi yoktur, ama ulema geçinmeyi çok iyi bilir. elimde olaydı, bu, fatih doğan, orhan yıldırım gibi kımıl zararlılarını asla sokmazdım şu klübe. medyada neden mi geri plandayız? aha işte bu orospu çocukları yüzünden. nerede çapsız adam var hepsi beşiktaş muhabiri anasını satayım.

nihat kahveci'yi yediğini unutmuş değiliz, anlaşılan yeni hedefi sezer bu defa.

(bkz: hain evlat ökkeş)

futbol yorumlarını okumaktan keyif aldığım yazar.

yazdığı entry'lere bakıldığında idealist-romantik bir yapıda olduğunu görmek zor değil. bahsettiğim tabi ki de futbol romantizmi denen hede.

the doors - riders on the storm gönlümün birincisidir bu konuda.

http://www.youtube.com/watch?v=lS-af9Q-zvQ

edit: death - voice of the soul da gider, the mamas & the papas - california dreamin de hoş olabilir.

egodan sıyrılmaktır bir yerde.

yabancı isim olanlarının %95'inin ederson tarafından verilmiş olduğu, bugünlerde 9 sayfaya ulaşan bölüm.

sözlüğün bilgi içeriğinin geliştirilmesi uğruna yapılmış bir eylemdir. ünlü basketbolcular, futbolcular, sanatçılar, oyun karakterleri gibi insanların hakkında birşeyler okumak isteyeceği isimler ukte olarak verilmiştir.

siz de paslayın efendim, kimseye zararı yok ne de olsa.

sivasspor'la olan sözleşmesini doldurarak kulüpten ayrılmış nijeryalı forvet.

teknik bir yoruma ihtiyaç varsa;

sadece şu şekilde kabul edilebilir olabilir, o da bilic (vurgula: 2'li forvet oynayacaksa), almeida'ya doğacak alternatif boşluğundan. almeida klasik target man tipi santrafor. yani teknik meziyetleri düşük, buna rağmen oyun içi görüşü yüksek ve fiziksel olarak fark yaratması dolayısıyla, pozisyona girenden çok pozisyona sokan ve pas istasyonu görevindeki bir forvet. bilic kafasında 2li forvete dayanan bir kadro kurgusu oluşturuyorsa, biri almeida tipi hedef adam, diğeri golü koklayan, defans arkasına koşu yapan, bitiriciliği yüksek poacher tipi forvete ihtiyacı var. pektemek, holosko ve ömer şişmanoğlu poacher tipine uygun, ancak target man olarak görev yapamayacak isimler.

yalnız işin şurası var, eneramo da tam bir target man değil, hatta diğer tip forvet için özellikleri daha müsait diyebilirim. güçlü, dayanıklı ve mücadeleci. ancak oyun görüşü zayıf ve pas istasyonu olamayacak bir isim. bunun yanında boyuna ve fiziğine rağmen toplu ve topsuz süratli, ikili mücadelelerde rakip defansı bezdirecek bir yapıda. zenci, ısıran forvet tipine uygun ama bir amokachi değil, çok beklentiye girmemek lazım. amokachi'nin iki tık altı diyelim.

transferini mümkün görmüyorum bu şartlarda ama, almeida'yı elden çıkaramayacaksak, hem almeida'nın hem de pektemek'in sakatlığa meyilli durumları yüzünden yarıştan kopmamak adına (ve tabi ki bahsettiğim şekilde 2'li forvet oynayacaksak) iki forvet tipine de uygun olan özellikleri dolayısıyla transferine olur verebilirim. tabi ki de uygun sözleşme yapılması halinde (+4'de duracak bu adama verilecek max 500b, yapılacak sözleşme de 1+1 yıldır).

duygusal değil mantıklı bakmak gerekiyor olaya, biz taraftar olarak çoğu zaman bunu yapamadığımız için elimizdeki değerleri daha kazanmadan öldürüyoruz böyle. eneramo transferi vizyonsuzluk değildir, öyle olsaydı erman kılıç'ı alan galatasaray, webo-holmen ikilisini kadrosuna katan fenerbahçe de vizyonsuz olurdu. ha almeida'yı gönderip eneramo'yu almak, vizyonsuzluk ve hedef küçültmek olur buna katılırım. ancak ihtiyacın olduğu yere transfer yapmamak da mantıklı değil. bıkmadık mı artık, en önemli maça sakatlık-cezalardan kafadan kaybeden kadrolarla çıkmaktan?

özetle;

almeida (eneramo) - ömer (pektemek, eneramo) şeklinde olabilir. isteyen holosko'yu da ekleyebilir, ama bence vedelaşmalıyız artık onunla.


not: (vurgula: "o kadar oyuncu tarama ekibi var dendi, bula bula eneramo'yu buldular?" diyecek olanlar haklıdır elbette.) son olarak, almeida'nın kontratı ortadayken de kulübün bu ekonomik yapısında başka bir üst düzey forvet beklentisine girmek de hayalcilik olur, söylemeden edemedim.

antalya'da ikamet etmem nedeniyle muhtemelen katılamayacağım organizasyon.

sin isimli bilgisayar oyununda sintek isimli kimya şirketinin yönetim kurulu başkanlığını yapan taştan yaratılmış hatun kişi.

böylesi düşman başına dedirtir o ayrı.

(bkz: kötü kadın müzeyyen)

half-life ile aynı yıl hatta aynı ay piyasaya sürülmek gibi bir talihsizlik yaşamasaydı, akıbetinin çok daha iyi olacağını düşündüğüm bilgisayar oyunu.

hl'nin piyasayı salladığı o zamanlar, benim gibi iflah olmaz fps fanları haricinde pek yüzüne bakan olmamıştı bu oyunun. oysa iyi bir oynanışa ve iyi grafiklere sahipti, tek sıkıntısı çizgi romanvari atmosferiydi. bu nedenle genelde çerezlik bir oyun olarak göründü çoğu oyuncuya. ilk çıkan sürümlerinin insanı canından bezdiren yükleme sürelerine ve sürüyle bug ile dolu olması da yanına tuz biber olmuştu.

ardından adını hatırlayamadığım bir görev paketi çıkarıldı oyuna. son olarak hl2 grafik motoru ile yapılmış sin episodes: emergence isimli bir küçük oyun daha yapıldı. ne yazık ki üzerindeki half-life lanetini atamayarak silinip giden oyunlardan oldu sonunda.

sin isimli bilgisayar oyununda rasta saçlarıyla hafızamda yer eylemiş polis memuru esas oğlan.

bunun telsizde konuştuğu klasik hacker ortağı vardı bir de. ikilinin son derece matrak muhabbetleri olurdu.

blues müziğin babası, kralı, her şeyi.

gitarı lucille ile kulakların pasını her daim silmeyi başarabilmiş nadide müzisyen.

umbrella corporation'un az maliyetli biyolojik silahlarından biri olan resident evil yaratığı.

türkçe karşılığı yalayıcı olan yaratığın bu ismi almasının nedeni kuşkusuz bir kurbağadan hallice olan dilidir. bunun yanı sıra kas dokuları oldukça gelişmiş olduğundan son derece atletik ve süratlidir. yalnız boyut olarak fazla gelişmiş beyinleri, gözlerini engellediği için görme duyusuna sahip değillerdir. buna rağmen duyma duyuları çok gelişmiştir.

merak edenler için;

http://tinyurl.com/bpdpe3e

tam adı matthew kiichi heafy olan, japon asıllı amerikalı trivium vokalisti.

ascendancy isimli efsane albümdeki performansıyla gönüllerde yer etmiştir. metalcore - thrash metal arası gel-gitler yaşayan grupta, hem son derece iyi clean vokal, hem de kotarabilecek düzeyde brutal vokal yapabilmesi, üstüne bir solo gitarist kadar gitara hakim olmasıyla metal camiası içinde genç yaşında saygın bir konuma gelmiştir.

bir diğeri için;

(bkz: corey beaulieu)

resident evil 6 ile re evrenine dahil olmuş, albert wesker'in gayri meşru çocuğu.

pek bir babasının oğlu, giyim tarzı olsun, hareketler olsun. bunun yanı sıra babasının kanını taşıması dolasıyla, b.s.a.a'nin tüm dünyada mücadele verdiği biyolojik silahlara karşı büyük bir umut ışığı olmuştur kendisi.

ayrıca sherry birkin'e vurulmuş gibidir.

(bkz: tencere - kapak)

ilk olarak resident evil 2'de william birkin'in küçük sevimli kızı şeklinde karşımıza çıkmış, şimdilerde büyüyip abd gizli servis ajanı olmuş hatun kişi.

kendisi son olarak re6'da oynanabilir karakter olarak karşımıza çıkmıştır. annesi ve babası tarafından kendisine verilen g-virus örneği sayesinde, tanrısal bir özellik olarak yaralarını iyileştirebilmektedir.

avrupa basketboluna hakim olduğunu düşündüğüm yazar kişi.

ailecek takipteyiz.

(bkz: iyi olan kazansın)